

SaDe (Sanatçı Destek Fonu): Genç Sanatçılara Destek
Altı sanatçının tasarı aşamasındaki projelerine katkı sunmak amacıyla yola çıkan SaDe (Sanatçı Destek Fonu)’nu proje yürütücüleri ve sanatçılara sorduk.

İKSV’nin yürütücülüğünde ve Mercedes-Benz Türk’ün proje ortaklığında gerçekleştirilen SaDe (Sanatçı Destek Fonu) görsel sanatlar alanında faaliyet gösteren sanatçıların gelişimlerine katkıda bulunma hedefiyle 6 sanatçının tasarı aşamasındaki projelerine katkı sağlıyor. 2022 yılında hayata geçirilen proje Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 35 yaşını aşmamış sanatçılara yönelik bir çağrı açmıştı. Bu yıla özel olarak destek sağlanacak sanatçı sayısı beşten altıya çıkarıldıktan sonra program kapsamında, belirlenen 6 sanatçıya tasarı aşamasındaki projelerine katkı sunmak amacıyla 5.000’er avro destek sağlanıyor.
Sanatçılar, üretim süreçleri boyunca projelerini geliştirebilmeleri için alanlarında uzman mentorlarla çalışma imkânı bulurken destek almak isteyecekleri kültür-sanat profesyonelleri, kurumlar ve üreticilerle de bir araya getiriliyor. Fona başvuran sanatçıların resim, heykel, fotoğraf, çizim ve baskı gibi farklı sanat dalları, biçim ve tekniklerle oluşturdukları tasarı halindeki projelerini, sanatçı ve akademisyen Şive Neşe Baydar, sanatçı Burçak Bingöl, sanatçı Sinem Dişli, sanat alanı yöneticisi ve sanatçı Erkan Özgen ile sanatçı ve akademisyen Evrim Kavcar’dan oluşan jüri değerlendirdi.
SaDe sanatçılarından Rozelin Akgün, sanatçı ve akademisyen Serkan Taycan’ın; Cemil Çalkıcı, sanatçı Emre Hüner’in; Aylin Çankaya, sanatçı ve mimar Aslıhan Demirtaş’ın; Gökçe Çetin, yazar, sanat eleştirmeni, küratör Nazlı Pektaş’ın; Nesime Karateke, görsel sanatçı ve fotoğrafçı Günseli Baki’nin; Macide Yalçınkaya da sanatçı ve eğitimci Evrim Kavcar’ın mentorluğunda çalışmalarını sürdürüyor.
SaDe (Sanatçı Destek Fonu)’na Dair
Mercedes-Benz Türk Kurumsal İletişim Müdürü Miray Demirel:

“Toplumsal dayanışmayı güçlendiren projeler önceliğimiz”
SaDe projesinin katkıları, gelişim süreci ve hedeflenen sonuçlarını sorduğumuz Mercedes-Benz Türk Kurumsal İletişim Müdürü Miray Demirel; “Temel ihtiyaçlara, eğitime, spora yönelik desteklerin yanında sanatsal üretime yönelik desteğin de çok önemli olduğuna inanıyoruz,” derken toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve kültürel mirasımızı korumayı teşvik eden projelerin öncelikleri olduğunu belirtti. SaDe projesiyle ilgili olarak ise Demirel şunları söylüyor; “İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın yürüttüğü ve Mercedes-Benz Türk’ün desteğiyle gerçekleştirilen SaDe programı ile temelde ülkemizde sanatsal üretimi ve genç sanatçıları desteklemek üzere yola çıkmıştık. Bu yıl ise odağımızı deprem bölgesinden sanatçılara ve deprem bölgesindeki sanatsal üretime çevirdik. Depremin ilk gününden beri bölgede sosyal yaşamın devamlılığı, çocuklarımızın sosyal gelişimi, gençlerimizin eğitimi ve bölge halkının devam eden ihtiyaçlarının takibi ile desteklerin sürekliliği için çalışıyoruz. Program yoğun bir ilgi gördü ve farklı alanlarda üretim yapan 84 sanatçı fona başvurdu. Bu yıla özel kapsamı genişleterek 6 sanatçıya destek olma kararı aldık. İKSV ekipleriyle ve alanlarında uzman mentörlerle eşleşmelerine imkân sağlandı. Böylece sanatçılar, ilgili ekiplerle ve mentörleri ile yıl boyu çalışma olanağı bulacaklar. Ülkemizde, deprem bölgesinde üreten sanatçıların bu zorlu dönemde sanatsal üretimlerini desteklemekten mutluluk duyuyoruz; üretilecek eserlerin kamuoyuyla buluşmasını da büyük bir heyecanla bekliyoruz.”
İKSV SaDe (Sanatçı Destek Fonu) Proje Yöneticisi Duygu Şengünler:
“Sanatçıların üreteceği çalışmalar aynı zamanda bu zor zamanlarda ortaya çıkan kolektif hikâyeler”
SaDe projesini de görsel sanatlar alanında faaliyet gösteren, sanatsal pratiğinde yeni kırılımlar yaratmak üzere araştırmalarını sürdüren sanatçıların gelişimlerine katkıda bulunma hedefiyle 2022’de hayata geçirdik diyen İKSV SaDe (Sanatçı Destek Fonu) Proje Yöneticisi Duygu Şengünler’e ise bu yıl depremden etkilenen bölgelere odaklanmanın bölge için önemi sorduğumuz da şunları söylüyor; “Sanatçıların pratiklerini geliştirebilecekleri, fikirlerini, projelerini olgunlaştırabilecekleri, yeni perspektifler edinebilecekleri bir alan sunmayı da hedefliyoruz. SaDe programında sanatçıların üreteceği çalışmalar yalnızca bireysel anlatılar değil, aynı zamanda bu zor zamanlarda ortaya çıkan kolektif hikâyeler olarak evriliyor. Bu hikâyelerin bölgede üretimine devam eden diğer sanatçılara da ilham olmasını, bölgedeki kültürel üretime dair bir motivasyon sağlamasını ve sanatçıların kendilerini daha güçlü ifade edebilmelerine katkı sunmasını umut ediyoruz.”
SaDe projesinin destekleri ve mentorlarla çalışma imkânı ile birlikte hem tasarı aşamasındaki katıldığınız çalışmanızı hem de bundan sonraki süreçte hayal ettiklerinizi anlatır mısınız? sorusunu yönelttiğimiz sanatçıların görüşleri ise şöyle;
Aylin Çankaya (Sanatçı):

“Depremden sonra Antakya’nın sokaklarında yürürken kamusal ve özel ayrımının kalmadığı bir mekânsal deneyim yaşadım”
Deprem sonrası çok iyi bildiğim bir kent olan Antakya’nın sokaklarında yürürken, kamusal ve özel ayrımının kalmadığı, bambaşka bir mekânsal deneyim yaşadım. Projeme ilham veren bu yürüyüşler esnasında rastladığım yapı kesitleri oldu. Yarısı yıkılmış binalardan görünen her şey farklı bir hikâye anlatıyor, orada yaşayanların hayatlarına dair güçlü birer portre ortaya koyuyordu. Bu projeyle mimari bir düşünme aracı olan ‘kesit’leri bu yaşamsal kesitlerle birleştiren bir üretim üzerine yoğunlaşıyorum. Rölöve çalışmalarında kullanılan ve mimari bir belgeleme aracı olan ortofotoları (perspektiften arındırılmış fotoğraflar) merkeze alarak, yerin üstü ve altı, evin içi ve dışı gibi konuları kendine mesele edinecek bir üretim ortaya koymayı hedefliyorum. Proje ortofoto üzerine, teknik resim ve fotoğraf kullanacağım bir kolaj çalışmasına doğru evriliyor.
Başlangıçta, mimarlık disiplininden gelen biri olmama rağmen, mimarlık araçlarını dahil ettiğim bir proje düşünmemiştim. Mentorum Aslıhan Demirtaş’ın önerisi üzerine mimari araçları ve yöntemleri sürece dahil etmeye karar verdim. Projenin ayakları yere basar bir hale gelmesinde mentorumun katkısı büyük. SaDe’nin maddi desteğinin yanında, ekibin üretim sürecimdeki ihtiyaçlarımı belirleme konusundaki fikri destekleri de süreci olgunlaştırmama yardımcı oldu. Sonuç olarak geldiğim noktadan oldukça memnunum. Ortaya çıkacak şeyin Antakya’ya ve yaşananlara dair bir belgeden öte, kente ve kent içinde her gün göremediğimiz hayatlara dair güçlü hikâyeleri içinde barındıran bir üretim olmasını umuyorum.
Macide Yalçınkaya (Sanatçı):

“Referans kaybı ya da değişikliği yeni anlamların yaratılmasını tetikleyebilir mi?”
Projeme hayatımızdaki referans değişikliği ve bunların nasıl ifade edildiği üzerine araştırma yapmak üzere yola çıktım. SaDe kapsamında aldığım maddi desteğin yanı sıra mentorla çalışma imkânı da buldum. Mentorum Evrim Kavcar ile çalışma imkânı bulmak, araştırma sürecimin derinleşmesini sağladı. Görüşmeler sırasında birbirimize sorduğumuz sorular projenin sınırlarının şekillenmesi ve bakış açımı genişletmesi açısından çok değerli. Referans kaybı ya da değişikliği yeni anlamların yaratılmasını tetikleyebilir mi? Kendimizi ne kadar referans alabiliyoruz? Hayatımızda sarsılan ve sarsılmayan şeyler neler? Tanıklığımızı kaybetmeden esnek olabilir miyiz? gibi sorular sonunda ortaya çıkacak ürünün son haline gelmesi yolculuğunda sadece varış noktasının değil, sürecin de anlamlı ve keyifli olmasına yol açıyor. Bu sorular ve daha fazlası; soruları irdeleyecek formlar arasındaki ilişkiye bakma noktasında malzeme araştırması ile paralel ilerliyor. Bundan sonraki süreçte ortaya çıkacak ürünlerin daha fazla insan tarafından görülmesini çok isterim.
Cemil Çalkıcı (Sanatçı):

“Bozulma ve yıkılma gibi değişimlerin mekânsal izini sürüyorum”
Projemde, Çukurova başta olmak üzere genel olarak Adana coğrafyasının geçmişi, bugünü ve geleceği arasında gidip gelen bir araştırma sürecinin içinde; kişisel, toplumsal ve kentsel hafıza, aidiyet hissiyatı, insan ve insan olmayan varlıklar arasındaki dönüşen ilişkilere odaklanıyorum. Araştırma sırasında, Adana’nın yapılı çevresinde öngörülemeyen ve zaman içinde doğal etkilerle gerçekleşen bozulma ve yıkılma gibi değişimlerin mekânsal izini sürüyorum. Aynı şekilde yapılı çevrenin doğal çevreyi nasıl etkilediğini inceliyorum. Bu projeden önce genelde sadece çizim ve kolaj şeklinde çalışmalar yapıyordum. Mentorum Emre Hüner’in de önerisiyle benim için yeni olan seramik, tekstil, 3D baskı ve kesim, kalıp alma, video gibi teknik, malzeme ve araçları da deniyorum. Projenin sonunda, çizimler, heykeller ve hareketli görüntülerden oluşan bir enstalasyon kurmayı düşünüyorum.
Rozelin Akgün (Sanatçı):

“Bu proje materyallerin hem estetik hem de fonksiyonel potansiyellerini keşfetmeyi amaçlıyor”
“Wild Morphologies” (Yabani Morfolojiler), insanın çevresiyle olan ilişkisini yeniden gözden geçirmeye odaklanan spekülatif bir araştırma ve yerleştirme projesi. Yabani otlardan elde edilen biyomalzemelerle çalışan bu proje, sürdürülebilir malzemeler ve çevresine duyarlı üretim yöntemleri üzerine deneyler yaparak, bu materyallerin hem estetik hem de fonksiyonel potansiyellerini keşfetmeyi amaçlıyor. Projenin ilk aşamasında, yabani otlar ve diğer organik malzemeler üzerinde yapılan deneysel çalışmalar, hem kavramsal hem de estetik açıdan projenin yönünü belirledi. Yabani otları kullanırken, bu bitkilere dair yerel bilgi ve kültürel pratiklerden de faydalandım. Projem hala devam ediyor ve ilerleyen aşamalarda mentorlarla yapılacak görüşmelerin süreci daha da derinleştireceğini umuyorum. Ayrıca, proje kapsamında devam eden malzeme araştırmaları ve deneysel süreçler, biyomalzeme arşivini genişleterek uzun vadede yeni üretimlere ilham vermeye devam edecek. (Mentoru Serkan Taycan)
Gökçe Çetin (Sanatçı):

“Bu proje, belki de hiçbir zaman tam anlamıyla ‘bitmiş’ bir şey olmayacak”
Bu proje, kendi geçmişimle ve kişisel hikayemle yeniden bir bağ kurma isteğimden doğdu. İlk başta sadece resim üzerine düşünüyordum, ancak mentorumla yaptığımız görüşmeler ve birlikte geliştirdiğimiz fikirler sayesinde proje farklı bir boyuta taşındı. Hâlâ şekillenmeye devam ediyor. Mentorumla yaptığımız işbirliği, projeyi çok katmanlı bir yapıya dönüştürdü. Farklı yöntemler ve ifade biçimlerini deneme fırsatı bulmamı sağladı. Böylece hem içerik hem de teknik anlamda zenginleşti. Bu proje, belki de hiçbir zaman tam anlamıyla ‘bitmiş’ bir şey olmayacak. Daha çok, bir sürecin izlerini taşıyan bir yapı olarak izleyiciye sunulacak. Yolculuğun kendisi benim için başlı başına yaratıcı bir deneyim olmaya devam ediyor. (Mentoru Nazlı Pektaş)
Nesime Karateke (Sanatçı):

“Acılar üzerinden ortaklaşıp çalışmalarımızı birbirimizle paylaşmak çok iyi hissettirdi”
Antakya’da deprem sonrası enkazlardan topladığım aile albümleri ve fotoğraflarla bir kolaj çalışması yapacağım. Portrelerin arka planında yer alan Antakya’ya dair izler projenin izleğini oluşturuyor. Deprem bölgesinde çalışma yürütmek hem fiziksel hem psikolojik yorgunluklara sebep olabiliyor. Fon kapsamında çalışma yürüten diğer sanatçı arkadaşlarla bir araya gelmek ve acılar üzerinden ortaklaşıp çalışmalarımızı birbirimizle paylaşmak çok iyi hissettirdi. Depremden önce İstanbul’da yaşıyordum. Depremden sonra memleketim Antakya’da çalışmalarıma devam etmeye karar verdim. Bu projeyle birlikte çalışmalarıma başladığım Antakya’da üretim yapmaya devam etmeyi hayal ediyorum. Sanatsal üretimlerle şehri iyileştirirken kendimi de iyileştirmeyi diliyorum. (Mentoru Günseli Baki)
İlk yorumu siz yazın!