Siz de iletişimin hayattaki en önemli kavramlardan biri olduğuna inanıyor musunuz? Öyleyse aynı düşünüyoruz. Şanslıyım ki, bunu bana öğreten kişi annem. Ondan her gün ilişkilerim, kendime ve hayata bakışım, hayallerim ve daha pek çok şey ile ilgili çok şey öğreniyorum. Cesaret edemediğim her noktaya uzanıyor, bazen öyle bir şey söylüyor ki gözümün önünde bana yeni bir pencere açılıyor. Düğümlerim oluyor, elimden alıp benim için çözmüyor, sadece yolu gösteriyor bana, ‘bak buradan gidersen iyi olabilir belki, denemek ister misin?’ diyor. Ve görüyorum ki, bunu sadece bana değil, etrafındaki herkese yapıyor. Eğitimleri, danışmanlıklarıyla insanların hayatlarına en güzel şekilde dokunduğu için onunla gurur duyuyorum. Bu yüzden sizi onunla tanıştırmak istiyorum.

Şeli Kantar
Şeli Kantar

Ben çok yakından tanıyorum ama 🙂 seni tanımayanlar için biraz kendinden bahsedebilir misin?

Merhaba! Tabii ki. Kendimi bildim bileli, insan ilişkileri ve iletişim hayatımın merkezinde. Hilton BEYMEN’den Tupperware, Nikken ve Nilteks’e, çok sayıda markayla çalışma fırsatı bulduğum 30 yıllık bir iş yaşamı deneyim oldu ve bu deneyime baktığımda, kurumsal hayattan sosyal sorumluluk çalışmalarına, yer aldığım tüm projeler bana kariyerimde en fazla öne çıkan şeyin insanlarla yüz yüze olmak ve iletişim odaklılık olduğunu gösterdi. İç sesime kulak verdiğim ve bunu fark ettiğim noktada, kurumsal hayatı bırakıp kendi bireysel yolculuğuna atılmaya karar verenlerin arasına katıldım diyebilirim.

O güne kadar cebime koyduğum öyle değerli edinimler olduğunu gördüm ki, bunu paylaşmaya olan tutkumla birleştirerek çevremdekilere aktarma ve onların hayatlarına dokunabilme ihtimali beni çok heyecanlandırdı. Hayat ‘tesadüflerle’ dolu: tam da bu dönemde karşıma, 140 saatlik ‘Mastercamp Eğitim ve Danışmanlık Sertifika Programı’ çıktı. Bu program için hayatımın iyi ki’lerinden biri diyebilirim. Program boyunca, kendimi tanıdım, tutkumu açığa çıkarıp işlemeyi öğrendim ve hayallerimi yaşamaya başladım, daha ne olsun!

Bu seçimin sonrasında nasıl evrildi hayatın? Şimdilerde neler yapıyorsun?

Kişisel gelişim ve psikoloji alanlarıyla harmanladığım ‘İnsan Tanıma Sanatı’, ‘Duygusal Zeka’, ‘Zaman Yönetimi’, ‘Networking’, ‘Ekibiyle Kol Kola Giren Liderler’ gibi iletişim eğitimleri tasarlıyor, bu eğitimleri BÜMED Akademi, ValoremTeam, MasterCamp, Advicemy ve Udemy gibi platformlarda paylaşıyorum. Bireysel ve kurumsal eğitim ve danışmanlık, iş geliştirme hizmetleri veriyorum. Bu süreçte, olanı parlatıp sunabilmek konusunda oldukça güzel yol aldığımız, sadece bu konuyla ilgili düğümünü çözebildiği için meslek hayatında ilerleyebilmeye başlayan çok sayıda danışanım oldu. Aynı zamanda Ekonomi Doktorunuz platformunda düzenli olarak yazılarım yayınlıyor. İş yaşamımın odak noktasında ‘değer’ var: Değer katmak. Bu yüzden dönem dönem çeşitli vakıf ve dernekler adına eğitimler vermek benim için çok önemli. Örneğin geçtiğimiz aylarda Sarp’ın Umudu Derneği adına verdiğim bir eğitimin gelirleriyle Canavan hastalığına sahip çocuklara sedye alınmasına birlikte katkı sağladık. Bu muhteşem bir mutluluk.

Duygusal Zeka
Duygusal Zeka | Fotoğraf: entrepreneur.com/

Duygusal zekadan biraz bahseder misin? Nedir, nasıl geliştirilir? Senin duygusal zekaya olan ilgin nasıl başladı?

Duygusal zeka, kendimizin ve başkalarının duygularını tanımlayabilme ve yönetebilme becerisine deniyor. İyi yanı, geliştirilebilir olması. Benim ilgim, katıldığım bir eğitmenlik programında tüm katılımcılara uygulanan bir duygusal zeka testimin sonucunun %95 olduğunu görmemle başladı. Bu sınıftaki en yüksek sonuçtu ve haliyle, konuya büyük bir merak duymaya başladım. Gördüm ki, bugüne kadar sürekli olarak çözümler üretmeye alışık olduğum günlük sorunlar ve etrafımdakilerle ortak paydalarda kolayca buluşabilmemin bir adı varmış, o da duygusal zekaymış.

Duygusal zekayı geliştirmek için önce duygularımızı sağlıklı bir şekilde yönetebilmek üzerinde çalışmamız gerekiyor. Karar verirken, seçim yaparken ya da öfke ve endişe gibi durumlarla karşılaştığımızda nasıl davranıyoruz, ne gibi tepkiler veriyoruz? Önce bu soruya yoğunlaşmak, kendimizi gözlemlemek ve öz farkındalığımızı yükseltmek gerekiyor. Çünkü ancak farkında olduğumuz bir durumu dönüştürebiliyor ve sonra yeni davranış modelimize adım atabiliyoruz. Aksi takdirde duygularımız bizi yöneterek hayatımızın kontrolünü eline alıyor. Duygularımızın kaynağını anlamak ve tetikleyicileri fark etmek için çeşitli imgeleme pratikleri, yaşanmışlıklar ve vaka analizleri kullanıyorum.

DISC Kişilik Tipleri
DISC Kişilik Tipleri | Fotoğraf: Clipart Library

 ‘İnsan Tanıma Sanatı’ eğitiminden biraz bahseder misin? İnsanları tanımakla ilgili okuyucularımıza ne gibi ipuçları verebilirsin?

Bu eğitimde, D.I.S.C Kişilik Envanteri’ni kullanıyorum. Bu envanter diyor ki, hayatta karşımıza çıkan insanları kişilik tipleri anlamında 4’e ayırmak mümkün: Dominant, Titiz, Etkileyici ve Stabil. Kısaca hepsini en temel özellikleriyle tanıtayım: Dominant çok net ve açık bir kişilik, Titiz bir o kadar detaycı, Etkileyici’nin odağında hep sosyallik var, Stabil ise değişimden pek haz etmiyor.

Eğitimde, bu kişilik tiplerini gördüğümüzde nasıl anlarız, nasıl tespit edebiliriz ve karşımızdaki kişinin kendisiyle iletişim kurulmasını istediği şekle nasıl uyumlanırız, bunlara bakıyoruz. Her eğitimde sonuca giden yolda kullanabileceğimiz birbirinden çeşitli ve yaratıcı iletişim yollarını keşfediyoruz ve eğitimlerde benim için en önemli kriterlerden biri olan, gözle görülür davranış değişikliklerini hayatımıza dahil ederek noktalıyoruz.

Eisenhower Matrisi
Eisenhower Matrisi | Fotoğraf: CEOStudent

Zaman yönetimi konusunda kendini geliştirmek isteyen okuyucularımızla, hayatlarına uygulayabilecekleri minik bir teknik paylaşabilir misin?

Elbette. Zaman yönetimi için önerebileceğim çok fazla teknik var ama ben size Eisenhower Matrisi’nden söz etmek istiyorum, bu güne kadar genele en fazla hitap ettiğini gördüğüm teknik bu. Özetle şöyle: Boş bir kağıt alıyorsunuz, kağıdı dörde bölüyorsunuz. Yatay çizginin karşılık geldiği değişken ‘önem’, dikey çizgininki ‘aciliyet’ oluyor. Sonrası basit, yapılacak işlerinizi ve görevlerinizi önem ve aciliyetlerine göre bu dört kutuya dağıtıyorsunuz. En sonunda tüm işleriniz dört kategoriye ayrılmış oluyor:

  • Acil ve Önemli
  • Önemli ve Acil Değil
  • Acil ve Önemli Değil
  • Acil Değil ve Önemli Değil

Teknik size diyor ki: ‘Acil ve Önemli’ olanları hemen yap, ‘Önemli ve Acil Değil’ dediğin işleri ne zaman yapacağına karar ver, ‘Acil ve Önemli Değil’ ise o işi yapabilecek başka birine delege et ve ‘Acil Değil ve Önemli Değil’ dediklerini daha sonra yap. Bu sayede hem yapacağınız tüm işler gözünüzün önünde oluyor, hem de hepsini çalışan bir sisteme oturtmuş oluyorsunuz.

İlginizi çekebilir: İlona Levi’den Pomodoro Tekniği

Sence Covid-19 süreciyle beraber ‘iletişim’ konusu ve tabii senin bir parçası olduğun eğitim dünyası nasıl dönüşecek? Bu dönüşüme nasıl uyumlanabiliriz?

Covid-19 sürecinin hayatımızı çekirdeğinden sarstığı bir gerçek. İletişim deyince, sıcak temasla gerçekleşen eğitimlerin online eğitimlere kıyasla, ister istemez bir derinlik farkı olduğunu söylemeliyim. Yine de, değişen şartlara uyumlanma ve esneklik becerisi yüksek olanlar, bu dönüşüme rahat adapte olacak diye düşünüyorum, keza öyle de oluyor. Bir yandan bu konuda umutluyum, çünkü pandemi sürecinde paylaşma fırsatı bulduğum birçok eğitim bana gösterdi ki, sanal ortamda da göz teması kurmak, karşımızdakini etkin bir şekilde dinleyebilmek ve doğru iletişimin daha birçok olmazsa olmazını gerçek kılmak mümkün. Evet online eğitimler her şeyden önce teması imkansızlaştırıyor, eğitim sırasında ses kaymaları, görüntülerin takılması, bazen yanlış anlaşılmalar gibi durumlar yaşanıyor ancak önemli olan etkin iletişimi her zaman koruyabilmek, karşımızdakine açıklık ve samimiyetle yaklaşmak. Biz eğitmenlerin de kendimizi bu alanda geliştirmemizin önemli olduğunu düşünüyorum.

Pandemi aynı zamanda bizlere, duygusal zekanın yani duygularımızı anlayıp, onları doğru yönetebilme becerimizin de önemini gösterdi. Bunu başarmak ancak kendimize zaman ayırıp, duygularımızı ve beraberinde doğurdukları tepkileri gözlemleyerek mümkün. Konuyla ilgili olanları 5 – 6 Ekim tarihleri arasında BÜMED Akademi’de, 12 Ekim’de ise Theodora Sevgi Doktorları Derneği adına vereceğim, ‘Duygularınızın Cambazı Olun’ eğitimine bekliyorum. Detaylara buradan ulaşabilir, kayıt için benimle mail yoluyla iletişime geçebilirsiniz.

Okuyucularımız eğitimlerini ve çalışmalarını hangi kanallardan takip edebilirler? 

Benimle doğrudan iletişime geçmek isterlerse, [email protected] mail adresimden her zaman ulaşabilirler. Onun dışında Instagram (@selikantar) ve LinkedIn hesaplarımda da güncel eğitimlerim ve çalışmalarımla ilgili detayları her zaman paylaşıyorum.

Kapak Fotoğrafı: TimeOut