Cristi Puiu’nun 2016 yapımı Sieranevada filmi neden bu deni ilgimi çekti? Çünkü “The dead person is the camera.” 

Sieranevada
Sieranevada| Fotoğraf: imdb.com

Dilerseniz açılış sahnesi ile başlayalım. Karakterlerin bir kısmını caddenin karşısından tanımaya çalışıyoruz. Çalışıyoruz diyorum çünkü aramızda karşı kaldırımda bekleyen birinin mesafesi var. Kamera sabitlenmiş. Konu ise çerçevenin içinde devamlı devinim halinde. Yolun diğer tarafında bekleyen bir insanın gözlerinden görüyoruz bir Romanya sokağını. Kamera pan yaparak sağa sola hareket ediyor, kadrajdaki konuları takip ediyor. Merakla izliyoruz olanları. Bir insanın gözleriyle yoldan geçerken tanık olduğu olayları izleyişi misali… Long shot’ın (uzun Çekim) dibini sıyırma durumu bize Puiu’nun her karakteri uzaktan gerçekliği en saf haliyle gösterme biçimi olarak yansıtılıyor.

Açılış Sahnesi
Açılış Sahnesi | Fotoğraf: Elif Gündemir

Hop!

Bir sonraki sahnede arabanın içinde seyir halinde buluyoruz kendimizi, iki karakter önde biz arkada. Ön koltuktakiler hızlıca tartışıyor. Kadın öylesine heyecanlı ki, konudan konuya atlıyor, kocasının sözünü bölüyor. Sinirleniyor bile. Çocukların Disney kostümlerinin ehemmiyeti, Carrefour alışverişinin saat dörtten önce yapılması gerektiği… Konular arasındaki zıplamalar yönetmene sahne atmaları fikrini vermiş olacak ki, Puiu sahneleri keserek filmde sürekliliği bozuyor. Doğrusu kurgudaki bu bilinçli atlamalar Jean-Luc Godard’ın 1960 yapımı À bout de souffle (Serseri Aşıklar) filmini anımsatıyor.

Godard’ın Michel ve Patricia’sı Fransa, Puiu’nun Lary ve Laura’sı ise Romanya sokaklarında yol alıyor. Patricia anlatıyor, sahne atlıyor. Laura kızıyor, sahne atlıyor. Süreklilik bozuluyor. Böylelikle sahne geçişleri, laftan lafa atmaların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

car-scene
Lary ve Laura  | Fotoğraf: sinemalar.com/

Şimdi ise filmin büyük bir zaman dilimini kapsayan asıl eve geçiş yapmanın zamanı geldi. Eşikten giriş yaptığımız anda gözlemlemeye başlıyoruz etrafı. Nasıl mı? Bir çift göz ile. Evin babasının gözleri ile. Puiu’nun deyimiyle “The dead person is the camera.” Evin içinde kendisi için hazırlanan merasimi izliyor. Aralarında dolanıyor, dinliyor ama katılamıyor. Sözde tüm aile babayı anmak için bir araya gelmiş, tören yemeği düzenleniyor. Ancak herkes az çok kendi hayat meşgalelerine gömülü. Kamera odalar ve kişiler arasında salınıyor. Salındıkça her bireyin kendi açısından konulara yaklaşımını görüyoruz. “Long Take” (Tek Plan) çekim tekniği ile bitmek tükenmek bilmeyen bireysel konuşmalara, olaylara şahit oluyoruz. Hepsi çok doğal, gelişigüzel duruyor. Çünkü kamera es vermeden evin içindeki insanları izliyor. Zaman akıyor. Bebek uyuyor uyanıyor, insanlar beşinci kadehlerine davranıyor. Teyze aldatılmanın acısını yaşıyor. Konular gelişiyor. Her oda başka konuya ev sahipliği yapıyor. Ne? 11 Eylül olayları ve Amerikan medyası mı? İnternette bulunan bilgilerin gerçek olup olmadığını nasıl mı kanıtlarız? Romanya İhtilalinin ülkedeki etkisi mi? Bana oradan iki paket sigara!

Sieranevada
Sieranevada | Fotoğraf: Elif Gündemir

Aile Katolik geleneklerine uygun tören için rahibi bekliyor. Mumlar, masa ve odalar ona göre ayarlanıyor. Rahip gelecek anma ritüelini yapacak, tören tamamlanacak, sonrasında akşam yemeği ve kapanış. Herkes evine! Ancak filmin ortasına kadar gelmesi saatler önceden bilinen rahip ortada yok. Akşam yemeği masası kurulmamış. Lary ise sabahtan beri hiçbir şey yememiş, akşam yemeğini bekliyor sabırsızca. Anlayacağınız sürekli bir bekleyiş hakim filme. Tıpkı Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da uzun metrajı gibi… Şüpheliler öldüren adamın yerini film boyunca Savcı ve polisler ile bulmaya çalışıyor. Adımlar atılıyor, arabalar sürülüyor. Şimdi gün akarken herkes sessiz mi kalacak? Yalnızca sonuca mı odaklanacak? Asla. Çünkü hayat öyle işlemiyor. Amaca ulaşmaya çalışırken gündelik hayat endişeleri konuk oluyor konuşmalara, insanlara ve o küçük apartman dairelerine. Sieranevada’da olduğu gibi… Anma yemeği filmin sonuna kadar yapılamıyor. O masaya tüm aile oturması gerekirken bir bakıyorsunuz iki-üç kişi kalmış. Kıkır kıkır gülüyorlar. Peki ne alaka tüm bunlar: Baba için toplanmışlardı hani? Yönetmen her adımını bilinçli atıyor pekala. Karakterler karşılaştıkları durumlara karşı fikir üretmeye çalışıyor. Luiu’ye göre olaylara kişisel bir yorum katmak zorundalar ki edindikleri bilgileri kullanabilsinler. Etraflarında gelişenlere göre kendilerini en rahat hissettikleri fikirleri seçip hayatta yer edinebilsinler.

Akşam Yemeği
Akşam Yemeği | Fotoğraf: MUBI 

Sieranevada’da duyguları olaylar çerçevesinde adeta eş zamanlı yaşatıyor bize yönetmen. Ortada ağlanacak bir durum varken kıkırdıyoruz arada geçen olaylara. Hayat da tam olarak böyle akıyor her birimiz için. Tek bir duyguya bağlı kalmamız mümkün değil. Gelişen her “sözde önemsiz” her olayda düşüncelerimiz de değişiyor, hissettiklerimiz de. Çünkü hayat politik olduğu kadar kişisel, film ise kurgu olduğu kadar gerçek. 

youtube play youtube play

Kapak fotoğrafı: slantmagazine.com

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Film Önerileri