Sürekli Anda Olmanın Ağırlığı: "Farkındalıksız Gün" Detoksu
Uzun yıllardır kişisel gelişim ve psikoloji alanında çalışmak bana eşsiz bir bakış açısı kazandırdı. Artık her anı analiz ederken, her davranışı empati süzgecinden geçirirken, gölgelerimi fark ederken buluyorum kendimi. Bu farkındalık hali, başkaları için belki bir hedef olabilir; ancak gün geliyor ki, bu yoğun bilinçlilik haliyle yaşamak adeta bir yük haline geliyor. Bazen dümdüz yaşamayı, herhangi bir şeyi analiz etmeden, sadece var olmayı o kadar çok özlüyorum ki… İşte böyle zamanlarda, farkındalıksız bir gün detoksuna ihtiyacım olduğunu fark ediyorum.
Carl Jung’un gölge arketipiyle ilgili söyledikleri sıklıkla aklıma gelir: “İnsan, bilinçaltını kabul edene kadar, bilinçaltı hayatını yönetmeye devam eder ve ona kader der.” Gölgeyi fark etmek, yüzleşmek ve dönüştürmek için bu süreçler elzemdir, fakat sürekli olarak her an bu farkındalık içinde olmak, zihni ve bedeni zorlayan bir süreç haline gelebiliyor. İşte tam da bu noktada, bilinçli bir farkındalıksızlık ihtiyacı doğuyor.
Farkındalıksız Gün Ne Demek?
Farkındalıksız bir gün, adından da anlaşılacağı üzere, hiçbir şeyin farkında olmamayı seçtiğiniz bir gün değil. Aksine, bilinçli bir kararla, zihni yormadan, analiz etmeksizin, kendinizi akışa bıraktığınız bir günü ifade eder. Farkındalık yorgunluğu denilen bir kavram var; sürekli olarak zihni tetikte tutmak, düşünceleri analiz etmek ve duyguları anlamlandırmaya çalışmak hem bilişsel hem de duygusal olarak bir yıpranma yaratabiliyor. Bu yüzden bazen bir mola vermek, zihni dinlendirmek gerekiyor.
Mindfulness öğretilerinden tanıdığımız Jon Kabat-Zinn, farkındalık meditasyonunun amacı hakkında şunu söyler: “Farkındalık, her anı olduğu gibi kabul etmektir, fakat bu her zaman bu anı sevmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez.” Yani, her anın farkında olmak yüceltilebilir bir özellik olsa da, bazen bu farkındalık hali de dinlenmeye ihtiyaç duyar. İşte bu yüzden, kendime farkındalıksız bir gün hediye etmeye karar verdim.
Detoksta Neler Yapıyorum?
Bu detoks günlerinde ilk iş, sabah kalkar kalkmaz gündelik rutinimi olabildiğince basitleştirmek oluyor. Normalde sabah rutinim oldukça titizdir; meditasyonlar, nefes çalışmaları, günün planlaması, hedefler… Fakat bu günlerde kendimi tamamen serbest bırakıyorum. Dışarıda basit bir kahvaltı yapıyorum, kitap okumak yerine uzun bir yürüyüşe çıkıyorum. Etrafımdaki her şeyin farkında olmadan, yalnızca hissederek hareket etmek istiyorum. Bazen bir gün boyunca hiç konuşmadan, sadece sessizliğin tadını çıkardığım zamanlar oluyor.
Farkındalıksız bir gün detoksunda, özellikle empati yeteneğimi devre dışı bırakmak benim için önemli. Empati, insanlar arası ilişkilerde değerli ve şifalandırıcı bir araçtır. Fakat sürekli olarak başkalarının duygularını anlamaya çalışmak, bir süre sonra zihni yoruyor. Bu günlerde, sadece kendi içime dönmeyi, dışarıdaki dünya ile daha az ilgilenmeyi tercih ediyorum.
Farkındalık Yorgunluğunun Zihin Üzerindeki Etkisi
Farkındalık, çoğu zaman bir farkındalık yorgunluğu ile sonuçlanır. Son yapılan araştırmalara göre, sürekli olarak analiz yapmak ve empati göstermek gibi bilişsel süreçler, beynin prefrontal korteksini ciddi şekilde yorabiliyor. Psikolog Roy Baumeister, bilişsel yorgunluk üzerine yaptığı çalışmalarında, bu tür süreçlerin kişinin karar verme yetilerini zayıflatabileceğini ve hatta irade gücünü tüketebileceğini öne sürer. Bu da gösteriyor ki, farkındalık halinde sürekli yaşamak bir süre sonra zihinsel kapasitemizi aşındırabilir.
Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, farkındalık yorgunluğunu derinden hissediyorum. Farkında olmak, analiz etmek ve sürekli olarak gölgelerimle yüzleşmek, bir süre sonra zihnimin bir noktada tıkanmasına neden oluyor. İşte bu yüzden, farkındalıksız gün detoksu benim için hem zihinsel hem de duygusal bir yenilenme fırsatı haline geliyor.
Farkındalık, empati ve analiz her ne kadar değerli olsa da bazen hayatta sadece kendimizi düşünmeye ihtiyacımız var. O her an her şeye dikkat eden, her hareketimizi sorgulayan yanımızı bir kenara bırakıp, sadece “dan dun” yaşamak gerekiyor. Sokakta yürürken kimseye yol vermemek, kafamızı meşgul eden tüm o düşünce bulutlarını dağıtmak ve yalnızca kendi ihtiyaçlarımıza odaklanmak… Bu, zaman zaman bencillik gibi görünse de aslında ruhun tazelenmesi için bir ihtiyaç. Başkalarının ne düşündüğüne veya nasıl hissettiğine dair sürekli empati yapmaktan yorulunca sadece kendim için hareket etmek istiyorum. Tespit yapmadan, analiz etmeden, anlamaya çalışmadan…Sabah kalkıp, kimseyi düşünmeden güne başlamak, kendimi en öne koymak… Bilinçli olarak bencil olmak, belki de bu farkındalık yoğunluğunun panzehiri gibi geliyor.
Psikolog Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de belirttiği gibi, önce kendi ihtiyaçlarımızı doyurmadığımız sürece başkalarına katkıda bulunmak mümkün değil. Bazen “kendine yol vermek” gerekiyor ki yolda kalmayalım. İşte bu yüzden, ara sıra her şeyi bir kenara bırakıp, plansız, programsız, kendimize hiçbir şey sormadan ilerlemeye, sadece “olmaya” izin vermek en büyük lüksümüz olmalı.
Bu Detoks Neden Gerekli?
Kendimize her zaman yüksek farkındalık seviyesinde olmayı zorunlu kılmak, zamanla insanı tüketen bir alışkanlık haline gelebilir. Birçoğumuz için farkındalığın olumlu getirileri var; daha derin ilişkiler, daha anlamlı bir yaşam, daha az stres. Ancak bazen, farkında olmamak da bir ihtiyaç haline gelir. Virginia Woolf’un dediği gibi, “Yaşamı tam anlamıyla deneyimlemek için bazen bilmediğimiz yollardan geçmemiz gerekir.” Farkındalıksız günler, bu bilinmez yolların keşfine izin verir. O yolların sonunda ise, aslında farkındalıkla yaşamın anlamını yeniden keşfetmiş oluruz.
Farkındalıksız gün detoksu, farkında olmadığımızda bile kendimizi dinleyebildiğimiz bir alan açıyor. Gölgeleri fark etmek, empati kurmak ve bilinçli seçimler yapmak her zaman önemli olsa da, bazen bilinçsizliğin tadını çıkarmak, bilincimizi daha derin bir şekilde besliyor. Her şeyin farkında olmak yerine, bazen her şeyden habersiz kalmak… Bu, aslında kendimize verebileceğimiz en güzel hediye olabilir.
Kapak Fotoğrafı: Aslı Yirsutimur
İlginizi çekebilir: Özge Uysal’dan Ne Oldu Sana?: Dünyada ve Birbirimizde Anlam Bulmak
İlk yorumu siz yazın!