Şehir hayatını tam kalbinde yani sokakları keşfederek yaşayanlar geçen ilkbahar aylarından beri Teşvikiye’den başlayıp Topağacı’na uzanan hatta yaşanan hareketliliği farketmişlerdir. Kalabalık caddelerin gürültüsünden yorulduğumuz şu günlerde mahalle hayatının yaşandığı noktalara dönerek sakinliğin izlerini aramaya başladık çoktan. Ben de kendimi bildim bileli hep mahallelerde yaşadığım için ara sokaklarda sakince dolaştığım zaman daha mutlu oluyorum. Nişantaşı, kalabalığı ve trafiğiyle çoğu zaman beni yoruyor ama arka sokaklarının sakinliği tüm aradıklarımı vaadediyor. Sokaklar arası yürürken durakladığım veya keşfettiğim mekanları not alma isteği de artıyor.

Kahvaltı için yepyeni ve farklı bir adresim var. Level-Up, sağlıklı smoothie ve atıştırmalıklar küçük bir içecek barı. Mevsiminde taze meyve ve sebzelerden sıkılan smoothieler gerçekten çok lezzetli ve bir öğünün yerini alacak kadar doyurucu. Favorim içinde muz, taze zencefil, keten tohumu ve pekmez içeren gingerbread. Normal süt yerine badem sütüyle hazırlanınca ekstra lezzetli oluyor, benden söylemesi. Smoothielere protein tozu, taze aloe vera gibi eklemeler de yaptırabiliyorsunuz.

levelup

Sabahın erken saatlerine dinç başlamanın yolu iyi kahveden geçer. Mahalledeki hareketlenmeyi ilk başlatan mekanlardan olan MOC İstanbul’da kahveler hep iddalı, kruvasanlar hep leziz. Şehrin en iyi cold brewlarını yaptıkları konusunda çoğunluk hemfikir. Ama haftasonu kalabalığı beni yoruyor. Hafta içleri gündüz saatleri kesinlikle daha keyifli.

Bir başka kahve dükkanı var ki üst katıyla beni kendine bağladı. Sunday Coffee Shop tam anlamıyla okumak ve yazmak için ideal bir mekan olmuş. Üst katındaki uzun masada saatlerce yazıp okunur. Kahveler Julius Meinl’dan ama çay karışımları da gayet güzel. Kış aylarında güzel gider.

Mahallenin yepyeni bir kahve dükkanı oldu ki genişliği ve rahatlığıyla tercih sebebi olur. Own Coffee Company, leziz kahvelerinin yanında servis ettiği müthiş biscottiler ise mekana tekrar yolumu düşürmek için bir başka bahane olur.

own coffee

MOC’tan biraz yukarıya yürüyüp sağa dönerseniz bölgenin en iyi pizzacısı 400°C hemen karşınızda olacak. Yediğim her şeyi o kadar sevdim ki tekrar tekrar gidip tüm pizza çeşitlerini denemek istiyorum. Bonfileli, Napoli salamlı gibi klasikler gayet iyiydi ancak Granny diye bir pizzaları var ki farklı tatları sevenler mutlaka denemeli. Yeşil elma dilimleri, gorgonzola peyniri, file badem ve toz tarçını bir araya getiren bu pizza nefis olmuş. Daha hzılı, atıştırmalık pizza yemek isterseniz de birkaç adım yandaki komşuya, The New Yorker Pizza‘ya uğrayacaksınız.

400C

Teşvikiye Camii’nin arka sokağına yakın zamanda açılan Ar-Ruha sanıyorum ki son zamanlardaki en keyifli yemeklerimden birine sahne oldu. Şanlıurfa’nın yöresel tatlarını sunan bu mekanın lahmancunları tek kelimeyle enfes. Urfa’dan gelen isot, taze domates ve çekilmiş etten hazırlanan harcıyla nefis lahmacun yapıyorlar. Masalardaki acı biber turşuları harika; kaç tane yedim sayamadım. Servis ekibi ve sahipleri de inanılmaz ilgililer ve hevesle ürünlerini anlatıyorlar.

gent

Öğle yemeği tercihinizi ekmek arası lezzetlerden kullanmak isterseniz Gent Sandwich ve Tost Bildiklerim imdada yetişiyor. İsimlerinden belli; birinde sandviçler menünün gözdesi, diğerinde ise aklınıza gelmeyecek malzemelerle yapılan şahane tostlar ön planda.

kozmonot

Topağacı’nın yeni gözdesi Kozmonot‘ta hareket açıldığı günden beri hiç bitmiyor. Gastropub konseptinde hizmet veren mekanın uzay temalı dekorasyonu ve Gamze Yalçın‘ın maharetli ellerinden mural çalışmasının yer aldığı duvarı görülmeye değer. Onlarca çeşit bira ve klasik tatsız bira atıştırmalıkları veren mekanlara inat özenle hazırlanmış menüsüyle hafta içi akşam buluşmalarımızın adresi oldu Kozmonot. Haftasonları belli saatlerden sonra aşırı kalabalık olabiliyor; vakitli gitmekte fayda var. Hem içeyim hem de konsept bir dükkan göreyim derseniz de adresiniz Union 22 oluyor.

Kozmonot’un hemen çaprazında Topağacı’nın eskilerinden Divine Brasserie & Jazz iyi müzik ve şarap eşliğinde sakin bir gece geçirmek için doğru adres. Hemen yanındaki ve yine eskilerden Mahalle de aynı sakinliği vaadediyor.

IMG_4537

Bu hattın biraz dışında yer alan bir mekan var ki makaronlarıyla beni kendine aşık etti. La Patisserie Lune butik bir pastane ve cafe. İstanbul’da Ladurée ile kıyaslanabilecek lezzette daha iyi bir makaron yediğimi hatırlamıyorum. Ayrıca eggs benedict’li, kruvasanlı bir kahvaltısı da mevcutmuş; bir sonraki ziyaretim için not aldım. Girişteki teşhir kısmını geçip arka tarafa vardığınızda güzel bir iç mekan ve ufak da bir bahçe var.

Ben bu yazıyı bitirmek üzereyken açılmak üzere olduğunun sinyallerini veren birkaç mekan daha gördüm bile Topağacı-Teşvikiye hattında. Bu sezon oldukça hareketli günler olacak bu sokaklarda, takipte olun!