Benimle birlikte İngiltere’nin tarihi Bath şehrine doğru sihirli bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Rotamızda The Bath Bun Tea Shoppe var.

 The Bath Bun Tea Shoppe
The Bath Bun Tea Shoppe | Fotoğraf: Giovanni Tosca

Yoğun ve sessiz bir öğlen yine evin üzerine çökmüştü. Yemek için bol limonlu sıcak bir ezogelin çorbası içip, sonra da kanapenin üstüne yayıldım ve her zamanki gibi fotoğrafların sihrinin beni bu dünyadan alıp hayallerin içine sürüklemesini bekledim. Bu sefer İngiltere’nin güneybatısındaki, Londra’dan iki buçuk saat uzaklığında olan küçük bir şehrin çay dükkanına gitmiştim. Gül desenleri ile beyaz perdeler, tarihi taşıyan taştan yapılmış duvarlar ve sokağın kalabalığına bakan pencereler: “The Bath Bun Tea Shoppe”.

The Bath Bun Tea Shoppe | Fotoğraf: Instagram / @un.peu.de.ci.un.peu.de.la

Bir zamanlar varlıklı asilzadelerin kenti olan Bath, şimdi ise Avrupa’nın en tarihi şehirlerinden birisine dönüşmüştü. Akşama doğru oraya gidip, kökeni ta 1771 yılına ait kurabiyelerini denemek istemişti canım. Dünyanın farklı köşelerinden bir araya getirilmiş tam 18 çeşit eşsiz çaylar eşliğinde tabii ki! Sonrasında Green Abey’deki sokak lambalarının ışığı altında nehre doğru yürüyüş yapardım belki, kafamda bu kaldırım taşlarının tarih boyu hangi hikayelere, nasıl aşklara ve ölümlere şahit oldukları düşüncesi ile. Nehrin bıçak gibi nefes kesen sakinliği beynimi susmaya zorlardı kesin.

Bath, İngiltere
Bath, İngiltere | Fotoğraf: Unsplash / Mario Klassen

Saatlerce Pulteney Köprüsü’ne bakıp hayal kurabilirdim. Şehrin en eski evleri ise köprünün arkasında saklanmıştı. 18. yüzyıla ait, Georgian mimarisini yansıtan taş evleri, beyaz çerçeveli camlar… Adını Romanyalı’ların 2000 sene öncesinde yaptığı hamamlardan alan bu küçük şehir, hep yağmurluydu. Ama göz alıcı mimarisi, şaşalı binaları ve geçmişten kalan saten ticaretinin hava da bıraktığı zenginlik izi ile bir efsaneydi.

Her sene kültürel etkinliklere ev sahipliği yapardı, 2020 Eylül ayının 11’inde geleneksel yemekler, atölyeler ve konserlerden oluşan Jane Austen Festivali, ya da klasik müzik hayranları için Mozartfest. Ah! Bu kentin her köşesi ile aşk yaşıyordum. Milsom caddesindeki cıvıl cıvıl butikler, İngiliz tarzı cafeler ve rafların arasında kendini kaybedip tekrar bulduğun kitabevleri…

Şiir gibiydi bu şehir, aşkına kavuşamamış hasret ve özlem içinde şarap içip gözyaşlarını satırlara döken bir şairin şiirleri gibi.

Kapak fotoğrafı: Instagram / @visitbath

İlginizi çekebilir: Gözde İpek Akgün’den Londra’dan Yapılması Gerekenler