Özgün ve ilişkilendirilebilir, özellikle melodram yaratmadan duyguyu tamamen bize bırakan filmlere ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. Bugün onlardan birisinden bahsedeceğiz, genç komşularının penceresinden onların hayatlarına bakabileceklerini fark eden çiftin hikâyesi olan The Neighbors’ Window.

The Neighbors’ Window | Fotoğraf: Dailymotion

The Neighbors’ Window düzinelerce festivalde oynamış ve bu süreçte 20’den fazla ödül almış, en son En İyi Canlı Aksiyon Kısa Film Oscar Ödülü’nü de alarak başarısını katlamış bir kısa film. Film, Marshall Curry’nin ilk anlatı filmi ve eleştirmenlerce beğenilen belgeselleri kadar iyi olduğunu kanıtlıyor. Aynı zamanda Curry’nin birçok kez aday gösterildikten sonra kazandığı ilk Oscar ödülü. Curry, genç komşularının penceresinden onların hayatlarına anbean tanık olabileceklerini fark eden çiftin hikayesini anlattığı kısa filminde bir podcastte duyduğu gerçek bir hikayeden (Love + Radio’nun “The Living Room”) esinleniyor.

The Neighbors’ Window, otuzlu yaşlarda günlük rutini ve kocası yüzünden hayal kırıklığına uğrayan iki küçük çocuk annesi ve hamile Alli’nin hikayesini anlatıyor. Alli ve kocası yirmili yaşlardaki eğlenceyi kaybetmiş, hayatla boğuşan ve bu mücadelede yıpranmış iki ebeveyn. Birbirinin tıpkısı başka bir yorucu günün gecesinde Alli ve Jacob genç bir çiftin doğrudan apartmanlarının karşısındaki binaya taşındığını fark ediyor. Bu yeni komşuların pencerelerinde perde yok ve Alli ve Jacob onları izlerken genç çiftimiz yakınlaşmaya başlıyor.

“Sence ışıkları kapatmalı mıyız?” Işıklar kapanmıyor aksine Alli ve kocası “eskiden nasıl olduklarını hatırlatan bu çifte odaklanıyorlar. Karşıdaki genç çift seks yapmaktan, arkadaşlarıyla eğlenmekten ve partiler düzenlemekten başka bir şey yapmıyor. Çiftin genç ve görünüşte kaygısız yaşam tarzı; küçük çocuklarıyla ilgilenmesi ve günlük sıkıcı işlerini tamamlaması gereken Alli’ye kendi gençliğinin geride kaldığının canlı bir kanıtı oluyor. Bu canlı kanıt Alli’de öylesine rahatsızlık uyandırıyor ki kendini gece uykusundan kalkıp onları izlerken buluyor.

Gel zaman git zaman bir kış geçer ve Alli’nin bebeği dünyaya geliyor. Alli kendi hayatına devam ederken komşularının hayatına dahil olmaya devam ediyor. Ta ki beklenmedik bir sebepten ötürü komşusuyla karşılaşıncaya dek. Bu hiç de hoş bir rastlantı değil. Ve sokağın karşısındaki dairede işler her zaman çok mutlu ilerlemiyor.

Film muhteşem bir gerçeklikle bezeli ve bize New York’tan çarpıcı güzellikler aktarıyor. Mekanlar yaşanılan hayata göre donatılmış. Alli’nin evi çocukların her yana dağılmış oyuncakları ve yıkanması gereken bir dünya kirli bulaşıkla zihni gibi karmakarışık. Öte yandan genç çiftimizin evi ferah ve hayat tarzlarına uygun bir şekilde salaş. Alli ve kocası arasındaki diyaloglar da oldukça samimi. Hatta Alli’nin caddenin karşısındaki çifti gözlemlemesi ve “Gözlerini alamayacağın bir araba kazası gibiler” demesi gibi komik noktalar bile var. “Tamam, güzel, seksi bir araba kazası. “

Herkes, küçük çocukların çok çalışan bir ebeveyni olmakla doğrudan bir ilişki kuramasa da, herkes karışık bir eve tanık olmuştur ve daha da önemlisi, herkes fazla çalışacakları ve gençlik yıllarını özleyebilecekleri bir günü hayal edebilir. Bu filmde bunu doyasıya seyredebilirsiniz. İyi seyirler!

Kapak Fotoğrafı: The Neighbors’ Window

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Şahane Kısalar