Oyun doğuda yaptığı askerlikten yeni dönmüş Umut ve askerliğe özenen Gökhan’ın konuşmaları ile başlıyor; Umut’un üzerindeki yük, sanki omuzlarında gibi, tekrar adapte olma konusunda problem yaşadığı her halinden belli, kendisini eve kapatıyor. Umut’un döndüğü yerde aradığını bulamaması, arada kalmışlığı, çevresindeki kişilerin askerliğe ve savaşa bakışı ile devam ediyoruz. Her bir karakter ile aslında bir yandan farklı mesajlar veriyor: askerliği büyüme yeri olarak görenler, askerliğe ve vahşete oyunlar yüzünden özenenler, diziler ve sanal gündemler ile uyuşturulanlar, farkında olup aslında umursamayanlar, önemseyen ama elinden bir şey gelmeyenler… Aslında hepimiz oyundayız yani. Her bir konuşma ilerledikçe Umut’u daha iyi anlıyoruz, neler olduğunu fark ediyoruz. Özellikle geriye dönüp neler olduğunu açıklayan sahnede tansiyon yükselmeye başlıyor, midemiz kasılıyor.

Nerde Kalmıştık?

Tüm gerçekler ise son sahnede yüzümüze çarpılıyor: “Gerçek dünya“ya dönüşünü kutlamak isteyen ailesi ve arkadaşları ile birlikte yedikleri yemekte bir bomba misali patlıyor Umut. Vahşetin, savaşın kötü yönlerini ortaya koyarken, savaşın onda açtığı yaranın acısını biz hissediyoruz. Yüksek tansiyonlu ve sarsıcı finalin sonrasında “Şimdi sesini çıkartmayanlar, sonrasında bu olayların filmini izleyip ağlamasınlar” replikleri eşliğinde oyuna girdiğimiz gibi yerde yatanların üzerine basmamaya çalışarak, karanlıkta terk ediyoruz, oldukça sersemlemiş bir şekilde. Düşünecek şeyler veriyor bize oyun, sonrası için.

Nerde Kalmıştık?

Ebru Nihan Celkan tarafından yazılan oyunu Mirza Metin yönetmiş. Ararat Mor, Bahar Selvi, Barış Gönenen, Cem Uslu, Ceren Kıran, Doğan Keçin, Engin Aydın, Fulya Aksular, Fatih Özkan, Mertcan Kayretli, Merve Engin, Sadi Celil Cengiz oynamış. Gidilip, görülüp üzerine bol bol düşünülesi bir oyun, tüm ekibe tebrikler!

Bu ekibi takip ve oyunların tarihleri hakkında bilgi almak için Facebook ve Twitter sayfalarını takip edebilirsiniz.