Her birimizin günde defalarca yapmaktan kendini alıkoyamadığı gibi ben de Instagram sayfamı yenilediğim bir gün Sarkis’in Untitled sergisi ile karşılaştım. Dirimart Galeri’de yer alan serginin görselleri önüme çıktığında pazar günü bu sergiye gitmeyi çoktan aklıma koymuştum. Işık, cam, ve pek çok malzemenin vitray, fotoğraf ve neon kullanımıyla oluşturduğu kırmızı hakimiyetini davetiyem olarak kabul ettim. Sonunda bu haftanın ideal etkinliğini bulmuştum.

Aslında her şey çok farklı başlamıştı o gün. Bir pazar sabahı uykunun tatlı kucağından erken saatlerde ayrılmayı başarmıştım. Pazar kahvaltısı ritüellerinin ardından bir at çiftliğine doğru yollara düştüm. Çiftliğe varmadan evvel yolda beni saran heyecan o güne düşen duyguların ilki ve aynı zamanda habercisi gibiydi. Atlarla vakit geçirmek, bir sergiye gitmeden önce duyguların kapısını aralamak, pas tutmuş kısımları temizlemek ve sanatın hissettireceklerine yer açmak için güzel bir fırsattı.

Bu müthiş canlılara veda ettikten sonra Dirimart Galeri’nin Dolapdere’de yer alan Untitled sergisine doğru tekrar yola çıktım. Sergiye girer girmez kırmızı rengin yoğun kullanımı, neon lambalar ve bütünün parçalarını oluşturan tüm fotoğraflar burada bir yaşam olduğunu hissettiriyordu. Sanatçı Sarkis’in çektiği fotoğrafların her biri hayattan eşsiz anların birer tanığı olarak sergide yerlerini almıştı. Tıpkı her gün şahit olduğumuz olağan ve aslında eşsiz tüm anlar Sarkis’in penceresinden bize sunuluyor gibiydi. Sanatçı fotoğraflarında belleğin oluşumunu anlatmak için tek tek çektiği tüm fotoğrafları bir duvarın üstünde kırmızı bir filtre ile kullanmış.

Untitled | Fotoğraf: Leyla Yılmaztekin

Beni görür görmez olduğum yere çivileyen Hindistan’daki Holi Festivali’ne ait fotoğraf bu etkileyici eserlerden yalnızca biri. Fotoğrafta yeniden doğuşu tatmadan önce boyalardan ve geçmişin izlerinden arınan Hindistanlı kadının yüzüne su döktüğü an ölümsüzleştirilmiş. Maçka Sanat Galerisi’nde sergilenen yanık kasa burada serginin tam ortasında yer alıyor. Sanatçı adeta burada olduğunu ve nefes alıp verdiğini kasanın üstündeki ışık oyunu ile hissettiriyor. Sait Faik Abasıyanık kitaplarının yer aldığı odayı, parçaların bütünü oluşturduğu vitrayları, kanayan bir yara gibi acıyı temsil eden kırmızı punçtum ve çalan kavramsal müzik bu ilham dolu serginin yalnızca birkaç parçası denebilir.

Untitled | Fotoğraf: Leyla Yılmaztekin

Eserleri incelerken merak etmemek ve zihninizde soruların canlanmaması imkansız gibi gözüküyor. Benim sergiyi gezdikten sonra Dirimart ekibinden Senem Hanım’dan sergiyi dinleme ve üzerine konuşma fırsatım oldu. Serginin rehberli turlarına katılarak rehber eşliğinde gezmek de çok keyifli olacaktır.

Bu ilham verici yolculuğa çıkmak için hala vaktiniz var. 8 Kasım’a kadar birbirinden bağımsız gibi dursa da birbirine görünmez iplerle bağlı pek çok kavramı Sarkis’in dünyasından görmek mümkün. Sergi boyunca belirsiz ve aslında kıpkırmızı kadar belirgin bir atmosfer sizi bekliyor olacak. Keyifli yolculuklar…

Kapak Fotoğrafı: Leyla Yılmaztekin

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan İstanbul Sergi Takvimi