Bu aralar tarihimizle oldukça içli dışlıyım, okul yıllarımda çok da ilgi duymadığım tarih ve edebiyat derslerinin acısını çıkarıyorum da diyebilirim. Belki de teknolojinin bu kadar hızlı ilerlediği dünyada köklerime sadık kalmaya çalışıyorumdur. Bu yazımda Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e kadarki dönemleri sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan başarılı bir şekilde yansıtmış favori kitaplarımı sizlerle paylaşıyorum, keyifli okumalar.

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Hüseyin Rahmi Gürpınar

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağına dair bir krizle başlıyor. Bu krizi fırsata çeviren İrfan Galip, konferanslar düzenleyip felaket senaryoları yazarak düşmanlık duyduğu kadınlarla eğlenmeye odaklanıyor. Galip’in bir gün bu konuya büyük ilgi duyan bir kadından esrarengiz bir mektup almasıyla hayatı değişiyor. Kadının zekasına aşık olan İrfan Galip, onun kim olduğunu öğrenebilmek için bu mektupların peşine düşüyor…

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ı okuduktan sonra Halley’in her 75 yılda bir dünyaya görünen ve çıplak gözle görülebilen kısa periyotlu tek kuyruklu yıldız olduğunu öğrendim. İşin ilginç tarafı ise eserin yayımlandığı 1910 yılında Halley gerçekten de dünyadan görülmüş… Bu nedenle Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ı yazıldığı döneme göre oldukça orijinal bulduğumu belirtmek istiyorum.

Ateşten Gömlek, Halide Edib Adıvar

Üsküdar Amerikan Koleji mezunu olan Halide Edip Adıvar, eğitimci olmasına rağmen Kurtuluş Savaşı’nda aktif görev alan kadınlar arasında yer alıyor. Aynı zamanda 1908’de kadın hakları üzerine yazılar yazan Adıvar, Ateşten Gömlek’i de savaşın ortasında izinli olduğu bir dönemde kaleme almış, haliyle tüm yaşananları etkileyici bir dille çok güzel resmetmiş. Ateşten Gömlek, Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı’nı konu alan ilk eser niteliğinde. Adıvar’ın o ümitsizlik içinde bir “kurtuluş romanı” yazabilmesi oldukça düşündürücü bence.

Ateşten Gömlek, savaş sırasında Anadolu’yu örgütleyen, aynı zamanda düşmanla göğüs göğüse mücadele eden bir grup tahsilli insanın etrafında dönüyor. Anadolu tam anlamıyla ateşten bir gömlek giymiş. Korkunç bir ümitsizlik, aynı zamanda ümit de barındırıyor, kime güvenecekleri belirsiz; çünkü etraflarında düşmanla ve iktidarla işbirliği yapan insanlar da var.

Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, Murat Gülsoy

Geçmişinin izinde, Doğu ile Batı arasında sıkışmış yarı Türk yarı Fransız bir gazeteci Fuat Chausson… Fuat, 2. Meşrutiyet zamanı Osmanlı’da olan bitenle ilgili haber yapmak için İstanbul’a geliyor. Aynı zamanda orada tanıştığı dostlarıyla hem geçmişinin hem de İstanbul’un büyülü hikayelerinin peşine düşüyor.

Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, sadece ana karakterin yazdığı mektuplardan oluşan bir tarihi roman. Murat Gülsoy, o yılların İstanbul’unu, mimari ve kültürel açıdan çok güzel tasvir etmiş. Kitabı okur okumaz kendini tarihi yarımadaya atıp sokak sokak gezmek geliyor içinizden. Su gibi akan, ruhumu besleyen, terapi gibi bir kitaptı. Modern edebiyat adına mutlaka okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.

Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yaban, milli mücadele döneminde İç Anadolu’da bir köyde geçiyor. Köy halkı Mustafa Kemal’in liderliğindeki milli mücadeleyi desteklemiyor; çünkü düşman kuvvetlerin himayesinde daha huzurlu olacaklarını düşünüyorlar. Ne var ki Yunanlar köyü talan edip halka eziyet ediyor. Yazar köy halkının geri kalmışlığını, cahilliğini, gazi olduktan sonra o köye yerleşen bir aydının gözünden anlatıyor. Bunun sebebinin cahil halkı görmezden gelen Türk aydını olduğunu söylüyor; kısacası aydın köy halkını, köy halkı da aydını “yaban” olarak görüyor.

Yaban’ın dili ve anlatımını çok akıcı ve lirik buldum. Ayrıca bilgiye erişimin bu kadar kısıtlı olduğu bir dönemde 1932 yılında, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun evrensel boyuttaki bilgi birikimi de beni kendisine hayran bıraktı doğrusu.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa

1930 yılında yayımlanan bu otobiyografik roman Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa’nın en çok beğenilen ve basılan eseri olarak anılıyor. Kemik veremi olan 15 yaşında bir genç, tedavi için geldiği Erenköy’de, uzaktan akrabası olan bir paşanın köşkünde kalıyor. Zamanla paşanın 19 yaşındaki kızıyla bu gencin aralarında çok güçlü bir bağ oluşuyor, hatta sevdaya doğru evriliyor. Bir yandan hastalığı ile mücadele ederken, diğer yandan olmayacak bir ilişkinin ikilemini yaşıyor.

Bu eser benzer bir süreçten geçen Peyami Safa’nın çocukluğundan izler taşıyor. O da sağ kolundaki kemik hastalığı nedeniyle okulu bırakarak uzun zaman tedavi görmüş, dolayısıyla o psikolojik savaşı en iyi anlatabilecek kişilerden biri… Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa’nın romanlarında olaylardan çok, tahlile önem verdiğini gösteren etkileyici bir eser.

Mai ve Siyah, Halid Ziya Uşaklıgil

Mai ve Siyah, Servet-i Fünun döneminde edebiyat tutkunu genç bir adamın yazarlık, çevirmenlik, yayıncılık girişimlerini, aynı zamanda aile içinde ve kendi içinde yaşadığı sorunları ele alıyor. Halid Ziya Uşaklıgil “ustalık eseri” olarak adlandırdığı bu realist romanında, ana karakterin üzerinden, o dönemin yayıncılık hayatına ve bu yolda ilerlemek isteyenlerin hayal kırıklıklarına ışık tutuyor.

Türkçe klasiklerin günümüz Türkçesine uyarlanması çok hassas bir konu, eserden alacağınız keyfi doğrudan etkileyebiliyor… Şahsen Can Yayınları’nın Türkçe uyarlamasını ve açıklamalı notlarını çok başarılı buldum. Ayrıca Servet-i Fünun’un 1896 tarihli nüshası ve eserin ilk baskısına ait görsellerle romanı zenginleştirmişler, kitabı okurken tarihte yolculuk yapmış gibi hissettirmişti…

Karabibik, Nabizâde Nâzım

Askerliği sırasında ona verilen bir görev üzerine Antalya’nın bir köyüne giden Nabizâde Nâzım, Karabibik adlı eserinde sosyo-kültürel açıdan gözlemleme fırsatı bulduğu köy halkına yer veriyor. Nâzım bu kitabı ile Anadolu köylüsünün gündelik hayatını, köylünün saflığı, geçim derdi, tarlayı ekip biçme planları gibi konuları tüm naifliğiyle işliyor.

Karabibik Türk edebiyatında gerçekçilik ve naturalizm akımlarının ilk örneği ve köy yaşamını konu alan ilk roman olarak karşımıza çıkıyor. Nabizâde Nâzım, aynı zamanda Victor Hugo ve Alexandre Dumas Fils gibi Batılı yazarların eserlerini Türkçe’ye kazandıran bir çevirmen. 31 yaşında kemik vereminden hayata gözlerini yuman yazarın genç yaşında bunlara vesile olması ne güzel…

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar

Yüzünüzde tebessümle okuyacağınız, ironik bir dille kurum ve dönem eleştirisi yapan çok keyifli bir kitap Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk insanının Osmanlı’nın son döneminden çağdaş Türkiye’ye geçişinde yaşadığı sancıları trajikomik bir dille anlatıyor. Aynı zamanda bu kitapta bol bol simgeleme de yer alıyor.

Hayri İrdal, Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşayan bahtsız ve maddi sıkıntılar çeken bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Saatlere büyük bir ilgisi olan İrdal, Halit Ayarcı adında bir iş adamıyla tanışıp, onun kurduğu Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde müdür olarak çalışmaya başlıyor. Dışarıdan çok iş yapılıyor gibi görünse Saatleri Ayarlama Enstitüsü, aslında devlet ve insanları tiye alan, çalışanların boş boş oturduğu bir kurum…

İnce Memed, Yaşar Kemal

En sevdiğim eseri en sona bıraktım; çünkü duygularımı hangi kelimelerle ifade edebileceğimi bilemiyorum. Aklımda çok şey var ancak İnce Memed hakkında ne söylersem eksik kalacakmış gibi hissediyorum. O yüzden siz bu kitabı direkt alın ve okuyun bence! Nobel edebiyat ödülüne aday gösterilen ilk Türk yazarımız olan Yaşar Kemal’in güçlü ve edebi dilini bu destansı romanda çok net görüyorsunuz.

bu kitap, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Çukurova’nın bir köyünde geçiyor. Yaşar Kemal, o dönemi ve yöreyi o kadar kusursuz resmetmiş ki adeta onların arasında yaşıyorsunuz. Kitapta Abdi Ağa’nın köylülere ve kendisine zulmetmesine, ekmeğini ellerinden almasına dayanamayan İnce Memed köyü terk ederek zamanla eşkıyaların arasına karışıyor. İnce Memed’in amacı ise düzene başkaldırarak Abdi Ağa’dan intikam almak. Açıkçası Yaşar Kemal’in çocukluğunun eşkıyaların içinde geçtiğini öğrendiğimde kitaptaki harika betimlemelerin kaynağını da anlamış oldum…

Kapak Fotoğrafı: Clarisse Meyer (Unsplash.com)

İlginizi çekebilir: Başak Aydın’dan Kurgu ve Fantastik Türünde Kitap Önerileri