Versus Art Project, Senkron 2022’ye Yelta Köm, Alper Aydın, Sena Başöz, Metehan Özcan ve Sibel Horada’nın işlerinden oluşan “Dip Dalga” isimli bir çevrim içi seçki ile katılıyor. Bu online video seçkisi, günümüzde dijital teknolojinin sanat ve hayat arasında kurduğu bağa dair tespit ve tahayyüllerden yola çıkıyor. Biz de Yelta Köm ile seçkide yer alan “Tüm Olasılıklar İçin Bir Ağıt – Bölüm I” isimli çalışması, elementler ile sözcükler arası ilişkiler, mimari diyaloglar ve katmanlar üzerine konuştuk. Online sergiyi ziyaret etmek için buraya tıklayabilirsiniz.

“Tüm Olasılıklar İçin Bir Ağıt – Bölüm I” Yelta Köm | Fotoğraf: Yelta Köm

Senkron’a Versus Art Project kapsamında “Tüm Olasılıklar İçin Bir Ağıt – Bölüm I” isimli çalışmanızla katılıyorsunuz. Eser görselliği kadar sesli metniyle de ekleniyor. İlk olarak çalışmayı nasıl kurguladığınızı sormak istiyorum?

“Tüm Olasılıklar İçin Bir Ağıt”, uzun bir süredir üzerine düşündüğüm, parça parça ürettiğim bir çalışmanın ilk bölümü. Kendi pratiğim içinde metinler büyük bir yer kaplıyor, bu sebeple işlerimin çoğunda bir metin oluyor. Bu bazen bir kurgu, kimi zaman birkaç kelimenin bir araya geldiği sayıklamalar gibi yer alıyor. Bir süredir kehanet ve sezgi üzerinden geleceğe bakmanın yolları nasıl olabilir diye düşünüyorum. Bugün yaşadığımız dünyanın başka olasılıklarının mümkün olduğunu, standartlaşan yaşam pratiklerinin, ilişkilenme pratiklerinin başka olasılıklarının olduğunu düşünüyorum. Karen Barad ile tanıştığım difraktif metodoloji işleri kurgularken aklımdan çıkarmadığım meselelerden birinin, bu yöntemin “yaratıcı provakasyonlar” oluşturmama yaradığını düşünüyorum. Kimi zaman metin ve görsel arasındaki ilişkinin tansiyonu farklı fikirlerin farklı kanallardan birbirine kırımıyla gerçekleşiyor. 

Bu hikâyeyi acısıyla, geçmişiyle yüzleşmeyen topluluklar üzerine düşüncelerle de kurguladım. Acısını konuşmayan, geçmişine bakmayan toplumlarda “gelecek” de “geçmiş” gibi gerçekliği olmayan ya da şekil verilmiş bir tahayyül. Muktedir organların şekillendirdiği gelecek tasviri, tarihe müdahalesinden, sokaktaki gündelik hayata sızmasına her yerden kendini belli ediyor. Bu kurmaca hafızayı oluşturmanın yolunun ise kaydetmekten geçtiğini düşünüyorum. Anı kaydetmek, duyguları, hisleri, hikâyeleri kaydetmek… Ağıtlar bu kayıtların bir aracı. Bu kayıtlar görülmeyen sınırları görünür hale getirip, onları eritmenin yollarını bize sunabilir…

“Tüm Olasılıklar İçin Bir Ağıt – Bölüm I” Yelta Köm | Fotoğraf: Yelta Köm

Elementler bu videonun neresinde konumlanıyor ve sözcüklerle nasıl bir ilişki kuruyor?

Kurşun bir element olarak uzun yıllardır medeniyetin bir parçası, ilk şehirlerden günümüzdeki batarya sistemlerine kadar her yerde kullanılan bir materyal olarak ortaya çıkıyor. Kurşunun koruyucu ve zarar verici özelliklerinin bir arada olmasının enteresan bir denk gelme olduğunu düşünüyorum. Bir yapı malzemesi olarak ise Babil’de, Antik Roma’da, Osmanlı’da karşımıza çıkıyor. Günümüzde yeraltı haberleşme kabloları gibi büyük altyapı projelerinde kullanılıyor. Kurşunun bu kullanım alanları dışında inançlar içinde de farklı bir yeri var, simyacıların bir arınma biçimi olarak düşündüğü, yaşam ve ölüm döngülerinin ötesine geçmeleri kurşunun sayesindedir. Bizim alışkın olduğumuz ve Anadolu’da başladığı düşünülen kurşun dökme geleneği ise birçok farklı coğrafyada olan bir ritüel aslında. Ben bu işin ilk bölümünü bir ağıt olarak adlandırırken aslında bir ritüeli anlattığımı düşünüyorum. Bir ritüelin başlangıcı, kimi zaman hayali kimi zaman çok gerçek, sözcükler de bu katmanlaşan yapıyı kurmama yardımcı oluyor. 

Katmanların birleşimi, üst üste binmesi videoda dikkat çeken bölümlerden biri. Bu birliktelikte izleyiciye aktarmak istediğiniz nedir?

Dünya tek bir katmanla anlaşılmayacak kadar karmaşık bir yapıya sahip, farklı katmanların üst üste binmesinin anlatıya dair çoğaltıcı bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da bu görsel dilin, internet dünyasının bir dili olduğunu da eklemek lazım, bugün imgeleri tek ve biricik yüzeylerde değil başkalarıyla bir arada görüyoruz. Benim yerleştirmelerimde de önemsediğim bu katmanlaşma hali, yüzleşme ve ön görülemeyen birleşimlere bir yol açıyor. 

“Possibilistic Grounds”, Yelta Köm | Fotoğraf: Noyan Aytura

Serinin gelecek bölümlerinde bizi neler bekliyor?

Bu serinin toplamda yedi bölümden oluşmasını planlıyorum, kimi zaman bir yerleştirmede, kimi zaman bir sayfa metinde vücut bulabilecek şekilde bir iş. Ama hikayenin özünde coğrafi katmanları ve dünyanın nasıl değiştiğine dair bir bakış olacak. Bu eserde gördüğümüz kimi antik taş ocakları, diğer bölümlerde daha baskın rol oynayacak. Coğrafyanın bu geometrik bozumu, hangi binalarda o taşların yeniden kullanıldığı merak ettiğim meselelerden. Sonraki bölümlerde yeni keşif yolları açılacağını düşünüyorum.

Mimari geçmişiniz sanatsal üretimlerinize nasıl bir perspektif katıyor?

Bu sorunun en klişe cevabı mekan üzerinden verilenlerdir, buna hak versem de mimarlık disiplininin çok katmanlı yapısının sanat pratiğimi etkilediğini düşünüyorum. Mimarlık ne kadar yol açıcı da olsa kendi içinde baskın eril, katı bir pratik. Son yıllarda dönüşümünü gözlemlesek de sanatın açtığı alan çok daha merak uyandırıcı ve sınırları zorlayıcı. Bugün yaptığım işleri kompartmanlara koymadan bir arada değerlendirmeye çalışıyorum. Modern dünyanın verimlilik adına katmanlara ayırmaya ve her şeyi tanımlamaya çalıştığı günümüzde, muğlaklıklar üzerinden kurulan birliktelikler ve sonuçları gözlemlemek hoşuma gidiyor. Tanımlar işlevseldir, işe yaradıkları yerlerde birbirlerine dönüşebilirler. 

Yelta Köm | Fotoğraf: Esen Karol

Duran bir imge ile akış hâlindeki bir video üzerinde çalışmayı, bu iki farklı disiplin üzerine üretmeyi nasıl değerlendirrisiniz?

Bir önceki soruyla ilgili bir mesele aslında bu, farklı disiplinlerin arasında gidip gelmek anlatmak istediklerime dair bir arayış. Biraz da mimari gibi, sabit ve duran imgelerin, objelerin, türlerin arasındaki akışkanlıklar geçişlere odaklanmayı önemli buluyorum.

Kısa bir süre sonra Prag’ta bir serginiz açılacak. Bize bu serginizden ve gösterilecek çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Prag Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin galerisi UM Galeri’de bir grup sergisine katılıyorum. Farklı elementler üzerine çalışan beş sanatçının olacağı bu sergide, “Olasılıksal Zeminler” adlı çalışmamı sergileyeceğim, bununla beraber “İhtimaller İçin Bir Ağıt”ın da başka bir versiyonu yer alacak.

Kapak Fotoğrafı: Yelta Köm

İlginizi çekebilir: İrem Çakır’dan “Seçkiler: performistanbul.data/izle”