“Hayatının merkezinde tuttuğu müzikle ilgili bir işte çalışan ve neredeyse 7/24 müzikle yaşayan şanslı bir insan” Zeynep Okyay, kendisini tam olarak bu cümlelerle anlatıyor. Biz de müziğe olan aşkını fırsat bilip, Zeynep’le konserler, İstanbul’daki semtlerin soundtrackleri, hayatında vazgeçemeyeceği albümleri konuştuk…

Zeynep Okyay-
Zeynep Okyay

2012′de unutamadığın 3 müzik olayını (konser, festival, özel etkinlik vs.) sıralar ve kısaca yorumlar mısın?

Bu sene benim için blog’umu da takip edenler biraz olsun biliyorlar çok özel bir albüm yayınlandı. Kayıt sürecinden lansmana kadar sürecin içerisinde olduğumdan bu yıl benim için unutamayacağım müzik olayı Pis’Ton’un albümünün yayınlanması oldu.

Onun haricinde işim nedeniyle organizasyonunda yer aldığım Bülent Ortaçgil “Kadın Sesi Değmiş Şarkılar” konserini de uzun süre unutamayacağımı düşünüyorum.

Son olarak ise bu yıl en sevdiğim konseri söyleyebilirim. 23 Şubat’ta Babylon’da gerçekleşen Selah Sue konseri, sadece bu yıl değil son yıllar içerisinde en sevdiğim ve bitmesini hiç istemediğim konser oldu.

2013′ten dileğin İstanbul’a hangi sanatçı ya da grupların gelmesi?

İzlemek istediğim iki isim var; bunlardan birini 2 Şubat 2013’te izleyebileceğim. Tahmin edeceğiniz üzere Slash’ten bahsediyorum. Bir diğer isim ise Foo Fighters; ama grubun süresiz olarak müzikal faaliyetlerine ara vermesi nedeniyle bu dileğim bir süre daha gerçekleşmez gibi duruyor.

Tabii en sevdiğim gruplardan Julien-K’in gelmesini isterim; ama o da sadece bir dilek. 🙂

Kendin gidip aldığın ilk albümü hatırlıyor musun? Neden onu seçmiştin, dinlediğinde neler hissetmiştin?

Michael Jackson – “Dangerous” olması gerekiyor. Evde bir şekilde sürekli müzik yayınları açık olurdu. Michael Jackson ve Madonna herhalde çocukluğuma dair çok net hatırladığım ve bende ayrı yerleri olan iki isim. Jackson’ın albümü çıkınca da almamak olmazdı. Hala daha o albümdeki şarkıları ezbere söyleyebilirim.

İyi bir müzik festivali sence nasıl olmalı?

Kafa dengi, kasmayan ve bulunduğu ortamın tadını çıkartan arkadaşlar olmadan herhangi bir şeye iyi diyemem.

Türkiye’den çıkan sanatçı ve grupların dünya standartlarına göre nasıl bir yerde olduğunu düşünüyorsun?

Bu aslında dünya standartları dediğimiz unsurları nasıl algıladığınızla alakalı. Öyle bir dönemdeyiz ki pazarlama her şeyin önüne geçmiş durumda. İyi bir pazarlama stratejiniz yoksa hiçbir şey olamayabiliyorsunuz ya da çok kısıtlı bir kitleye ulaşabiliyorsunuz. Ancak bu duruma kalite açısından yaklaşırsak bana göre bu standartlara erişmiş müzisyenlerimiz var. Bizim tek derdimiz kendi kültürümüzden, kendi sokağımızdan çıkan insanları yermek. Bir diğer sokağa özenmekten önümüzdekileri göremiyoruz maalesef.

Müzik yazıları okumaktan zevk alanlara hangi müzik yazarlarını takip etmelerini önerirsin?

Zülal Kalkandelen ve Sebla Koçan. Her ikisinin de çalıştıkları gazete ve dergilerdeki yazılarının yanı sıra blog’larını da takip etmelerini öneririm. Zülal sayesinde daha önce hiç dinlemediğim, hatta adını duymadığım isimleri öğreniyorum.

I

ssız bir adaya düşecek olsaydın ve 5 şarkılık bir playlist’in limitin olsa hangi 5 şarkıyı playlist’e eklerdin?

Kolay soru 🙂  Hemen playlist’imi sıralıyorum.

_Julien-K – ‘Kick The Bass’

_Pis’Ton – ‘Bulunur Mu?’

_Linkin Park – ‘Breaking The Habit’

_Björk – ‘Army of Me’ (feat. Skunk Anansie)

_Metallica – ‘The Memory Remains’

Piston
Zeynep Okyay: 7/24 Müzikle Yaşayan Şanslı Bir İnsan

En son hangi…

… albümü dinledin? Pis’Ton – “Tamperaman”

… konsere gittin? Bülent Ortaçgil “Kadın Sesi Değmiş Şarkılar”

… filmi izledin? Candy

İstanbul’da aşağıdaki durumlara göre mekan tercihin nedir?

_Elektronik müzik: Elektronik müzikle aram pek iyi değil; ama illa gitmem gerekirse Orkun Bozdemir nerede çalıyorsa oraya gitmeyi tercih ederim.

_Caz: Nublu İstanbul, Nardis

_İlk date: Asmalı – Karaköy hattı

_Pazar kahvaltısı: Pazar günleri benim için aile günüdür ve o yüzden de evden daha iyi Pazar kahvaltısı mekanı düşünemiyorum.

_Arkadaşlarla kahve: Kahve ve çay insanı değilim aslına bakarsanız. Ama Homeroom bu konuda tercihimdir.

İstanbul’un soundtrack’i ne sence?

İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions – ‘Etnik’ şarkısı.

Buralarda yürürken arka fonda hangi şarkılar çalıyor?

_Galata: Mercan Dede – ‘Sarı Tılsım’

_Tom Tom Sokak: Justice – ‘We Are Your Friends’

_Karaköy: Ayşe Sicimoğlu & Ayhan Sicimoğlu – ‘İstanbul Pas Constantiople’

_Bebek: Julien-K – ‘Cruel Daze Of Summer’

Zeynep Okyay

Senin hakkında pek bilinmeyen 3 şey söyler misin?

*Her gece bir yerde değilim…

*Dinlemekten uzak durduğum aralarında çoğunuzun vazgeçilmezi olan birçok isim var…

*Romantik-komedi filmlerine Jennifer Aniston oynamıyorsa tahammül edemiyorum…

Sanal ortamda seni nerelerden takip edebiliriz, dışarıda seninle en çok nerelerde karşılaşabiliriz?

Blog’umdan (zeynepokyay.blogspot.com) ve Twitter sayfamdan (twitter.com/zeynepokyay) takip edebilirler. Bazen blog’a yazmaya vakit ayıramıyorum; ama Twitter’a fazlasıyla yüklendiğim zamanlar oluyor. 🙂

Şu aralar sıklıkla gittiğim mekanlar olabilir. Nublu, Narpera, İzi Burger, Aliye Meyhane ve dövmecim Lucky Hands’te her an olabilirim. Bu dört mekan haricinde de sevdiğim ve dinlemek istediğim isimlerin nerede konseri varsa orada oluyorum.