Editör Notu: Bu yazı spoiler ve film hakkında detaylı yorumlar içermektedir bu nedenle filmi izledikten sonra okumak isteyebilirsiniz.

Neredesin Firüze gerek zamanında şarkıcıların bir umutla geldiği İstanbul’un en ikonik yerlerden biri olan plakçılar çarsısında geçmesi olsun, gerekse zamanın müzik piyasasının yıktığı hayalleri müthiş bir sanat yönetmenliği ile anlatması olsun benim için Türk sinemasının her zaman en iyi filmlerinden olmuştur. Bu nedenle Neredesin Firüze, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? , 7 Kocalı Hürmüz gibi filmlerin yönetmeni olan Ezel Akay yeni bir film çekse de izlesek diye düşünüyordum. Geçen sene 9 Kere Leyla için çekimlere başlandığını görünce de çok heyecanlıydım ve Mart ayında vizyona girmesini heyecanla beklerken sinemaların kapanmasıyla büyük bir hüsran uğradım demek yanlış olmaz. Filmin Netflix’ten yayınlanacağını duyduğumdan beri de aynı heyecanla bekliyorum ve bugün sonunda o gün geldi.

9 Kere Leyla
9 Kere Leyla | Fotoğraf: T24

Hikaye anlatıcılığında bir üstat diyebileceğimiz Ezel Akay bu sefer de Dokuz Canlı isimli tiyatro oyunundan yola çıkarak ilk kadın Lilith’in hikayesini anlatıyor. Filmi izlerken sonunda doğabilecek eleştiriler kafamda canlanmaya başlamıştı aslında. Lilith’in hikayesini biraz biraz bilenler, her detayı anlamışlar gibi “Abi her şeyi anlatmış ya…” , “Keşke her şeyi ortaya dökmeseydi, gözümüze soktu.” gibi yorumlarda bulunacak diye düşünmüştüm. Filmi bitirir bitirmez biraz yorumlara bakayım dememle tam da beklediğim eleştirilerle karşılaştım. Bence her şeyi de görmüyoruz arkadaşlar, görebildiğimizin her şey olduğunu sanmak olabilir mi yaşadığımız?

Neyse biraz filmin kendisine dönelim. Filmin konusunu anlatmayacağım çünkü bu yazıyı filmi zaten hali hazırda izlemiş ve yorum okumak isteyenler için yazıyorum. Filmde en çok hoşuma giden şey kontrastlar ve ikilik teması oldu. Filmin renklerinin bile renk çemberinde birbirinin karşısındaki iki zıt renk olan mor ve sarıdan oluşması zaten göreceklerimin habercisi niteliğindeydi. Filmin başında kızıl saçlarıyla Nergis (Elçin Sangu) karakterini Lilith’in ağzından konuşurken gördük ama görmediğimiz bir sesle beraber, Leyla (Demet Akbağ) karakteri ile bir ağızdan konuşuyor ve Lilith’in hikayesini beraber anlatıyorlardı yani Lilith bile iki taneydi. Bu iki Lilith arasında da bir kontrast hakimdi; genç ve yaşlı, tecrübeli ve tecrübesiz, domestik ve özgür ama ikisi birdi aslında.

Filmde öyle bir karakter vardı ki sanki filmin beden bulmuş hali diyebiliriz. Bu karakter ikilik takıntısı olan Mahdum (Fırat Danış) karakteriydi; öyle ki kendisi adamlarını bile ikiz kardeşlerden seçmişti ve film boyunca iki takıntısını gözümüze soktu da soktu. Mahdum film boyunca Lilith’in oğlu olduğunu onun soyundan geldiğini söyledi durdu, bu yüzden erkek evlat anlamına gelen Mahdum isminin seçimi de oldukça manidardı. Ayrıca filmde Mahdum’un sürekli olarak Lilith’in soyundan olduğunu söylemesiyle, Adem (Haluk Bilginer) karakterinin Ademinoğlu olduğunu söylemesinin yarattığı kontrast da tatlı bir detaydı.

Tekrar söylemek istiyorum, film boyunca gözümüze sokulan elmaları, Adem’in zaaflarını, Nergis’in akıl çelmeleri gibi direkt göndermeleri yakaladık ama 9 Kere Leyla bunlardan mı ibaretti? Bence hayır. Adem ölü birini görünce zihninde dayısının onun üzerine düşmelerini gördük ve film bunu Adem’in travmalarına bağlamamız için bizi yönlendirdi ama benim tek düşünebildiğim Adem’in her günah işleyişinde çizgili pijamalı dayısının sanki Şeytan cennetten düşüyormuşçasına Adem’in üstüne doğru düşüyor oluşuydu. Belki de Lilith, Adem, günah münah derken ben biraz abarttım o da olabilir tabii.

Filmin sonunda Lilith kendi hikayesini paylaştı. Evet belki de çok anlattı ama bence anlatması lazımdı. Belki klişe ama Lilith’in hikayesi kadın erkek eşitliği konusuna değinmek için en güzel yollardan biri bence. Bize bu savaşın ne kadar derinlerden geldiği vurgusunu yaptığını düşünüyorum. Erkek ile aynı çamurdan oluşmuş ilk kadının bile bunun savaşını vermiş olması ve sonucunda ilk kadınlıktan men edilip yerine Adem’in kaburgasından Havva’nın getirilmesi… Neden peki? Lilith seks sırasında üstte olmak istedi, kendini eşit gördü diye mi? Kadının üstün olması da değil olay, eşit olacak diye korktu ilk adam. Eşit olmanın bile otoritesini kıracağını düşündü. Bu nedenle klişe mlişe demeyelim bakmamız gereken noktalara bakalım diyorum.

Bu arada Lilith’in belki işe yarar diye erkeğin otoritesini kabul edip bir kereliğine domestik olmayı denemesi ve erkeğin yine de başarısız olması da çok tatlı detay bence. Lilith, Adem durulacak mı diye domestik ev kadını oluyor yani ama yok işte Adem hep Adem. Ah Adem ah… Sanki anadan doğmamışsın gibi Ademoğlu Ademoğlu diye sayıklaman yok mu? Tanrı seni yaratmış damarına kadın zehri damlatmış ha? Kadın senin aklını çelen, yuva yıkan, iğrenç ve kıskanç bir yaratıkmış değil mi Adem? Zaten tüm bunlar senin zaaflarından ve otorite sevdandan gerçekleşmiyor değil mi? Ademoğlu Adem seni.

Kapak Fotoğrafı: Netflix

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix’te Bu Ay Neler Var?