Benim için, bu ayın öne çıkan kitapları: Aramızdaki Şey, Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü, Sünger Avcısı ve Anka’nın Yükselişi ve Düşüşü oldu. Hazırsanız başlıyorum.

The Last Interview, J. D Salinger
The Last Interview, J. D Salinger | Fotoğraf: Instagram / @booksonmycouch

Aramızdaki Şey, Tomris Uyar (Öykü)

“Aramızdaki Şey”, kahramanları kadın, dokuz kırmızı öyküden oluşan ve yazarıyla ilk kez tanıştığım bir kitap. Çok beğendim. Dil ve üslup, anlatım, kurgu ve duygu olarak her öykü farklı şekilde etkiledi beni. Tabii bu etkide, kitabı seslendiren Tilbe Saran’ı da es geçmek olmaz.

Hala tabletten kitap okumaya sıcak bakmazken, bu sesli kitap işinin bir hayli hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Her kitabı dinleyemem ama şimdiye dek dinlediklerimde hiçbir odaklanma sorunu yaşamadım. Evde olduğumuz şu günlerde, özellikle iş yaparken, bayağı işe yarıyor doğrusu.

Kitabı satın almak için tıklayın.  

The Last Interview, J.D. Salinger (Araştırma)

Salinger en sevdiğim yazarların başında gelir. Dolayısıyla kendisiyle ilgili yazıları okumak büyük keyif verir bana. İngiltere’den edindiğim bu kitapta, iflah olmaz münzevinin az bulunan röportaj ve kayıtları toplanıp düzenlenmiş. Bu dokümanlarda Salinger’ın erken yazarlık dönemine ait bilgiler de yer almakta. Bilmediğim şeyler mi öğrendim? Hayır. “Çavdar Tarlasındaki Asi”de anlatılanlardan pek farkı yoktu okuduklarımın. Yani kitap yerine biyografisini izlemeyi tercih edebilirsiniz. Huysuz, asi falan filan… Salinger’ın yeri ayrıdır!

Kitabı satın almak için tıklayın.  

Zargana, Hakan Günday (Türk Edebiyatı)

Çocuk yaşta evdem kaçan ve istismara uğrayan Zargana’nın yaşadıkları, hayatına giren insanlar ve hikayelerinin anlatıldığı, klasik Hakan Günday kitaplarından biri var karşımızda… Başlarda merakımı cezbetse de açıkçası ortalara doğru biraz sıkıldım. Bazı şeylerin fazla tekrar edildiğini düşünmekle birlikte, çoğu yerde o kadar sertliğe gerek olup olmadığını da sordum kendime… Ne var ki Günday’ın bazı tespitleri hoşuma gittiği ve hikayenin sonunu merak ettiğim için okumaya devam ettim. Okuduğuma pişman olduğumu söyleyemem ama “Az” ve “Daha”nın önüne şimdiye kadar okuduğum hiçbir Günday romanı geçmedi!

Kitabı satın almak için tıklayın.  

Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü, Ivan Turgenyev (Dünya Edebiyatı)

Çulkaturin, üç haftalık ömrü kaldığını öğrenince hayatını kaleme almaya karar veriyor ve günlük tutmaya başlıyor. Bu günlükte adamın iç dünyasını, duygularını, umutsuz aşkını, kuruntularını ve kendine bakışını okuyoruz.

Turgenyev’le ilk tanışmam yıllar önce, ‘’Babalar ve Oğullar’’ sayesinde olmuştu. Başka hiçbir kitabını okumamışken kitaplıkta bu lüzumsuz adama denk geldim ve hiç beklemediğim kadar hoşuma gitti. Peki bu lüzumsuz adam, neden lüzumsuzdur? Rus Edebiyatı’ndaki diğer lüzumsuz adamlar kimdir? Bunlarla ilgili kitabın son kısmında dikkat çeken bir bölüm de var.

Kitabı satın almak için tıklayın.  

Sünger Avcısı, Panait Istrati (Öykü)

Ortaokulda “Kodin” adlı öyküsüyle ciğerimi dağladıktan sonra Istrati’nin gönlümde ayrı bir yeri oldu. Storytel’de gezinirken “Sünger Avcısı”na da denk gelince hemen dinlemeye başladım. Kitap, ona adını veren Sünger Avcısı’yla birlikte beş öyküden oluşuyor. Peki öykülerin ortak paydası nedir? Tabii ki dostluk. Dostluğu Istrati kadar güzel anlatan kaç yazar vardır bilmiyorum. Tüm öyküler birbirinden güzel ama beni benden alan “Satır” adlı son öyküydü… Öyle ki, bazı bölümleri başa alıp alıp tekrar dinledim. Dostu olmayanın imreneceği, dostu olana da dostunu özletecek harika bir öykü!

Kitabı satın almak için tıklayın.  

Anka’nın Yükselişi ve Düşüşü, Oral Sander (Tarih)

Tarihe ilgim olmasına rağmen ülkemizdeki işleniş şekli sebebiyle, tarih dersi ne ilgimi çekebildi ne de öğrendiklerim -ezberlediklerim- aklımda berrak bir şekilde kaldı. Hayatımın yarısına gelmişken artık daha sık tarih kitabı okumaya karar verdim. Sander kitabında, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk döneminden, Cumhuriyet sonrası döneme kadarki Osmanlı Diplomasisi’ne mercek tutuyor. Hem de ayrıntılarda kaybolmadan ve mükemmel bir edebi üslupla… Çok sevdiğim ve güvendiğim bir dostumun tavsiyesiyle okudum ve iyi ki de okumuşum! Mümkün olduğunca tarafsız, kaygısız, mesajsız, okurken su gibi akıp giden bir kitaptı. 

Kitabı satın almak için tıklayın.  

Endişe dolu günler geçiriyor, yeni düzenimize alışmaya çalışıyoruz. Bu günlerin geçeceğini bilsek de her şey geçtiğinde bizi nelerin beklediğiyle ilgili kaygı ve merakımız da var. Dünyada bir şeyler olup bitiyor, üstümüze düşen vazifeleri yerine getiriyor, nasıl alışacağımızı kara kara düşündüğümüz birçok şeyi artık kanıksadığımızı görüyoruz. Dilerim daha olumlu bir dünyaya açarız kapılarımızı. Öyle olmasa da hoş, bir şekilde alışacağız yine… Neler olacağını hep beraber yaşayıp göreceğiz. O güne kadar sağlıklı, huzurlu, bol kitaplı günler! 

Kapak fotoğrafı: Betil K.

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri