Benim için bu ayın öne çıkan kitabı, Demian… Bu ay okuduğum diğer kitaplar arasındaysa; Saklı Bahçeler Haritası, Öksüzlüğümüz, İt Kurtuğu, Yürümeye Övgü ve Üsküp Dilencileri yer alıyor.

 Yürümeye Övgü
Yürümeye Övgü | Fotoğraf: Instagram / @efrasiyabin

Demian, Hermann Hesse (Dünya Edebiyatı)

10 yaşındaki Emil Sinclair’ın hayatı, Max Demian’la karşılaştıktan sonra yavaş yavaş değişir. Katı ve baskıcı bir eğitimle büyüyen Emil; böylece iyi, kötü ve güzel gibi kavramları tekrar gözden geçirerek tanımlamaya başlar. Kendi hayatını, içine doğduğu çevreyi, inanç ve düşüncelerini sorgular ve bunları yeniden inşa eder. Demian‘ın, bir iç hesaplaşma öyküsü olduğunu yazsam, uygun olur diye düşünüyorum. Hesse bu kitabıyla birlikte, insanın kendisiyle yüzleşmesinin ne kadar zor ama ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Kitabı merakla okudum, beğendim de ama otuzlu yaşlar bu kitabı okumak için biraz geç bence…

Kitabı satın almak için tıklayın.

Saklı Bahçeler Haritası, Nermin Yıldırım (Türk Edebiyatı)

Yayınevi editörü Rıdvan’ın masasına belli aralıklarla konulan esrarengiz zarflar, yıllar evvel iki kız kardeşin mektuplaşmalarını içerir; Suad ve Behiye’nin… 1930’larda, İstanbul’dan Berlin’e uzanan satırları okuyan Rıdvan, bir yandan kendi hayatını da sorgular. Aşk, aile, dostluk, savaş, adalet ve ihanet gibi birçok konuya değinilen kitap, okurda merak uyandırdığı gibi akıcı da… Hikayenin geçtiği yıllara bakıldığında yazarın, kullandığı dil sayesinde bunu okuyucuya çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Bu anlamda çok başarılı buldum kitabı. Yoğun okumalar arasında ya da keyif için okuma yapmak istediğinizde, bence Saklı Bahçeler Haritası iyi bir seçenek olabilir.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Öksüzlüğümüz, Kazuo Ishiguro (Dünya Edebiyatı)

Şangay’da doğan İngiliz dedektif Christopher Banks, küçükken ailesini kaybeder ancak başlarına ne geldiği ile ilgili, ufak ipuçları dışında hiçbir fikri yoktur. Teyzesinin yanında büyüyen genç adam yıllar sonra Şangay’a dönerek, anne-babasının gizemli kaybını aydınlatmaya çalışır… Harika bir kitap olduğunu düşünmüyorum ama yazarın anlatımını sevdiğim ve Çin- Japon kültürünü okumaktan keyif aldığım; bir de evet, itiraf etmek gerekirse sonunu da merak ettiğim için merakla okudum. Sık sık geri dönüş olmasına rağmen kafa karıştırmıyor. Ne kadar dedektif romanı olsa da; yalnızlık, aşk, bağlılık gibi romantizm kokan konulara da değiniliyor. Rahatlamak, keyifli zaman geçirmek için okunabilir.

Kitabı satın almak için tıklayın.

İt Kuyruğu, Aziz Nesin (Öykü)

27 adet öyküden oluşan kitap, yazarın en eski kitabıymış. Ne var ki, öykülerdeki konular ve kahramanların eskide kaldığını söylemek pek mümkün değil. Bir yazar çıksa ve bugünleri hicvetmek için öyküler yazsa aşağı yukarı aynı konu ve tiplemelerden bahsedecektir diye düşünüyorum. Kah gülerek kah hüzünlenerek okudum öyküleri… Hatta bazılarını okurken, “Olacak O Kadar” programındaki skeçleri izliyor gibi hissettim. 90’lar çocukları iyi bilir, nerede o zaman bu kadar çok eğlence programı?! Eğlence diye tonla hiciv izlermişiz meğer… 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Yürümeye Övgü, David Le Breton (Deneme)

Sanayileşme, teknoloji ve hızlı hayat temposu içinde yürüyerek, doğa ve çevrenin farkında olunabileceğine, kendini dinlemenin mümkün olduğuna; yavaşlayarak, dünyada bize düşen payın çoğalmasının sağlanabileceğine inanan yazar, yürümek ve düşünmek arasındaki bağlantıya dikkat çekiyor. Tüm kitap için bir “yürüme eylemi güzellemesi” denebilir bence. Yürümek ve düşünmek arasındaki ilişki sanırım bilim adamları tarafından da açıklanıyor, yabancı olduğumuz bir şey değil ancak bu kitap hızlı hayat temposunda, bir çarkın içinde umutsuzca koşturan ve maalesef bunun farkına varamayanlar için yazılmış olsa gerek. İçinizde benim gibi yürümeyi seven, mümkün olduğunca yürümeyi tercih eden, yalnız yürümekten hoşlanan; yürümek deyince sokak, tarla, orman, sahil, dağ gözetmeksizin keyif alan insanlar varsa, bu kitao onlar için o kadar da ilgi çekici olmasa gerek…

Kitabı satın almak için tıklayın.

Üsküp Dilencileri, Kim Mehmeti (Dünya Edebiyatı)

Osmanlı’nın Makedonya’dan çekildiği dönemlerde geçen ve Üsküp’teki dilencilerin hayatı, gelenekleri ve ilişkilerini anlatan kitap, yoğun anlatımıyla öne çıkıyor. Çok olay mı var, hayır ama bir silsile var ki alışana kadar bir hayli yorulduğumu itiraf etmem gerekir. Dilencilerin hayatı konu edilirken dönemin Balkanlar’ı da anlatılıyor elbette. Dilenciliğin sadece el açıp para istemek olmadığını, dışlanmış olmalarına rağmen büyük bir cemiyet olduğunu, bu cemiyette bir lider ve hiyerarşi olduğunu okuyoruz. Herkesin ilgisini çeker mi bilemiyorum ama yazarın anlatımını çok sevdiğimi, yoğun anlatıma rağmen akıcı bir kitap olduğunu belirtmemde fayda var…

Kitabı satın almak için tıklayın.

Nisan ayını da bu kitaplarla kapattım. Dilerim yazla birlikte sağlıklı günlerimize geri döner, sevdiklerimize sımsıkı sarılabiliriz! Gelecek aya kadar sağlıklı, huzurlu ve bol kitaplı günler…

Kapak fotoğrafı: Betil K.

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri