Yazın gelişiyle birlikte sofralar Ege mutfağı ve zeytinyağlılar ekseninde hazırlanmaya başlıyor. Sevdiğimiz insanlarla birlikte zaman geçirdiğimiz yaz sofraları özlediğimiz konfor alanlarımızın bir parçası. Kahvaltılık zeytinlerin, salataların üzerinde gezdirilen zeytinyağı görüntüsü size de kendinizi iyi hissettiren anlar arasındaysa gelin birlikte yerli zeytinyağı markalarına bir göz atalım.

Zeytinyağı | Fotoğraf: Unsplash.com/@dkfra19

Lokal Zeytinyağı Markaları

Neoliva

Yıllardır doğa ve gastronomi ile iç içe isler yapan üç yakın arkadaş Ekin Özgün, Emre Eroğlu ve Mehmet Sertbakan tarafından kurulan Neoliva’nın amacı, bu topraklardan çıkan iyi kalite zeytinyağını sürdürülebilir ve doğal haliyle üreterek yurt dışında İtalyanlarla rekabet etmek. Erken Hasat Soğuk Sıkım Natürel Sızma Zeytinyağı, doğal yöntemlerle işlenmiş sofralık zeytinler, geleneksel yöntemlerle üretilen katkısız zeytinyağı sabunu ve geri dönüştürülmüş zeytinyağı şişelerinde kokulu mumlar sunan Neoliva, ayrıca, aylık abonelik sistemi yürütüyor. Yani her ay ihtiyaçlarına göre, hava ve ışık almayan krom tanklarda muhafaza edilen zeytinyağı tüketicilerin kapısına gönderiliyor.

Doğru zeytinyağı üretimine son derece hassas yaklaşan Neoliva, her yıl mevsimin gidişatına göre Ekim ve Kasım aylarında kendi bahçelerinde, hiçbir kimyasal gübre ve zirai ilaç kullanılmadan yetiştirdikleri zeytinleri elleriyle topluyor; hiç bekletmeden kasalar içerisinde aynı gün sıkımhaneye taşıyor. Sıkım öncesi temizlenmiş modern makineler ile 25 derece altında soğuk sıkım uygulayarak meyvelerin yağını çıkartıyor. Benzer hassasiyetler zeytin ve sabun üretiminde de takip ediliyor. Butik üretimin odak noktasını “kaliteli ürün” olarak tanımlayan Neoliva, en büyük avantajlarını kaliteli ürün üretmek için üretim sürecini çok daha detaylı ve sıkı bir şekilde kontrol altında tutabilmek ve sürdürülebilir yerel ekonomiler için gerekli olan yerel istihdamı teşvik edebilmek olarak tanımlıyor.

Türkiye’de yerel üretici olmanın getirdiği en değerli his, yaşadığımız ülkenin değerlerine ve insanlarına katma değer katabilecek bir iş yapıyor olmanızdır.” diyen Neoliva karşılaştıkları zorluklar arasında en belirgin olanının “Anadolu’da yüz, hatta binyıllardır süregelen zeytinyağı üretimindeki geleneksel yöntemlerle modern yöntemlerin karşı karşıya geldiği noktalar” olduğunu belirtiyor. Yerli zeytinyağına olan ilgi ve bilinç artışını, butik şarapçılığın öne çıktığı ilk yıllara benzeten ekip, ekonomik koşullar ve pandemi süreci ne yazık ki bu artışın, kendi kaynakları ile çalışan butik üreticilerin ayakta kalmasına yeterli düzeyde olmadığına ve bu dönemde sermaye sahibi verim odaklı butik görünümlü üreticilerdense, yerel kaynak ve istihdamı destekleyen, kalite ve ürün odaklı butik üreticilerin desteklenmesinin önem taşıdığına dikkat çekiyor. Neoliva’ya daha detaylı bir bakıl için web sitelerini ya da Instagram sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.

Kius

4 kuşak zeytinci bir aileden gelen ve tüm çocukluğu zeytin bahçesinde hasat zamanı zeytin toplayarak geçen Sinem Özer tarafından kurulan Kius, babasının büyükbabasından beri kuşaklara aktarılan bilgi ve tecrübe ile zeytin ve zeytinyağı üretiyor. Marka ismini, Gemlik’in antik dönemdeki ismi olan ve “iyilik ve sağlık” anlamlarına da gelen “Kius” kelimesinden alıyor. Markanın kurucusu Sinem, zeytincilik, zeytinyağı üretimi çok zahmetli süreçler olduğunu vurguluyor. Özellikle Gemlik bölgesinde hasat zamanı daha da zor geçtiğini çünkü, Gemlik’in zeytini sofralık zeytin olduğu için zeytine zarar vermemek adına zeytin sırıkla değil tek tek elle toplandığını belirtiyor.

Süreci: “Zeytin toplayanlar merdivenleri dayarlar ağaçlara, bellerine bağladıkları sepetlere toplarlar. Ayrıca zeytinin kararması için zeytinin ayaz görmesi gerekir, o yüzden siyah zeytin için Kasım, Aralık aylarında yani havalar soğukken hasat edilir. Gemlik tipi salamura zeytini sofraya hazır hale getirmek için toplanmış ve seçilmiş zeytinler aylarca zeytin havuzlarında fermente edilir. Havuzdayken tuzun homojen dağılması sağlanır ve zeytinlere büyük taşlarla baskı yapılır. Burada uygulanan teknik ve metot çok önemlidir, iyi uygulanmalıdır ki zeytinin daha iyi duyusal özellikler elde etmesi sağlanır.” şeklinde anlatırken kaliteli ve natürel bir sızma zeytinyağı elde etmek için dikkat ettikleri faktörleri; zeytinin cinsi, uygulanan tarım, hasat ve sıkım süreci şeklinde özetliyor.

Butik zeytincileri diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin miktar olarak kısıtlı üretim yapsalar da üretimin zeytinlikten tüketicinin sofrasına gidene kadarki süreçte her aşamaya büyük bir özen göstererek gerçekleşmesi olduğunu söyleyen Kius, tüketicinin de bilinçlenmeye başladığına ve bu durumun üreticiler adına motive edici olduğuna inanıyor. Kius’a Instagram sayfaları üzerinden ulaşmak ve sipariş vermek mümkün.

Eşref Bey Zeytinyağları

Markanın kurucuları Damla ve Aydın, Türkiye’nin bilindik zeytinyağı markalarına toptan zeytinyağı tedariği sağladıktan sonra zeytinyağları her sene daha da beğenilip, tavsiye edilmeye ve bir talep oluşmaya başlayınca bu işi en doğru ve etik haliyle yapmaya karar vererek markalaşıyorlar. Böylece oluşum, Kuzey Ege’nin geçmişteki bilindik zeytinyağı tüccarlarından biri olan ve diktiği zeytin fidanları 200 dönüme yayılan zeytin bahçelerine dönüşen dedelerinin ismini alıyor.

Zeytinyağı üretim sürecinin sürdürülebilir tarıma yönelik ekolojik ve sosyal dengeyi koruyarak ilerlemesini önemseyen Eşref Bey Zeytinyağları, tek bahçeden hasatlı, önceki hasatların zeytinyağları ile harmanlanmamış, sadece Naturel Sızma kategorisindeki değerlere sahip taze zeytinyağı deneyimi sunuyor. Butik üretici olmanın getirdiklerine ilişkin olarak: “Butik üretim daha kısa raf ömrüne sahip fakat çok daha faydalı ürünler sunuyor. Günümüzde tüketim bilinci ve arka etiket okuma alışkanlığı sevindirici olarak her geçen gün artıyor ve bu da tüketicinin ürüne güven ile üreticiye güven arasında bir seçim yapmasına sebep oluyor. Bilinçli ve etik üretim yapan yerel üreticiler olan bizler tüketicilerimize hem bilgilerimizi hem belgelerimizi hem de ürünlerimizi sunuyoruz.” diyen Damla, aslında Anadolu’nun verimli topraklarında üretim yapan üreticiler olarak üretim maliyetleri her geçen gün artarken tüketicilerine hala ulaşılabilir fiyatlarda hizmet vermek için çok çaba sarf ettiklerini belirtiyor.

Pandemi sürecinde insanların yediğine içtiğine ve tükettiğine olan ilgisinin ve dikkatinin daha da arttığını ve bu noktada güvenilir yerel markalara şans vermeye başladığını görmenin ise kendilerini mutlu ettiğini söylüyor. Tüketim bilinci ve arka etiket okuma alışkanlığının geçen gün artması, üreticilerin tüm bu süreci bir deneyim olarak görüp güven bağını yakaladıkları markaları başkalarına da tavsiye etmesiyse Eşref Bey Zeytinyağları için diğer sevindirici gelişmeler arasında. Markanın ürünlerine ilişkin detaylı bilgiye web siteleri, Instagram ve Facebook hesapları üzerinden ulaşmak mümkün.

Hermus

Geleneksel hikayelerden farklı bir yolculuğu olan Hermus’un hikayesinde ne şehirden kaçış , ne hobi ne de atalardan kalma ağaçlar var. Aslen bir makine mühendisi olan ama yeşile sevdalı ve büyük emekler vermiş bir aileden gelen Mustafa Ali Zihnioğlu, ‘arbequina’ çeşidi zeytin ağacını İspanya’dan ilk kez Türkiye’ye getiriyor. Böylece hızlı mahsule dönen, yüksek verimli, kalitesi yüksek, endüstriyel üretime uygun bir çeşit olan zeytin ağaçlarıyla bezeli bahçenin zeytinleriyle Dünya zeytinyağı standartlarına uygun, yüksek kaliteli HERMUS tüketiciyle buluşuyor.

Gerek iyi tarım uygulamaları ile yönettikleri bahçeleri, gerek yatırımcılarının bahçeleri ve diğer kontrollü bahçelerden elde ettikleri zeytinler ile Dünya’nın en iyileri arasına girmiş HERMUS’un en çok gurur duyduğu noktalardan biri tüm zeytinyağlarının aynı kalitede olması. Uluslararası zeytinyağı kalite yarışmalarında, 2019 yılında, Evoo World Ranking’de Dünya’nın en iyi zeytinyağı üreticisi kategorisinde 24. olan. 2020 yılında ise katıldıkları 7 yarışmadan 29 ödül ile 17. Sıraya yükselen Hermus, Türkiye’yi ve Köprübaşı’nın gururla temsil etmeye devam etmeyi hedefliyor.

“Yüksek kapasitede sürdürülebilir kalite” mottosuyla yola çıkan Hermus, kalitenin yükselmesi üretimin kısıtlı olmasına bağlıdır düşüncesini yıkıyor ve üretim aşamalarını en şaffaf hali ile sosyal medyada paylaşıyor. İç piyasada birkaç butik işletmede satışı olan, Amazon’da da yer alan ve ürünlerini Amerika, Güney Kore, İsveç, Norveç, Japonya’ya ihraç eden Hermus ürünlerine internet siteleri üzerinden ulaşmak mümkün.

Hiç Urla

İsmi zeytin meyvesinin saflığından ve “az çoktur” felsefesi ile yaklaştıkları bütünsel tasarım kurgusundan gelen “Hiç Urla”, Duygu Özerson Elakdar ve ailesinin Urla’ya taşınmaları ve evlerinin bahçesindeki zeytin ağaçlarıyla ilgilenmeye başlamaları üzerine kuruluyor. Duygu’nun İtalya’da aldığı zeytinyağı eğitimi sonrası zeytinyağı yapmak için yola çıkan ancak çok geniş bir yelpazeye ulaşmayı başaran Hiç Urla, “Ormandan Tabağa” diyerek üretimini kendi yaptıkları zeytin, zeytinyağı, zeytin sabunu, hayıt çiçeği balı, çam balı, organik orman çayı, karabaş lavantası şurubu, karabaş lavantası çayı gibi ormandan çıkan; ahlat özü, ardıç özü, Urla ekşisi, isli hardal, karabaş reçeli, pancar ketçabı, kuru et cipsi, dağ çileği sosu, ekşi maya karakılçık ekmek, koruk reçeli gibi pek çok ürün sunuyor.

Butik ve seri üretim arasındaki farkları: “Butik üretim her şeyden önce yatayda entegre tarımsal girdinin üretiminden, işlenip son tüketiciye ulaştırılmasında tek elden yürütülen kalite ve sürdürülebilirlik odaklı üretim modelleridir. Butik üretimin en büyük avantajlarından biri her an üretime müdahale edebilirsiniz, reçeteyi, içeriği elinize geçen kaynaklara göre yönetebilirsiniz, tüketicinizi şaşırtabilirsiniz, daha yaratıcı olabilirsiniz. En önemlisi yaptığınız işle çok daha mutlu olabilirsiniz.” şeklinde özetleyen Duygu, yerel bir üretici olmanın zorluklarına ilişkin olaraksa “Ormanın bio-çeşitliliği o kadar zengin ki bizi daima besliyor fakat yaşanabilecek herhangi bir doğal afet, yangın gibi bir durum bizim ana kaynağımızı tehdit ediyor. Bu da aslında doğal verimlilik bakımından zengin olsak da riskli bir bölgede yer almamız dolayısı ile her zaman bizi zorlayabilecek bir durum. Sadece doğal afetler de değil, sanayileşme, konutlaşma da arazileri tehdit ediyor.” diyor.

Yerli üretimin ülke ekonomisi için ne kadar elzem olduğu ve yerelde kalkınma olmazsa ülkenin genelinde kalkınma olamayacağı gerçeğinin artık çoğu tüketici tarafından bilinmesi ve tüketicilerin yerli ürünlere olan ilgisinden memnun olan Hiç Urla, pandemiyle birlikte gelen tüketicilerin aldığı ürünleri izleyebilmesi talebinin farkında olarak üretim, paketlenme ve ulaşım süreçleri şeffaf bir biçimde yürütüyor. Hiç markaları, deneyimleri ve hizmetlerini takip etmek için Instagram’da @hicurla ve @urlacookingclass’ı takip edebilir ve web-sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Misya

Misya’nın hikayesi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında memleketi olan Edremit Körfezi’nde zeytinyağcılık yapmaya başlayan büyük dedeleri Ali Rıza Karagözoğlu ile başlıyor. 1950’li yıllara gelindiğinde “Kar Zeytinyağları” oldukça tanınan, Türkiye ve Avrupa’da çeşitli ödüller almış bir marka haline geliyor ve Ali Rıza Bey’in 4.kuşak torunları olan Tarık ve Faruk Serpil, kendilerine miras kalan bu 100 yılı aşan zeytinlikte 1800 ağaç ile “Misya Zeytinyağları” markası altında üretime devam ediyorlar. İsminin esin kaynağı Balıkesir yöresinin tarihi kurucuları Misya devleti olan markanın kuruluş amacı, ailenin kendi tükettiği doğallık ve lezzetteki zeytinyağlarını tüketiciler için de ulaşılabilir kılmak istemesi. Ağaçlarının yağlık zeytine uyguna olması nedeniyle özellikle ve yalnızca zeytinyağına odaklanan Misya, üretim sürecini, gelenekleri yaşatmak ve kaliteyi muhafaza edebilmek için uzun yıllardır birlikte çalıştıkları yörenin yerlisi olan aynı “tayfa” ile gerçekleştiriyor.

Soğuk ve normal sıkım olmak üzere iki çeşit zeytinyağı sunan Misya, butik üretimin “kişisel değerleri yansıtarak hiç geçmeyen amatör bir heyecanla ticari kaygılardan öte kendi damak zevklerine uygun kalitede sağlıklı zeytinyağı imal etme” olduğuna inanıyor ve zeytinin çiçeklenmesinden zeytinyağının paketlenmesine kadar her aşamasında bizzat işin başında durarak süreci yakından takip ediyorlar. Yerli üretici olmanın zorluklarına ilişkinse “Misya olarak en büyük şansımız zeytinliğimizin dünyanın en lezzetli zeytinyağlarından birinin üretildiği Edremit Körfezi’nde yer alıyor olması. Ancak, ülke olarak gerek azami mahsul elde etme gerekse elde edilen mahsulden en kaliteli zeytinyağını temin etme açısından çağdaş teknolojilerden yeterince yararlanabildiğimizi söyleyemeyiz. Küçük bir üretici olarak tarlanın sürülmesinden kaliteli ambalajın teminine kadar gerekli standartların sağlanması için büyük çaba harcamamız gerekiyor.” diyorlar.

Şehir yaşamının baskısından uzaklaşma ve doğal yaşam arzusunda olan birçok kişinin doğaya ve tarıma yönelmesi, Türkiye de dünyanın 4. büyük zeytin üreticisi olması, zeytin ağacı asırlardır büyük manevi değere sahip olması nedeniyle pek çok yerli ve butik markanın ortaya çıkması ve tüketicilerin artan farkındalığından memnun olan Misya ürünlerine Trendyol ve Gittigidiyor sitelerinin yanı sıra web siteleri ya da Instagram hesapları üzerinden de ulaşmak mümkün.

Olea Aera

Ayvalıklı zeytincilikle uğraşan bir aileden gelen Bahar Sağlam Gürol üniversite eğitimi için ilgi alanlarına hitap eden İTÜ Gıda Mühendisliği’ni seçiyor. Yüksek lisans için Belçika’ya gittiğinde kendisine “Hem araştırmaktan ve öğrenmekten bıkmayacağın hem de kökeninle veya gıda mühendisliği eğitiminle ilişkili bir tez konusu seçmeni öneririm.” denince kendini Türk Zeytinyağı sektörünün Avrupa ve Amerika Zeytinyağı sektörleri ile karşılaştırılması hakkında MBA tezi hazırlarken buluyor. Yurtdışında kaliteli Türk zeytinyağının bilinmemesi, uluslararası arenada kaliteli zeytinyağı markalarının eksikliği, zeytin ağacına ve köklerine duyduğu saygı ve sevgi ile birleşiyor ve böylece Olea Aera yolculuğu başlıyor. Bahar’ın zeytin ağacının zamansızlığından, ölümsüzlüğünden aldığı ilhamı temsil eden “Olea Aera”, “zeytin çağı” anlamında geliyor ve zeytinyağı sevenleri Ayvalık’tan zeytin çağına bir yolculuğa davet ediyor.

Erken Hasat ve Bi’delice olmak üzere iki seri sunan Olea Aera, Ayvalık cinsi zeytinlerden Soğuk Sıkım Natürel Sızma Zeytinyağı üretiyor. Yöredeki Ayvalıklı çiftçilerin yetiştirdiği zeytinlerden özenle seçerek üretim kapasitesini arttırmayı planlayan marka, hasat tamamlandıktan sonra zeytinyağının kalitesini korumak için krom tanklarda saklıyor, ısı, ışık ve oksijenden koruyor. Butik üretimde nicelikten çok niteliğe önem verildiğini belirten Olea Aera, hasat zamanını doğru seçme konusunda daha avantajlı olduklarını, kesinlikle plastik ambalaj kullanmadıklarını ve soğuk sıkım sızma zeytinyağının başına gelebilecek en kötü şeyin plastik ve şeffaf bir ambalaj olduğunu söylüyor.

Konu Türkiye’de yerli bir üretici olmanın zorluklarına geldiğinde; girdi fiyatlarının sürekli yükselmesi ile hem zirai kısımda hem de üretimde maliyetler arttığını, buna ek olarak iç pazarda zeytinyağı konusunda çok fazla bilgi kirliliği ve tağşiş olduğunu söyleyen Bahar, iklim değişikliğinin sonucu görülen kuraklık zeytinyağı üreticilerini de etkilediğini, geçen sene Edremit Körfezi ve Ayvalık bölgesinde verim ile birlikte üretim tonajları düştüğünü anlatıyor. Ülkemizde değil tüm dünyada yerli ve butik markalara ilişkin farkındalık ve talebin artmasını, gerçek gıdaya, gerçek zeytinyağına ulaşma isteğini sevinerek gözlemleyen Olea Aera’nın ürünlerine internet siteleri ya da Instagram hesapları aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Olidya

Asırlardır zeytin ve zeytinyağı üretimi yapılan Manisa, Büyükbelen bölgesine butik üretimle elde edilen premium naturel sızma zeytinyağı markası olan Olidya, aile şirketi altında iki kardeş Kübra Güler ve Ahmet Arslan tarafından hayata geçiriliyor. 2019 yılından beri katıldığı prestijli uluslararası yarışmalardan birçok kalite ödülü kazanmış olan Olidya zeytinyağları, 500 dönüm arazide bulunan 12.000 zeytin ağacından toplanan zeytinlerden sıkılarak elde ediliyor. Young & Verde isimli aromatik tadıyla ön plana çıkan ödüllü bir zeytinyağı ve olgun hasat yöntemiyle hazırlanan, sıcak yemeklere daha çok yakışan yumuşak yağları Rich & Amber olmak üzere iki çeşit zeytinyağı sunan Olidya’nın kurucuları “Yıllardır fedakarca yurt dışında çalışıp birikimini ülkesinde zeytine ve toprağa yatıran bir babanın çocuklarıyız. Ona ve ülkemize layık olmak adına uluslararası standartlarda katma değeri yüksek premium zeytinyağı üretmeye karar verdik.” diyorlar. Amaçlarını ise Türk toplumunun daha kaliteli zeytinyağı tüketmesine katkıda bulunmak ve yurt dışında kaliteli Türk zeytinyağını temsil etmek olarak tanımlıyorlar.

Butik üretim ile topraktan son ürüne kadar üretim sürecinin her aşamasını kontrol ederek en üst kaliteyi sağlamanın mümkün olduğunu ve kaliteli ve kusursuz bir zeytinyağını üretmenin çok dikkat, hassasiyet ve emek gerektiren bir süreç olduğunu vurgulayan Olidya, üretimlerinin anahtar noktasının zeytinin yetiştirilmesinden tatlandırılmasına kadar bütün süreçlerin tek bir elden yönetilmesi olduğunu belirtiyor. Olidya, yerli üretici olmanın şans faktörünü zeytinyağının ithal edilen bir ürün olmaması ve dolayısıyla ithal zeytinyağı ile yurtiçinde rekabet etmek durumunda kalmamak; zorlu yönlerini ise zeytinyağının günümüze kadar çok doğru yöntemlerle üretilmemiş olması ve insanlar zamanla bu tada alıştığı için soğuk sıkım zeytinyağına alışmakta zorlanmaları olarak tanımlıyor.

Zeytinyağına karşı ilginin artması, tüketicinin yeniliğe açık olması ve sağlığa yararlı olduğunu düşündükleri ürünlere değer vermesinden memnun olan Olidya ürünlerini web sitelerinden inceleyebilirsiniz.

Amichia

Amichia, gıda sektörüne küçüklüğünden beri ilgili olan ve konuda çok zengin bir kültür ve birikime sahip Antakya’da büyüdüğü için kendini şanslı hisseden Selahaddin Toma tarafından kuruluyor. Amichia’nın kuruluş motivasyonuysa Toma’nın Antakya’da meşhur olan pek çok ürünün yeterince iyi pazarlanmadığını ve dolayısıyla hak ettiği değeri görmediğini fark etmesi. Zeytinyağı, nar ekşisi ve yeşil zeytin üzerine yoğunlaşan Amichia’nın en belirgin özelliği koruyucu maddeler kullanılmadan üretim yapılıyor olması. Tüm sezon boyunca devam eden üretimle, ürünleri tarladan doğrudan sofraya ulaştırmak, markanın asıl hedefi.

Butik üretimdeki temel hedeflerini büyük bir miktar üretmek yerine üretecekleri ürünün kalitesini en yüksek seviyeye ulaştırmak olarak tanımlayan Amichia, verimli topraklar ve eşsiz bir konuma sahip olma avantajının yanı sıra yerel üretici olmanın zorlularının da bulunduğunu belirtiyor. “Düzenlemelerin hızla değişmesi ve yüksek enflasyon nedeniyle hammadde fiyatları ve maliyetleri artması ve dolayısıyla bu maliyetlerin alınan her ürüne yansıması bunlardan biri. Ne yazık ki bunun sorumlusunun üreticiler olduğu zannediliyor. Umarız en kısa sürede üreticiler için daha elverişli koşullar oluşabilir ve bizler de daha kolay üretim yapabiliriz.” diyen Amichia yerel ürünlerin değerinin artmasından, butik üreticiler ön plana çıkmasından ve online ticaret ve sosyal medya kanallarının gelinmesinden memnun olduğunu belirtiyor.

Daha hızlı servis sunabilmek adına üç farklı sipariş kanalı sunan Amichia’nın ürünlerini WhatsApp, kendi web siteleri ya da n11 ve Trendyol gibi satış sitelerinden ulaşmak mümkün.

Son olarak inceleyebileceğiniz diğer markalar arasında Instagram hesabımız üzerinden sizlere yönelttiğimiz, “Sevdiğiniz yerli zeytinyağı markalarınız bizlerle paylaşın” sorumuz üzerine yanıtlarda sizler tarafından önerilen; Rengin Suar, Gıda Ormanı, Ferhatoğlu, Eski Tadında, Özem, Köklü, Yammy, Safiden, Mylasse, Thomas Kesebir, Odina, Zeytuni Emine Tuncer, Kürşat Ayvalık, Zeytincioğlu, Zavendik, Özgün, Nermin Hanım Zeytinliği, Bisante, Angelos, Velonida’s ve Mutta var.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@joannakosinska

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’dan Sofranızı Güzelleştirecek Yerli Markalar