Caz müziğin sinemada önem kazanması 50’li yıllarda gerçekleşti. O yıllarda Fransa’da Amerika’ya göre daha çok kabul gören Amerikan caz müziğinin filmlerin önemli bir öğesi olması da bir Fransız filmiyle başlamıştı. 50’li yıllardan, caz müziğine yer veren 5 filme göz atalım:

jazz

1. Ascenseur pour L’échafaud (İdam Sehpası) – 1958

37029-Or-Miles-Davis-Ascenseur-Port

Louis Malle’ın başrollerinde geçtiğimiz günlerde ölen Jeanne Moreau ve Maurice Ronet’nin olduğu filmi siyah beyaz bir kara film. (film noir) Filmde patronunu öldüren bir adamın adaletten kaçışı anlatılıyor. Filmin müziklerinde Miles Davis imzası var. Müziklerin tümü kayıt odasında emprovize olarak kaydedilmişti. Cazın filmin önemli bir parçası olduğu ilk film kabul ediliyor.

2. Anatomy of a Murder (Bir Cinayetin Anatomisi) – 1959

Anatomy of a Murder

Otto Preminger’in yönetmenliğini yaptığı filmin müziklerini Duke Ellington bestelemişti. James Stewart’ın başrolünde olduğu Bir Cinayetin Anatomisi bir cinayet davası etrafında şekillenen bir gerilim.     

3. Des Femmes Disparaissent (Kaybolan Kadınlar) – 1959

Des Femmes Disparaissent

Fransız yönetmen Edouard Molinaro’nun filmi beyaz köle ticaretini konu alıyordu. Marsilya’da geçen filmin müzikleri Art Blakey ve grubu Jazz Messengers’a ait.

       

4. Les Liaisons Dangereuses (Tehlikeli İlişkiler) – 1959

Les Liaisons Dangereuses

Choderlos de Laclos’un romanından Claude Brule, Robert Vailland ve Roger Vadim’in uyarladığı filmde Jeanne Moreau başrolde. Yönetmen ise Roger Vadim. Filmin 1988’de Amerikan versiyonu da yapılmıştı. Müziklerde yine Art Blakey imzası var.

                                                     

5. Deux Hommes dans Manhattan (Manhattan’da İki Adam) – 1959

Deux Hommes dans Manhattan

Jean Pierre Melville’in bu siyah beyaz filmi de ilginç bir kara film denemesi. Orijinal müziklerini Christian Chevallial ve Martial Solal’ın yaptığı film New York’ta ortadan kaybolan bir Fransız Birleşmiş Milletler delegesi hakkındaki gerçeğin ortaya çıkarılmaya çalışılmasını konu alıyor. Melville’in de olayı araştıran gazetecilerden biri olarak rol aldığı filmi Yeni Dalga’ya en yakın filmi olarak görülmüş fakat yönetmen bu deneyinin başarısız olduğunu düşünerek klasik film yapma metoduna geri dönmüştü.