Kendine has buz gibi denizi, en şık takılarla süslenmiş çarşısı, sanki bir tablonun içindeymişsiniz gibi hissettiren marinası ve Arnavut kaldırımlı taş evli mistik sokaklarıyla Cunda ve Cunda mekanları , ziyaretçilerini en güzel şekilde ağırlıyor.

Cunda
Cunda | Fotoğraf: balnet.net

Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda adası ya da bir diğer adıyla Ali Bey adası, Ege’nin 4 büyük adasından biri olmasına rağmen içerisindeki insanların sıcaklığı ve eşsiz doğasıyla sanki küçücük, sıcacık bir yuva!

Cunda’da yapılacak o kadar çok aktivite var ki sanırım bunlar saymakla bitmez, bu yüzden ben en çok sevdiklerimi sizinle paylaşacağım. Ayvalık’tan bindiğiniz feribottan Cunda’da indiğiniz anda etrafınızı saran Taş Kahve’nin mis gibi taze kahve kokusu Ege’nin serin sularının kokusuna karışınca bir hayli heyecanlandırıcı oluyor. Marina boyunca sıra sıra dizilmiş balık restoranları, leziz dondurmacılar ve canınız ne isterse yiyebileceğiniz cafe/restoranlarla Cunda’da hem mideniz hem ruhunuz bayram edebilir!

Adanın Tarihçesi

youtube play youtube play

Cunda’nın tarihinden biraz bahsedecek olursam, Cunda nüfusunun büyük bir çoğunluğu 1924 mübadelesinde Midilli ve Girit adalarından gelen Türk’lerden oluşuyor. Kış dönemlerinde 5000 dolaylarında seyreden nüfusu yaz dönemi gelince 20.000’leri buluyor. Adının Yunanca’dan geldiği söylense de Yunancası Moshoni’dir ve “kokulu ada” anlamına gelir. Çiçeklerin, ağaçların, yiyeceklerin etrafınızı saran lezzetli kokularını düşününce pek de haksız sayılmazlar. Ancak Piri Reis’in haritalarında Yund adaları olarak bahsettiği adanın kuşbakışı görüntüsü gemi cundasına benzediğinden, isminin buradan geldiği de söylenir. Adanın diğer bir ismi olan Ali Bey ise, Kurtuluş Savaşında “Yunanlara teslim olun” diyen padişaha karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin komutanı Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithafen verilmiştir.

Cunda Mekanları

Cunda sokaklarına geri dönecek olursak, beni en çok etkileyen anlardan biri olan semt pazarına değinmek istiyorum. Cumartesi günleri şehrin meyhanelerinin bulunduğu alanda başlayan pazar, gün boyu tazecik yaz meyveleriyle adaya adeta farklı bir hava katıyor. Öyle ki, tazecik meyvelerin kokusunu taa ötelerden almak ve kokuyu takip ederek pazarı bulmak oldukça mümkün!

Şehrin meydanına konuşlanmış meyhanelerden söz etmişken geçemeyeceğim bir yer var. Neş’e Meyhanesi! Cunda mekanları arasında favorilerimden olan Neş’e Meyhanesi’ni tek bir kelimeyle özetleyecek olsam kesinlikle “kendine has” derdim. Günlük belirlenen ve o gün hazırlanan mezeleri ve tazeliğin getirmiş olduğu lezzetleri, duvarlarına çizilmiş hoş resimler, hoş sohbetiyle bizleri ağırlayan mekanın sahibi Hasan Bey ve ilgiyi alakayı hiç eksik etmeyen, müşterisini güler yüzüyle karşılayan Mehmet!

Anlayacağınız üzere Neş’e Meyhanesi’nin konsepti diğerlerinden biraz farklı. Burada menüler sabah hazırlanıyor, çünkü akşama servis edilecek yiyecekler aynı günün sabahı karar veriliyor, yani burada akşamdan kalma meze yok! Ayrıca Neş’e Meyhanesi’nin mottosu neşe ile içmek üzerine. Burada ağlama, üzülme, efkarlanma yok, zaten onca güler yüzlü çalışan ve leziz mezeler arasında buna pek imkan da yok! Neş’e ile ilgili biraz bilgi almak istediğimizde işletmecisi Hasan Bey’le biraz sohbet ettik. Aslında Hasan Bey bir yüksek mühendis ve Neş’e kendisi için bir hobi! Yüksek ticari kaygı gütmeden, kendisinin ve misafirlerinin rahatını, eğlencesini düşünerek işlettiği Neş’e, damağınızda bıraktığı lezzet ve ruhunuzda bıraktığı neşeyle göründüğü gibi olmayı başaranlardan.

Cunda mekanları ve damaktaki lezzet demişken UNO‘yu da anmak gerek. Cunda’ya gidip, Uno’da üzerine acılı zeytinyağı dökülmüş, bir yediniz mi bir daha unutamayacağınız pizzalardan tatmadan geri dönmemenizi tavsiye ederim. Ayrıca “hangisini alsam, ay bu da çok güzel, buna bayıldım” diye diye gezeceğiniz takıcılar çarşısında kararsızlığınıza bir ara vermek isterseniz Karadeniz Pastanesi’nin kavala kurabiyesi ve limonatası eşliğinde leziz bir mola verebilirsiniz!

Cunda’nın kendine has Arnavut kaldırımlı sokaklarında gezinirken bir yandan karşınıza çıkan çiçeklerle bezenmiş taş evlerin önünde fotoğraf çekilip diğer yandan harika bir günbatımı izlemek için Aşıklar Tepesi’ne çıktığınızda, ufukta, güneşin denizin ardından kayboluşunun iç titreten görüntüsü karşısında hayranlık duyacağınızdan eminim!

Cunda mekanları arasında Taksiyarhis Kilisesi ve Sevim-Necdet Kent Kitaplığı gibi adanın tarihi dokusuyla bütünleşik olan tüm bu gezi aktivitelerini yaptıktan sonra, günün yorgunluğunu atmak için kendinizi Ege’nin serin sularına bırakmayı, tuzlu suyun tüm bedeninizi rahatlamasına izin vermeyi unutmayın!

İşte Cunda adası içerisinde barındırdığı doğal güzelliklerle, neşeli, huzurlu insanlarla, leziz yiyecekleri ve hem ruhunuzu hem bedeninizi dinlendiren serin sularıyla arkadaşlarınızla veya ailenizle oluşturduğunuz en güzel anı olacak!

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@cundakaradenizpastanesi

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan L’Arancia, Cunda’nın Egeli İtalyanı