Emojiler, hem akıllı cihazların hayatımıza bu denli girmesi hem de sosyal medya platformlarının kullanılmaya başlanmasıyla, iletişimde tahminimizden daha büyük bir yer kaplıyorlar. Öyle ki, günde 41.5 milyar mesaj/ileti atılırken bunların en az 8 milyarında bir emoji bulunuyor!

Emojiler
Emojiler | Fotoğraf: unsplash.com/@denic

‘🦦’ emojisine bayılıyorum. Bu öyle bir hale geldi ki, bu emoji artık yazdığım tüm iletilerin, yaptığım bütün paylaşımların bir parçası. Halihazırda su samurlarını, davranışları ve birbirleriyle kurdukları ilişki dolayısıyla çok seven ben, sevimli bir görselinin de dijital sistemlerin içinde yer almasıyla rahatça kullanır oldum. Tam da bu sebeple, geçenlerde bir sohbet ortamında dikkatimi çeken ve beni bu yazıyı yazmaya yönlendiren kısa bir olayı özetlemek istedim. Paylaşımlarımda sık sık bu emojiyi kullandığımı gören bir arkadaşım, bana neden kendisine o kadar da sevimli görünmeyen ve görselden de tam olarak hangi hayvan olduğu anlaşılmayan bu emojiyi kullandığımı sordu. Bana göre oldukça keyifli bir şekilde tasvir edilen su samuru emojisini kendi cihazında nasıl gördüğünü merak ettim ve inceledim. Cihazlarımızdaki dijital yazılımların farklı olması sebebiyle, 🦦 emojisi gerçekten de onda daha belirsiz tasvir edilmişti. Bana sorduğu sorunun nedenini o zaman anladım. 🙃  Bu yazının çıkış noktası ise işte bu kısa sohbet oldu.

Baştan başlayalım. Emoji kavramı hem yeni hem de bir o kadar eski. Kelimenin kendisi, Japonca’daki iki kelimenin birleşiminden geliyor ve ‘-e’ resim anlamına gelirken ‘-moji’ ise karakter/harf olarak ifade ediliyor. Kökenine inmeye çalışırsak Sümer yazı sistemindeki ilk piktogramlara kadar gitmemiz gerekir. Biz yakın geçmişe bakalım. 90’lı yıllarda Japonya’da bir teknoloji firmasında ortaya çıkan emojiler, daha sonraları yine Japonya’da bir telekomünikasyon şirketi olan NTT DoCoMo tarafından geliştiriliyor.

Emojiler
Emojiler | Fotoğraf: unsplash.com/@takeshi2

2009’a gelindiğinde Silikon Vadisi kuruluşlu ve uluslararası bağlamda dijital iletişimin standartlarını belirleyen Unicode Consortium tarafından onaylı emojiler cihazlara girmeye başlıyor. Şu anda emoji dediğimiz görseller, kullanıma 13 yıl önce girse de bunun öncülleri SMS mesajlarında gönderdiğimiz “lol, imao, ahaha” gibi kısaltmalar ya da emoticon olarak adlandırılan ‘ : ) , : ( , :'( ‘ gibi ifadeler diyebiliriz.  iOS sisteminde 2011, Android’de ise 2013’te güncel haline kavuşan emojiler, ne zaman ki Windows’ta 2015’te yer almaya başlıyor ancak o zaman globalleşiyor diyebiliriz. O zamandan beri de hem akıllı cihazların hayatımıza bu denli girmesi hem de sosyal medya platformlarının kullanılmaya başlanmasıyla, iletişimde tahminimizden daha büyük bir yer kaplıyorlar. Öyle ki, günde 41.5 milyar mesaj/ileti atılırken bunların en az 8 milyarında bir emoji bulunuyor. 

Emojiler Yeni Bir Dil mi?

Emojilerin yeni bir dil olarak kabul edilip edilmemesi bir süredir tartışılan konulardan. Bu tartışmaya önce dil kavramına bir bakış atarak başlamak istedim ki aklıma Jared Diamond’ın “Üçüncü Şempanze” kitabında okuduğum muhteşem satırlar geldi. 

Dilin kökeninin izini sürmek maalesef imkansız. Eski insanların kafatasından, mağara duvarında bıraktığı sanat eseri çizimlerinden ya da fosillerden bunların izini sürebilirken kullandıkları dilleri ne yazık ki bilemiyoruz. Pek çok hayvan iletişim için seslerden yararlanırken, biz dil aracılığıyla birbirimize bir şeyler öğretiyor ve deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Dili kullanarak, bilgiyi depolayıp herhangi bir hayvanın yapabileceğinden çok daha iyi bir şekilde onu kodlayabiliyoruz. 

Vervet Maymunu
Vervet Maymunu | Fotoğraf: commons.wikimedia.org

Ses ve dil üzerindeki araştırmalarda, hayvan dillerinden en karmaşık olanının vervet maymunu denilen bir Afrika maymununa ait olduğu görülüyor. Bunun başlıca nedenleri ise vervetlerin dili, karmaşık sosyal ilişkiler kurma, yiyecek bulmak için destek arama ve ekiplerini, ezeli düşmanları kartallardan ve diğer rakip kabilelerden koruma gibi hayati noktaların merkezine koymaları. Bu uyarıları özellikle geniş yelpazede geliştirdikleri çığlık ve sesleri kullanarak yapıyorlar. Kısacası, yaşamlarını devam ettirebilmek için simgelerden ve etkili bir iletişim kurmaktan evrimsel bir fayda sağlıyorlar. Ancak vervetlerin kullandığı bu sisteme gerçekten bir dil diyebilir miyiz? 

Şimdi, vervetlerin birbirine ses yoluyla verdikleri bu alarmlar, dış tehlikeleri muhteşem bir şekilde tasvir edebiliyor. Leopar çığlığını duyan her vervetin zihninde aynı mesaj beliriyor. Ancak bu çığlığın leopara özgü bir kelime mi (leopar), bir durum mu (Leopar yaklaşıyor) veya bir teklif olarak mı (Leopar geliyor, en yakındaki ağaca çıkalım) ekibine attığı bilinmiyor. Diamond, bunu çok güzel bir durumla örneklendirip diyor ki: “Oğlum ‘meyve suyu’ dediğinde bunu, bir nesne olarak mı söylediğini ya da istek olarak mı bana ilettiğini bilmiyorum.” Buradaki kritik nokta, bir kelime setinin dil olarak adlandırılması için dilbilgisi yani gramerinin olması. Dil bilgisi, bize sınırlı sayıda kelimeden sınırsız cümle kurma özgürlüğü vererek anlamsal genişlik sağlıyor. Bu da, farklı yapıları birbirine ekleyerek iletişim ve dil açısından gitgide daha büyük ve hiyerarşik yapılar oluşturmamıza olanak veriyor. İşin sonunda, pidgin denilen dilin ham halinden kreyol adı verilen daha komplike bir dil sistemi geliştirmiş oluyoruz. Pidgin ve kreyol sistemlerini başka bir yazımıza bırakıp emojilere gelelim. 🙂 

Emojiler
Emojiler | Fotoğraf: unsplash.com/@anshu013

İşte bu noktada, emojilerin gerçek bir dilin bize gramer ile sunduğu özgünlükte iletişim kurmamızı sağlamada yetersiz kaldığı aşikar. Dilde, fiiller, isimler, sıfatlar, edatlar, zarflar, ön ekler, son ekler ve daha nicelerinin eklenmesiyle oluşturulan milyonlarca içeriği, emojilerle oluşturabilmek bu yüzden mümkün görünmüyor. Düşünün, iki yaşındaki bir çocuk 250 kelime bilebilirken 10 yaşına geldiğinde bu sayı en az 7.000’e çıkacaktır. Klavyemizde kaç tane emoji var? 7.000? 

Bir soru daha. Emojilerle istediğimiz soyutsallığı yakalayabilir miyiz? Telefonunuzda emoji sekmesini açın. Konularına göre ayrılmış emojileri inceleyin. Bir şey dikkatinizi çekecektir. Birçok başlık altında, ki buna kış sporları, yemekler, hayvanlar, ülkeler de dahil, emojileri görseniz de dil aracılığıyla ifade ettiğimiz ve soyut anlam taşıyan kelimeler için herhangi bir emoji bulamayacaksınız. Örneğin; sempati, ırkçılık, belirsizlik gibi kavramlara kelimelerimiz varken emojilerimiz yok. 🤔 Gelecekte de yapılır mı, yapılırsa nasıl olur bilemem. Bu gibi tezler de emojilerin dijital dünyada bile dil yerine geçecek bir iletişim aracı olamayacağını savunanların elini güçlendiriyor.

Emoji ve Dil
Emoji ve Dil | Fotoğraf: unsplash.com/@markuswinkler

Fakat emojilerin dil sistemi gibi davrandığı da güçlü bir kanı. Çoğu zaman mesajların sonuna, o içeriği güçlendirmesi adına bir ifade, bir emoji eklemeyi ihmal etmiyoruz ya da bazen yazıyla söylediğimiz durumun aslında tam tersini anlatmak istediğimizi emoji yoluyla gösteriyoruz veya hissettiğimiz duyguyu yazıya dökmeye bile gerek duymadan tek bir ikonla karşı tarafa göstermeye çalışıyoruz ki bu da bizim iletişim kurma seçeneklerimizi arttırıyor. Burada, Daily Telegraph’ın bir haberi de dikkat çekiyor : “Dijital iletişimde şakalaşırken, yanlış anlaşılmadan kaçınmanın en iyi yolu göz deviren emojiyi kullanmak. Durumu hiçbir mesaj, 🙄 emojisinden daha iyi ifade edemez.” (Poe’s Law, ayrıntıdan kaçıyorum. 😮‍💨)  

Sohbetlerimizin %80’inin dijital ortamda gerçekleştiğini ve yüzyüze iletişimde destek aldığımız yüz ifadelerimizin, mimiklerimizin dijital iletişimdeki yokluğunu da hesaba katarsak, tüm bunlar bize inanılmaz bir rahatlık sağlıyor. Biriyle karşılıklı sohbette, mesajı doğru anlamamıza yardımcı olacak sözsüz ipuçların online versiyonu emojiler. En basitinden “Başımı ofis kapısına çarptım.” ifadesini mesaj olarak ilettiğimizde alıcı olan taraf durumu hangi açıdan değerlendireceğini bilemeyebilir eğer siz kendisine ipucu vermediyseniz. “Başımı ofis kapısına çarptım 😭” ile “Başımı ofis kapısına çarptım 😅” tamamen zıt duygular içeren iki ifade. Büyük olasılıkla ilk mesaja “İyi misin? Bir şeyin var mı?” diye bir tepki gelirken diğerine “Sakar😆” gibi bir yanıt gelecektir. Muhtemelen bundan 20 yıl önce emoji diye bir kavramın içeriklerimizi bu kadar iyi tamamlayacağı ve hayatımızda bu denli etkili olacağı söylenseydi inanmayacaktık. Nihai karar sizin.. Emojiler dil olabilir mi olamaz mı? 

Tutuklusunuz! 👮‍♀️

Arist’nin Tweeti | Fotoğraf: Sare Medya

Tam anlamıyla dil fonksiyonları göstermeseler de emojilerin iletişimde ne kadar güçlü olduğu konusunda sanırım hemfikiriz. Emojiler bizi hapse götürecek kadar mı güçlü derseniz gelin, bakalım. 

2015’te Aristy isimli bir çocuk Facebook’ta siyahilerin beyaz polisler tarafından öldürülmesine tepki olarak paylaştığı bir postunda bir polis memuru ve ona doğrultulmuş üç silah emojisine yer veriyor. Ardından Aristy, NYPD polis memurlarına yönelik tehdit oluşturduğu için gözaltına alınıyor. Sebebi tam olarak bu 4 emoji. Başka bir olay ise Colorado’da bir ilkokulda yaşanıyor. Okul, 💣 ve 🔫 emojileriyle dolu bir mesaj alınca tahliye ediliyor. Tabi daha sonra bu mesajın 8 yaşındaki bir çocuk tarafından atıldığı ortaya çıkıyor. 

ios-9-10-emojipedia-pistol
Değişen Tabanca Emojileri | emojipedia.org

Emoji üzerinden tehdit içeren bunlara benzer ve Fransa’dan İngiltere’ye birçok politikacıya gönderilen onlarca mesaj, mail ve örnek vakaya girmiyorum. Anlatmak istediğim, emojilerin bizi gözaltına aldıracak kadar etkili olması. Hatta bu etki öylesine büyük ki, 2016’da Apple ’emoji şiddeti’ne daha fazla mahal vermemek için, başta gerçek bir tabanca olarak tasvir edilen emojiyi, su tabancasıyla güncelliyor. 

Cinsiyet & Irk 

Emojiler
Emojiler | Fotoğraf: unsplash.com/@visuals

Bu başlığa gelince… Dünya sorununun emojilere yansımayacağını düşünmek mantıksız olur. 2016’ya kadar daha çok gelin, salsa dansçısı emojileri dikkat çekerken, erkekler daha ciddi emojilerle tasvir ediliyor. Ayrıca, meslek emojilerinin de tasviri hep erkeği odağa alarak şekillendiriliyor. Bu eşitsizliği fark eden Google, emojilerin hem kadın hem de erkek versiyonlarını hem de on bir yeni meslek emojisini bir taslakla sunuyor. Buna, şef, bilim insanı, mezun ve cerrah emojileri dahil. 

Irk? Yine 2015’e kadar emojilerin hepsi tek bir cilt tonu ile belirtilirken, o yıl Fitzpatrick skalasına da dayanarak 5 farklı cilt tonu rengi sete ekleniyor. (Fitzpatrick skalası, ten rengini ırka göre değil ışığın yansımasına göre belirleyen bir ölçek.) Şu anda da istediğimiz bir emojiyi kadın veya erkek versiyonunu ve cilt tonunu seçerek gönderebiliyoruz. 

Emojiler Aynı, Kültürler Farklı

Dua ya da Teşekkür | Fotoğraf: Sweety High

Bu yazıyı yazmaya başlamamla bitirmem arasında bir asır var. Emojiler hakkında araştırma yapmaya başladıkça konunun aslında çok hassas olduğunu fark ettim. Hassaslığı da her konuda olduğu gibi kültürel farklılıklardan geliyor. Burada bütün emojilere değinemesem de ilginç birkaç örneği paylaşmak isterim. 🙏 Mesajlarınza dönüp bakın. İki elin birleştiği bu emojiyi siz hangi anlamda kullanmışsınız? Teşekkür? Şükür? Dua? 

Bu emoji, Japonya’daki ilk emoji setinde ‘teşekkürler’ ya da ‘lütfen’ anlamını vermek için oluşturuluyor ancak daha batı toplumlarda böyle bir el hareketi ile teşekkür etme kültürü bulunmadığı için yepyeni bir anlam kazanıyor ve dua etme, dua eden kişi ya da bir istek için ümit/umut etme olarak kullanılmaya başlanıyor. 

İtalyan Jest Emojisi | Fotoğraf: BBC

Peki ya 🤌 ? İtalyanların elleriyle konuştuğunu bilirsiniz🙂. Emojinin önerilmesi başta İtalyanlara atfedilen bu özelliğe dayanıyor ancak bu kültürler arası müthiş bir kafa karışıklığına yol açıyor. Israil gibi ülkelerde, bu el hareketi kızgınlık belirtisi ve karşıdakine ‘Sakin Ol!’ uyarısı yapmak için kullanılırken Hindistan’da yine bu emojiyi kullanarak birinin aç olup olmadığını sorabiliyorsunuz. Kore’de ise ünlü bir şarkıcının fanlarına sizi seviyorum anlamında ‘I Mandu You’ derken emojiye benzer el hareketi yapması üzerine popüler kültürde mantı anlamında kullanılıyor. (Mandu, Korece’de mantı demek. Mantı üzerine bu yazıdaki kadar düşünmemiştim. 😂) 

Son olarak da havalı kadın 💁‍♀️ emojisine bakalım. Yoksa danışma görevlisi mi demeliydim ? Aynen öyle. Görevlinin yardım etmeye uygun olduğunu göstermek için ortaya çıkan emoji, yine batı toplumunda daha sarkastik bir anlam kazanıyor. 

Emojilerde Demokrasi Var mı? 

Dumpling
Dumpling | Fotoğraf: Emojipedia

Peki bizlerin de emojilerde söz hakkı var mı? Bir nevi evet. Dünyadaki herkes Unicode’a başvuru yaparak emoji önerebilir fakat emojilerin kabul edilmesi için bazı kriterler mevcut. Bunlara, potansiyel emojinizin iyi çizilmiş bir görseli, hangi amaçlarla kullanılabileceği ve dünya nezdinde yaygın bir durumu ifade edip etmediğini gösteren savlarınız dahil. Bu kriterleri karşılayan emojilerin kabul edilişi ortalama 18 ayı bulurken bazı emoji önerileri ise daha aday kategorisine girmeden eleniyor. 

Halktan birinin önerdiği ve başarılı olup cihazlarımıza girmiş çok basit bir emoji var mı diye sorsam aklınıza hangisi gelir? Belki 🥟 emojisi? 🙂2016’da Çinli-Amerikalı Yiying Lu, neredeyse tüm mutfak kültürlerinde olan mantı yani ‘dumpling‘ emojisinin pizza, hamburger gibi yiyecek emoji kategorisine girmesi için kampanya başlatıyor ve emojiyi resmi aday kategorisine sokmayı başarıyor. Bu durum insanların da desteğiyle o kadar büyük bir olay oluyor ki BBC Radio ‘Why all the fuss about dumplings?’  haber başlığıyla yer veriyor yayınında ‘Mantı için neden tüm bu yaygara?’

 

Fotoğraf: unsplash.com/@dre0316

Özünde olay derin. Dünya çapındaki emojilerin kararının Unicode Consortium çatısı altında bir grup Amerikan teknoloji şirketi tarafından verilmesi, ve çoğu yemek emojisinin Amerikan kültürünü yansıtması tüm camiayı demokrasi açısından rahatsız ediyor. Kickstarter üzerinden başlatılan ‘Dumpling Project’  kampanyası, binlerce kişiden destek ve fon alarak başarıya ulaşıp online demokrasiye güzel bir örnek teşkil ediyor ki projenin sloganı ‘Emoji by the people, for the people’. Bence oldukça net. Bu olay, bir önceki yıl Taco Bell’in 30.000 online imza toplayarak taco emojisine öncülük etmesiyle aynı.  

Apple’ın tabanca emojisine yönelik hamlesi de benzer bir durum oluşturuyor. Şirket, şiddet içerikli bir emojinin ciddi toplumsal sonuçlara yol açtığını görünce attığı adımla emojinin şiddetini hafifletmeye çalışıyor. Haklı mı haksız mı kısmını sizin yorumlarınıza bırakıyorum. Yalnızca, Apple’ın bu güncellemesine gelen iki farklı tepkiyi belirtmekte fayda var. Dünyadan bir grup insan Apple’ın bu hamlesini oldukça doğru bulurken bir diğer grup ise, bunun toplumsal bir sorun olduğunu ve emoji görseli farketmeksizin kişilerin bu yönde bir niyeti olduğu sürece tehdit içerikli mesajlar atmaya devam edeceğini belirtiyor. Yine aynı kitle, bir teknoloji şirketinin milyonlarca kişinin emoji yoluyla ne ifadeceğini kısıtlayabilecek özgürlükte olup olmadığını da sorguluyor. Bu nedenle de emojilerin, oy birliği ile değil de bir şirket/şirketler tarafından belirlendiği sürece demokrasi anlayışından bahsetmenin mümkün olmadığını söylüyor. 

Beyaz Yakalı Emojiler 

Burger Kıng Silly Chicken Emoji
Burger Kıng Silly Chicken Emoji | Fotoğraf: Bustle

Emojiler, iletişimin köşetaşlarından biri haline geldi dememe artık gerek yok sanırım. Duygularımızın yansımaları olarak ekranda belirirken en büyük desteği düşüncemizi karşıya iletirken sağlıyor. Sadece bizler arasındaki iletişimde değil, müşterinin duygusal yönüne hitap etme ve daha içten, ulaşılabilir imajı vermek için markaların tanıtım reklamlarında başlı başına kurumsal bir unsur olarak da gündemdeler. Domino’s Pizza’nın pizza emojisinden oluşan pizza dilimi, Mentos’un ‘Ementicons’  başlığıyla yeni emojilerden oluşan seti veya 2014’te Burger King’in tavuk için yarattığı ‘Silly Chicken’ emojileri… Tüm bunlar, markaların insanlarla iletişimindeki o samimiyeti yakalamasında oldukça etkili gibi görünüyor. Açıkçası Goldman Sachs’ın bile emojilerle dolu tweet paylaştığına inanamadım. 😁 

Emojiler, Goldman Sachs
Emojiler, Goldman Sachs | Fotoğraf: businessinsider.com

Haliyle sosyal ya da siyasal alanda da emojilerin izlerini görmek bir hayli mümkün. BBC’nin sitesinde her hafta yayınladığı ve emoji setinden okuyucularının o sette anlatılanın başlığını tahmin etmelerini istemesi ya da New York metro hattının emojiler ile dolu bir harita ile yolculara tanıtılması gibi. Yeni jenerasyonun emojilerle dolu bir dünyaya gelmeleri ise emoji okur-yazarlığı kazanmaları adına birçok projenin başlatılmasına sebep olmuş. Öyle ki, Ken Hale isimli tasarımcı ‘Alice in Wonderland‘in kitabını 25.000 emojiden oluşan görsel bir anlatıya dönüştürmüş. Emotes Projesi ise çocuklara duygularını daha iyi ifade etmelerini öğretmek amacıyla emoji merkezli bir eğitim çalışması olarak ortaya çıkmış. ​​​​​​

Yazımın sonunda şu gerçeğin altını yeniden çizmek istiyorum: Emojilerin hiçbir anlamda küçümsenemeyecek duruma geldiği ortada. Burada, işitsel dahil diğer tüm uyarılardan çok görselliği tercih etmemizin de büyük payı var. Mesajlarımızda eksik olan o imgeselliği emojilerle telafi etmekte çok da haksız sayılmayız öyle değil mi?

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@jacquiemunguia

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan Dünya Emoji Günü