Türk edebiyatının kadın yazarları arasında adını sıklıkla duyduğumuz, eserleriyle kalbimize dokunan, Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Halide Edib Adıvar’dan ve onun kitaplarından bahsedeceğiz bugün size.

Halide Edip Adıvar
Halide Edip Adıvar | Fotoğraf: mustafakemalim.com

Halide Edib Adıvar’ın Hayatı

Bugün yazar, akademisyen, öğretmen, siyasetçi gibi sıfatlarla andığımız Halide Edip Adıvar, 1884 yılında İstanbul’da, yıllar sonra kitabına ismini verecek olan mor salkımlı evde doğuyor. Küçük yaşta annesini kaybeden Adıvar ilk gençlik yıllarını, ileride edebiyat hayatını da etkileyecek olan anneannesinin yanında geçiriyor. Eğitim hayatına Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde başlayan Adıvar; okulda edebiyat, felsefe, matematik, Fransızca, musiki gibi alanlarda eğitim alıyor. 

Halide Edip Adıvar
Halide Edip Adıvar | Fotoğraf: edebiyatla.com

1901’de ilk eşi olan Salih Zeki ile evleniyor ve onunla birlikte olduğu süre boyunca hem çalışmalarına yardım ediyor hem çeviriler yapıyor hem de dünya edebiyatından eserler okuyor. İkinci oğlunun doğumundan sonra rahatsızlanmaya başlayan Adıvar, Burgazada’ya taşınıyor ve aslında yazın hayatına da burada başlıyor. 31 Mart Vakası’nın gündem olması ardından adının “kara liste”de olduğunu öğrenince eşi ve çocuklarıyla birlikte Mısır’a gidiyor, 1909 yılında ayaklanmanın bastırılmasıyla birlikte İstanbul’a dönüyor. Aynı yıl içinde edebiyat çalışmalarını hızlandırıyor ve bir kadının kocasından ayrılıp başka bir erkekle yaşadığı ilişkiyi anlatan ilk eseri Seviye Talib‘i kaleme alıyor.

Bir süre Darülmuallimat’ta – ilk ve orta öğretim kız okullarına öğretmen yetiştirmek için açılan eğitim kurumu- ve İdadi’de – Sultanîlere ve meslek yüksek okullarına öğrenci yetiştirmek amacıyla açılan eğitim kurulu – öğretmenlik yapıyor. 1910 yılına gelindiğinde eşi Salih Bey’in ikinci bir evlilik yapmak istemesi üzerine Halide Edip eşinden boşanıyor.

Ardından Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı, İzmir’in Fethi, Büyük Taarruz derken Halide Edip’in yazarlık hayatı aslında savaşın içinden doğmuş oluyor. Savaş dönemine yazarlık serüvenini sürdürüyor, hatta burada yaşadığı deneyimlerini eserlerine aktarıyor.

Halide Edip Adıvar
Halide Edip Adıvar | Fotoğraf: pinterest.com

Eserlerinde çoğunlukla doğu-batı meselelerini, mistik konuları işlerken bunu çoğunlukla “kadın” imgesi üzerinden yapıyor. Toplumun temel meselelerinden biri olan kadınının yerini eserlerinde her zaman koruyor. İlk dönem eserlerinde daha çok tutkulu aşklar ve bireysel konuları işlese de ikinci dönem eserlerinde kadının konumunu derinleştiriyor. Yaşamı boyunca kadın hakları savunucusu olan Halide Edip, Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin – Kadınları Yükseltme Derneği- kuruculuğunu yapıyor, açık hava mitinglerinde kürsüye çıkıyor, orduya katılıyor, milletvekili oluyor… Kısacası, yazın hayatında bir “kadın” olarak birçok imza atıyor Halide Edip Adıvar.

Hayatı boyunca birbirinden farklı türde ve güçlü eserler veren Halide Edip Adıvar, 9 Ocak 1964’te, 80 yaşındayken hayata gözlerini yumuyor. Hadi gelin, Halide Edip’in eserlerine yakından bakalım.

Halide Edib Adıvar’ın Eserleri

Sinekli Bakkal

Halide Edip’in 1936 yılında yayınlanan romanı Sinekli Bakkal, İstanbul’un ara mahallerinde yaptığı öğretmenlikler sırasında şahit olduklarından yola çıkarak yazdığı, II. Abdülhamit döneminde geçen, doğu-batı sentezi üzerine kurulu toplumsal bir roman. Bir imamın kızı olan Emine’nin ve babasının onunla evlemesini istemediği eşi Kız Tevfik’in çocuğu olarak dünyaya gelen Rabia’nın hayatını dönemin şartlarıyla birlikte okuyoruz kitapta. Musiki eğitimi alan Rabia, dönemin en zenginlerinden olan Selim Paşa’nın konağında, Selim Paşa’nın eşine musiki dinletileri yapmaya başlıyor. Bu konağa Rabia’dan haricinde İtalyan piyanist, Vehbi Dede ve Mevlevi adında müzisyenler de geliyor. Derken, konu iyiden iyi gelişiyor. Halide Edip’in mistisizmden, batı tarzı eğitimden, mevlevilikten bahsettiği bu eseri mutlaka okumanızı öneriyoruz.

Satın almak için tıklayın.

Ateşten Gömlek

Cepheye gönüllü olarak gitmiş bir kadın olan Halide Edip’in 1923’te yazdığı kitabı Ateşten Gömek, savaş yıllarını anlatan bir roman. Kurtuluş Savaşı sırasında hem bacaklarını kaybeden bir genç olan Peyami, Ankara’da bir hastaneye kaldırılıyor. Peyami, 4 Kasım ile 17 Aralık 1921 arasındaki dönemden aklında kalanları hatıra şeklinde kaleme alıyor ve roman aslında Peyami’nin hatıra defteri okunuyormuş şeklinde ilerliyor. Kurtuluş Savaşı’nın izlerini, savaş dönemindeki aşkları ve bu aşkların nasıl ateşten birer gömleğe dönüştüğünü okuyoruz.

Bir rivayete göre Halide Edib Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile sohbetleri sırasında ona yeni romanının isminin ne olacağını soruyor ve Yakup Kadir “Ateşten Gömlek” diyor. Bu ismi çok beğenen Halide Edip Adıvar, romanını Yakup Kadri’den önce bitirirse bu ismi kullanmak için izin istiyor ve Yakup Kadri de izin veriyor. Romanını yazmayı daha önce bitiren Halide edip, böylece kitaba da bu ismi koymaya hak kazanıyor. Kurtuluş Savaşı’nın izlerini görmek isteyeceğiniz bir aşk romanı okumak isterseniz bu roman kesinlikle kütüphanelerinizde yer almalı!

Satın almak için tıklayın.

Handan

Halide Edip Adıvar’ın 1912 yılında yazdığı bir mektup-roman örneği olan ve Türk edebiyatının kadın psikolojisini anlatan ilk kitabı olarak kabul edilen Handan‘ın yazarın hayatından izler taşıdığı da biliniyor. Kitap, Handan’ın yakın arkadaşı Neriman ve Refik Cemal’in evlenecekleri haberiyle başlıyor ve onların ilişkileri üzerinden şekilleniyor.

Neriman’ın Refik Cemal ile evlenmesinin ardından Handan, Refik Cemal’in yakın arkadaşı Nazım ile ilişki yaşasa da onun evlenme teklifini kabul etmeyip Hüsnü Paşa adında varlıklı briyle evleniyor ve bunun üzerine Nazım intihar ediyor. Hamile eşini İstanbul’da bırakıp Londra’ya giden Refik Cemal bunu öğrendiğinde çok sinirleniyor. Daha sonra Hüsnü Paşa, Handan ve Neriman İngiltere’ye taşınıp Refik Cemal’in yanında yaşamaya başlıyor ve Handan ile Neriman arası ısınmaya başlıyor. Derkeni, eşini sürekli aldatan Hüsnü Paşa en sonunda Handan’dan ayrılmaya karar veriyor ve bunun üzerine Handan bir hastalığa yakalanıyor. Refik Cemal ile Handan’ın ilişkisi de bu süreçte iyiden iyiye derinleşiyor. Siz de bu tutkulu aşk hikayesini okumak isterseniz, mutlaka bu kitaba kütüphanenizde yer vermelisiniz!

Satın almak için tıklayın.

Vurun Kahpeye

Halide Edip Adıvar’ın 1923 yılında yayınlanan Vurun Kahpeye kitabının konusu Sakarya Savaşı sırasında orduda geçtiği dönemde şekilleniyor. Anne-babasını genç yaşta kaybeden Aliye’nin, Milli Mücadele zamanında bir Anadolu kasabasında yaşadıklarından yola çıkarak anlatılan hikayede yobazlık ve bağnazlığın yıkılması gerektiğinden modern eğitimin nasıl olması gerektiğine kadar geniş bilgiler yer alıyor. Bir tarafta cehaletle, bağnazlıkla ve yozlaşmayla savaşan idealist bir öğretmen; diğer tarafta dış güçlerle, düşmanla cephede savaşan bir asker… Oldukça ironik bir sonla biten bu Halide Edip romanını mutlaka okumanızı tavsiye ederiz!

Satın almak için tıklayın.

Mor Salkımlı Ev

Son olarak önereceğimiz Halide Edib Adıvar kitabı özellikle biyografi okumak isteyenler için ideal diyebiliriz. Mor Salkımlı Ev, Halide Edip Adıvar’ın 1963 yılında yayınlanan, hayatına dair hatırladığı anlardan bahsettiği bir anı kitabı. Annesinden anneannesine, çocukluk günlerinden 1918’e kadar uzanan bu derinlikli kitapta Halide Edip’e dair her şeyi okumayabiliyorsunuz. Siz de Halide Edip’in hayatından kesitler okumak, onu anlamak, edebiyat hayatına dair bilgi edinmek, onun öyküsüne dahil olmak isterseniz mutlaka Mor salkımlı Ev eserini okumalısınız.

Satın almak için tıklayın.

Yukarıda bahsettiğimiz kitaplar haricinde daha birçok eseri kaleme almış olan Halide Edip’in sizin en sevdiğiniz kitabı hangisi?

Kapak fotoğrafı: ensonhaber

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri