Yaşam standartlarımızın ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte zamanımızı daha çok kapalı mekanlarda ve daha az açık havada geçirmek zorunda kalıyoruz. Bir yandan da, gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların %95’inin, günün büyük bir kısmını kapalı alanlarda geçirmesi nedeniyle oluşabilecek rahatsızlıkların, toplum sağlığını olumsuz yönde etkilediği yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılmış, bunun altını çizmek istiyor ve “Hasta Bina Sendromu”nu anlatmaya başlıyorum.

Hasta Bina Sendromu
Hasta Bina Sendromu | RTK Environmental Group

Okul, hastane, alışveriş merkezleri ya da iş yerinde geçirdiğiniz en az sekiz saatlik çalışma sonrasında; baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, kulak çınlaması, yorgunluk, bitkinlik, D vitamini eksikliği, gözlerde kaşıntı veya kızarıklık, ciltte kuruluk ve kaşıntı, konsantrasyon güçlüğü, nefes darlığı, alerji, astım, boğazda kaşıntı ve yanma, geçmeyen kuru öksürük, kabızlık, sırt ve bel ağrısı, depresyon, pencerelerin açılmaması nedeniyle hava açlığı çekmek gibi belirtiler hissediyorsanız büyük bir ihtimalle “Akıllı Bina Sendromu” ya da diğer bir deyişle “Hasta Bina Sendromu” yaşıyorsunuz. Belirtiler akut olmakla birlikte tedavi edilmediği sürece kronikleştiği biliniyor, çoğu insanda ise ortamdan ayrıldıktan sonra belirtilerin kaybolduğu gözlemleniyor.

Hasta Bina Sendromu Nedir?

Hasta Bina Sendromu; “sürekli kapalı ortamda çalışılan, ısıtma, soğutma havalandırma sistemlerinin merkezi otomasyona bağlı olduğu ve camların dışarıya doğru açılamadığı yeni nesil binaların, insan vücudunda yarattığı etkilerin hastalık olarak dışa vurumu” olarak açıklanıyor. İnşaat sektöründe teknolojinin de gelişmesiyle birlikte insanın yaşamını kolaylaştıran unsurlar olduğu gibi sağlık sorunlarının da arttığı bir gerçekle karşı karşıyayız.

Sick Building Syndrome: Why You Need to Take it Seriously Now ...
Hasta Bina Sendromu | Fotoğraf: Smart Plants

Isıtma ve havalandırma sistemlerinde yaşayan organizmalar, insan vücudunda birçok rahatsızlığa yol açıyor. Binadaki klima santralleri, dışarıdaki havanın ısısı ile ısıtma ya da soğutma yaparak, oda sıcaklığını klima santralinin dönüş hava sıcaklığına göre otomatik olarak ayarlanıyor. Ortak havalandırılan klima sistemi bazı binalarda pencere açılmasını engellemiyor; klimaların düzenli ve yeterli temizlenmemesi, hijyen kurallarına uyulmaması, insanların hastalıklarla tanışmasına sebep oluyor. Ofiste tek başına çalışan bir kişi, saatte 20 metreküp oksijene ihtiyaç duyarken, odadaki kişi sayısı arttıkça bu miktar artış gösteriyor.

İnsanların olduğu gibi binaların da nefes almaya ihtiyacı var. Fakat yeni binalarda ısı kaybını önlemek için dış cephe ısı yalıtımının yapılması, kullanılan malzemelerin çeşidi ve kalitesi, ahşap pencereler ve kapılar yerine PVC doğramaların seçilmesi, çatı kaplama malzemeleri, iç mekan zemin kaplama malzemelerinde ahşap parke yerine halı kaplanması ya da doğal olmayan ürünler kullanılması nedeniyle binalar nefes alamıyor. Önceden hava kirliliği denilince trafik yoğunluğundan kaynaklanan egzoz gazı, fabrikalar akla gelirken; şimdi evler, hastaneler, okullar, alışveriş merkezleri, iş yerleri ve plazalar da akla geliyor.

Hasta Bina Sendromu
Hasta Bina Sendromu | Fotoğraf: RDH Building Science

Bina içindeki havanın kaliteli olması, yaşam alanının konforunu sağlamakla birlikte, mekanda yaşayanların ve çalışanların sağlığını korumak, verimini artırmak için de gerekli. Dış hava ile temiz havanın içeri verildiği havalandırma sistemlerinde filtrasyon gerekiyor. Çünkü ortamda iç ve dış kirleticiler bulunuyor. İç ortamı kirletenler unsurları; mobilyalar, temizlik malzemeleri, sigara dumanı, halılar, rutubet, küf mantarları, inşaatta kullanılan kalitesiz malzeme, ofis malzemeleri, elektronik eşyalar ve çalışanlar olarak sıralayabiliriz. Dış ortam kirleticileri ise; hava kirliliği, egzoz gazları, bina çevresinde bulunan kemirgen ya da böcekler, polen ve tozlar olarak listelemek mümkün. Dış ortamdan gelen kalitesiz hava, klima sistemiyle iç ortamdaki kirleticilerle birleşerek ortamın kalitesini de düşürüyor.

Çalışanların yaşadığı rahatsızlıklar, kişinin yaşam kalitesini düşürmenin yanı sıra; iş gücü ve veriminde de azalmaya sebep oluyor. Kayıpların önlenmesi ve daha verimli, sağlıklı bir ortamda yaşayabilmek için kişilerin ve işverenlerin ortam koşullarını değiştirmesi, hastalık önleyici tedbirler alması da beraberinde ekonomik bir yük getiriyor, şüphesiz. Alınacak basit tedbirlerle ve sık yapılacak kontrollerle, hasarı minimumda tutarak süreci kontrol altına almak mümkün aslında. İnşaat sırasında kaliteli malzeme ve insan odaklı proje seçimi ile hastalık önleyici unsurlar ortadan kaldırılabilir.

Hasta Bina Sendromu Nasıl Engellenir?

Hasta Bina Sendromu’ndan kurtulmak için yapılması gereken, öncelikle çalışma ortamını değiştirmek ki bu çoğu zaman mümkün olamıyor; fakat iş yerlerinde hastalık oluşumunu en aza indirebilen tedbirler alınabiliyor. Bunlar neler mi?

 Alınabilecek Tedbirler
Alınabilecek Tedbirler | Fotoğraf: HomeDSGN

İnşaat Sonrasında Alınabilecek Tedbirler

  • Ortamda yüzde yüz temiz havanın sağlanması,
  • Odanın oksijen, ısı ve nem ayarının sürekli kontrol edilmesi,
  • Klimaların sık sık temizlenmesi,
  • Bina içinde sigara yasağının uygulanması,
  • Bina duvarlarının sık sık temizlenmesi,
  • Kimyasal malzemelerin depolandığı alanlar sık sık havalandırılması,
  • Bilgisayarın, elektronik cihazların, ofis malzemelerinin 6 ayda bir hijyenik donanım temizleyicileri ile temizlenmesi,
  • Mümkünse halı kaplama olmaması, varsa halı ve yumuşak dokulu koltukların kapalı mekanlara yerleştirilmeden önce uçucu madde temizliği yapılması,
  • Halı ve duvar kaplamalarının temizliğinin sık sık yapılması,
  • Kısa ve sık aralıklara açık havada bulunarak mola verilmesi,
  • Kalabalık çalışma ortamında çalışan sayısının azaltılması.

Binalar Yapılmadan Önce Alınabilecek Tedbirler

  • İnşaat sırasında kullanılacak malzemelerinin radyoaktivite analizlerinin yapılarak, kabul edilen radyoaktivite sınırları içinde olan yapı malzemelerinin kullanılması,
  • Isı yalıtımında kansere sebep olan asbestin kullanılmaması,
  • İç mekan boyamasında kurşun içermeyen ürünlerin tercih edilmesi,
  • Binada birikebilecek gazlara karşılık bodrum katlarının toprakla, beton malzemelerle yalıtımının, izolasyonunun sağlanması,
  • Bina konumu seçilirken dış çevre kirleticilerinden mümkün olduğunca uzağa yapılması,
  • Yüzde yüz temiz hava sirkülasyonu olan klima sisteminin yapılması.

Kapak fotoğrafı: askdrmaxwell.com/