İklim değişikliği artık pek çoğumuzun gündemine girmiş durumda. Sıcaklık ve yağmur artışı, denizlerdeki seviyenin yükselmesi gibi etmenleri kısaca iklim değişikliğine bağladığımız, zorlu bir dönemden geçiyoruz. İklim değişikliğine dair araştırmalarım sonucu edindiğim bilgileri, sizlerle bu yazımda paylaşmaya karar verdim. İklim değişikliğine dair bizleri bekleyen gerçekleri hep birlikte inceleyelim.

melissa-bradley-96iwiaxoujw-unsplash
Kolombiya’da Bir Buz Kütlesi | Fotoğraf: Melissa Bradley (unplash.com)

İklim Değişikliği

Sıcaklık Artışı

Gelecek yıllarda ekonomik, sosyal ve ekolojik açıdan hayatımızın değişeceği kaçınılmaz bir gerçek. Üzerinde yaşadığımız dünyamız, evimiz alışılmadık iklimlere doğru giderken iklim değişikliği ne yazık ki kaçınılmaz olacak. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), yayımladığı raporda, 2025’e kadar dünyanın sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde ısınması ihtimalinin yüzde 40 oranında olduğuna dikkat çekti. Bu göstergeler ne yazık ki eşik olarak belirtilen seviyeye; 5 yıl içerisinde ulaşılacağı anlamına geliyor.

Bazı araştırmacılar bunun geçici bir durum olduğunu dile getiriyor ve küresel ısınmanın, bu 1,5 derecelik artışın kalıcı olması durumunun 15-20 yılı bulabileceğini savunuyor. Bu durum, her ne kadar Paris Antlaşması’nda belirtilen sınırların aşılmadığı anlamına gelse de, iklim hareketlerinin yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Sıcaklıkta yaşanan her 1 derecelik yükselişle birlikte hava %7 oranında su tutma kapasitesine sahip oluyor. Bu da gezegenin yüzeyini kuruturken, yağışların daha seyrek ancak daha şiddetli geçmesine ve sel riskini arttırmasına neden oluyor.

markus-spiske-r1bs0pzlr1m-unsplash
One World | Fotoğraf: Markus Spiske (unplash.com)

Gıda ve İhtiyaçlar Sorunsalı

Kasırgaların ve orman yangınlarının artmasıyla tarımsal felaketler yaşanması ve dolayısıyla da gıda üretiminin azalması konusu ise bir diğer kaçınılmaz gerçek. Gıda üretiminin azalması sorunsalında Asya ve Afrika’nın kalabalık bölgeleri, yüksek risk taşıyan lokasyonlar olarak gösteriliyor.

İnsanların gıda ve ihtiyaçlarını karşılama adına göç etmek zorunda kalacakları da bir diğer sorun. Nüfusun 50 yıl içinde 10 milyara ulaşması tahmin edilirken, temiz suya yönelik rekabetin çatışma ve göçlerin artmasına neden olabileceği tahmin ediliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre 30 yıl içinde konutlarda kullanılan klima, vantilatör, nem giderici cihazları sayısının 8 milyarı aşabileceği ifade ediliyor. Ayrıca bu tür cihazları satın alamayacak olan insanları da zor günleri bekliyor diyebiliriz.

Karbon Emisyonu

Alışılmadık iklimlerin meydana gelmesi yaşadığımız gezegende kırılgan noktaların ortaya çıkmasına da neden olabilir. Dünya Meteoroloji Örgütü genel sekreteri Prof. Petteri Taalas, dünyanın sera gazı emisyonlarını sıfıra indirgenmesi ve karbonsuzluğun sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Plastiği hayatımızdan çıkarsak, toplu taşıma kullansak, uçakla seyahat etmesek, vejetaryen ya da vegan olsak dahi karbon salınımını düşürme noktasında geç kalmış olabiliriz…

matt-palmer-kbtp7dbzhyy-unsplash
Avustralya’da Meydana Gelen Yangın| Fotoğraf: Matt Palmer (unplash.com)

Drawdown Projesi’nin yöneticisi Jonathan Foley ise enerji kaynaklı karbon emisyonunu 10 yıl içinde rahatlıkla yarıya indirebileceğimizi savunuyor. Link üzerinden sitesine göz atmanızı tavsiye ederim. Ayrıca fosil yakıtlardan enerji elde eden santraller sorunu da var. Çünkü bu santrallerden çıkan zararlı gazlara birçok canlı maruz kalıyor. Bu santraller genelde yoksul insanların bulunduğu yerlere inşa ediliyor. Fosil yakıtların yerini nükleer santrallerin, güneş pillerinin ve rüzgar santrallerinin alması öneriliyor. Ayrıca rüzgar ve güneş enerjisinden elde edilen pillerin de geliştiğini söylemem gerekir.

youtube play youtube play

Kısacası devlet kurumlarının planladığı doğru politikalar aracılığıyla ve bilinçli vatandaşlar olarak gidişatı değiştirebileceğimize inanıyorum. Sosyal medya çoğu insanı adalet ve eşitlik gibi konularda birleştirme gücüne sahip. Edindiğimiz bilgileri de kısa sürede birçok insana ulaştırabilme açısından çok çok önemli… Son olarak eğer iklim değişikliği konusuyla ilgiliyseniz NASA’nın climate.nasa.gov adresini inceleyebilirsiniz. David Attenborough’un, kendi yaşadığı tarihler boyunca, doğanın insan etkisiyle nasıl değiştiğini anlattığı; “A Life on Our Planet” belgeselini de yukarıya bırakıyorum. Seveceğinizi düşünüyorum.

Kapak Fotoğrafı: Markus Spiske (unplash.com)

İlginizi çekebilir: Nisa Sümertekin’den Başka Bir Gezegen Yok