Amjad Al Rasheed’in ilk uzun metrajlı filmi Inshallah a Boy / İnşallah Erkek Olur, Cannes Film Festivali’ndeki dünya prömiyerinin ardından festival yolculuğunu sürdürürken, Ürdün’ün Oscar adayı seçildi. Türkiye’deki izleyiciyle Ayvalık Film Festivali ve Filmekimi’nde buluştuktan sonra şimdi de MUBI‘de gösterimde. Film, yönetmenin ülkesi Ürdün ve birçok Arap ülkesinde yürürlülükte olan bir kanun üzerinden kadınların maruz kaldığı baskılara odaklanıyor: Erkek çocuk sahibi olmadığı için eşinin ölümünün ardından miras hakkının büyük payını onun ailesine kaptıran ve kızıyla yaşadığı evi kaybetme tehlikesiyle karşılaşan Nawal’ın (Mouna Hawa) mücadelesini konu alıyor. Filmin yönetmen ve ortak-senaristi Amjad Al Rasheed ile Inshallah a Boy ve dokunduğu toplumsal meseleler üzerine konuştuk.

amjad al rasheed
Yönetmen Amjad Al Rasheed | Fotoğraf: MUBI Türkiye

İnşallah Erkek Olur / Inshallah a Boy’u izlediğimde senaryonun çok güçlü olduğunu düşündüm. Öte yandan bunun gerçek bir toplumsal mesele olması özellikle “Batı’daki” izleyiciye gerçek dışı gelebilirmiş gibi hissettim. Farklı ülkelerdeki izleyicinin filme tepkisi ne oldu, “bu kadarı da olmuyordur” diye düşünüp “bunlar gerçekten oluyor mu?” diye sordular mı?

Amjad Al Rasheed: Aslına bakarsan “bunlar gerçek mi?” sorusunu çok almadım. Özellikle “Batı’da”, özellikle kadınların yanıma gelip onların hikayesini de anlattığımı söylemesi çok hoşuma gitti. Almanya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den, Kanada’dan, Hindistan’dan… Benim amacım da zaten nereden olurlarsa olsunlar birilerinin anlattığım hikayeyle bir bağlantı kurabilmesiydi. [Filmde] benim ülkemdeki (ya da Orta Doğu’daki ya da Arap dünyasındaki) spesifik bir kanundan söz ediyorum ama aslında bunun dünyada kadınların sesini bastırmaya çalışan tüm kanunların bir yansıması olmasına çalıştım. Özellikle de Batı’da… Batı’da daha fazla özgürlük olduğu doğru. Fakat bu özgürlük dahi kadınlar için eşitlikten yoksun – örneğin kadınlar ve erkekler arasındaki maaş eşitsizliğini düşün. Yani kendi ülkelerinde tamamen aynı şekilde olmasa da, anlatılanlar aracılığıyla bir bağ kurabilmeleri mümkün.

Filmin bir diğer güçlü bulduğum yanı da Nawal karakterinin çok iyi yaratılmış olması ve Mouna’nın onu çok iyi canlandırmış olması. Mouna başından beri bu rol için aklında mıydı ya da oyuncu seçimi sürecinde onu seçmene ne neden oldu?

AAR: Oyuncu seçimi sürecinin birçok basamağı oldu. Mouna da bu rol için ilk adayımız değildi. Önceki işlerini izlediğim anda onun senaryoda anlattığım karaktere benzediğini fark ettim. Her şeyden önce güçlü bakışları vardı ama öte yandan çok sıradan görünüyordu – onu süpermarkette, sokakta, otobüste, her yerde görebilirsiniz. Benim de aradığım buydu. Genellikle buna göre oyuncu seçmeyi sevmem ama onda gördüğüm ilk şey bakışları ve görünüşüydü. Sonra vücut dilinin, mimiklerinin, ses tonunun bir insan olarak karakterimi yansıttığını düşündüm. 

mubi - inşallah erkek olur
Inshallah a Boy | Fotoğraf: MUBI Türkiye

Nawal bu hikayedeki tek kadın değil. Daha varlıklı bir aileden gelen Hıristiyan bir kadın da görüyoruz filmde ve o da ataerkil toplumun kendisi için yaptığı kararlar nedeniyle acı çekiyor. Bugün Ürdün’de filmde olduğu gibi farklı sınıflardan ya da kültürlerden kadınların dayanışması söz konusu mu yoksa filmde gördüğümüz sadece bir temenni mi?

AAR: Bugünlerde özellikle genç jenerasyon arasında güçlü bir dayanışma olduğunu söyleyebilirim. Bunun daha da büyüyeceğini umuyorum çünkü yeterli değil. Hiçbir zaman yeterli olmayacak. Yine de Orta Doğu’nun genelinde ve Arap dünyasında bu meseleler özelinde bir değişim olduğunu görmek mümkün ve dayanışmanın bu değişimdeki rolü çok büyük. Ben de bu yüzden farklı sınıflardan, farklı dinlere mensup kadınlara bir arada yer vermeye çalıştım. Filmin hazırlık sürecinde yaptığım görüşmelerde bir kadın bana şöyle demişti: “Ne yaparsak yapalım, biz kadınlar hep en zayıf halkayız.” Bu iki karakter üzerinden bunu yansıtmaya çalıştım. Umutluyum, daha da fazla dayanışma olacak.

Filmdeki kanun gerçek olduğuna göre, gerçek hayatta Nawal’ın hikayesine benzer birçok hikaye olmalı. Filmin hazırlık sürecinde yaptığın görüşmelerden söz ettin. Senaryo daha çok senin ailenden ve çevrende tanık olduklarından mı yoksa bu görüşmelerden mi ilham aldı?

AAR: İkisi de. Ben kadınlarla dolu bir ailede büyüdüm. Çocukluğumdan beri kadınların hayatlarındaki erkek figürlerle ilgili hikayelerini, erkeklerden kaynaklanan sorunlarını dinlemeye alışığım. Ve bu hikayeler, bu sorunlar benim kafamda, zihnimde kaldı. Kadın akrabalarımdan biri neredeyse bu filmde Nawal’ın yaşadığı sorunun aynısını yaşadı. İnşallah Erkek Olur / Inshallah a Boy’a da onun hikayesi ilham verdi. Sonra araştırmaya, Ürdün toplumunda ya da Arap dünyasında benzer vakalar aramaya başladım. Bu süreçte sadece Ürdün’den değil tüm dünyadan birçok kadın bana kendi hikayelerini anlattılar. Uluslararası olarak ilham bulmak çok faydalı oldu.

mubi - inşallah erkek olur
Inshallah a Boy | Fotoğraf: MUBI Türkiye

İnşallah Erkek Olur / Inshallah a Boy’da herhangi bir fiziksel şiddet sahnesi görmüyoruz. Filmin esas meselesinin yapmak istemedikleri seçimlere zorlanarak kadınlara karşı uygulanan psikolojik şiddet olduğunu hissettim. İzleyicinin fiziksel şiddet sahnelerini görmeden şiddeti kavrayabildiğini düşünüyor musun?

AAR: Umarım öyle olmuştur. Çünkü Ürdün’de, Orta Doğu’da ya da dünyadaki şiddet hikayelerini takip ediyorsanız kelimelere dökmekte ya da tasvir etmekte zorlanacağınız, korkunç şiddet olaylarına rastlarsınız. Bunları izleyicinin hayal gücünde tutmak istedim çünkü ne çekersem çekeyim, nasıl anlatırsam anlatayım gerçeklikteki korkunç şeylere yakın olmayacaktı. Yaptığımız gösterimler boyunca da insanların bunu anladığını ve bunun ne kadar korkunç olduğunu anladığını hissettim. Hayal gücünün daha etkili olabileceğini düşünüyorum – özellikle de bazı hikayelerin ne kadar korkunç olduğunu bildiğiniz zaman. 

Ne yazık ki bugünün Türkiye’sinde feminizm isyankar ya da muhalif bir hareket olarak görülüp kriminalize edilmeye çalışılıyor. Ürdün’de bu yöndeki algı nedir?

AAR: Ürdün’de de aynı ve giderek daha karmaşık hale geliyor. Maalesef bazı insanlar bunun batının toplumumuzu etkilemeye çalışmasının bir ürünü olduğunu düşünüyor. Buna inanmıyorum çünkü tarihte geriye giderseniz feminizmin bizim toplumumuzun bir parçası olduğunu, kültürümüzde kadınların yönettiği ailelerin, ülkelerin olduğunu görürsünüz. Bunun batıdan geldiği doğru değil. Orta Doğu’daki toplumlar olarak mücadele etmek durumundayız. Tarihteki yolculuğumuzda bazı şeyleri yolda unutmuşuz gibi.

mubi - inşallah erkek olur
Inshallah a Boy | Fotoğraf: MUBI Türkiye

Temsiliyet ve kapsayıcılık son zamanlarda film endüstrisinde hassas bir konu olmaya başladı, olması gerektiği gibi… Bunun ataerkil toplumlarda daha da zor olduğunu tahmin edebiliyorum. İnşallah Erkek Olur / Inshallah a Boy‘un senaryosunu iki kadınla birlikte yazdığını biliyorum fakat yine de bir erkek olarak kadınlarla ilgili bir hikaye anlattığın için eleştiriliyor musun?

AAR: Bir eleştiri olarak mı bilmiyorum ama bu soruyu çok soruyorlar: “Neden kadınlarla ilgili bir film yapmayı seçtiniz?” Sanki kadınlar farklı bir gezegenden geliyormuş ve sanki kadınlar da erkekler hakkında bir hikaye yazamazmış gibi. Biz insanlar her şeyi etiketlemeye, her şeye bir cinsiyet koymaya takıntılıyız. Ve hikayelerin bir cinsiyeti olmaz, bu bir insanlık hikayesi. Bir kadının duygularıyla bağlantı kurmak, onun hakkında konuşmak ve tasvir etmek bana hiç zor gelmiyor. Hepimiz baskının, eşitsizliğin ne olduğunu biliyoruz. Bunlar temel, insani duygular. Modern toplum sanki erkeklerin kadınları anlamasının mümkün olmadığını söylemeye çalışıyor. Açıkçası bu soruyu giderek daha sinir bozucu buluyorum: “Neden bir kadın hikayesi anlatıyorum?”

Araştırmanı yaptığın, kadınların fikrini aldığın ve senaryo yazımına kadın yazarları dahil ettiğin sürece imkansız olmamalı…

AAR: Kesinlikle. Ne bileyim, eğer Akabe ve Amman arasında gidip gelen bir kamyon şoförünün hikayesini anlatmak istesem, bu sefer de kamyon şoförleriyle görüşmem ve bu konuda araştırma yapmam gerekir. Olması gereken budur. 

https://www.youtube.com/watch?v=yXjqXLC7wew

MUBI’ye buradan üye olabilir, ilk bir hafta platformu ücretsiz olarak deneyebilirsiniz.