İstanbul’u yaşamak denince aklımıza ne geliyor? Hiç şüphesiz şehrin tarihi, mimarisi, manzaraları, tatları, kokuları, sesleri, hikâyeleri ve insanları. Her biri kente ayrı bir değer katan, onu herhangi bir şehir olmaktan öteye taşıyan değerler. Bir kısmı tükenen, bir kısmı eskiyen ve her şeye rağmen zamana direnen… İstanbul’da yaşarken, İstanbul’u yaşamayı unutturan, belki de zamanın ruhundan dolayı bizi acele bir yaşam temposuna iten, hızlı tüketim ve vakitsizlikle sarıp sarmalanıyoruz. İşte böyle anlarda, bu kentin ruhunu halen bütün ayrıntılarında taşıyan esnaflar geliyor aklıma. Onlarla edilen birkaç dakikalık sohbet, memleket halleri üzerine birkaç sitem, telaşsız bir merhaba, “buyurun” diye uzattıkları leziz ikram tabakları, parlak bir tepside en yakındaki ocaktan getirtilen esnaf çayları…

İstanbul’un Esnafları

Her şeyin birbirine benzediği, ürünlerin zincir markalara evrildiği bir zaman diliminde onlar sayesinde hatırlıyoruz gerçek İstanbul’u. Onlar ki her sabah kepenkleri açan, her akşam gün solarken kepenkleri geri indiren, gün içinde gazete ve radyolarıyla çevrilmiş bir köşede oturup, kapının açılmasını sabırla bekleyen esnaflar. Büyüklerinden devraldıkları işleri devam ettirmeye uğraşıyor, hem de böylesine bir hızla değişen, kocaman bir şehirde.

“İstanbul, artık eski İstanbul değil” diyen o içsesleri susturmanın, değişen her şeyin ortasında aynı samimiyet ve özverisiyle karşımızda duran esnafların kapılarını çalma vaktidir belki. O zaman, kendimizi bu şehre daha da ait hissetmez miyiz? Hepsini bir yazıya sığdırmak zor olacağından şimdilik bir kısmıyla başladığımız, ‘İstanbul’un esnafları’ serimizin dileyelim devamı gelsin. Birbiri ardına kapanan dükkânları değil, ailelerden çocuklara aktarılarak süregelen bu güzel mekânları konuşmak düşsün bize de!

İstanbul Esnafları

Siz de bu seriye yorumlarda katkıda bulunabilir, sevdiğiniz esnafları paylaşabilirsiniz.

01-gomlekci-celalettin-benli
Celalettin Benli| Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Gömlek Terzisi Celalettin Benli – Beyoğlu

Yüzü hızla değişen ve tanımakta zorlandığımız Beyoğlu’nun, ruhunu kapısından ötede taşıdığı dükkânlar var. Kallavi Sokak’ın en eskilerinden, gömlek ustası Celalettin Benli’nin dükkânı bunlardan biri. Ismarlama üzerine diktiği erkek gömleklerinin, renk renk kaliteli kumaşların sergilendiği raflarına bakınca insan mutlu oluyor. Bir de tanıdık yüzlerin dikkatinizi çektiği birtakım fotoğraflar var duvarlarda. Kendisine gömlekler diktirmiş, ülkenin ünlü yüzleri. O da anı olarak saklamış bu fotoğrafları. Hatta bir de kalın bir defteri var, laf lafı açtığında size açıp göstereceği.

Celalettin Bey, yıllar evvel, Beyoğlu çokkültürlü kimliğini henüz kaybetmediği yıllarda -yani 6-7 Eylül olaylarından önce- Rum ustasından öğrenmiş bu zanaatı. Ondan devraldığı bu yerde, hiç bıkmadan el emeğiyle üretmeye devam ediyor. Gömlekler bir yana, onun samimi kişiliği, güler yüzü, ve hoşsohbeti, beni Kallavi Sokak’tan geçirmeye yetiyor. Kış günleri, semtin sokak lambaları henüz yeni yanmaya başlamışken, bu serin sokakta, dükkânına yaklaşıyorum. Buharlı vitrin camının arkasından gördüğüm o yüzün orada, aynı sakinlikte olmasına seviniyorum. Kendisi o sırada ya ütü yapıyor, ya bir kumaşı kesiyor.  Birkaç dakikalığına Beyoğlulu gibi hissediyorum orada, Celalettin Bey’i izlerken.

Not: Sevdiğiniz birisine, bu mağazadan hediye almak isterseniz, gömleğini getirin, istediğiniz kumaşı seçin ve ölçüleri getirdiğiniz örneğe göre ayarlanıp, dikilsin. Senelerce giyilebilecek kalitede olması  ve Beyoğlu’nun en eski ustalarının birinin elinden çıkması paha biçilemez!

Adres: Kallavi Sokak, 6B, Beyoğlu

02-i%cc%87stasyon-berberi-cavit
Berber Cavit | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

İstasyon Berberi Cavit – Yedikule

Yedikule, İstanbul’un en eski semtlerinden biri. Bugün birçoğumuza uzak gibi görünse de, bir dönemin kalbinin attığı yermiş. Tren istasyonu, ahşap Osmanlı tipi evleri, meyhaneleriyle başka türlü bir İstanbullu. Tarihi istasyonu artık kapalı, önüne ise dünyanın başka hiçbir tarihi kentinde olmayacak bir görüntü: Upuzun binalar, siteler yapılmaya başlandı. Bu utançla yüzümü geriye çevirdiğim ve İstasyon Caddesi’nin mahallelisiyle sohbete girdiğim anlarda neyse ki içime bir su serpiliyor. Bu mahallenin en eskilerinden Berber Cavit, gülümsemesiyle ve ikram ettiği lokumlarıyla sanki yıllardır, değişmeyen bir İstanbul kartpostalı gibi orada duruyor. Saka kuşları ve yıllar içinde yaptığı vesikalık resim koleksiyonu da o kartpostalın en önemli yerinde.

Not: Son günlerde her gün dükkânı açamıyor Cavit Usta. O yüzden gitmeden önce ararsanız, ona göre ayarlar. Tel: 0532 477 5707

02-2-hepsen
Hepşen Bakkaliyesi | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Bir Not Daha: Yedikule’ye yolunuz düşmüşken, aynı sokak üzerinden bulunan Hepşen Bakkaliyesi’ni ziyaret edip, İbrahim Bey’e selam vermeyi unutmayın. Çocukluk günlerine döneceğiniz bir minik ipucu; bu bakkalda yaptırılabileceğiniz çift kaşarlı tost.

Adres: Yedikule İstasyonu Cad. 33A, Yedikule, Fatih

03-saatci-yuksel-hanim
Saatçılar Yuvası | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Saat Ustası Yüksel Hanım – Sirkeci

Saat tiktakları arasında şimdiki zamanı durdurabilmiş bir mekan Yüksel Hanım’ınki. Saatçılar Yuvası  – Kemal Özcan ismini taşıyan baba yadigârı bu dükkâna her sabah, Bakırköy’den geliyor. Kendisi, ömrünü geçirdiği bu dükkânda, yüzlerce saat parçasının, eski tip saatlerin, siyah-beyaz aile fotoğraflarının arasında. Zamanın hızına inat, sanki bir ironiyle ruh bulmuş bu köşede her şey. Düne, siyah-beyaza, yavaş olan bir ruha ait.  Sirkeci’deki Şah As İş Hanı da zaten biraz böyle. Eski İstanbul’u yaşatan, bol bol esnaf çayları içilen, müşteriyken dost olabileceğiniz bir yer.

1989’da babasının vefatından sonra dükkanı tek başına çekip çevirmeye başlamış Yüksel Hanım. Yedek parçalar dışında, saatlerde kullanılan mikalar, çarklar ve zembereklerin üretimini de yapıp, çevredeki dükkanlara satmaya başlamış. Eskiden büyük bir atölyeleri varmış; her bir parçayı el emeğiyle imal edip, çevredeki dükkânlara satmak için. Yüksel Hanım da o dönemlerde imalat kısmında çalışıyormuş bu atölyenin. Şimdilerde, üst kattaki küçük bir atölyesinde mika imalatı yapıyor, bir yandan da meraklı saat severlere bilgileriyle destek oluyor.

14-saatci-1
Saatçılar Yuvası – Yüksel Özcan | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Kendisinin anlattığı ilginç anıları arasında bir de rekorlar kitabına girmesi var. Saçları örgülü gençlik fotoğraflarından tahmin ediyorum bu rekoru. Saçlarını bir dönem 1 metre 60 santime kadar uzatarak girebilmiş rekorlar kitabına.

Hanın ikinci katındaki bu dükkana, Yüksel Hanım’ın İstanbullu hikayelerinde kaybolmaya gelin. Saatlerinize eksik parçalar ararken, ruhunuzda eksik kalmış bir şeylerin de onarılacağının garantisini veriyorum.

Not: Sirkeci’deki bu hana gelirseniz, Yüksel Hanım’ın esnaf komşularından Tekten Optik’e uğrayın. Buradaki raflarda her dönemin öne çıkmış yerli ve yabancı markaların vintage gözlüklerini bulabilirsiniz. Memet Bey oradaysa, sizi istediğiniz model konusunda yönlendirecektir.

Adres: Şah As İş Hanı, Hamidiye Cad. No: 36, D: 11/137 Sirkeci

04-sekerci-feridun-dortler
Feridun Dörtler – Üç Yıldız Şekerleme | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Şekerci Feridun Dörtler – Beyoğlu

Beyoğlu’na gelme sebeplerinden biridir çoğumuz için Üç Yıldız Şekerleme. 1926’dan beri, bu sokakta, birkaç komşu dükkânla beraber direnir zamana. Sahibi Feridun Bey, babasından kalma bu yere gözü gibi bakan, müşterisinden güler yüzünü eksik etmeyen, “İstanbul Beyefendisi” tanımının günümüzdeki ruh bulmuş hali gibidir. Oğlu da, aynı babası gibi, buraya sahip çıkıp, gelen müşterilerle yakından ilgilenir.

Şekerlemecinin özel lezzetleri arasında badem ezmesi, sakızlı lokumu, beyaz tatlısı ve reçelleri var. Benim bir de almaktan sıkılmadığım, kahve yanına çok yakıştırdığım çikolata kaplı portakal kabukları var. Hepsi kavanozlarda, geleneksel kutularda, şişelerde duruyor. Aldığınız tatlıların paket  yapılışını izlemek de ayrı bir keyif. Yukarından sarkan kurdelelerin kesilmesi, kutu etrafına dolanması, üzerine Üç Yıldız yazan zarif etiketin yapıştırılması. Bu dükkândaki her şey Feridun bey’in kendisi gibi; zerafet, özen, emek ve tabii ki İstanbul renkleri taşıyor.

Not: Beyoğlu’na çok sık gelemiyorsanız, şekerlemecinin web sitesinden de alışveriş yapabilirsiniz.
www.ucyildizsekerleme.com

Bir Not Daha: Üç Yıldız Şekerleme’nin yer aldığı sokakta Beyoğlu’nun yerel lezzetlerini bulmanız mümkün. Hemen yanıbaşındaki Sakarya Tatlıcısı ve Petek Turşuları, karşısındaki Tunç Balık ve biraz ilerideki aktar aklınızda olsun.

Adres: Dudu Odaları Sk. No:7, Beyoğlu

05-damla-boza
Ali Tufan – Damla Dondurma | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Dondurmacı-Bozacı Tufan Kardeşler – Kurtuluş

Kurtuluş Caddesi’nin keşmekeşine birkaç dakikalığına arkamızı dönüp kışları sıcacık salep içmenin, yazları külahta dondurma yemenin keyfine varabileceğimiz bir adres var. Damla Dondurma’dan söz ediyorum. Sahipleri, bu işi çocukluklarından itibaren öğrenip yapan, Ali ve Fahri Tufan Kardeşler. Bozaları da pek meşhur.

Kurtuluş ve civarında yaşayan herkesin sıklıkla yolunu düşürdüğü Damla, özellikle kışları sıcacık atmosferiyle insanı her defasında içeriye davet ediyor. Buraya uğrayıp, salebime tarçın ve zencefil tozu serperken bir yandan da Ali veya Fahri Bey’in mahalleliyle olan sohbetini izlemek, Kurtuluş denince aklıma ilk gelen şehir ritüellerinden biri. Siz de eğer buraya uğrarsanız, sadece salep ya da boza almakla kalmayıp, Tufan kardeşlerin bu işe başlama hikâyelerini, Kurtuluş’ta esnaf olmanın nasıl bir şey olduğunu sorup, sohbet açın. Caddenin bu keyifli kış köşesinde aldığınız tadın ikiye katlanacağına eminim.

Not: Kurtuluş’a geldiğinizde, muhakkak uğramanız gereken diğer esnaf dükkânları: Pelit Turşuları, Arma Pastanesi, Nazar Profiterol ve Üstün Palmie Pastanesi.

Adres: Kurtuluş Cad. 110/A, Kurtuluş

06-burhan-bey
Burhan Bey – Kapalıçarşı | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Antikacı Burhan Bey – Kapalıçarşı

Şehrin en güzel, en ilham dolu kapalı kutusu Orhan Veli’ye göre Kapalıçarşı. Birkaç saatlik bir geziyle bunu hissetmek öylesine kolay ki. Her köşe başında bir masal, her mağazada farklı bir koku, tat… Eski esnaf dükkanları ise artık iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda. Onlara uğradığınızda, çarşısının eski günlerini de çekip çıkarabiliyorsunuz sanki saklı bir kutudan. Onların fotoğraflarında, anılarında buluyorsunuz şehrin hayatını.

Çarşının ana kubbeleri altına gelip, Cevahir Bedesteni No:101-103’e vardığınızda ise sıcacık karşılaması ve tatlı Süryani şivesiyle karşınıza çıkıyor Burhan Bey. 1970’lerde burada, ustasının yanında çıraklığa başladığı o günlerden, bugüne kadar antikalar arasında bir dünya yaratmış. İkonalar, fincanlar, resimler, takılar, kılıçlar… Ne ararsanız var denilen cinsten. Detaylarından gözlerimi alamadığım minyatürlerse hep ayrı bir yerde benim için. Buradan alınan bir hediyenin, Burhan Bey’in sohbetinin, Midyat’a kadar uzanan anılarının peşinden defalarca gelesim geliyor Kapalıçarşı’ya. Çünkü biliyorum ki onun gibi eski esnaflar sayesinde bu çarşı hala ziyaret edilmeye değer.

Not: Burhan Bey’in yerinin biraz ilerisindeki Brothers, gümüşe meraklılar için, işin ehli sahipleriyle özel bir diğer adres. Ayrıca, bedesten yakınlarında kahve içmek için Ethem Tezçakar, peştemal,  havlu, bornoz gibi ihtiyaçlar için Eğin Tekstil aklınızda olsun.

Adres: Kapalıçarşı, Cevahir Bedesteni, No: 101-103, Fatih

06-2-kalmaz-baharat
Kalmaz Baharat | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Kalmaz Baharat – Mısır Çarşısı

Mis gibi baharat kokuları eşliğinde yürüdüğünüz bir gün, çarşının en güzel köşesi mavi çinili Pandeli’de bir öğlen yemeği ardından alınacak baharatların listesi elinizde, nereye gideceğinizi bilemiyorsanız bu adres unutulmasın. Mehmet Kalmaz’dan, Adnan Bey ve çocuklarına aktarılan ve aynı emeği, özeni devam ettirdikleri bu ahşap baharat dükkânı, aynı zamanda çarşının eski ahşap dokusunun korunduğu bir nokta. Baharat, çay karışımları, sabun, mentol ve aklınıza gelebilecek pek çok şeyin, küçük gibi duran bu dükkânda aniden karşınıza çıkması olası.

Adres: Mısır Çarşısı, No: 41/1, Eminönü

10-sekerlemeci-i%cc%87hsan
Özsoy Şekerleme – İhsan Demirtaş | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Şekerlemeci İhsan Bey – Küçükpazar (Eminönü)

Eminönü taraflarına gelip de Küçükpazar’a uğramadan, hanlarında sıcak bir çay molası vermeden ve tabii ki Özsoy Şekerleme’ye uğrayıp helva almadan dönmek olmaz! Sahibi İhsan Bey, her gelene badem şekerlerinden ikram eder, sorduğunuz hal hatırı, iç ısıtan muhabbetiyle karşılar ve her şekilde buradan mutlu ayrılırsınız.

Burada ilk kez denediğim kakaolu cevizli helvayı da, İhsan  Bey’in ısmarladığı koyu çayların tadını da asla unutamam. Küçükpazar’ın eski neşesi, eski renkliliği kalmadı der, biraz hüzünlenir İhsan Bey her defasında. Ama biliyorum ki İstanbul’u yaşamanın hakkını verenlerin, buraya bir şekilde yolları düşecek. Çünkü, Kemal Sunal’ın çocukluğunu geçirdiği bu semtin sokakları, bu haliyle de çekiyor bizi kendine. Şekercileriyle, hanlarıyla, esnaf lokantalarıyla, çay ocaklarıyla hayatına devam devam ediyor, şehrin kalbinin bir köşesinde.

Adres: Küçükpazar, Küçük Sok. No: 34, Fatih

09-asri
Asri Turşucu | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Turşucu Asri – Cihangir

Cihangir bir zamanların en sık Türk filmi çekilen semtlerindenmiş. Hafızalarımıza yer eden Neşeli Günler filminin turşucu sahneleri, “limon mu, sirke mi” kavgaları da bu adreste çekilmiş. Şimdilerde, ne zaman buradan Çukurcuma’ya doğru yürüsem, durup bir turşu suyu içtiğim Asri, envai çeşit turşularıyla, sahibinin tavsiyeleriyle günümü şenlendirir.

Not: Acı seven ve değişik tatlara açık olanların buradan alması gereken bir lezzet var: Bol acılı keş peyniri turşusu. Şarap yanına çok yakıştığını da ekleyeyim.

11-sirkeci-eczane
Büyük Eczane  | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Eczacı Meral Hanım – Sirkeci

Bir İstanbul eczanesi denildiğinde, akıllara kendi karışımlarını da hazırlayan, eski tip eczaneler gelir. Bu eczanelerin sahipleri de, İstanbul’un gerçek esnaflarıdır. Yakın zamanda aramızdan ayrılan Melih Sezer gibi, Kuzguncuk ya da Fatih’te denk geleceğiniz, eski eczaneler gibi… Bunlardan biri de, Sirkeci’deki Hobyar’ın en eskilerinden Büyük Eczane’dir. Sahibi Meral Hanım dükkânda yoksa, kızı veya çalışanlar da aynı şekilde, yardımcı olmaya çalışır size. Hala kimyasal karışımların, el yapımı ilaçların yapıldığı bu adrese, özellikle de cilt hastaları gelir ve birçok yerde bulmayacağı ilgiyi bulur.

Eğer yaşınız el vermiyorsa, İstanbullu aile büyüklerinize sorun; meşhur Kolsuz Agop’u. O, bir zamanlar bu şehrin cilt sorunu yaşayanlarına derman olan doktordu. Kendisi, geçtiğimiz senelerde vefat etti. İşte, bu eczane de cilt ile ilgili sorun yaşayanların akıllarında olabilir.

Adres: Hobyar, Büyük Postane Sok. No:17, Sirkeci

İlginizi çekebilir: Deniz Yılmaz Akman’dan Çukurcuma