Yaklaşık 3 aylık bir karantina sürecinden sonra normalleşmeye ilk adımımı mini bir izole seyahat düzenleyerek atmak istedim. Özel bir araba fabrikasında mühendis olduğumdan her beyaz yakalı gibi cuma iş çıkışı yola çıkıp, pazar akşamı dönecek şekilde 2 gece 2 gün sürecek bir seyahate neler sığdırabileceğimi öncelikle bolca araştırdım. Eğer sizde İstanbul ya da Bursa gibi sanayi şehirlerinde çalışıyorsanız haftasonu kaçamaklarınıza bir de şöyle cam gibi tertemiz bir denizı sığdırayım diyorsanız birazcık kilometre yapmanız gerekebilir. Bu yolculuğu keyifli hale getirmek için güzel bir Spotify  listesi ile birlikte kahve demleme aparatlarınızı ve sohbeti bol karantina eşinizi yanınıza almakla fazlasıyla yeterli olacaktır. 

Cunda Adası Yunda Pastanesi
Cunda Adası Yunda Pastanesi | Fotoğraf: Gizem Durmuş

Yolculuğumuz esnasında gün batımını yakalayabilmek için ufak bir mola verdik. Yolun geri kalanına daha enerjik devam edebilmek için taşınabilir kahve aparatlarımızla taptaze bir filtre kahve yaptık. Araba ile gerçekleştireceğiniz 3-4 saatlik yolculuklarınızda mini kahve molalarınız için bir su ısıtıcı, V60 kahve demleyici ve tüketeceğiniz kadar filtre kahve almanız yeterli olacaktır. Güzel bir termosa sahipseniz eğer evinizden çıkmadan önce de makinanızda demlediğiniz kahveyi mola verinceye dek taze bir şekilde muhafaza edebilirsiniz.

Cunda’da Keşif Rotaları

Tosthane Cund
Tosthane Cunda | Fotoğraf: Tostane-cunda

Ayvalık’a vardığımızda fazla geçe kalmadan Airbnb üzerinden kiraladığımız evimizin anahtarlarını alıp kendimizi hemen Cunda’ya biraz canlı müzik eşliğinde yaz akşamının keyfini çıkarmaya attık. Karnımızın acıktığını farkedince meydanda bulunan Tosthane Cunda ‘da fazlasıyla doyurucu ve leziz bir Ayvalık tostu yedik. O güzel taş sokakların ve renkli kocaman pencereli evlerin akşamki güzelliğine hayran kaldık ve ertesi sabah erkenden kalkıp gün ışığında fotoğraflamaya karar verdik.

Ertesi sabah saat 06:00’da uyandık ve Cunda sokaklarını sabah ışığında keşfedip fotoğraflamaya başladık. Her biri birbirinden daha güzel olan sokaklar, kafe ve restoranlar muazzam bir şekilde dekore edilmişti. Aralarında en çok L’arencia ‘ya hayran kaldım ve gün içerisinde lezzetlerini mutlaka deneyimlemeye karar verdik.

6eabf416-2373-4407-89e6-e7ec3f4ad135
Cumhuriyet Fırını | Fotoğraf: Gizem Durmuş

Saat 09:00 ile 15:00 arası gerçekleşecek olan kısıtlı sokağa çıkma yasağı başlamadan önce evimizde güzel bir kahvaltı yapabilmek için Cumhuriyet Fırını’nın çıtır simitlerinden ve yumuşacık poaçalarından aldık. Bu leziz alışverişiniz için 10 dakikalık ufacık bir kuyrukta bekleyebileceğinizi bilmenizi isterim. Saatlerimiz 09:00’a yaklaştığında Ayvalık’taki evimizde vakit geçirmek üzere tekrar yola koyulduk.

Sonunda gündüz vakti minicik ama kullanışlı alanlara sahip olan evimizde mükellef bir kahvaltı için hazırız. Normalde evde pek vakit geçirmediğimiz seyahatlerimizde mümkün olduğunca uygun fiyatlı konaklama alanlarını tercih etmek en güzeli. Ancak kısıtlı sokağa çıkma yasağı söz konusu olunca “İyi ki!” dedirten bu evde konaklamak bizi çok mutlu etti. Rum mahallesinde olan bu ev Ayvalık’ın en tepesinde ve her sokağından geçerken mutlaka güzel bir deniz manzarası sunuyor. Üstelik evin arka kısmındaki avlusu size kendinizi en yakın arkadaşınız ile kafedeymişsiniz gibi hissettirecek bir yapıya sahip.

Konakladığımız ev ve arka bahçesi
Konakladığımız Ev ve Arka Bahçesi | Fotoğraf: Gizem Durmuş

Evimize doyduğumuz mini karantina süresi boyunca bolca dinlendik ve günün geri kalanını planlamaya koyulduk. Sezonun ilk deniz açılışını yapacağımızdan yakınlarda gidebileceğimiz en güzel plajları araştırdık ve Badavut Plajı‘na gitmeye karar verdik. Plajın bir kısmında özel işletmeler bir kısmında ise halka açık bölüm bulunuyordu. Kendimize mümkün olduğunca sakin bir yer bulduk. Denizin ilk girişi çakıllıydı fakat biraz ilerlediğinizde kum ve berrak bir kısma ulaşabiliyorsunuz. Sığ bir denizi var, keyif yapmak için ideal. Ancak görsel olarak tatmin olduğumu söyleyemem bu nedenle fotoğraflamayı pas geçtim.

Cunda’da Lezzet Durakları

Hafif bir açlık hissi ile birlikte Cumartesi akşamını doyasıya keyifli geçirmek üzere kendimizi tekrar o güzel taş sokaklara verdik. Hem hafif geçiştireceğimiz hem de bölgeye özel mezelerden deneyebilmek için Adab Çorbacısı ‘na oturuverdik hemen. Ben bölgenin 7 özel otundan yapılmış çorbasını tercih ettim. Bir de bademli çorbası var ki tattığım için hiç pişman değilim. Ortaya da her yazlık bölgede yenilmesi gereken mücver, kabak çiçeği dolması ve bölgeye özel 5 farklı meze söyledik. Her birinden tatmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Akşamın ilerleyen saatlerinde ufacık bir günah işleyerek meşhur Karadeniz Pastanesi ‘nin tatlılarından yemesek olmazdı. Böğürtlenli tartı çok severim, birde yanına damla sakızlı bir türk kahvesi ile akşamı sonlandırdık. 

Pissa Koyu ve Bademli Köyü

Pissa Koyu
Pissa Koyu | Fotoğraf: Gizem Durmuş

İzole bir tatilin olmazsa olmaz kuralından bir tanesi sabahın en erken saatlerinde yola çıkmak ki her yer bomboş oluyor. Rahatlıkla gezip, muhteşem fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Pazar sabahı bizde bu kurala uyup 06:00’da uyandık ve yollara döküldük. Bu sefer denizin tadını doyasıya çıkarabilmek için istikametimizi biraz daha güneye çevirdik. Ayvalık’tan yaklaşık 1 saat süren yolculuğumuz sonrası İzmir sınırlarına girip, Pissa Koyu’na ulaştık.

Bademli Köyü’nü geçtikten sonra yolun yaklaşık 10 dakikası çakıl ve bol çukurlu bir yol ile geçiyor. Ancak varış sağladığınızda turkuaz, cam gibi bir denizin sizi beklediğini göreceksiniz. Araçların park edildiği alandan denizi tepeden görebiliyorsunuz, muazzam fotoğraflar için ideal birkaç noktası var. Hafif bir yokuştan aşağı indiğinizde ise plaja ulaşabiliyorsunuz. Kamp yapanlar da vardı, kendimize kimsenin olmadığı bir yer belirleyip yol yorgunluğunu atmak için kahvemizi demlemeye koyulduk. Ardından da kalabalık olmadan denizin bolca tadını çıkardık.

Pissa Koyu’nda kalabalık artmaya başlayınca hemen dönüş yoluna geçme kararı aldık. Dikili’nin koylarına gidip gelirken Bademli Köyü’nden mutlaka geçeceksiniz. Karnımız da acıkmışken köy meydanında bir gözleme yemek istedik. Eğer uğrarsanız minik bir mola ve yine güzel fotoğraflar için köyün sokakları sizi oldukça tatmin edecektir. Hatta köy sokaklarında dolaşırken satılık bir köy evine bile rastladık, şehirden taşınıp denize yakın doğal bir köyde yaşama hayallerine kapıldığımızı bile söyleyebilirim

Cunda Taksiyarhis Rahmi Koç Müzesi
Cunda Taksiyarhis Rahmi Koç Müzesi | Fotoğraf: rmk-museum.org

Mini seyahatimizin son saatlerine gelirken Cunda’da uğramamız gereken bir lokasyon daha vardı. Daha önceleri Taksiyarhis Kilisesi olan ve restorasyon ile birlikte Koç Müzesi haline gelen bu muazzam yer adeta İstanbul’daki Rahmi Koç Müzesi ‘nin minyatür bir versiyonu gibiydi. Koç çalışanları yanında 1 kişi ile birlikte ücretsiz olarak giriş yapabiliyor. Öğrenci giriş bileti 5 TL, normal giriş ücreti ise 10 TL gibi gayet makul. Cunda’ya uğrarsanız bu kültürel mekanı mutlaka gezmenizi öneririm.

Fotoğraflarda gördüğünüz üzere kafeler, sokaklar, plajlar hala çoğunlukla boş. Boş olmasa da pandemi devam ettiği sürece sizlere en az yoğunluğun olduğu saatleri tercih etmeye çalışmanızı öneririm. Hepimiz uzun süren karantina sürecimiz sonrası dostlarımızla kalabalığın içinde yaptığımız bol sohbetli ortamları özlemiş durumdayız. Uygun bir haftasonu bulursanız eğer yanınıza karantina eşinizi alıp, neredeyse 48 saat süren bu mini seyahate sizler de çıkabilirsiniz. Yol uzak, zaman az diye çekinmeden, güzel bir plan ile olabildiğince dolu hafta sonu planlarınız olması dileğimle…

Kapak Fotoğrafı: Unsplash.com/@stilclassics

İlginizi çekebilir: Yaprak Civan’dan Kaş Yeme-İçme Rehberi