Modern Aşkın McDonaldslaştırılması: Kaydır, Eşleş, Tüket
Dijitalleşme, hayatımızın her alanında köklü değişimlere yol açtı diye klişe bir başlangıç yapmak istiyorum çünkü en büyük gerçek bu: köklü değişimler. Yani artık bazı şeylerin geri dönüşü yok ve sadece dönüştüğünü kabullenip nasıl yorumlayacağımız ya da hayatımızda, kendi çemberimizde bunu nasıl anlamlandıracağımız önemli.
Bu değişimlerin en belirgin olduğu alanlardan biri de tabii ki ilişkiler. Mobil uygulamalar ve sosyal medya platformları, ilişkilerin kurulma ve sürdürülme biçimini “kaydır, eşleş, tüket” modeli haline getirdi. Adeta yeni dünyanın mottosu haline gelen bu dönüşümü anlamak için Mcdonaldlaştırma kavramının da iyice anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. “Toplumun Mcdonaldlaştırılması” kitabında George Ritzer’in tanımladığı bu kavram, modern toplumun tutunduğu kapitalist tüketim kültüründen öte, bence dijital çağın ilişkilerine de ışık tutuyor.
Dijital İlişkilerin Yeni Normları: Hız, Verimlilik ve Tahmin Edilebilirlik
Ritzer, Mcdonaldlaştırma kavramını tanımlarken modern toplumun hız, verimlilik, tahmin edilebilirlik ve kontrol üzerine inşa edildiğini vurgular. Bu unsurlar, dijital ilişkilerin doğasında da belirgin şekilde kendini gösterir. Örneğin, flört uygulamaları, kullanıcılarına hızlı ve verimli bir eşleşme süreci sunmayı vaat eder. Parmağınızı sağa kaydırmanız, dakikalar içinde yeni bir potansiyel partnerle eşleşmenizi sağlar. Bu hız, Ritzer’in “fast food” kültüründeki hızlı hizmet anlayışıyla paralellik gösterir. İlişkiler, tıpkı bir hamburger siparişi gibi hızlı bir şekilde alınır, tüketilir ve çoğu zaman bir sonraki tüketim için yerini başka birine bırakır.
Mcdonaldlaştırma, aynı zamanda insan ilişkilerinin metalaşması anlamına gelir. Nasıl ki fast food restoranlarında yemek, bir deneyimden çok bir ürün tüketimi haline geliyorsa aynı şekilde, dijital platformlarda ilişkiler de birer tüketim malzemesi olarak görülüyor. Kullanıcılar, yüzlerce profil arasından seçim yaparken potansiyel partnerler birer ürün gibi değerlendiriliyor. Yani eşleştiğiniz kişiyi beğenmediğinizde hızlıca bir diğerine geçebilir, hızlı bir şekilde yeni bir eşleşme bulabilirsiniz. Bu metalaşma, duygusal yatırımların azalmasına ve ilişkilerin yüzeyselleşmesine yol açıyor. Dolayısıyla her şeyin hızla tüketildiği bir dünyada, derin bağlar kurmak zorlaşır demek isterdim ama imkansızlaşıyor.
İlişkilerin Programlanabilir Doğası: Kontrol ve Rasyonellik
Ritzer’in Mcdonaldlaştırma kavramında vurguladığı bir diğer önemli unsur, kontrol ve rasyonelliktir. Flört uygulamaları, kullanıcılarına mükemmel eşleşmeyi bulma vaadi sunarken bu süreci algoritmalarla kontrol altına alır. Bu algoritmalar, kullanıcıların tercihlerini analiz eder, en uygun profilleri sunar ve eşleşmelerin gerçekleşmesini sağlar. Bu rasyonellik ve kontrol, ilişkilerin de programlanabilir ve yönetilebilir birer süreç haline gelmesine neden olur. Ancak bu durum, mantığa uygun görülse de gittikçe nesli tükenen duygusal emeğin ve kendiliğindenliğin kaybolmasına, ilişkilerin mekanikleşmesine ve insan doğasına aykırı bir hale gelmesine yol açıyor.
Mcdonaldlaştırılmış Aşkın Sonuçları
Mcdonaldlaştırma, bireyleri tatminsizlik hissi ile baş başa bırakır. Fast food yemeği hızlıca tüketilir, ancak kısa süre sonra tekrar açlık hissi doğar. Dijital ilişkilerde de benzer bir durum söz konusudur. Hızla kurulan ve tüketilen ilişkiler, derin bir bağ kuramadan sona erer ve bireyler sürekli bir arayış içinde kalır. Bu döngü, ilişkilerin yüzeyselleşmesine ve tatmin edici bir ilişki deneyiminin elde edilememesine neden olur. Bu deneyimin elde edilememesiyle gelişen yüzeysellik ve sıradanlık, artık ilişkilerin hepsinin birbirinin aynı olmasını ve birçok kişinin benzer döngülerde takılıp kalmasını da yaratmış oluyor.
Ritzer’in Mcdonaldlaştırma teorisi, sadece modern toplum dinamikleri hakkında değil dijital dünyadaki ilişkilerin hızla tüketilen ve derinlikten yoksun birer metaya dönüşmesini anlamak için güçlü bir anlatım sunuyor bana göre. Belki, ilişkileri hızlı tüketilen birer üründen öte, emek verilmesi gereken değerli bağlar olarak görmek, bu dönüşümü dengeleyebilir. Tabii “Kaydır, eşleş, tüket” kültürüne duygusal dayanıklılık geliştirmede ustalaşabilirsek!
Kapak Fotoğrafı: freepik.com
İlginizi çekebilir: Gizem Kalaç’tan Bağ-lan-ma
İlk yorumu siz yazın!