En son 2018 yılında Hippi (Hippie) isimli kitabının çevirisiyle tekrar buluşmuştuk Paulo Coelho ile. Ülkemizde oldukça sevilen ve tanınan Portekizli yazar, bu sefer karşımıza Okçu’nun Yolu ile çıkıyor. Emrah İmre’nin dilimize kazandırdığı Okçu’nun Yolu, Murat Kalkavan’ın minimalist illüstrasyonlarıyla zenginleştirilmiş olarak Can Yayınları’ndan çıkarak raflarda yerini aldı. Kısa ama öz anlatımıyla hayata dair ilham veren bu eser, uzun süre akıllarda kalacak gibi duruyor. 

image1-42
Okçu’nun Yolu | Fotoğraf: Mihriban Çerçi 

Okçu’nun Yolu, Paulo Coelho 

Paulo Coelho ile ilk defa ortaokuldayken Simyacı romanıyla tanışmıştım. Daha tek bir kitabını okuduktan sonra, Coelho için kararımı vermiştim bile. Tamam, bu benim yazarım… Zamanla Coelho’nun büyülü dünyası vazgeçilmezim oldu. Her romanından ayrı bir tat aldım, anlatılması güç duygular hissettim. Coelho hakikaten büyülü bir yazar, farklı bir dünyası var. 

Okçu’nun Yolu ne hikmetse beni diğer kitaplarına nispeten daha çok heyecanlandırdı. Sanırım bunda Coelho’nun kitabını olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz’a adamış olmasının da büyük bir payı var. Videoyu görür görmez müthiş bir gurur ve mutluluk hissettim. Bu mutluluk kitaba karşı olan heyecanımı daha da arttırdı. 

youtube play youtube play

Okçu’nun Yolu su gibi akıp giden, bir okçu üzerinden tüm insanlara sunulan felsefi bir öğreti olma niteliği taşıyor. Kitabın arka yüzünde anlatılan konu şu şekilde: “Ülkenin en mahir okçusu Tetsuya bir köyde mütevazı bir marangoz olarak yaşamını sürdürmekteyken bir gün uzak diyarlardan gelen bir okçu ona meydan okur… Tetsuya bu meydan okumayı kabul ederek okçuluk felsefesini hem yabancı okçuya hem de köyün delikanlılarından birine aktaracaktır.”

Okçu, hepimiziz. Hepimiz bir amaç uğruna savaşıyor veya uğruna savaşacak bir amaç arıyoruz. Hepimiz hedefi tutturmak için çabalıyoruz, niyet ediyoruz. Ne kadar başarısız atış yaparsak yapalım, hedefi tutturmak için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz. Bazen vazgeçiyoruz, inancımızı kaybediyoruz fakat “okçunun yolunun sonu olmayan bir yol olduğunu” da biliyoruz. 

Okun yaydan çıkıp hedefe varmaya çalıştığı yol o kadar uzun ki aslında. Coelho satırlarında bize bunu hatırlatıyor. Başarı, her halükarda uzun ve yorucu bir yolculuğu şart koşuyor. Bu yolculuk kararlılığı ve sabrı gerektirdiği gibi, tıpkı oku ve yayı tutuşun önemi gibi ince ayrıntıları da beraberinde getiriyor. Oku fırlattığımızda artık elimizden gelen her şeyi yapıp beklemeye koyuluruz. Ya korkarız kendimize güvensizliğimizden, ya da huzurla bekleriz inandığımız başarıyı, hedefi vurmayı. 

image1a
Okçu’nun Yolu| Fotoğraf: Mihriban Çerçi 

Yaptığımız işte tıpkı okçu gibi, ilk başta acemiyiz, öğreniriz, pişeriz, usta oluruz ve en sonunda yaptığımız işle bütünleşiriz. Baştaki ve sondaki biz aynı değiliz artık. 

“Her okun uçuşu farklıdır. Bin ok atarsan, bini de sana farklı bir yol gösterecektir: Okçu’nun Yolu işte budur.” 

                                     Kapak Fotoğrafı: Pinterest

İlginizi çekebilir: Mihriban Çerçi’den Çağdaş Yunan Edebiyatından Üç Eser