Hepimizin tüm vaktini evde geçirdiği bu günlerde dizi stoklarımız da tükendi. Netflix’in altından girdik üstünde çıktık. Normalde olsa bunu izlemem ama “yoklukta izleniyor” dediğimiz şeyleri bile izledik. Netflix’in hayatımıza girdiği günden beri aslında dizi izleme alışkanlıklarımız değişti, online dizi izleme platformları arasında en popüler olan Netflix dışında alternatiflere pek de şans vermez olduk. Şimdi size farklı bir önerim var, Blutv’nin yayın hakkına sahip olduğu, gözümüzün bebeği Benedict Cumberbatch’ın 2018 yapımı mini dizisi Patrick Melrose. Bence kaçırmamız gereken harika bir drama.  

Patrick Melrose
Patrick Melrose | Fotoğraf: express.co.uk/

Edward St. Aubyn’in yarı otobiyografik roman serisinden uyarlanan dizi, IMDB’de 8.1 puana sahip. Oldukça yavaş akan 5 bölümlük mini serinin her bölümü yaklaşık bir saat sürüyor. Dizide; Patrick Melrose rolünde izlediğimiz ve bizlere tarifsiz bir oyunculuk şöleni yaşatan Benedict Cumberbatch’ı, babası David Melrose rolünde ise uzun zamandır görmeye hasret kaldığımız Hugo Weaving’i seyrediyoruz. 

Blutv, “Babası tarafından istismar edilen, alkolik ve sorunlu bir kişiliğe sahip Patrick Melrose’un hayatının evreleri anlatılıyor. 3 farklı zaman ve mekanda geçen dizide, Patrick’in kendini rehabilite etmeye çalışmasını, babasının ölümünü, iyi bir baba olma konusundaki kişisel çabalarını ve birçok çocukluk travması ile mücadelesine şahit oluyoruz. Emmy adaylığı bulunan David Nicholls’un kaleme aldığı ve yine Emmy’ye aday Edward Berger’in yönetmenliğini üstlendiği dizi, bu yıl En İyi Mini Dizi dahil 5 dalda Emmy adayı.” ifadesiyle tanıyor bu mini seriyi.

Dizi, aynı seneye damgasını vuran ve Versace suikastini konu alan The Assassination of Gianni Versace: American Crime Story‘ye ve Black Mirror‘a aday olduğu tüm ödülleri kaptırmasına rağmen; 2019 BAFTA Ödülleri’nde En İyi Mini Seri ödülünün sahibi oluyor. Benedict Cumberbatch ise En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülüyor.

youtube play youtube play

Bilindik türden bir hikayeyi New York, Londra ve Lacoste üzerinden anlatan dizinin her bölümü Patrick’in hayatının belli bir dönemine odaklanarak kurgulanmış. İlk bölüm genel olarak diyalogdan uzak. Benedict Cumberbatch’ın monologlarının ağır bastığı harika bir sekans izliyoruz. İlk bölümün başında Patrick’in babasının ölümünü öğrendiği telefon konuşmasının devamında derin bir sessizlik karşılıyor bizleri. Bu sessizliğin arkasındaki çocuk kahkahalarıyla birlikte, Patrick’in acıyla karışık gülümsemesinin de eşliğinde başlayan Cat Stevens’ın Wild World parçası izleyicide vurucu bir etki bırakıyor. Okurken arfa fonda çalsın diyenler için yukarıya tık tık.

Devam eden bölümlerde Patrick’in travmalarını flash backlerle izlemeye devam ediyoruz. Çocukluk travmalarını, dibe vuruşunu, çıkmaya çalışmasını; geçmişiyle, babası olmamak için kendisiyle verdiği mücadeleyi beş bölüm boyunca izlediğimiz dizide, leitmotif olarak sürekli karşımıza çıkan yeşil kertelkele ise sembolize ettiği anlam bakımından oldukça önemli bir yer tutuyor. Yeşilin umudu, kertenkelenin ise Roma mitolojisinde ölüm ve dirilişi temsil ettiği biliniyor. Patrick’in hayatından kesitler izlediğimiz seride Patrick’in her defasında nasıl yıkılıp tekrar ayağa kalkmaya çalıştığını görüyoruz. 

Patrick Melrose
Patrick Melrose | Fotoğraf: IMDb

Oyunculuklar, müzikler, çekim, kurgu, senaryo derken son zamanlarda izleyebileceğimiz en kaliteli işlerden biri, harika bir drama olan Patrick Melrose kesinlikle şans verilmeyi hak ediyor. 

youtube play youtube play

Kapak Fotoğrafı: BAFTA Guru

İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Netflix Dizi Önerileri