

Salıncak: Geçmiş ve Obsesyonlarla Sallananların Hikâyesi
kumbaracı50 ve Vigor Sanat’ın yapımcılığını üstlendiği; Gülhan Kadim’in yazıp yönettiği Salıncak, 20 Ocak Pazartesi günü Baba Sahne’de prömiyerini yaptı. Orta yaşlı iki kardeşin bir evin odasında kendi geçmiş travmaları, takıntılarıyla baş başa kalmalarını ele alan oyun, örtbas edilen travma, kardeş dinamikleri ve obsesyon gibi kavramları ele alarak seyirciyi düşünmeye sevk ediyor. Üstelik Hazal Türesan ve Yiğit Sertdemir’in oyunculukları oyunun parlayan özellikleri arasında yerini alıyor.
Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.
Travmayla Sallananların Hikâyesi
Salıncak, iki orta yaşlı kardeş, Bahar ve Kerem’in yaşadığı bir evde geçiyor. Kerem, başlangıçta açıklanamayan nedenlerle evden çıkamaz ve kendini gemi maketi yapımına adıyor. Bahar ise yalnızca Kerem’in kardeşi değil, aynı zamanda annesi gibi davranıyor. Ancak Kerem evden çıkmak istediğinde, Bahar otoritesini onun üzerinde hissettiriyor. Oyun boyunca, Kerem’in çocukken karıştığı bir taciz meselesinin izleri, Bahar’ın kilo takıntısıyla ve anneleriyle ilgili travmalarla birleşerek gün yüzüne çıkıyor.
Oyunun isminin neden “Salıncak” olduğu, Bahar ve Kerem’in oyun sırasında oynadıkları serbest çağrışım oyunu ile yavaş yavaş anlaşılıyor. Sonunda, Kerem’in karıştığı taciz meselesinin, salıncakların olduğu bir yerde gerçekleştiğini öğreniyoruz. Salıncak, bir yandan çocukluğu—ama travmalı bir çocukluğu—hatırlatırken diğer yandan salıncağın hareketi güvensizliği temsil ediyor.
Kerem’in gemi yapma isteği ise oyun sonunda annesiyle olan ilişkisini işaret ediyor. Annesinin geçmişte denizde boğularak öldüğünü düşünüyor. Gemi yapımı, annesini hatırlama ve onun travmasıyla baş etme yöntemi ya da baş edememesinin bir ifadesi. Aynı zamanda gemi, Kerem için bir sığınak işlevi görüyor; çünkü evden çıkamaz ve insanlardan korkuyor. Gemi, onun korunaklı alanıdır ve belki de çocukluğunun kirlenmeyen yanlarını temsil ediyor.
Dilemmadaki Kardeşler
Oyunun öne çıkan unsurlarından biri, Hazal Türesan ve Yiğit Sertdemir’in canlandırdığı Bahar ve Kerem kardeşler arasındaki dinamik. Bahar, kardeşler arasında anne rolünü üstlenen, baskın bir figür olarak Kerem’in dış dünya ile bağlantısını sağlıyor. Kerem ise çocukluğundan çıkamamış, dış dünyadan sürekli zarar bekleyen, paranoyak ve içe kapanık davranışlar sergiler.
İki kardeşin motif haline gelen çocuk oyunlarını oynamaları ve Bahar’ın Kerem’le bazen kardeşi, bazen çocuğu gibi konuşması, aralarındaki dengesiz dinamiği ortaya koyuyor. Ancak travmaya maruz kalan kişi yalnızca Kerem değildir; Bahar da travma yaşamıştır. Bahar’ın travmasının kaynağı detaylandırılmasa da beden dismorfisi ve kilosuna yönelik takıntılı bir tutum sergilemesi dikkat çeker.
Mert Kaya’nın tasarladığı video projeksiyonları ve Başak Özdoğan’ın dekor tasarımı, kardeşlerin zihinsel yapısını ve oyunun giderek tırmanan gerilimini başarıyla yansıtıyor. Videolarda pencerenin giderek küçülmesi, salıncak çizimleri ve kardeşlerin görüntülerinin oyunla eş zamanlı yer alması, seyir deneyimini güçlendiriyor. Ayrıca oyunda, notlar, kâğıtlar ve defterler önemli bir motif olarak öne çıkıyor. Karakterlerin kendi geçmişlerini birleştirme çabaları ve Bahar’ın Kerem’e yazdığı hatırlatma notları, kardeşlerin kusurlu hafızalarına işaret ediyor.
Bireyselden Toplumsala Travmalar
Salıncak, bireysel travmaları, unutmayı ve hatırlamayı ele alırken, bu travmaların kişinin toplumla bağlarını nasıl kopardığını da işliyor. Oyun, travmaların ve hatırlamanın toplumsal boyutuna da dikkat çekiyor. Bahar’ın, oyunun başında Kerem’e yalnızca MasterChef izlemesine izin verip diğer televizyon programlarını ve dışarı çıkmayı yasaklaması, toplumsal yayın yasaklarını ve kolektif hafızadaki travmaların nasıl örtbas edildiğini simgeliyor.
Oyunda tekrar eden bir motif, Kerem’e yazıldığı düşünülen bir nottur. Bu notta, yazarın Kerem’le yüzleşmek istediği ve Kerem’in özürlerinin yetersiz olduğunu belirttiği ifade ediliyor. Toplumdaki failler ve kurbanlar da arkalarında benzer notlar bırakıyor. Bu tür notlar, toplumsal travmaların kökenine inmemize ve—şanslıysak—onlarla yüzleşmemize olanak tanıyor.
Kerem ve Bahar’ın oyunda tüm eşyalarını ortaya sermeleri ve sonlara doğru yarı çıplak kalmaları, gerçeğin çıplaklığına doğru atılan adımları temsil ediyor. Salıncak, bireysel ve toplumsal travmaların, obsesyonların ve bastırılan gerçeklerin sonunda gün yüzüne çıkması gerektiğini hatırlatıyor. Sonuç olarak, Salıncak, ele aldığı temalarla izleyicileri düşündüren ve oyunculuklarıyla sezonun en etkileyici oyunlarından biri haline gelen bir yapım olarak öne çıkıyor.
Kapak Fotoğrafı: Salıncak
İlginizi çekebilir: Halil Şimşek’ten Gece Diyarı
İlk yorumu siz yazın!