Hafta içi hafta sonu fark etmez, İstanbul’daysanız bile bir günü bambaşka bir ilçede geçirmek ister misiniz? Gelin Şile’ye ve Şile Feneri’ne gidelim beraber… Hiç pişman olmayacaksınız.

fener1
Şile Feneri: İstanbul’un En Görkemli Işığı ile Tanışın

Şile, Karadeniz kıyısında yer alan, İstanbul’a 70 km uzaklıkta bir ilçe. Uzun sahili ile özellikle İstanbulluların ve hafta sonu tatilcilerinin akınına uğrayan Şile, çevre köyleriyle de dört mevsimi hareketli yaşayan bir bölge. Mağaraları ile Roma baskısından kaçan Hristiyanlara sığınak görevi gören Şile’nin, MÖ 7. yüzyılda kurulduğu tahmin ediliyor. Günümüze gelinceye dek Aschil, Philee, Artene ve Kilia isimleri ile anılan Şile’de Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlılardan kalan zengin tarihi eseler yer alıyor. Yazın plajları çok kalabalık olsa da benim en çok sevdiğim mevsim bahar ayları. En sevdiğim yer ise Şile Feneri.

Şile Feneri

sile-feneri
Şile Feneri

Şile Feneri, dünyanın etkin olarak görev yapan en büyük ikinci deniz feneri. 15 yıl hükümdar kaldığı sürede sahillere birçok deniz feneri yaptıran Sultan Abdülaziz tarafından, 1858-1859 yılları arasında Fransızlara inşa ettirilmiş. Esas görevi Kırım Savaşı sırasında İstanbul Boğazı’na girecek gemilere yol göstermek olan fener, ışığını yaklaşık 56 kilometre uzağa gönderebiliyor. Fenerin ışığı açık havalarda İstanbul Boğazı’ndan görülebiliyor.

60 mt yüksekliğindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş fener, 110 cm kalınlığında örtme taş kuleye sahip ve 19 mt yüksekliğinde. Taş kısmını Türk mimarlar tasarlarken, metal aksamı ve mercek kristal sistemi de Paris’ten bir fabrikadan gelmiş. Üzerine yatay olarak boyanan siyah ve beyaz renkler, deniz fenerinin gündüz vakitlerinde iyi bir şekilde görünebilmesi, rahatlıkla seçilebilmesi için düşünülmüş.

Şile Feneri, inşa edildiği ilk yıllarda fitilli gaz yağı lambası kullanarak ışıklandırma sağlarmış. Ancak 1968 yılından itibaren aydınlatmasını, 1000W’lık elektrik lambası ile gerçekleştiriyor. Hava alacakaranlık olduğunda fenerin görüntüsü sizi masallarda hissettirecek kadar güzel oluyor.

İçerisini gezmek isterseniz, yaz sezonunda Pazartesi günleri hariç haftanın tüm günleri 10:00-16:00 saatleri arasında müze olarak ziyaretçilere açık. Müzede, önceden kullanılan tarihi fenerler sergileniyor. Bunun yanında gemicilik tarihine ışık tutacak antika eşyalar da ziyaretçilere sergilenen diğer eserler arasında yer alıyor. Zamanında kullanılan, bugün artık antika değerini almış eşyalar ve gaz lambaları feneri daha da ilgi çekici kılıyor şüphesiz.

Konum için tıklayın.

Kavala Parkı

Feneri geçip denize doğru yürüdüğünüzde ise fotoğraf çekmek ve biraz dinlenmek için Kavala Parkı’nı görüyorsunuz. Tarihi kalenin ve deniz fenerinin farklı açılardan fotoğraflarını, uçurumun kenarında, büyüleyici bir manzaraya sahip olan Kavala Parkı’nın içerisinde gezerek çekebilirsiniz. Kavala Parkı içinde kahve molası da vermelisiniz. Denize uzaktan da baksanız Şile Feneri’ne yakından bakmayı unutmayın! Benim bulduğum kadar masalsı bulmanız dileğiyle…

Konum için tıklayın.

Peki Şile’de Ne Yapılır?

_Limanda taze balık yiyebileceğiniz restoranlar var, örneğin Mihman Balık veya İskorpit. Karadeniz barbunu varsa, denemeden dönmeyin!

_Yazın rahatlıkla giyebileceğiniz Şile bezi elbiselere göz atmak için Üsküdar Caddesi üstündeki dükkanlara uğramalısınız.

_Üsküdar Caddesi üstündeki tarihi çeşmenin yakınında,çeşme kadar tarihi bir fırın var. El yapımı un kurabiyelerinin müdavimi olabilirsiniz. Tuzlu halkaları da çok iyi.

_Kaybolun Şile sokaklarında istediğiniz gibi, korkmayın. Mevsim sonbaharsa, Karadeniz’in sert havasına karşı önleminizi alın ve kaybolun. Öyle güzel, öyle sıcakkanlı bir yer ki zaten gezmek size huzur verecek.

_Zamanınız ve ek birkaç gününüz varsa 30 km uzaklıktaki Ağva’ya da gidebilir, denizle nehrin zarif kavuşmasına şahit olabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Casa Lavanda Butik Otel

İlginizi çekebilir: İstanbul’a Yakın Tatil Yerleri: Gidebileceğiniz 10 Yer