Olabildiğince evde kalmaya devam ettiğimiz şu günlerde kitaplara belki de her zamankinden daha sık sarıldık. Ben yüksek lisans programım için son ödevlerini yetiştirmekle uğraşırken biraz aksatsam da evde olduğum bu süre zarfında güzel kitaplar okuma fırsatı elde ettim. Bu yazımda da İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar kitabı başta olmak üzere dört kitaba yer verdim. Listemde yer alan kitapların hepsini çok beğendiğim söylenemez, fakat üzerlerinde konuşulmaya değer gördüklerimi de buraya dahil etmek istedim. Bol huzurlu ve kitaplı günler dilerim! 

Farklı Türlerden 4 Kitap | Fotoğraf: İrem Yavuz

Suskunlar, İhsan Oktay Anar

İhsan Oktay Anar, Türk Edebiyatı’nda en sevdiğim yazar desem kesinlikle abartmış olmam! Kendisiyle Puslu Kıtalar Atlası ile tanışmış, Efrasiyab’ın Hikayeleri ile iyice kaynaşmıştım. Açıkçası Suskunlar’ı okuduktan sonraki hislerimi tarif bile edemiyorum! Postmodern roman sevmeyenlerin koşarak uzaklaşacağı, postmodern ve büyülü gerçekçi romanları sevenlerin ise bayılacağı bir kitap Suskunlar. 17. yüzyıl İstanbul’unda geçen romanda olaylar Kalın Musa, oğlu Veysel ve onun ikizleri Davut ile Eflatun’un çevresinde gelişiyor. Şehrin ünlü musikişinaslarının “hayat nefesi”ne sahip olmak amacıyla Tağut (Şeytan) tarafından öldürülmesini anlatan roman, arka planda verdiği küçük öykücüklerle tam bir postmodern roman taslağı çiziyor. Felsefe, mitoloji, musiki ve tasavvuftan bolca faydalanan yazar ayrıca kutsal kitaplara da göndermelerde bulunuyor. Postmodern roman okumak çok kolay olmasa da Suskunlar’ı okurken yazarın hayal gücüne hayran kalacağınızı ve kitabı elinizden bırakamayacağınızı garanti ediyorum.

Kitabı satın almak için tıklayın

Kvaidan- Tuhaf Şeylere Dair Hikâyeler, Lafcadio Hearn

Kvaidan-Tuhaf Şeylere Dair Hikâyeler” benim uzun zamandır okuduğum en güzel öykü kitaplarından biriydi. Özellikle korku türünü sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum, zira içinde gerçekten ürkütücü olabilecek birkaç öykü var! Kitaptaki öykülerin hemen hemen hepsi gerçekten güzel ve ilgi çekici fakat aralarından bazıları özellikle benim için dikkat çekiciydi. Kişinin, kendi doğurmamış olsa bile bir çocuğu canından daha çok sevebileceğini anlatan “Sütannenin Kirazı“, Japon mitolojisinde doğaüstü varlık olarak bilinen Rokuro-Kubi’den ismini alan tüyler ürpertici hikaye. Bir eve dadanan ölünün çekmecedeki mektubun yok edilmesiyle ruhunun huzura ermesini anlatan “Ölünün Sırrı” da kitaptaki dikkat çekici hikayelerden biri. Tüyler ürpertici ve aynı zamanda tuhaf bir şeyler okumak istiyorum derseniz, Kvaidan’ı şiddetle tavsiye ediyorum.

Kitabı satın almak için tıklayın

Küresel Roman: 21. Yüzyılda Dünyayı Yazmak, Adam Kirsch

Adam Kirsch bu kitabında, “Küresel roman” ve “Ulusal Edebiyat/ Dünya Edebiyatı” kavramları üzerinden farklı ülkelerden yazarların örnek olarak seçtiği çeşitli romanlarını inceliyor. Goethe tarafından ortaya atılan “Weltliteratur” yani “Dünya Edebiyatı” kavramı, ulusal edebiyatın önemini yitirdiği günümüz edebiyatında ön plana çıkar. Yazarın da örneklerle belirttiği gibi aslında küresel roman, İngilizcenin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer diller ve ülkeler üzerindeki hegemonyasından başka bir şey değildir. İngilizcenin kurduğu bu baskı, diğer ülke yazarlarının kendilerini taşralı gibi hissetmelerine sebep olur. Durum böyle olunca “Küresel Roman” kavramı aslında pek de masum değildir diyebiliriz. Türkiye’den de Orhan Pamuk’un “Kar” romanının seçildiği bu kitap benim üzerinde yeterince düşünmediğim bazı şeyleri fark etmeme yaradı açıkçası. Bu konuda okumalar yapmak isteyenlere öneriyorum.

Kitabı satın almak için tıklayın

Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar, Haz. Scarlett Curtis

Okuduğum kitaplar arasında belki de en az sevdiğim “Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar” oldu. Aslında hiç sevmedim diyemem bu kitap için. Ama sanırım ben biraz beklentilerimi yüksek tuttum ve beklediğimi bulamadım. Kitap adından da anlaşılacağı üzere, toplumun kadınlara dair en büyük yanılgılarından birini, kadınların pembe renginden nefret ettiği yanılgısına ve bununla birlikte bazı başka “yanılgı”lara değiniyor. Aslında bu kitap için Emma Watson, Evanna Lynch, Saoirse Ronan, Scarlett Curtis ve daha pek çok ismin kendi feminist hikayeleri üzerine bir derleme diyebiliriz. Kısacası kitabın anlatmaya çalıştığı şey tam olarak şu: “Feministler düşündüğünüz gibi değiller!” Toplumdaki feministlere dair oluşan algıları yıkmayı hedefliyor da diyebiliriz bu kitap için. Bu algılardan biri de kitabın da başlığını oluşturan, “feministlerin pembe giymeyeceği” algısı elbette. Okuduğunuz zaman pişman olmayacağınız fakat yine de beklentilerinizi çok yüksek tutmamanız gereken bir kitap olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum. 

Kitabı satın almak için tıklayın

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@christinhumephoto

İlginizi çekebilir: Betilesis’ten Haziran 2020 Kitapları