Son uzun metrajlı filmini 2013’te izlediğimiz Hayao Miyazaki, The Boy and the Heron (Kimitachi wa Dō Ikiru ka) ile geri döndü. Genelde kadın ana karakterleri ile tanıdığımız usta sinemacı, otobiyografik ögeler içeren The Boy and the Heron’da başrole bir erkek çocuğunu koyuyor. Annesinin kaybı sonrasında şehir değiştiren ve yeni hayatına uyum sağlamakta zorlanan Mahito, bir gri balıkçılla karşılaşması ile sürükleyici bir maceraya atılıyor. Ülkemizde Çocuk ve Balıkçıl ismiyle ilk olarak Filmekimi’nde gösterilen ve 27 Ekim’de vizyona girecek eser, Miyazaki’nin en şahsi işi olarak görülüyor.

the-boy-and-the-heron-inceleme-miyazaki-3
The Boy and the Heron | Fotoğraf: GKIDS

2013 yapımı The Wind Rises’tan sonra emekliliğini duyuran Hayao Miyazaki, The Boy and the Heron projesiyle sözünden dönmüştü. Kendisinin sanatı bırakıp geri dönme konusundaki karnesi Teoman’la yarıştığı için çok da şaşırmadığımız bu dönüş, 10 yıl sonra meyvesini verdi. 60 animatörün geleneksel el çizimiyle çalıştığı 124 dakikalık anime, bildiğimiz Miyazaki tarzından hiç uzaklaşmıyor ve belki de 82 yaşındaki yönetmenin sinemaya veda mektubu niteliğini taşıyor.

Film, 2. Dünya Savaşı sırasında annesini kaybeden Mahito’ya odaklanıyor. Bu kayıp sonrası babası, ikinci bir evlilik yapıyor ve Mahito’yu da alıp şehir dışına yerleşiyor. Yas sürecinde yeni bir ev ve çevreye adapte olmakta zorlanan Mahito’nun karşısına bir gri balıkçıl çıkıyor. Konuşabilen bu balıkçıl, annesinin ölmediğini ima ederek Mahito’yu yeni evinin yakınlarındaki terk edilmiş kulede gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. 

the-boy-and-the-heron-inceleme-miyazaki-5
The Boy and the Heron | Fotoğraf: Japan Times

Buradan sonra The Boy and the Heron, tıpkı diğer Miyazaki filmlerinde olduğu gibi, usta yönetmenin beyin kıvrımlarında dolaştığımız bir rollercoaster’a dönüşüyor. Yepyeni bir dünyaya adım atıyor, Mahito’yla birlikte keşfediyor ve Studio Ghibli’nin etkileyici animasyonu eşliğinde insan-doğa ilişkisi, dünyanın yozlaşmışlığı, yas ve kayıp gibi konular üzerine düşünüyor, Miyazaki’nin hayal gücünden perdeye yansıyanları anlamlandırmaya çalışıyoruz.

The Boy and the Heron, Miyazaki’nin çocukluğundan parçalar taşıyor. Onun babası da filmdeki gibi savaş uçağı fabrikasında çalışmış. Savaş döneminde şehrin dışına taşınmak zorunda kalmışlar. Yani Mahito karakterini tasarlarken kendisinden ilham aldığı gerçeği yadsınamaz. Bunu sıkça yaptığını biliyoruz aslında, My Neighbor Totoro’da tedavi gören anne karakteri de kendi annesinin hastanede yattığı süreci yansıtıyordu mesela.

the-boy-and-the-heron-inceleme-miyazaki-1
The Boy and the Heron | Fotoğraf: Mashable

Fakat bu seferki kişisel dokunuşlarının çok daha vurucu olduğunu düşünüyorum. Annesini kaybeden bir çocuğun arayışını izliyoruz. Miyazaki’nin hayatında annesi çok güçlü bir figür, birçok karakterini annesinden ilham alarak yarattığı söyleniyor. Filmin böylesine bir kaybı kabullenme ve ardından hayata devam etme hususunu işlemesi, Miyazaki’yi “en sonuncu” emeklilik kararından döndürdüğü için ayrıca önemli bence.

Kalem tuttuğu müddetçe sanatsal faaliyetlerine devam edeceğinden emin olsak da, Ghibli çalışanları “bu, onun son filmi olmayacak” dese de Hayao Miyazaki’nin artık 82 yaşında olduğu bir gerçek. The Boy and the Heron’un 7 yılda tamamlanmasının sebepleri arasında el çiziminin kullanılması ve Covid sürecinin araya girmesinin yanında Miyazaki’nin ilerleyen yaşı da gösteriliyor. Dolayısıyla bir kaybı atlatmak hakkında çektiği yarı otobiyografik eserinde belki de biz izleyicilere bir mesaj vermek istiyor.

the-boy-and-the-heron-inceleme-miyazaki-4
The Boy and the Heron | Fotoğraf: IMDB

Japonya’da Temmuz ayında hiçbir reklam yapmadan, sadece tek bir posterle çok havalı bir şekilde vizyona girmiş olan The Boy and the Heron, dünyaya yeni açılıyor. ABD ve İngiltere gibi büyük pazarlarda ise Aralık’ta gösterime girecek. İngilizce seslendirme kadrosu da oldukça başarılı. Christian Bale, Dave Bautista, Gemma Chan, Willem Dafoe, Karen Fukuhara, Mark Hamill, Robert Pattinson, Florence Pugh gibi filmi tekrar izletebilecek isimler yer alıyor ekipte.

Miyazaki eserlerine aşina ve daha fazlasına ihtiyaç duymayan bir seyirciyseniz iki kere izlemenize, hatta sinemada gitmenize hiç gerek yok bence. Ancak Hayao Miyazaki ismini duyunca içini çocukça bir heyecan kaplayan bir hayransanız, 7 yıl emek verdiği bu kişisel mektubuna sinema salonunda tanıklık etmek isteyeceksinizdir.

Kapak Fotoğrafı: IMDB

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Miyazaki Filmleri ve Studio Ghibli