Tarabya deyince aklıma direkt mavi ve yeşilin uyumu geliyor. İstanbul’un belki de en güzel boğaz manzaralarından birisine sahip olan deniz kıyısından köşkleri seyrederek yürüyeceğiniz ve balık restoranlarının nefis kokularının yolculuğunuza eşlik ettiği zarafet timsali bir semt Tarabya. Kafanızı çevirdiğiniz her bir köşe ayrı bir hikaye ayrı bir fotoğraf karesi. Eskilerde Rumların yaşadığı bir balıkçı köyü olan Tarabya bugün hala tarihten izler taşıyor. Sümer Korusu, Hüber Köşkü ve bu pazar ziyaret ettiğim The Grand Tarabya Oteli de bu izlere en güzel örneklerden. Bugün sizleri The Grand Tarabya Oteli’nin üst katında bulunan The Brasserie restoranında harika bir brunch’a götürüyorum.

Tarabya tarihte sayfiye yeri olarak ünlenmiş bir lokasyon. Boğazın kıyısındaki konumuyla İstanbul’un en özel noktalarından birisi. Osmanlı döneminde farklı konsolosluklar da burada bulunuyormuş. Bu nedenle de şehrin önde gelenleri burada balolarda bir araya geliyorlarmış. Bugün de değişen bir şey olmamış semtin havalı duruşu hala devam ediyor. Beyoğlu’nun ünlü otellerinden Tokatlıyan Oteli’nin yazlık yeri 19. yüzyılın sonlarında Tarabya’da hizmet vermeye başlamış. 1914 yılında el değiştirerek Konak Oteli ismini almış. 1954’te çıkan bir yangın binayı küle çevirince yerine Büyük Tarabya Oteli yapılmış.

Otel pandemi döneminde kapalı kaldıktan sonra bu sene Haziran ayında tekrar açılmış. Otel, ilk brunch etkinliğini de geçtiğimiz pazar gerçekleştirdi. Bu keyifli deneyimimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hazırsanız başlayalım.

The Grand Tarabya | Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Otelin birinci katında bulunan The Brasserie restoranında artık her pazar caz müzik eşliğinde brunch düzenleniyor. Restorana girdiğinizde sol tarafınızda harika bir manzara hemen camların bitişiğine yerleştirilen masalar göreceksiniz. Kapıdan ilerledikten sonra sağ tarafta çeşitli istasyonlar var. İlk kurulan alanda herkesin tercihine göre süt ve birçok çeşit granola, yulaf ve mısır gevreği devamında farklı farklı reçel çeşitleri var. Hemen karşı alanda ise ekmekler, kruvasan gibi birbirinden leziz unlu mamul grubu yer alıyor. Zeytinyağlılar, pişmiş yumurta, peynir çeşitleri, zeytinler, meze vb. lezzetlerde ortadaki istasyona yerleştirilmiş.

The Grand Tarabya | Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Sushi, makarna gibi alternatifler de brunch’a dahildi. Aynı zamanda harika bir teras, terasa yerleştiren mangal alanı da ilerleyen saatler için başka bir tercih noktası olmuş. Yemeğinizi yedikten sonra şampanyanızı ya da kahvenizi alarak terasta harika bir manzara eşliğinde sevdiklerinizle hoş sohbetinizi yapabilirsiniz.

Sizler de hem karnınızı hem de ruhunuzu doyuracak bir pazar rutini arayışındaysanız keman ve kontrbastan yükselen caz müziği eşliğinde gerçekleşen brunch’ı listeye almanızı öneririm. Son bir not: küçük misafirler için GymyKids’in uzman ekibi ile birbirinden eğlenceli etkinlikler sunuyorlar.

Kapak Fotoğrafı: The Grand Tarabya

İlginizi çekebilir: Tuba Nil Dengiz’den Divan Kuruçeşme’de Crystal Sunday Brunch