Malum hepimiz bu sıralar online aktivitelere katılıyor, online müzeleri ziyaret ediyor, Berlin Filarmoni Orkestrası’nı kanepemizde otururken ücretsiz dinleyebiliyoruz. Nisan ayından itibaren TRT2’de tamamını izleyebileceğiniz Troya Operası da mutlaka listenizde olmalı! Neden mi?

youtube play youtube play

Bildiğiniz gibi Homeros’tan bize miras kalan iki büyük ve önemli destan var: İlyada ve Odysseia. İşte Truva Operası bu destanlardan biri olan İlyada’yı konu alıyor. Homeros’un mitolojik destanı İlyada, kralların olduğu kadar tanrıların savaşı olarak da biliniyor ve tarihin en önemli savaşlarından birini bize aktarıyor.

Helen, Paris, Hektor
Helen, Paris, Hektor | Fotoğraf: operabale.gov.tr

Devlet Opera ve Balesi’nin bu yapıtında 51 günlük savaş bir ışık, renk, müzik, ses ve dansın büyüsüyle biz seyircilere ulaşıyor. Aynı zamanda Troya Operası’nı bu kadar görkemli kılan bir diğer özellik de Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt’u, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan’ı ve başarılı balet Tan Sağtürk aynı sahnede izliyor olmamız. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt Homeros karakterine can verirken, iki erkek kardeş rolündeki Murat Karahan Troya Prensi Paris’i, Tan Sağtürk ise Paris’in kardeşi Hektor’u canlandırıyor.

Operanın bestesi Bujor Hoinic, librettosu Artun Hoinic, rejisörlüğü Recep Ayyılmaz, koreografisi ise Volkan Ersoy imzası taşıyor. Aynı zamanda orkestra, koro ve balede aynı anda toplam 300 sanatçı yer alıyor. Bir diğer muhteşem ayrıntıysa başrol kostümlerinin ünlü modacı Atıl Kutoğlu tarafından tasarlanmış olması, kuşkusuz.

Aslında eserin sahneye konulması Troya’nın UNESCO tarafından ‘Dünya Kültür Mirası’ listesine alınışının 20. yılında, Ankara Congresium’da gerçekleşti. Troya Operası, kalabalık bir koro ve bale topluluğu, orkestrası ve önemli sanatçılarıyla son zamanların en çarpıcı sahne gösterisi bence.

Hektor ve Paris
Hektor ve Paris | Fotoğraf: operabale.gov.tr

Tan Sağtürk’ün de bir yazısında bahsettiği gibi, Hektor ve Aşil arasındaki savaş sahnesi için dansların diğer bölümlerinde olduğu gibi haftalar süren özenli ve uzun çalışmalar yapılmış. Yaklaşık 18 haftadan söz ediyor Tan Sağtürk…

Bence koreografinin bir diğer önemli bölümü de Hektor’un ölümü. Paris ve Hektor’un annesi “Hekuba” karakterine can veren Ömür Uyanık, Hektor’un ölümünden sonra, bir annenin çocuğunun ölümünden sonra hissedeceği acıyı seyirciye öylesine aktarıyor ki, ilk perdeyi bu sahneyle kapatmayı fazlasıyla hak ediyor. İkinci perde ise Troyalı kadın, Zeynep Halvaşi’nin insanın içine işleyen uzun ağıt sahnesiyle açılıyor. Mezzo soprano olan Zeynep Halvaşi’nin farklı orkestralar ile olan performanslarını Youtube’dan izlemenizi, dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Zeynep Halvaşi’nin performanslarından bir tanesini burada bulabilirsiniz.

Hektor
Hektor | Fotoğraf: operabale.gov.tr

Son olarak, operada çok özenle yerleştirilmiş bir unsura hassasiyetle dikkat çekmek isterim. Antalya Aspendos turnesi dönüşü kaza geçiren bale sanatçısı Bora Acar Zöngür’ün tekerlekli sandalyeyle koreografide yer alması çok kıymetli. Bora Acar Zöngür’ün bundan sonraki süreçlerde de operanın içinde ya da dışarıdaki yeni yapıtlarda yer alacağından ve yeni bakış açılarına öncülük edeceğinden kesinlikle eminim.

Özetle, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan ve ekibi sahnedeki zenginliğin artmasını sağlayacak birçok yenilikçi fikir kullanmış ve seyirciye eşine zor rastlanır bir seyir zevki sunmuşlar. Troya’yı televizyonda izlemek için Murat Karahan’ın ve Devlet Opera ve Balesi’nin resmi Instagram hesaplarından TRT2 etkinlik yayın takvimini takip edebilirsiniz.

Keyifli seyirler dilerim!

İlginizi çekebilir: ArtsyMagger’dan “Dünyadaki Modern Opera Binaları