Yedinci Adam, geçimlerini sağlayacak parayı elde etmek amacıyla ailelerinin yanından ayrılmak zorunda kalmış kişilerin aile albümüne bakar gibi sayfalarını inceleyebileceğimiz bir kitap. John Berger kitabın önsözünde, Jean Mohr ile Yedinci Adam üzerine çalışırken öncelikle Avrupa’daki zengin ülkelerin ekonomilerinin 1960’lı yıllarda nasıl daha yoksul ülkelerdeki bireylerin emeğine dayandığını belirtmek istediğini söylüyor. Kitabın asıl amaçlarından biri siyasi bir etki yaratmak, bir tartışma başlatmak ve işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını desteklemek.

img_8153-4
Yedinci Adam | Fotoğraf: Nergis Demir

Göçmen işçilerin yaşantısını kabataslak anlamak, bu yaşantıyı tarihsellikle bağdaştırmak günümüzü anlamak demektir. Kitabın konusu her ne kadar Avrupa ile ilgili olsa da tüm dünyayı kapsıyor. Ana temasını özgürlüğün yok oluşu şeklinde özetlemek mümkün. Berger ve Mohr göçmen isçiler bağlamında özgürlüğünün yok oluşunu ele alıyorlar. Göçmen işçi emeğini bir meta gibi satmakta özgürdür. Zira onlar büyük şehirlere emeklerini satmak üzere gelmişlerdir. Emeğin satılması ise yazarlar için özgürlüğün yitimini işaret eder.

Göç kelimesi, çok derin bir meseleyi içeriyor. İnsanların savaş, devlet politikaları gibi sebeplerle yaşadıkları yerden başka bir yere gitmeleri olarak tanımlanmasından öte çok farklı boyutları kapsıyor. Göç, beraberinde birden farklı sorunları getiriyor ve göç eden kişiyi bilinmezlikler bekliyor. Gittiği yerin kültürü, alışkanlıklara ona başta yabancı gelebiliyor. Bu yabancılık durumu ona ait olmayan bir gruba katılmasını ve orada bulacağı şeyi tahmin etmesini gerektiriyor. Yani esasen başa çıkması güç bir dünyaya katılma durumu. Uzun bir adaptasyon süreci göç edeni bekliyor. İşte Yedinci Adam” da bu çok katmanlı göç konusunu birçok açıdan ele alıyor. Ancak en çok odaklandığı açı ekonomik sebepler. Kitapta, göçmen işçilerin yaşadıkları tüm süreç ve deneyimleri öyküleştirilerek anlatılıyor. Bu anlamda göç sadece yer değiştirmek anlamından çıkıp geniş bir anlama yayılıyor. Göç eden işçilerin bedeninin kullanılışı, kendine ait bir vaktinin olmayışı ve eşitsizliğe maruz kalışını ele alınıyor.

Avrupa’daki göçmen isçilerin yola çıkışından başlayarak onların öyküsünü anlatan kitap, bugünden uzak bir dönemi ele alsa da hâlâ anlattıklarıyla bizlere çok fazla şey söylüyor. Bu yönüyle kitap hala güncelliğini koruyor. Metin, göçmen isçilerin emek sorunu bağlamında değerlendirip zengin ülkelerin ekonomisinde yoksul ülkelerin isçilerinin nasıl bir rol üstlendiğine odaklanıyor. İsçilerin göçle birlikte yaşadıkları kırılmalar, kültürel karşılaşmanın birey ve aile üzerindeki etkileri kitabın göçmen isçilerle ilgili analizlerinin temelinde yer alıyor. Okurlarına sadece sosyolojik veya siyasal bir okuma sunmaktan ziyade insanların yakınlarının hikâyelerine, hatıralara ve yaşanmış anlara dair okuma sunan Yedinci Adam bence okunacaklar listesine alınmayı hak edenler arasında.

Kapak Fotoğrafı: Nergis Demir

İlginizi çekebilir: Meryem Yılmaz’dan Şiddetin Topolojisi ve Şeffaflık Toplumu