Ege ve Akdeniz sahillerinden kuş uçuşu bir yolculuğa doğru çıkıyoruz. Doğu Karadeniz’in başladığı Giresun’dan bölgeye giriş yapıyor ve kıyı boyunca ilerliyoruz. Denize paralel uzanan yemyeşil, heybetli dağlar, yaylalar, yamaçlar sağımızda kalırken; mis gibi kokusunu içimize çektiğimiz Karadeniz ise solumuzda… Tertemiz havası ve harika manzaralar nedeniyle oluşan sarhoşluğumuzu dindirmek için Rize Çamlıhemşin’e bağlı Şenyuva Köyü’nün içerisinde yer alan Zua Coffee’ye doğru bir iniş yapıyoruz.”Karadeniz’de iyi çay tamam da, iyi kahve derken?” dediğinizi duyar gibiyim. Penceresinden dışarıya baktığınızda yemyeşil bir vadiyi izleyebildiğiniz Şenyuva Köyü’nün üçüncü dalga kahvecisi Zua Coffee ve bu mekanın yaratıcıları Elif ve Apo ile tanıştırmak istiyorum sizleri.

img_5751
Zua Coffee | Fotoğraf: Elif Taşkın

Zua Coffee Konum

Teknolojinin ilerlemesi, hayat akış şeklinin değişmesiyle birlikte artık kendi içimize dönmek, doğaya, doğala yaklaşmak, temiz bir nefes almak bir ihtiyaç haline dönüştü. Özellikle evlerde uzun zaman geçirmek durumunda kaldığımız pandemiyle birlikte doğayla iç içe olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. Bireysel yaşadığımız bu değişimler beklentilerimize, yaşam şekillerimize, beslenmemize ve tatillerimize de yansıdı. Bu değişimle birlikte yerli turistlerin tatil rotaları da değişim gösterdi. Karadeniz’in en yeşil bölgeleri olan doğu kıyıları, kargaşadan uzaklaşıp doğanın sesini dinlemek, şiir gibi manzaraya karşı yoga yapmak, yerel yetişmiş yiyeceklerin tadına bakmak, iyi çay ve iyi kahve içmek isteyen yerli özellikle büyükşehirli turistlerin uğrak noktası haline geldi.

Karadeniz’in en özel noktalarından biri olan Çamlıhemşin’e gelindiğinde mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında eski adıyla; Çinçiva, bugünkü adıyla ise Şenyuva Köyü geliyor. Zilkale ve yaylalara giden göç yolu üzerinde bulunan köy için, Karadeniz ormanlarında saklı bir cennet dersek hiç abartmış olmayız.

Lazca deniz anlamına gelen Zua Coffee’nin yaratıcıları Elif ve Apo ile yaptığımız sohbeti sizlerle paylaşarak hem Zua Coffee’yi hem de Elif ve Apo’yu daha yakından tanımanızı çok isterim. –Elif ve Apo sizleri tanıdığıma çok mutlu oldum, zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.- Melis

d2952d89-599e-4341-9d88-4a6fb5f1b8c2
Apo & Elif | Fotoğraf: Elif Taşkın

Elif ve Apo sizleri daha yakından tanımak isterim. Kimdir Elif ve Apo? Nasıl bir hayat yaşarlar?

Ben Elif, İstanbul’da üniversiteyi bitirdikten sonra 2009’da kız kardeşimle birlikte Beyoğlu’nda Klemuri Lokanta’yı açtık. O zamanlar İstanbul Taksim merkezliydi ve bu sayede çok güzel insanlar tanıdık, çok güzel günler geçirdik. Klemuri tecrübesi Zua’yı açma fikrini cesaretlendirdi.

Apo, İstanbul ve New Orleans’tan 17 yıl önce memleketi Hemşin’e yerleşti. 2000’lerde İstanbul’da İKSV ve Jazz Festivali’nde çalıştı. Okumak için gittiği New Orleans’ta ailesi ile birlikte restoran ve jazz kulubü işletmeciliğe dahil oldu. Daha sonra sakin bir yerde yaşama hevesi ile kendini Hemşin’de buldu.

7 yıl önce evlenip Hemşin’de bir hayat kurduk. İki yıl önce de oğlumuz Kaya Dehan dünyaya geldi. Çamlıhemşin’de küçük sakin bir hayat yaşıyoruz. Bizim gibi burada yaşayan küçük bir çevremiz var. Arkadaşlarımızla çoğu zaman doğada ya da evlerde geçirdiğimiz zamanların hepsi çok kıymetli. Güzel bir dayanışma içindeyiz. Oğlumuz da bu doğada ve böyle bir sosyal çevrede büyüdüğü için çok şanslı.

Sezon açılınca çevremiz renkleniyor. Ziyarete gelen arkadaşlarımızla burada şehirdekinden daha kaliteli zaman geçiriyoruz. Yapılacak şeyler kısıtlı olsa da doğanın içinde olmak bütünlük duygusunu hissettiriyor. Kışları sezon kapalı olunca daha fazla seyahat ediyoruz. İstanbul ve bazen New Orleans’taki ailelerimizi ziyaret ediyoruz. Bol yağışlı Karadeniz havasından sonra farklı iklimlerde olmak, buralara ara vermek ve uzaklaşmak da iyi geliyor.

Nasıl bir mekan Zua Coffee? Rize’de böyle bir yer açma fikri nasıl oluştu?

Güzel kahve içebileceğimiz, vakit geçirebileceğimiz bir ortam arayışı ile iş kurma fikrimiz bir araya geldi ve mekan arayışına girdik. Çinçiva Köyü’nün diğer turistik bölgelerine nispeten hoş bir sakinliği vardı. Çinçiva Kahve Restoran’dan sonra ikinci işletme oldu burada Zua.

Yaylalarda bir gezintiye çıkmadan önce ya da sonra mutlaka kahve ve sohbet için uğranılan bir buluşma noktasıyız. Kahve dükkanı fikrini aslında ilk aklımıza düşüren New Orleans mahalle cafelerinin insanları bir araya getiren ortamlarıydı. Zua’da da iletişimi kolaylaştıran bir enerji var ve insanlar hızla tanışıp kaynaşıyor.

Peki, Zua ismi nereden geliyor?

Zua (zuğa) Lazca “deniz” anlamında; eski bir Hemşin köyünün de adı aynı zamanda. Ben (Elif) Laz kültüründen geliyorum, buranın çok dilli yapısını yansıtmak için lazcayı kullanmayı önemsedik. Kulağa hoş gelen bir yanı olmasının yanı sıra Apo’nun köyünün de adı olmasının ikimizi ortak temsil eden tarafı da bizi heyecanlandırdı.

Zua Coffee tam olarak nerede bulunuyor? Bulunduğunuz bölgenin coğrafyasını biraz anlatabilir misiniz? Konuklarınız Zua Coffee’yi ziyarete gelip camdan dışarı baktıklarında ne görecekler? Karadeniz denildiğinde hepimizin aklına eşsiz manzaralar geliyor çoğunlukla…

Zua, Kaçkar dağlarının en güzel yaylalarına giden yol üzerinde, Çamlıhemşin’e bağlı Çinçiva (Şenyuva) köyünün merkezinde bulunuyor. Tarihi Çinçiva köprüsünün çok yakınında. Zua da, eskiden köyün fırın ve bakkal olarak kullanılan eski bir yapısının bir bölümünde yer alıyor. Yeşilin tam içinde, dere sesine karışmış.

Zua Coffee kapısından girdiğinde ziyaretçilerinizi nasıl bir atmosfer bekliyor? Menüsünde hangi ürünler bulunuyor? Sizleri ziyarete gelen konuklarınızın mutlaka denemesi gereken ürününüz hangisi?

Menüde bildiğimiz espresso kahve çeşitlerinin yanında bölgeye özgü meyvelerden bitkilerden kendi yaptığımız içecekler ve tatlar bulunuyor. Orman meyvelerini tüketmenin en güzel hali sakızlı muhallebi de alametifarikamız oluverdi. Meyve ve bitki toplamak rutinimiz, hatta bu yüzden hasat zamanı dükkanı kapamamız bile gerekiyor. Geleneksel tatlardan ziyade tezgahta bu çeşitliliği yansıtacak lezzetler bulundurmaya çabalıyoruz.

Bölgeye gelen özellikle yerli turist profilinde son dönemde değişiklikler olduğu kanısındayım. Doğu Karadeniz, doğayla iç içe yaşamaktan hoşlanan, özel zevkleri olan, farklı deneyimler arayan, güzel yemek ve içecekler tatmak isteyen, özünü arayan veya özünü bulabilmiş kişiler tarafından sıklıkla tercih edilmeye başlandı. Sizler bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Son yıllarda fazlasıyla adapte olduğumuz dijital hayatın sıkıcılığı, artan iklim olayları doğa ile ilgili bilinci arttırdı ve doğaya dönmeyi sağladı gibi geliyor. Doğa dijital hayatın yarattığı o doku eksikliğini tamamlıyor. Bir de sosyal medyanın yaşam tarzlarını etkilediğine inanıyor ve gözlemliyorum. Eskiden arkadaşlarıma yalvarırdım gelin köyümüzü gezelim diye, şimdi kendileri gelmek istiyor. Ege ve Akdeniz’e bir alternatif oldu Karadeniz. Zua da doğanın ortasında, yereli de barındıran nihayetinde şehirli zevklere hitab eden yanlarıyla kısa sürede bu kitle tarafından ilgi gördü ve sevildi.

arin6426
Zua Coffee | Fotoğraf: Elif Taşkın

Çok merak ettiğim bir diğer konu ise bölge halkının Zua Coffee’ye bakışı, ilgisi. Sıcakkanlı Karadeniz insanı eminim bu yeniliğe kucak açmıştır.

Zua’nın turistik olmaktan ziyade gelen herkesi memnun edebilecek bir içeriği olsun istedik, önceliğimiz iyi kalitede bir hizmet sunmak. Bölgede yaşayan güzel kahvelerimiz olduğunu duyan herkes mutlaka uğruyor. Burayı açma “cesareti” gösterdiğimiz için takdir ediliyoruz. Burada da değişiklik ihtiyacı herkesin var. Her yaylaya çıkışında kahve içmek için uğrayan yaylacı müdavimlerimiz var. Diğer yanıyla mekana gelen giden çeşitliliğinin bilgisi de ilgi görüyor bölge halkından.

Zua Coffee | Fotoğraf: Elif Taşkın

Son olarak, GastroRize Festivali’nden sonra bölge gastronomi kültürüne artan ilgi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Klemuri’yi açtığımız günden beri Karadeniz mutfağının keşfindeydik. Biz bu mutfağı nasıl temsil ederiz, sevdiririz diye araştırırken işe evde pişen yemeklerden başladık. Muhlama, mısır, fasülyenin ötesinde birşeyler var ama turistik talepler ile baskılanmış ve bu lezzetler çoğu zaman evlerde kalmış, pek bilinmiyor bu haliyle de. Evlerdeki lezzetlere, malzemeye pek kıymet verilmiyor. Coğrafya ve yaşam koşulları nedeniyle eldeki kısıtlı malzemenin farklı tariflerle değerlendirildiği ve kesinlikle ziyan edilmediği bir mutfak kültürü hakim. Sebze ve meyve ağırlıklı, çok işlem gerektirmeyen ham bir mutfak. Bostanda ne varsa sofrada da onun zenginliği var. Gastro festivalinden daha önce bölgede evlerini işletmeye açan arkadaşlarımız sayesinde de kurulan sofralar Karadeniz mutfağının ufkunu genişletti. Yerli yabancı yemek ile ilgilenen birçok kişi sırf bu tatlar için buralara ziyarete geliyor. GastroRize’nin içeriğini bilmiyorum ama Karadeniz yemek kültürüne dair, her yıl artan bir ilgi olduğunu gözlemliyoruz, bu ilginin yerli yabancı mutfaklara da yansıyacağını umuyoruz.

Kapak Fotoğrafı: Elif Taşkın

İlginizi çekebilir: Esra Sarihan’dan Blend 1601