Bu yaz Berlin seyahatine çıkmadan yapılacak şeyler listesi hazırladım. O listenin içinde aşırı merak ettiğim bir mekan vardı: 44 Brekkie. Minimalist ve yenilikçi bir tarzı olan bu mekan ‘Egg Drop’ lezzetiyle oldukça ön plana çıktığından Berlin’e gittiğimde hem bu mekanı kesin görmeliyim hem de bu lezzeti denemeliyim dedim. İşte bugün sizlere 44 Brekkie ve meşhur egg drop sandviçlerinden bahsedeceğim. Bu lezzet herkesi büyülemiş durumda diyebilirim

e9c4bc18-7f69-4608-b454-446c06bb2cc9
44 Brekkie | Fotoğraf: Hatun Vera Altunöz

44 Brekkie, Berlin’in popüler Prenzlauer Berg semtinde kahvaltı ve brunch meraklıları için keyifli bir mekan. Bu semt o kadar güzel ki sanki Berlin’den uzaklaşıp bambaşka bir yere gitmişsiniz hissi uyandırıyor. Genelde meşhur mekanların yer aldığı bu semtte turistlerin mutlaka uğradığı mekanlardan biri de 44 Brekkie oluyor. Hafta içi sabah 09.00-15.00 arası açık iken, hafta sonu ise 09.00-16.00 arası açık oluyor. Bu bilgi son güncel bilgi aslında, daha sonra saat konusunda düzenleme yapılabilir. Gitmeden kontrol etseniz iyi olur diyebilirim.  

Kahvaltı ve brunch arayışında olanların mutlaka buraya gelmesi gerekiyor. Peki ama neden? diye sorarsanız kesinlikle o dillerde dolanan egg drop sandviçleri için derim. Sizi bilmem ama ben eğer bir şehirde turistsem hangi mekan neyiyle ön plana çıkıyor ona bakıyorum. Egg drop daha önce yemedim, doğal olarak hakkında o kadar çok yorum okuyunca ve geneli de olumlu olduğundan Berlin’deyken buraya uğramasaydım üzülebilirdim.

Peki ‘Egg Drop’ tam olarak ne anlama geliyor derseniz dilimize yumurta damlası olarak çevriliyor. Yumurta damlası sandviç, kabarık çırpılmış yumurta, jambon veya domuz pastırması ve peynir ile yapılan popüler bir Kore yumurtalı sandviçtir. Kalın tereyağlı tost dilimleri arasında sıkıştırılır ve tatlı bir yumurta damlası sosu ile tamamlanır. Egg drop için Güney Kore’de özellikle sosyal medyada viral olan bir kahvaltı serisi diyebiliriz. 

44 Brekkie’de ise egg droplar farklı seçeneklerde sizlere sunuluyor. Tamamen içeriğine bakıp kendi damak tarzınıza göre sipariş verebiliyorsunuz. Genel olarak somonlu, domuz etli, avokadolu, peynirli ve sarımsaklı olarak malzemeler var.  Hangi içerik sana uygunsa onu tercih ediyorsunuz. Eşim somonlu, peyniri, avokadolu, sarımsaklı olanı -sanırım en çok tercih edilen – sandviçi tercih etmişti.  Çünkü her malzemenin bir arada olduğu sandviç çeşidi bu oluyor. Et olarak tercihinden emin olduktan sonra içerisinde ne olması ya da olmaması yönünde extra malzemelere odaklanıyorsun. Kimisinde peynir yok kimisinde sarımsak olmuyor.

Her detay düşünülerek çok çeşitli bir sandviç seçeneği var diyebilirim. Bu arada veganlar da unutulmamış. Menüye baktığınızda vegan içerikli sandviçlerin de yer aldığını görüyorsunuz. Sade avokadolu sandviç ya da sade vegan peynirli olanı bunlardan sadece biri. Ben yumurta ve avokadoyu çok yakıştırıyorum, bana göre ikisi mükemmel uyumlu. Bu arada tüm sandviçler için şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki malzeme yönünden inanılmaz bol. Dolu dolu bir sandviç deneyimi bizlere sunuyor. Ayrıca o ekmek nasıl bir şeydi, aklımız tamamen ekmeğinde kaldı desem yeridir. 

44 Brekkie, kahvaltı ve brunch için daha çok ön plana çıksa bile kahve ya da tatlı ile gün arasında ferahlatıcı bir mola verebilirsiniz. İçeçek olarak çay, kahve soft içeceklerin yanında alkol seçenekleri mevcut. Kendinizi daha da şımartmak istiyorsanız kokteyllerini de deneyin derim. Menüde imza içeceği olarak da bir bölüm vardı ama denemedim. Denemek isterseniz bu bilgiyi de sizler için eklemek istedim. Sadece taze sıkılmış portakal suyu sakın içmeyin. Bardağını görseniz şok olursunuz. Espresso bardağının az büyüğü diyebilirim. Ona verdiğim paraya üzüldüm diyebilirim. Tatlı menüsü pek geniş değil, bizden sonra menüye herhangi bir şey eklenmediyse eğer sadece dondurma eşliğinde browni ve sade servis edilen browni vardı diye hatırlıyorum. 

Mekanın sosyal medyasında şu yazıyor: “No reservations! Walk in’s only”. Rezervasyon yok! Sadece içeri gir… Mekana talep çok fazla olduğundan biraz önünde beklemeniz gerekebilir. Biz epey beklemiştik öyle hatırlıyorum. Hangi masa boşalırsa oraya geçiyorsunuz. Hava güzel doluğu için biz dışarıyı tercih ettik. Dışarı ya da içeri kısmı sıra size geldiğinde soruluyor. Bence bu konuda bizim görüşlerimizi almaları çok iyiydi, çünkü içeriden bir yer boşalsaydı ve ben oraya geçseydim kesin kafama takardım yalan yok. Dışarıya oranla mekanın iç tasarımı çok çok iyi. Duvar renkleri tam benim sevdiğim gibi soft renkler hakim. Duvarda çizgisel soyut çalışmaların yer aldığı tablolar. Özensiz şıklık olur ya onun gibi iç tasarımı. Ben çok beğendim. Mekanın tek olumsuz yönü bence tek lavabonun olması. Biz pazar günü gitmiştik, hafta sonu diye mi bilmiyorum ama mekan o gün aşırı kalabalıktı. Mekana girerken zaten sıra olup giriyoruz ya en azından lavaboda da sıraya geçip bekleme yapmasaydık. Bence en olumsuz yanı buydu. 

Mekana girmeden sıra beklemenin de en güzel yanı elbette sohbet etmek. Biz de bu beklemeyi biraz fırsata çevirdik ve mekanın işletmecisiyle tanıştım. Beyefendinin ismini unuttum ama Adanalı olduğunu unutmadım. Ortak noktamız Adana olunca biraz Adana oradan Berlin derken işletmecinin başarı hikayesinden oldukça etkilendim. Berlin’e gittikten sonra böyle başarılı bir iş yapması, hatta mekanın sahibi  olması ne güzel, ne gurur verici. Yazı yayınlandığında haber vereceğimi söylemiştim, bu vesileyle kendisine de buradan çok çok selamlar, sevgiler demek istiyorum. Ayrıca çalışanlar aşırı güler yüzlü ve ilgili. Türk olduğunuzu anladıklarında hemen sizlerle Türkçe konuşuyorlar. Dil konusunda çekincesi olanlar varsa bu mekanda kendinizi daha rahat ifade edebilirsiniz, korkmayın.

Kapak Fotoğrafı: Hatun Vera Altunöz

İlginizi çekebilir: Hatun Vera Altunöz’den Viyana Yeme-İçme Rehberi