Zeytin ağaçları, rüzgâr gülleri ve damla sakızı kokusu… Evet bildiniz Bozcaada’dayız. Ada’yı Ada yapan tüm bu güzel detaylara eklenen müzikle geçen Bozcaada Caz Festivali bitti ama biriktirdiğimiz anılar hafızalarımızdan silinmedi. theMagger olarak Kendine Has ile birlikte Bozcaada Caz Festivali’nde geçirdiğimiz unutulmaz hafta sonuna nefis tadımlar, yaratıcı atölyeler, akılda kalacak deneyimler, sohbetler ve elbette bol bol müzik sığdırdık!

Bozcaada Caz Festivali’nde olmanın ruhu doyuran pek çok yönü var. Bunlardan ilki şüphesiz müzik; bir diğeriyse Ada’ya özgü tatlarla yaşadığımız gastronomi deneyimleri. Bu motivasyonla yola çıkarak, keşfettiğimiz her yere ve her şeye bayıldığımız festivalin ilk gününe Erdinç Çatak eşliğinde tadım etkinliğiyle başladık. Ardından heyecanla müziğin ilk tınılarını beklemek üzere alanda yerimizi aldık ve “Biraz Yalnız Kalabilir miyiz?” kabini ile tanıştık. Dört yanı cam olan samimi bir kabin düşünün. Burada, sadece size özel çaldığı şarkıları dinlemek için en sevdiğiniz sanatçılarla baş başa kalmak ister miydiniz? İlk olarak Barış Demirel ve Çağrı Sertel ile başlayan “Biraz Yalnız Kalabilir miyiz?” Alp Ersönmez, Birkan Nasuhoğlu ve Hüsnü Şenlendirici ile birlikte, festival boyunca bu özel deneyimi yaşatmayı sürdürdü.

Bozcaada Caz Festivali’ni bu denli özel kılan şüphesiz, caz müziğinin birleştiriciliği altında müziğin #KendineHas hallerini benimseyen sanatçıları ve deneyimleri bir araya getirmesi. Nambia’lı sanatçı Shishani’nin hümanist ve eşitlikçi mesajlar içeren şarkılarıyla başladığımız festival boyunca; Cenk Erdoğan, Eylem Pelit,Hamdi Akatay, Tuluğ Tırpan ve Volkan Öktem’den oluşan Almagest Quintet ile caza doyma, Yeni Türkü ile kendimizi nostaljiye bırakma, Monodrum ile enerjimizi atma ve Hüsnü Şenlendirici ile müziğin ritmine kendimizi kaptırma şansı yakaladık.

Bu yıl “Şifa” teması altında düzenlenen festivalde içimizdeki yaratıcı güce sanatla seslenmeyi de unutmadık. Tarih boyunca sınırların ötesine çıkabilmemize aracılık eden müzik ve sanatı bir araya getiren festivalin ikinci gününde Onaranlar Kulübü ile birlikte Ada’yı hack’lemeye çıktık! Böylece hedefini “çevre ve insan arasındaki diyaloğu güçlendirmek ve insanların yaşadığı yerlere aidiyetini artırmak” şeklinde açıklayan Onaranlar Kulübü’yle birlikte güneş, rüzgar gülleri ve sanat güneşimizi bir araya getiren bir yerleştirmeyi Ada’ya hediye etmiş olduk. Son gün ise Kaft liderliğinde katıldığımız serigrafi atölyesinde yaratıcı fikirlerimizi tişörtler üzerinde somutlaştırdık. Yaratıcılık kaslarımızı çalıştıran tüm bu deneyimlerin ardındansa bir de Deniz Göktaş’a gülerken bol bol karın kaslarımızı çalıştırdık.

Bozcaada Caz Festivali’nde müzik, eğlence ve huzur dolu geçen, herkesin #KendineHas bir yanını keşfettiği benzersiz üç günden geriye, ruhumuzu şifalandıran müzik ve unutulmaz anılar kaldı. Zihnimizi berraklaştıran Bozcaada’ya yeniden kavuşmayı ve #KendineHas yeni festivalleri hevesle bekliyoruz!

Kapak Fotoğrafı: Kendine Has