Tam da pazarları kendime ‘kahve barı keşif günü’ ilan etmiştim ki haftalık rutinim Instagram hesabımın verdiği bildirim haberiyle bir haftalık askıya alınmış oldu. Açıkçası, bu seferki kahve noktam için onu ben bulmadım, tam olarak Brew Lab beni buldu diyebilirim. Üstelik, bu haftanın ayrı bir güzelliği daha var; çünkü sizlere henüz resmen açılış yapmamış bir kahve barını tanıtıyorum. Not defterlerini, ajandaları hazırlayalım, açılış günü kapıda hazır ve nazır olalım! Karşınızda, ilerleyen günlerde fazlasıyla uğrak noktamız olacak yeni kahve barımız: Brew Lab!

1

Geçen haftalarda bir cumartesi, evde tembellik yapmaktan son derece memnun bir halde dergilerimi karıştırırken, telefonuma birkaç Instagram bildirimi düşmüştü. Daha önceden paylaştığım kahve fotoğraflarını beğenen Brew Lab hesabı sayesinde, böylece, bu haftaki kahve barımız ile de tanışmış olduk. Sosyal medya nelere kadir! Baktım, tatlı bir yer, hemen gidilecekler listeme kattım. Tabii, bunda Brew Lab’in iletişim sorumlusu Anıl Hanım’ın da etkisi çok. Instagram’in DM bölümünden bana ulaşıp Brew Lab ile ilgili bilgileri detaylıca anlatınca, bu kahve barımızı acil eylem planı olarak pazar günümün yeni keşfi adı altında deneyimlemek şart oldu. Bazı yerler, fotoğraflarından ya da sosyal medya hesaplarından bile enerjisini yansıtıyor. İşte, Brew Lab de tam öyle bir yer.

2

Konsept kahve noktalarımızda bu sefer Taksim’deyiz. En sevdiğim sokaklardan birine bu pazar da Brew Lab için gidiyorum. Galiba sokağın biraz aşağısının İtalyan Konsolosluğu’na çıkması bu sevgime yüksek oranda katkı sağlıyor. Ama artık burayı sevmek için yeni bir nedenim daha var. Brew Lab’in renkli yazılarla süslenen camlarını görünce atlıyorum mekana, bir kere daha seviniyorum. Üniversite için İstanbul’a ilk geldiğimde, burayı gezmeye gelmiş her turist-öğrenci gibi, haftasonları soluğu Fransız Sokağı’nda alır olmuştum. O tarafa giderken, Yeni Çarşı Caddesi’ndeki butiklere girip içlerindekileri incelemek en büyük hobilerimden biriydi. Şimdi, o butiklerin birinde Brew Lab var. Tesadüflerimle bu aralar iyi anlaşıyoruz, hep güzel noktalarda karşılaşıyoruz.

3

Giriş kısmının en güzel masası şansıma boş, hiç affeder miyim, hemen kuruluyorum. Ama pek yerleşmemek lazım başta, içerisi ciddi anlamda bir kahve laboratuvarı gibi, görmek lazım. Kimya dersinin en sevdiğim tarafı olan -zaten başka da bir şeyini sevmezdim- tüplere, beherlere benzer bir sürü aparatın, makinenin, dripperın olduğu bir kahve dünyası burası. Meraktan girdim, baktım hemen. Kapıda beni üç güleryüz karşıladı. Hiç abartmıyorum, baristalar çok tatlı! Oturup sohbet edesi, daha siparişi bile verilmemiş kahvenin üzerine bir kahve daha içesi geliyor insanın. Kahveler üzerine konuşurken, adı Brew Lab olan bir yerin tabii ki önce Cold Drip’ini denemek lazım diyerek bir cold brew sipariş ediyorum. Kahvem hazırlanana kadar sahne, detayları çok seven Lomo’mun.

4

Hemen kahve konusundaki fikrimi yazayım; Cold Drip’i çok sevdim. Su gibi gidiyor. Daha önce denediğim cold brew’lara kıyasla, Brew Lab’in Cold Drip’i daha kolay içimli. Eminim, deneseniz siz de seversiniz. Herkese göre ama aynı zamanda özenle, özel olarak hazırlanmış bir kahve için buraya gelinmeli. Bu arada, kahve keyfimi daha da ileri götürmek ve kahveler hakkında biraz daha bilgi almak için bar kısmına geçtiğimde, şansıma, Brew Lab’in baş baritası (böyle yazınca da bir garip oldu) Özkan Bey içeri girdi. Biraz tanıtayım; kendisi 2011 Türkiye Barista Şampiyonu. Ayrıca, 2012 ve 2013 yıllarında Latte Art şampiyonluğu da kazanmış. Sizin de anlayacağınız üzere tam bir kahve adamı. Kısaca, az önce anlattığım Brew Lab’deki kahvenin su gibi gidişi durumuna pek şaşırmamak lazım.

5

Özkan Bey ile kendisinin de hazırlandığı Dünya Şampiyonası hakkında da uzun uzun konuşma fırsatım oldu. Kahvenin şampiyonası mı nasıl yani demeyin; uzmanlar yarışıyor, biz de kahvenin tadına varıyoruz diyeyim. Suyun sıcaklık derecesi, kahve çekirdeğinin çekimi, içim yumuşaklığı derken aslında bu tip barlarda gerçekten özel kahveler içer olduk. Brew Lab’in en güzel yanlarından biri, içtiğimiz kahvelerin her noktasının ayrı ayrı özel olarak düşünülmüş olması. Tabii ki kremalı kahveleri burada bulamazsınız, ama zaten öyle de kahvenin gerçek tadını almanız mümkün değil.

6

Burada, mis kokulu kahvenin size göre oluşturulmuş ortak tadı ve onun yanında harika gidecek pastalar konusunda garanti verebilirim. Buraya gelip de, ‘çok sert kahve, biraz zor içtim’ demek yok. Burada, ‘çok güzel gün geçirdim, bir daha geleyim’, ‘Taksim’e mi gidiyoruz, Brew Lab’e de uğrayalım’ demek var. Ben, Antalya’dan ayağımın tozuyla geldiğim Brew Lab’deki keyifli müzikler eşliğinde, çok güzel dinlenerek tam da istediğim gibi bir pazar geçirdim. Şu an gidip kahvenizi içebilirsiniz; ama 29 Eylül Dünya Kahve Günü’nde de esas açılışları var, darısı sizin başınıza artık.

Brew Lab Adres: Kuloğlu Mahallesi, Yeni Çarşı Caddesi, No: 5 Beyoğlu / İstanbul

#onecoffeeshopineveryweek

6