Ruhu karlarla kaplı bu anormal dünyaya direnen üç kadın yazar: Candan Selman, Çiğdem Çimen, Emine Ebru… Aynı ay içinde çıktı yeni kitapları: Ejder Meyvesi Kadar Pembe (öykü) Kaz Dağı Olmak (gezi) O Ağacın Altı (roman). Kadın yazarlarımız Doğa’ya, İnsan’a ve Yaşam’a sahip çıkarken en değişmez kuralı uzun uzadıya en kalıcı şekilde vurguluyorlar: “Sanat insan içindir.”

3 Kadın Yazar 3 Yeni Kitap
3 Kadın Yazar 3 Yeni Kitap | Fotoğraf: Unsplash/@gulfergin_01

Dünya küçülür ve kişi başına düşen mecra payı giderek artarken ve aynı zamanda iletişim katsayılarımız sürekli düşerken bu karanlık karmaşıklığın içinde bir fener yakmakla aynı anlama gelen bir çözüm olduğunu hissediyorum; pozitif kültürel ayrımcılık. İşte tam da bu amaçla 2022 başında aynı zamanda yeni kitaplarını çıkaran 3 kadın yazara dijital imkanlarla uzattığım “mikrofona” aldığım güzel ve etkileyici yanıtlar oluşturuyor bu yazımızın konusunu.

3 Kadın Yazar 3 Yeni Kitap

Bir kadın yazar olarak 2022 yılının başında kitap yayımlamak ve yazar olmak sizin için ne anlama geliyor? 

Ejder Meyvesi Kadar Pembe
Ejder Meyvesi Kadar Pembe | Fotoğraf: Kafekültür Yayıncılık

Candan Selman: Dünyaca zorlu bir süreçten geçiyoruz. Pandemiyle birlikte içe dönüşler, kendimiz ve çevremizle yüzleşmeler arttı. Yazmak ve yazdığını okurla buluşturmak her dönem için sancılı bir eylem. Benim rutinimin dışında değildi bu süreç. Ama siz bakmayın kitabımın pembe olduğuna, 2021 benim de edebiyatımın rengini koyulaştırdı.

Çiğdem Çimen: Doğa ana; başlı başına bir hayat kaynağıdır. Ayakta kalma mücadelesini göğüsleyen bir kadındır. Doğanın en eski ve güçlü dostlarından biri olan zeytin de bolluk, bereket, barış ve birlik simgesidir. Bu bağlamda düşünürsek ülkemizde son yıllarda giderek etkisini arttıran doğa talanını ve zeytinliklerin yok oluşunu bir kadının yaşadığı zorluklar olarak görmek çok da zor değil. Belki de bundandır doğa ve çevre mücadelelerinde kadınların en önde oluşu.

Doğanın yaşadığı olumsuzlukları, çevre mücadelelerini, doğadaki asil ruhlu kadınları yazıya dökmek, 2021 yılının bütün olumsuz koşullarına rağmen en güzel şey oldu. Kadının, özünü herkese anlatmak ve hatırlatmak adına, önce insanlığını kaybetme mesajını vermek adına. Bu mesaj yerine ulaşırsa belki de biz de can dostlarımız kadar masum olabiliriz. Diğer türlü kitaplar da kötülüklerin izini bıraktığımız yıllar da bizi affetmesin. Bu uzun ve güzel sözlerden sonra hep beraber soluklanıyoruz. Hepimiz de ekran önündeyiz ve masamızdaki meşrubat veya sıcak ikramlara sarılıyoruz hem soluklanmak hem de düşünmek için.

Emine Ebru: Genel anlamıyla zor yıldı, yayın sektörü de bu zorluktan etkilendi tabii ki… Ama kendi açımdan söyleyecek olursam verimli bir yıl oldu benim için. Evde olmanın verdiği rehavete kapılmadan bir takım işlere imza attık. Yazar, yazan kişidir, bu doğru, yazar olmak ise sanıldığı kadar kolay bir şey değildir, ifade edebilmenin bazı zorlayıcı, baskılayıcı yanlarıyla karşılaşırsın, bunları aşarak kendini kabul ettirebilmek ve bu çizgide ilerlemektir yazar olmak.

Kaz Dağı Olmak
Kaz Dağı Olmak | Fotoğraf: Kafekültür Yayıncılık

Kitap yazmasaydınız en çok ne yapmak isterdiniz?

Candan Selman: Bir dönem İngilizce öğretmenliği yaptım. Öğretmenliği, çevirmenlikten sonra ikinci mesleğim olarak görüyorum ama son yıllarda toprakla iç içe olma arzusundayım. Ekip biçme, üretme kısacası çiftçi olma hayalleri kuruyorum.” 

Çiğdem Çimen: 20 yılı aşkın bir süredir, bana yoldaşlık eden can dostum bisikletim ile dünya turuna çıkmak istiyorum. Kitap yazmam bu isteğimin çok daha doğrusu peşinden koştuğum hayalimin gerçekleşmesine engel olmadı. Yeni kitaplar yazmama da engel olacağını düşünmüyorum. Bugüne kadar bisikletimin tanık olduğu anılarımın birçoğu kitabımda yer aldı. Birlikte gerçekleştireceğimiz dünya turu da belki de başlı başına bir kitap olur. Bir kitap konusu olabilecek kadar çok istiyorum bu turu.


Emine Ebru: Yapmak istediğim o kadar çok şey vardı ki bunlardan biri de bir enstrüman çalmak, bunu meslek olarak seçmek ve o yolda ilerlemek. Bir işin içinde yaratmak, fikir üretmek, araştırmak, okumak, öğrenmek varsa o ne olursa olsun yapmak isterim. Yazarlık bunların hepsini içeriyor.

Yeni kitabınızdan söz eder misiniz? Nasıl oluştu sürdü ve oldu?  

Candan Selman: Her gün ciğerimizi parçalayan kadın cinayetlerine şahit oluyoruz. Katiller sadece bir kadını öldürmüyorlar, o kadının bütün çevresini de paramparça ediyorlar. O katiller ağaç kabuğundan çıkmıyor, onların da bir annesi, karısı, çocuğu var. Görünürde olmayan birçok kurban var yani. Trajedilerin görünmeyen kahramanlarını yazmak istedim… Kaygı, panik bozuklukları endişe dolu bir dünyanın uykusuz insanlarına dönüştük. Uyuyamayan bir gezegeni yazmak istedim. Kapitalizmin sunduğu bir güzellik algısı var. Bu uğurda gitgide birbirine benzeyen, kendinden olmayanı fark edemeyen insanlar var. Maviyi, yeşili, kırmızıyı ve ejder meyvesi kadar pembeyi yazmak istedim.

Çiğdem Çimen: Üç yıldır köşe yazılarım ile birçok haber sitelerinde ve edebiyat dergilerinde yer alıyorum. Geçen süre içinde yazılarım farklı kimlikler kazandı. Bugün sonuç olarak gördüğümüz bazı gelişmeler,  o zamanlar kaleme aldığım yazılarımın halen güncel olduğunu anlattı. Ele almaya çalıştığım konular, günümüz de başka insanların da ilgi alanına girmeye başladı. Bunun gibi geri dönüşümler,  yazımlarımı bir kez daha gözden geçirip, derlemem için bana bir fırsat sundu. Bir süre sonra da kitabımın dosyasını, her zaman desteğini görmekten onur duyduğum değerli şair Bülent Güldal’ın katkılarıyla hazırladım. Sıra yayınevi ile bütün bunları paylaşmaya gelmişti. Birlikte çalışmaktan çok mutlu olduğum, iyi ki kitabım bu yayınevinden çıktı dediğim KafeKültür Yayıncılık Yayınevi’nin sahibi sayın Halil Gökhan Yiğitleri’n , Edremit’te yaşıyor oluşu, hazır olan dosyamdan kendisini haber etmem de bana oldukça kolaylık sağladı.

Emine Ebru: O Ağacın Altı‘nı çok önceleri yazmıştım, 5-6 sene kadar önce. Bazen öyle olur, her şey zamanını bekler. Yazarken eğlendiğim, kendimle konuştuğum bir roman oldu. Trajik yanları da olmasına rağmen ironi ve mizah barındırıyor kendi içinde. Biraz macera, biraz tesadüf, biraz arkadaşlık ve sürprizler.

eekapak
O Ağacın Altı | Fotoğraf: Emine Ebru

Kariyer mi meslek mi, aile mi toplum mu?  

Candan Selman: Hepsi bir bütünün parçaları bana göre. Kendini oluşturabilmek adına kariyerine sahip çıkmak, ailene ve aile olarak gördüklerine sarılmak ve “Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir” ya öyle işte.

Çiğdem Çimen: İçinde yaşadığım toplumun sorunlarını içselleştiren, kendini topluma karşı sorumlu hisseden çocuklara güzel bir gelecek bırakma çabasını taşıyan biri olarak kariyeri hiçbir zaman düşünmedim. Toplum ile de aileyi birbirinden bağımsız düşünmüyorum. Ailemin değerleri ve bu yaşıma dek bana kazandırdığı unsurlar da toplumu seçmem de katkısı çoktur. Toplumsal sorunları kendime dert edinerek, çözüm yolunda bisikletimle yol alırken toplumun her köşesine de ulaşabiliyorum. Bu da kazanım yönünden bisikletimin sepetini zenginliklerle dolduruyor.

Emine Ebru: Kariyer dedim hep ama aile kurdum önce. Meslek dedim topluma karıştım. Beyden kaçtıysam başıma geldi. Büyük laflar etmeye gelmiyor; hayatın da dahil olmak üzere her şeyi akışına bırakmak gerekiyor bazen. Hepsi bir arada olursa da tadından yenmiyor.

3 Kadın Yazar 3 Yeni Kitap | Fotoğraf: Unsplash/@wilhelmgunkel

Günümüzde bir kadın olarak kültür ve sanat dünyasında kendinizi nasıl hissediyor ve değerlendiriyorsunuz?

Candan Selman: Çocukluğumdan beri en çok yaptığım şey hayal kurmak ve kurguladığım hayalleri hikâyelere dönüştürmek. Bugün de bunu yapıyorum. Kendi içimde bir hayal kurup, bunu okurla buluşturmaya çalışıyorum. Yazma eylemi bitip, kitap çıkınca benim de o kitapla olan ilişkim kısmen bitiyor. O kitap artık benden çıkıp, okurun oluyor. Ben yeni hayaller kurmak, yeni maceralara dalmak için kıyıdan ayrılıyorum. Ötesi berisiyle çok ilişkim yok.

Çiğdem Çimen: Bir yazar, kitap dostu ve sanatsever olarak kendimi aydınlanma dünyasının bir parçası olarak görüyorum. Kendimi her zaman cesaretli, geleceğe güzel gözlerle bakabilen, umut yüklü bir yolcu olarak görür ve oldukça da iyi hissederim. Görüşümü kadın olarak değil de bir insan olarak paylaşmak istiyorum. Kadın olmanın doğuştan gelen farklıları olsa da biz kadınlar zaten bunu bilerek ama hiç de dillendirmeden insani değerlerin önceliğiyle herkes gibi eşit, özgürce, insanca var olmak isteriz. En azından benim isteğim ve çabam bu yöndedir. Ben insanım demek istiyorum. Bu görüşüm ve duruşumla kültür ve sanat dünyasında yer edinmek istiyorum. Sizin üretimden, özgür düşünceden, dayanışmadan yana olduğunuzu gören en çok da genç bir kalem olarak önünüzü hiçbir çıkar gütmeden açmak isteyenler var. Popüler kültüre kapılıp gitmez bu kesim. Yerel değerlere önem verip, onların her kesime ulaşmasını isterler. Sizin kadın oluşunu hiç önemsemeden, kendi dünyalarına ortak olduğunuzu görmesiyle sizi kendileri gibi bilmelerinden doğan güzellikler var.

Emine Ebru: Kültür ve sanat dünyasının içinde olmaktansa uzaktan takip etmeyi tercih ediyorum. Kendimi öne atmadan, sakince ilerlemeye çalışıyorum; bu benim özgürlüğümü kısıtlamıyor ve kendimi bu şekilde daha rahat hissediyorum. Bir kitap yazarım, bir kişi okur bu bana yeter, ödül derdim ve hırsım olmadı hiçbir zaman. İnsan belli bir zaman sonra komplekslerinden ve hırslarından sıyrılıyor, böylesi daha güzel. Bilen biliyor, gören görüyor, kendini ispat çabası boşa…

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@digitalmike

İlginizi çekebilir: Ece Yılmaz’dan Ege Soley ile: Başka Kitabı ve Paris Anılarına Dair