Ekim ayına denk gelen Chamonix Mont Blanc seyahatimde, Mont Blanc’in kayağın merkezde olduğu karla kaplı halini değil de, insanların sokaklarda rahatça gezdiği ve dağda yürüyüş yaptığı farklı bir yüzünü görebilmek çok hoşuma gitmişti. Ekim ayı, soğukla da arası pek de iyi olmayan benim için, oldukça iyi bir tarihti. Şimdi, Chamonix Mont Blanc seyahatimin ayrıntılarını yazmaya başlıyorum.

Chamonix Mont Blanc
Chamonix Mont Blanc | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Chamonix Konum

Fransa, İtalya ve İsviçre sınırlarının kesişim noktasına yakın bir konumda bulunan Chamonix Mont-Blanc, Fransa’nın Rhône-Alpes bölgesinde, Mont Blanc dağının eteklerinde yer alıyor. Kasabanın adı, günlük konuşmada sadece Chamonix olarak söyleniyormuş ki yazının devamında ben de böyle bahsedeceğim.

Yürüyüş Rotası, Chamonix Mont Blanc
Yürüyüş Rotası, Chamonix Mont Blanc | Fotoğraf: Şebnem Sukan

1035 metre yükseklikte ve 8906 kişilik nüfusa sahip olan küçük ve çok canlı bu kasaba, dünya çapında bir dağ sporları merkezi. Benim orada bulunduğum ekim ayında kayak yapılamıyor ancak dünyanın çeşitli yerlerinden gelen tırmanış ve yürüyüş sporuyla uğraşan insanlar, dağların ve temiz havanın tadını çıkarıyorlar. Burada Alpinizm diye bir spor dalı olduğunu öğreniyorum. Alpinizm, içinde dört farklı kategoride kaya, kar ve hatta buzul tırmanışı barındıran dağcılığa verilen isim. Ben zorluk içermeyen bir yürüyüş rotası tercih ediyorum ve dağın rengarenk çiçeklerle kaplı halinin tadını çıkararak Alpinizm’den payımı almış oluyorum. 

Raclette
Raclette | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Yürüyüşten sonra, kalacağımız otelin de yer aldığı merkeze geliyoruz. Chamonix, uluslararası bir dağ sporları merkezi olduğundan, bu alanda düşünebileceğiniz tüm markaların birer küçük dükkanı; bu spor dükkanlarının yanı sıra cafe, restoran ve barlar da bulunuyor. Karnımız acıkmış olduğundan güzel bir öğlen yemeği için yer bakmaya başlıyoruz. Yerel lezzetlerin tadına bakabileceğimiz bir restoranda karar kılıyoruz. Çok şanslıyız, çünkü hava güneşli ve dağa karşı dışarıda oturuyoruz. Bölgenin meşhur lezzeti olan “Raclette” sipariş ediyoruz; bir ısıtıcıyla birlikte gelen peynir tekerinden eriyen peyniri kazıyarak patates, şarküteri ve turşuyla birlikte yiyoruz.

Sütlü Dondurma
Sütlü Dondurma | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Güneşte mayışan kediler gibi uzun uzun keyif yaptıktan sonra merkezi yürüyerek dolaşıyoruz. Şirin bir dondurmacı dükkanında Mont-Blanc dondurma denediğimizde, enfes sütlü dondurmalarının içinde, aynı isimli tatlıda da olduğu gibi beze ve kestane parçaları olduğunu fark ediyoruz.

Le Whymper Otel, Chamonix Mont Blanc
Le Whymper Otel, Chamonix Mont Blanc | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Biraz dinlenmek için küçük bir dağ oteli olan Le Whymper‘a dönüyoruz. Otelimiz, tertemiz, sade ve özenli; yine gitsem yine orada kalmak isterim diye düşünüyorum. Ortak kullanım alanındaki şömineli salonu da pek keyifli… Ayrıca küçük bir terası ve bu terasta öğleden sonraları doldurup açtıkları sıcak su jakuzisini kullanabiliyorsunuz.

Le Chamonix
Le Chamonix | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Akşam tekrar dışarı çıkıyoruz; sokaklar yine çok hareketli. Keyifli bir barda birer içki içip akşam yemeği için rezervasyon yapmış olduğumuz restoran Le Chaudron’a geçiyoruz. Burası, kelime anlamı kazan olan yerel, minik bir restoran. Açık mutfakta yemeğinizin hazırlanışını seyredebiliyorsunuz. Bu bölgeye özgü yiyecek ve şarap seçerek keyifli ve lezzetli bir yemek yiyoruz. Evet, salyangoz da yiyoruz; daha önce de yemiştik, gayet lezzetliydi. 🙂

Mont Blanc Konum

İkinci gün sabah erkenden, önceden açılış ve sefer saatlerini öğrenmiş olduğumuz teleferiğe gidiyoruz. Hazır olun, kelime anlamı “beyaz dağ” olan meşhur Mont-Blanc’a çıkacağız!

Teleferik
Teleferik | Fotoğraf: Şebnem Sukan

4792 metre yüksekliğiyle Avrupa’nın en yüksek dağı olan Mont-Blanc’ın, yazın bile erimeyen ve kalınlığı 28 metreye varan bir buz takkesi ile süslü olduğunu biliyoruz. Size tavsiyem, sabah erken gitmeniz, çünkü böylece sıra beklemeden biletinizi alabilirsiniz.

Dağ Manzarası
Dağ Manzarası | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Teleferik, fotoğraftaki kabinden oluşuyor. Kalkış saatine yakın kapıları açılıyor ve kabinin alabildiği kadar insan içine oldukça sıkışık bir şekilde doluşuyor. Tırmanırken camlardan manzara seyredebilmek için biraz atak olup cam önü yer kapmakta fayda var. Fiyatı da hiç ucuz değil; kişi başı 63 Euro tutuyor ama o kadar güzel yapmışlar ki kesinlikle buna değiyor. Bu yolculuğa 2-3 saat ayırmanızı tavsiye ederim çünkü yukarıda görecek çok şey var! İlk olarak teleferikle yavaş yavaş çok dik bir tırmanış yaparken harika manzarayı seyrediyoruz.

Teleferik Manzarası
Teleferik Manzarası | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Bir süre tırmandıktan sonra teleferik duruyor ve iniyoruz. Buranın ara istasyon olduğunu öğreniyoruz. Terasa çıkıp doğanın muhteşemliğini yakından görüyoruz. Mont-Blanc, Avrupa’nın en yüksek dağı olmasının yanısıra maalesef Avrupa’nın en çok ölüm olan dağıymış. Merak edip sebebini araştırdım: Birçok tırmanması çok daha zor olan dağ olmasına rağmen en çok ölümüm Mont-Blanc’da olması, tırmanışın uzun bir dağ yürüyüşü gibi düşünülüp özel antrenman ya da ekipman gerektirmeyeceğinin varsayılmasından kaynaklanıyormuş. Bir de insanlar kendilerini kolayca dağın neredeyse zirvesine çıkaran teleferikle bir anda tepede bulup sonra yürümeye çalışınca kazalar gerçekleşiyormuş. Buradaki sergide değişik tırmanma tekniklerinin fotoğraflı anlatımlarını ve kullanılan ekipmanları görüyoruz. “Doğanın şakası olmaz” sözünü hatırlayıp teleferikle ikinci etabı çıkmak üzere yola çıkıyoruz.

Mont Blanc
Mont Blanc | Fotoğraf: Şebnem Sukan

İkinci etapta diklik iyice artıyor ve teleferik artık neredeyse doksan dereceye yakın bir eğimi tırmanarak zirveye doğru yol alıyor. Mont-Blanc muhteşem bir güzelliğe sahip ama aynı zamanda vahşiliği korkutucu görünüyor. Teleferikle 3842 metre yükseklikte bulunan “Aiguille du Midi” ye kadar çıkıyoruz. Buradaki terasa çıktığımda ilk anda olduğum yere çakılıp kalıyorum çünkü rüzgar ve uğultusu inanılmaz yüksek geliyor.  Neden sonra bilmiyorum kenardan kenardan ilerleyip büyüleyici ve kudretli Mont-Blanc’ı seyrediyorum. Hem soğuktan hem de gördüğüm manzaradan nefesim kesiliyor!

Mont Blanc
Mont Blanc | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Daha sonra içeriye dönüp tünellerden geçerek, tamamen camdan yapılmış kabine girerek fotoğraf çektiriyoruz. Buraya basmadan önce, camı çizmemesi için özel terlikler giyiliyor. Aşağıya göz ucuyla bakıyorum ve tekrar bakmadan pozumu verip geri dönüyorum. Köşede oturmuş çalışan bir ressam objektifime takılıyor. Dağın içine oyulmuş koridorlardan geçerek yürürken, Mont-Blanc’ın hikayesini anlatan harika videoyu izliyoruz. Teleferiği inşa etmenin zorluğunu, teleferiği taşıması için dağa çakılan dev vidalardan bile anlamak mümkün!

Mont Blanc Mola Yeri
Mont Blanc Mola Yeri | Fotoğraf: Şebnem Sukan

İstemeyerek de olsa aşağıya geri dönmek üzere teleferiğe gidiyoruz. Bu sefer yukarıdan bakarak, manzaranın keyfini çıkararak yavaş yavaş iniyoruz. Dağda konumlandırılmış mola yeri inanılmaz görünüyor!

Cool Cats, Mont Blanc
Cool Cats, Mont Blanc | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Harika dağ havasının da etkisiyle açlığımızı hissediyoruz. Önceki gün dolaşırken alternatif sosisli sandviçlerini ve dışarıdaki keyifli masalarını gözüme kestirdiğim Cool Cats’e oturuyoruz. Güneşin tadını çıkararak enfes bir öğle yemeği yiyoruz. Üzerine yine önceden gözüme kestirmiş olduğum Josephine Cafe’de yörenin meşhur Mont-Blanc pastasından yiyerek günü kapatıyoruz.

Mont-Blanc Pastası
Mont-Blanc Pastası | Fotoğraf: Şebnem Sukan

Harika dağ havası, rengarenk bitki örtüsü, canlı sokakları, enfes yiyecekleri ve tabii ki büyüleyici dağ tırmanışı için Chamonix Mont-Blanc’a teşekkür edip çok mutlu bir gezgin olarak ayrılıyorum.

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Charlie Hammond

İlginizi çekebilir: MagPorter’dan Dağcılık Nedir