Kendi kişisel karantinamın 25. gününde, kendine ait anları nitelikli geçirmeyi sevenler gibi ben de müzik, sinema, dizi ve kitaplarımla evimin sınırları içinde mutlu ve huzurluyum. İçsel olarak bu denli huzurluyken, dış dünyanın ve buna bağlı olarak da benim anlık endişeler içinde olmamızı sorgulamıyor da değilim elbette. Zamanlar zamanlara benzer derler de bu zaman sanki hiçbir zamana benzemiyor gibi… Yine de bu, tatlı bir hayalin peşinden giderek karantina öncesi deneyimleme fırsatı bulduğum Chef Meyhane Karaköy’den bahsetmeye engel değil tabii.

Konum

Chef Meyhane Karaköy
Chef Meyhane Karaköy | Fotoğraf: Instagram / @chefmeyhane

Anı “şimdi ve burada” disipliniyle yaşamaya çabalarken, sevdiklerimle karantina günleri bittiğinde kuracağımız kocaman sofraları, edilecek uzun ve içi dolu muhabbetlerimizi, giderilecek özlemleri de hayal ediyorum bir diğer yandan. Bugünlerde hayal etmek sanki daha bir güzel hissettiriyor insana… Öyle değil mi?

Evlerimize kapanmadan evvel, İstanbul’un ışıldayan manzarasını içimize çekebildiğimiz ve bu manzaranın yanına rafine tabaklar da ekleyebildiğimiz harika bir akşam yaşamıştık yakın arkadaşlarımızla. Gümüşsuyu’nda Chef Mezze ile meze ve manzara sevdamızı bir başka seviyeye taşıyan şef Gazi Ateş, Arnavutköy’deki ikinci mekanı Chef Meyhane sonrası çok akıllıca bir yatırımla rotasını Karaköy’e çevirmiş ve şehre bu kez de Chef Meyhane Karaköy’ü kazandırmıştı. Geçmiş zamanlardan bu güne hiç eksilmeyen meyhane kültürünün, gelişen zamanın izinde uğradığı değişim ve gelişim sonrası zamana tam olarak entegre olabilen mekanlar içinde güzel bir yer edindi Gazi Ateş’in mekanları diye düşünüyorum. 

Chef Meyhane Karaköy, Şubat ayı sonunda Karaköy’ün en sevdiğim sokaklarından Kemankeş Karamustafa Paşa’da, Mumhane Caddesi’ndeki Galatas Hotel’in terasında açıldı. Chef Mezze’de boğaza tepeden bakıyor, Chef Meyhane Arnavutköy’de denizin yanı başında konumlanıp manzara ve boğazın kokusunu içimize çekebiliyorduk. Chef Meyhane Karaköy’deyse, Galata Kulesi manzarasını seyre dalabiliyoruz. Karaköy’deki mekanın diğer iki mekandan küçük de bir farkı var. Neticede gelişmek ve fayda sağlamak böyle bir şey… Chef Meyhane Karaköy’de kokteyl konusunda iddialı Chef in The Bar bölümü bulunuyor. Bu yenilik, keyifli gün batımlarına karşı kokteyl almak istediğimizde nitelikli bir adres olarak aklınızda olabilir.

Restoransa diğer iki mekanın yukarılara taşıdığı lezzet çıtasının yerini sağlamlaştıracak kadar özenli ve alıştığımız standartları koruyor. Orta Doğu mutfağının Rum ve Ege mezeleriyle harmanlanmış enfes çeşitleri diğer iki mekan gibi gözlere şenlik bir sunumla ve yine açık büfe mantığıyla sergileniyor. Karaköy’ün menüsündeki en önemli yenilikse, kömür ateşinde pişen et ve kebap seçenekleri. Etler meze aşkımızı bir miktar sınırlandırmaya değecek kadar lezzetliler. Bu noktada kaburgaya kesinlikle şans vermenizi öneririm. Dışı çıtır çıtır, içi sulu sulu. Hakikaten enfes bir lezzet deneyimi…

Meze olarak; trüflü Girit ezme için Karaköy’deki favori tabağım diyebilirim. Avokado yatağındaki tazecik karides, vişneli yaprak sarma ve kişnişli levrek üçlüsü diğer mekanlarda da vazgeçemediklerimden zaten. Ara sıcak olarak Karaköy’de içli köfte sürprizini de çok sevdim. Alıştığımız gibi kızartma değil, haşlama olarak servis edilmesi de ayrıca hoştu. Ciğer benim için kokusundan mütevellit pek tercih ettiğim bir ara sıcak değildir aslında, ama şehirde ciğer yediğim ender mekanlardan biri Chef Mezze olduğundan Karaköy’de de bu lezzete karşı koymadım.

Karantina günleri öncesinde damağımızda kalan son lezzet Chef Meyhane olduğundan, bu zorlu günler sona erdiğinde ilk soluklanacağım ve sevdiklerimle kadeh tokuşturacağım mekan da yine orası olacak diye hayal ediyorum. Mekan dediğim gibi Galatas Otel’in son iki katına konumlanmış durumda. Biz ziyaret ettiğimiz sırada havalar hala aşırı soğuk seyrettiğinden henüz teras katında servis verilemiyordu, ama karantina günleri bittiğinde mekanın terası ve Galata Kulesi manzarası da deneyimlenmeye hazır olur diye düşünüyorum.

Unutmadan, mekanın müzikleri yine o sevdiğimiz müzikler… 70’ler, 80’ler, 90’lar…

İlginizi çekebilir: Melissa Özkan’dan F&B Culture