Pandemi sürecinden en çok etkilenenler arasında yerli ve butik markalar yer alıyor. theMagger olarak bu süreçte sosyal medyada da sıkça gördüğümüz “#lokali destekleyin” hareketinin pek çok açıdan aydınlatıcı olduğuna inanıyoruz. Bu sayede aslında aradığımız pek çok ürün için aslında hiç de uzağa gitmemize gerek olmadığını keşfetmiş olduk. Konu doğaya saygılı ve sürdürülebilirliğe önem veren markalar olduğunda da durum hiç farklı değil. O zaman gelin birlikte doğa dostu yerli markaları tanıyalım.

Yakın zamanda eskiden çok daha sık duymaya başladığımız sürdürülebilirlik kavramı Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından yayınlanan 1987 tarihli raporda “İnsanlık; doğanın gelecek nesillerin gereksinimlerine yanıt verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir.” ifadeleri ile anlatılıyor.

Sürdürülebilir bir yaşam biçiminin benimsenmesi ile ekonomik büyümenin çevreye zarar vermeden sağlanması, çevre ve doğada yer alan tükenebilir kaynakların akılcı biçimde kullanılması ve toplumların sağlık, hayat ve eğitim kalitesinin tatmin edici düzeye çıkarılması hedefleniyor. O halde küresel sistemi, ekolojiyi, ekonomiyi ve enerjiyi korumak için ise hem toplumsal hem de kişisel olarak sosyal sorumluluklarımızın bilincinde olmak büyük önem taşıyor.

Toplumsal bilinç kazanılması sırasında birey olarak günlük ihtiyaçlarımızı karşılarken yaptığımız tercihlerdeki basit değişiklikler dahi zamanla kitlesel hareketlere dönüşüyor ve büyük fark yaratıyor. Kimi zaman farkında olmasak da kullandığımız pek çok ürünün doğa dostu ve sürdürülebilir alternatifleri mevcut. Üstelik bilinenin aksine bu ürünlerin mutlaka ithal olarak elde edilmesi gerekmiyor. Bu konuda tercih edebileceğimiz pek çok yerli marka mevcut. O halde gelin bu markalara birlikte göz atalım.

Sürdürülebilir Yerli Markalar

Ekolojik Dönüşüm

Ekolojik Dönüşüm; ekolojik beslenen, ekolojik temizlenen, temiz giyinen ve alternatif tüketim ağlarında gönüllü iki arkadaş tarafından ” bizim ihtiyacımız herkesin ihtiyacı olabilir” düşüncesi ile 2019 yılında kuruluyor. Oluşum temel olarak; tek kullanımlık plastiklere alternatif, yerel, doğal ve atık ham maddelerden çok kullanımlık nitelikli ürünler tasarlıyor, ekolojik projeler geliştiriyor ve kurumlara ekolojik hayatla ilgili deneyimlerini aktardıkları atölyeler düzenliyor. Üretici bilgilerini ve ürün hikayelerini paylaştıkları Instagram sayfaları aracılığıyla ise tüketicinin üreticiyi ve ürünü tanımasını sağlamaya çalışıyor; tüketicinin sadece satın aldığı ürünü değil, arkasındaki hikayeyi de düşünmesini istiyorlar.

Önümüzdeki zamanlarda platformu daha da genişletmeyi hedefleyen Ekolojik Dönüşüm; gıdadan tekstile, temizleyicilerden kişisel bakım ürünlerine kadar kullandığımız her üründe doğaya ve emeğe saygılı ürünlerin üreticileri ile bağ kuruyor, süreçlerini öğreniyor. Gönüllü olarak yer aldıkları çalışmalarla da bu bağı destekliyor, alım garantisi veriyor, süreçlerini iyileştiriyorlar. Bunu yaparak da güvendikleri ve severek kullandıkları ürünleri pek çok kişinin kullanmasını ve bu markalarla bağ kurmasını hedefliyorlar.

Son zamanlarda sürdürülebilirliği önceliklendiren markaların artması ve tüketicinin bu markaları tercih etmesinin kendilerini epey heyecanlandırdığını söyleyen Ekolojik Dönüşüm’ün kurucuları, bu sayede hem hammadde üretiminin, hem de markalaşmanın artacağını düşünüyorlar. Covid-19 salgını ile yaratılacağı düşünülen yeni düzeni sürdürülebilir markaların ve bu markaları tercih eden tüketicinin şekillendireceğini düşünen marka, herkes ve her şey için daha iyi bir geleceğin var olacağına emin. Ekolojik dönüşüme hazırsanız ürün siparişi vermek, oluşumun ürünlerini incelemek ve ürünlerin kullanımı hakkında bilgi sahibi olmak için Ekolojik Dönüşüm’ün websitesini inceleyebilirsiniz.

Epidotte

İstanbul Bilgi Universitesi işletme-ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra moda tasarımı eğitimi almak için İtalya’ya giden Esther Levi, orada yasadigi sure boyunca farklı bir ürünle yepyeni bir marka yaratmak için müzeler, sergiler, mağazalar, kafeler gibi pek çok yerde incelemelerde bulunuyor. Hem sade ve rahat kullanılabilir ürünler yaratmak hem de çevreye duyarli insanlarin hayatina dokunabilecek doğal bir markayi dünyaya getirmeyi hedefliyor. Böylece, 7 senelik tasarımcı geçmişiyle aile şirketi olan deri sektöründen yenilik yaratma hissiyle ayrılıyor ve uzun bir süre üzerinde çalıştığı, hayalini kurduğu proje olan Epidotte’u hayata geçiriyor.

Markanın ismi, epidot taşından geliyor. Esther markanın ismiyle ilgili olarak: “Şifacılar eskiden hasta olan kişinin problemli bölgesine koyarmış bu taşı ve iyileşme sağlanırmış. Ben de doğadan insanı iyileştirme psikolojisi içinde seçtim bu ismi.” diyor. Yırtılmaya dayanıklı, yıkanabilir ve çevreye duyarlı bir malzeme olan sıkıştırılmış selüloz ise Esther’in hayallerini gerçekleştiren kağıt oluyor.

Sadelik ve işlevselliğe önem veren marka; ürünlerini birçok amaç için ve farklı şekillerde kullanılabilir biçimde tasarlıyor. Örneğin; moda kategorisindeki bel çantaları hem belde hem omuzda hemde sırtta kullanabilecek şekilde tasalarlanıyor. Ev aksesuarları kategorisinde ise Sacksy ve Tray box çok amaçlı depolama imkanı sunuyor. Sacksy sepetleri banyo, mutfak gibi evin herhangi bir köşesinde bir çok amaçta kullanılabiliyor; sofralarda ekmek sepeti ve hatta bitkilerinize saksı olabiliyor! Tray box ise peçetelik, sunum tepsisi, takıların saklanabileceği bir kutu gibi pek çok şekilde kullanılabiliyor. Yıkanabilen kağıtlar iç ve dış mekanda rahatlıkla kullanılabilirken, ürünler yumuşak dokuları sayesinde istenilen ölçüye gelebiliyor, kullanılmak istenmediğinde ise katlanıp saklanabiliyor. Markanın ürünlerine Instagram sayfasının yanı sıra websiteleri üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.

MUMO WRAP

MUMO markası, iki ilkokul arkadaşı Işınsu ve Erdem’in iş dünyasında bir süre farklı alanlarda çalıştıktan sonra, yurtdışında Mumo’nun benzerleriyle karşılaşıp ve “bunu Türkiye’de yapmalıyız” diye düşünmeleri üzerine doğuyor. Mumo’lar kumaş ve kese formunda farklı ölçülerde üretilen, ürünler ve plastik poşet, streç film gibi tek kullanımlık plastiklere alternatif, uzun ömürlü çözümler. Üstelik kullanım süresi dolduğunda özel solüsyon kiti ile yenilenebiliyor yani defalarca kullanılabiliyorlar!

Marka, günümüzde hakim olan kullan&at felsefesi yerine; yeniden&uzun ömürlü kullanımı öne çıkaran “döngüsel ekonomi” sistemini destekliyor olmaktan mutlu. Mumo’lar, organik sertifikalı pamuklu kumaşa, balmumu, çam ağacı reçinesi ve hindistan cevizi yağının yedirilmesiyle üretiliyorlar. Gıdaları çok uzun süreler taze tutabildikleri için aynı zamanda gıda israfını da engelleyen çok pratik bir çözüm niteliğindeler. Mumo, Türkiye’de gittikçe büyüyen bir ilgi, değişen bir algı olduğunu, bireylerin daha bilinçli olduğunu ve satın alma tercihleriyle markaların geleceğini değiştirebileceklerini, dünyayı değiştirebileceklerini yavaş yavaş fark etmeye başladıklarını düşünüyor. Bundan son derece memnunlar. Zaman içinde çok daha fazla kişinin sürdürülebilirliğe değer vererek seçimlerini değiştireceğine inanıyorlar.

Mumo’nun kurucuları pandemi sürecine ilişkin olarak: “Pandemi global anlamda bir noktada bakış açımızı değiştirdi, evet. Hepimiz doğaya zarar vermek istemiyoruz, gezegenimize duyarlıyız ama çoğu noktada bunu nasıl yapacağımızı bilmiyoruz ya da emin değiliz. Ancak eski halimize yavaş yavaş dönmeye başladık ve hızlı tüketim anlayışında kaynaklarımızı efektif olmayan bir şekilde kullanmaya devam ediyoruz. Hep daha hızlı bir dönüşüm için adım atmamız gerekiyor.” diyorlar. Doğayı korumak, gezegenine bakmak ve aynı zamanda mutfakta gıdaları taze tutarak pratik çözümler bulmak isteyenler Mumo ürünlerine markanın Instagram hesabı ve websitesinden ulaşmanın yanı sıra organik marketlerde ve Macrocenter dükkanlarında da rastlayabilirsiniz.

Darwin’s Botanicals

Darwin’s Botanicals 2017 yılında, doğanın döngüsü içinde atık olmamasına rağmen hayatlarımızda bu kadar çok atık olması kendisini rahatsız eden Tuğay Güven tarafından kuruluyor. Tuğay, insana has atık problemine bir çözüm arayışına giriyor ve bu arayış bitkisel boyama ile tanışmasını sağlıyor. Bitkisel boyama ile ortaya çıkan renklerin hem güzelliğinden hem de derinliğinden adeta büyülenen Tuğay bir de endüstriyel kirliliğin %20’sinin kumaş boyama esnasında gerçekleştiğini, küresel olarak satılan kumaşların renklendirilmesi için 8000 farklı sentetik kimyasal kullanıldığını ve Çin’deki yeraltı sularında bulunan toksik kimyasalların 72 tanesinin kumaş boyamadan geldiğini öğrenince bu elde ettiği renklerle doğal kumaşları boyamaya karar veriyor.

Sürdürülebilirlik hassasiyeti olan bir marka olarak Darwin’s Botanicals’ın üretim felsefesi ve ürünlerinin özünde; doğanın sunduğu kaynakları, kendiliğinden yenileyebilmesine olanak tanıyacak hızda yani onu sömürmeden ve ona saygı göstererek üretim yapmak var. Oluşturdukları atık ağı sayesinde bu ağa dahil olan çiçekçi, restaurant, café ve eş dosttan düzenli aralıklarla bitki ve gıda atıklarını topluyorlar. Daha sonra bu atıklardan elde ettikleri renklerle %100 doğal, selülözik ya da protein bazlı elyafları boyuyorlar ve bu elyafları da tek tek elde dikerek ürünlere çeviriyorlar. Darwin’s ürünlerinde sadece geri dönüştürülmüş kağıt kullanıyor ve ürünleri bez keselerde sahiplerine ulaştırıyor.

Marka söz konusu sürdürülebilirlik olduğunda sadece üretim esnasında hassasiyetlere sahip olmanın yeterli olmadığını, sürdürülebilirliğin doğa dostu üretimden çok daha büyük bir kavram ve içinde yaşadığımız toplumla ilgili problemleri, toplumsal eşitsizlikleri de kapsadığını düşünüyor. Bu sebeple Hayata Destek Derneği ile birlikte mevsimlik tarım işçisi çocuk ve ailelerinin öncelikle salgından korunmaları, genel olarak ise hayat şartlarının iyileştirilebilmesi için çeşitli eğitimler ve ürünler üzerinde çalışıyorlar. Eğer biz doğayı kendi isteklerimize göre eğip bükmeye çalışmaktan vazgeçip, onunla uyumlu ve ona saygılı bir şekilde yaşamaya başlarsak bizim için de daha iyi bir geleceğin mümkün olabileceğine inanan markanın ürünlerine Instagram sayfaları ve websiteleri üzerinden ulaşabilir, salgın hayatımızdan çıktığında ise Suadiye’deki atölyelerini ziyaret edebilirsiniz.

SuCo

SuCo 2016 yılında Mina Zeynep Uslu Aker, Alihan Aker ve Salih Yoluç tarafından, “Katlanabilir ama sağlıklı bir matara nasıl yapabiliriz” sorusuna cevap arayışı üzerine kuruluyor. “Gün içinde dışarıda suya her ihtiyaç duyduğumuzda, anlık ihtiyacımızı karşılayıp doğada 400 yıl kalacak tek kullanımlık plastik şişe atığı bırakmanın verdiği rahatsızlık bu adımı atmamızın ve SuCo’yu kurmamızın temel sebebi.” diyor Suco’nun kurucuları. Böylece marka ilk günden beri tek kullanımlık plastik atığı önlemeyi ve matara kullanım alışkanlıklarını iyileştirmeyi hedefliyor. Yapısı içten dışa olacak şekilde PE (Polyethylene), OPA (Oriented Polyamide) ve PET malzemelerinden oluşan SuCo, tasarımı itibariyle tekrar kullanılabilir, pratik, fonksiyonel ve her an kullanıma uygun. Ek olarak SuCo’yla beraber gelen keseler de çok amaçlı kullanıma olarak kullanılabiliyor.

SuCo’nun ana maddesi plastik olsa da; plastiğin sağlıklı ve fonksiyonel kullanımı ile geliştirilmiş ve dayanıklılığı üzerinde yapılan çalışmalar ile uzun ömürlü olması sağlanmış. Bir kişinin günde 2.5 litre su içtiğini varsayarasak, günde 5 tek kullanımlık plastik şişe tükettiği, yılda ise 2000’e yakın atık oluşturduğu anlamına geliyor. SuCo ise tekrar kullanılabilir yapısı, fonksiyonelliği ve en az 1 yıl kullanımı ile tüm bu atığın önüne geçme amacına hizmet ediyor. Marka, mataralarının yanı sıra farklı tasarımlarda hazırladıkları bez çantalar ile de günlük hayat ve seyahatlerde de plastik bileşenli kısa kullanım ömrü olan çantaların yerini almayı hedefliyor.

Sürdürülebilirlik kavramının hem Türkiye hem de dünya çapında gün geçtikçe anlam kazandığına ve bu konuda farkındalığın arttığına inanan SuCo; yaşanan pandeminin insanoğlu olarak doğanın bize anlatmak istediğini daha fazla görmezden gelemeyeceğimizi anlamamıza yardımcı olduğunu düşünüyor. SuCo’nun blogunda bu konuyu daha detaylı şekilde değerlendiren bir de yazı bulunuyor. Markanın websitesi aracılığıyla SuColar ve diğer sürdürülebilir çözümlere ilişkin detaylı bilgi alabilir, ürünleri inceleyebilir ve sipariş verebilirsiniz. Ek olarak SuCo ürünlerine Vitruta, Hipicon ve İstanbul Modern mağazalarında da rastlamanız mümkün.

Koo Candle

Ekosistemin dengesini bozmadan üretmek ve tüketmenin hem bireysel hem toplumsal bir gereklilik olduğuna ve yaşamın her alanında küçük adımların büyük değişimlere dönüşeceğine inanan Esra sürdürülebilir ve ekolojik bir marka yaratmanın kendisi için kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Üstelik konunun içinden biri olarak, son yıllarda bireysel olarak dahi atılan pek çok adımın kısa süre içerisinde geniş kitleler tarafından sahiplenildiğini gözlemlediğini ve bunun hem ülkemiz hem de gezegenimiz için çok sevindirici olduğunu da ekliyor.

Koo Candle, Esra Doğan tarafından, yaklaşık 20 yıllık kozmetik ve ilaç sektörü tecrübesi sonrasında 2019 yılında kurulmuş bir bitkisel mum markası. Esra markasını kurarken hedeflediği şeyin, aromaterapinin desteği ile ürünlerini tercih eden insanların ruh-beden-zihin sağlıkları üzerinde pozitif katkı sağlamak olduğunu ve bu sebeple aldığı eğitimlerle her gün daha iyisini yapmak için çalıştığını belirtiyor.

Pandemi döneminde insanların evlerinde daha fazla vakit geçiriyor olması ve en önemlisi kendilerini ruhsal olarak daha iyi hissedecekleri şeyleri yapmaya yönelmiş olmaları marka adına da pozitif bir katkı sağlamış. Esra: ” Salgın döneminin doğa ve çevreye karşı duyarlı olan insanlarda etkisinin daha büyük olduğuna gözlemliyorum. Ve kollektif bilince inandığım için bir yerlerde mutlaka birilerinin düşünce yapılarında pozitif değişimler oluyor. diyor. “Daha iyi bir gelecek mümkün” mesajına içtenlikle inanan Koo Candle’ın ürünlerine markanın Instagram sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.

Lunette Menstrual Cup

Lunette esasen tampon ve pedlerin vücuduna ve çevreye verdiği zarardan sıkılan Finlandiya’lı Heli Kurjanen’in çözüm olarak kendisine özel bir kap tasarlamasıyla ortaya çıkan yurtdışı temelli bir marka. Ancak günümüzde 50’den fazla ülkede satışı bulunan Lunette menstural cup Türkiye’nin ilk ve tek %100 sıfır atık regl ürünü. Mestural cupları ped ve tampon gibi ürünlerden ayıran pek çok özellik bulunuyor. Atık üretilmiyor olması bunlardan ilki Böylece ped ve tamponlar nedeniyle oluşan boru tıkanıklığına da çözüm oluşturulmuş oluyor. İçeriğinde zarar verecek herhangi bir kimyasal bulunmayan cuplar; sağlıklı, vegan ve FDA onaylı. Sadece bir ürünün senelerce yeterli olması itibariyle de ekolojik ve ekonomik. Senelerce kullandıktan sonra gömerek veya yakarak yok edebiliyorsunuz.

Lunette sürdürülebilirliğe önem veren, ekolojik markaların geleceğine inananlardan. Her sürdürülebilirliğe ve ekolojiye önem veren marka gibi Lunette de temiz denizlerimizde yüzecek olan sağlıklı balıklarımıza, temiz topraklarımızdan beslenen sebze ve meyvelerimize, azalan atıktan dolayı hastalanmayan ve ölmeyen hayvanlarımıza, çöp görmeyen ve rahatça havayı soluyacak olan gelecek nesle destek oluyor.

Türk kültüründe menstrüasyon ve cinsellik hakkında çeşitli tabular olduğundan kullanıcılar bu konular hakkında yüz yüze sohbet veya ürünü şahsen inceleyip almak yerine telefondan, e-posta ile veya internetten bilgi edinmek veya sipariş vermeyi tercih ettiklerinden Covid süreci marka için ekonomik olarak olumsuz bir etki yaratmamış. Lunette, pandemi sürecinde temiz olan sokaklarda tekrar uçuşan plastik poşetler, şişeler, izmaritler vb. atıkları görmeyi umut kırıcı olarak değerlendirse de gezegenimize, doğamıza, insanlığa ve canlılara inanan bilinçli insanlarla daha iyi bir geleceğin mümkün olduğuna inanıyor.

Markanın ürünlerine eczanelerden, vegan, çevreci ve sıfır atık odaklı dükkan ve sitelerden, Trendyol, Hepsiburada, GittiGidiyor vb. online alışveriş sitelerinden ulaşabilmenin yanı sıra ürünleri, kendi web sitelerinden de sipariş verebilirsiniz.

Less

Less, atık probleminin farkında ve çözüm arayışında iki mimar kadın tarafından Temmuz 2019’da kuruluyor. İki ayrı şehirde yaşarken birbirlerinin sosyal medya paylaşımlarından etkilenip birlikte bir sosyal girişim projesi oluşturmaya karar veriyorlar. Böylece plastikler yerine sürdürülebilir alternatifleri insanlara sunmak, kazançlarının bir kısmıyla da sosyal sorumluluklarını gerçekleştirmek hayaliyle Less doğuyor.

Less, temel olarak ardımızda iz bırakmadığımız bir yaşamı mümkün kılmaya çalışıyor. Less ürünleri ve ambalajları, tek tek seçilen temiz hammadde ile adil koşullarda üretiliyor ve üretim aşamasında, kullanım sırasında çevreye atık bırakmıyor. Kullanım ömrü tamamladıktan sonra ise kompost edilebiliyor, gübreleşebiliyor ya da direkt toprakta kısa sürede doğadaki döngüye katılabiliyorlar. Less’in kurucuları çevre bilincinin zamanla ciddi bir hızla arttığına inanıyor ve bilinçli markaların sayısındaki artışın da bu bilinci arttıran etkenlerden biri olabileceğini düşünüyorlar.

Less Covid-19 döneminde, yavaş ve küçük kapasitede üretim yapan bir marka olmasının hem avantaj hem de dezavantajlarını yaşamış. Bu sayede evden çalışmaları mümkün olmuş ancak fazla stok bulundurmadıkları için tükenen ürünlerin yerine yenisini koymakta zorlanmışlar. Bir de işbirliği yaptıkları atölyelerin çalışmaya başlamaması ve bazı üreticilerinin 65 yaşından büyük olması ürünlerin bir kısmını bekletmek zorunda kalmalarına neden olmuş.

Bununla birlikte Less umutla yola çıkmış bir marka. İşlerini sürdürmelerini sağlayan şeyin geleceğe dair umutları olduğunu söylüyorlar. Zaman zaman umutsuzluğa kapılır gibi olsalar da kendilerine ulaşıp hayatından plastiği çıkarmaya karar vermiş birine rastlamanın motivasyonlarını artırdığını belirtiyorlar. Less ürünlerine Instagram sayfaları ve web siteleri aracılığıyla ulaşmak mümkün.

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/ekolojikdonusum/

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’dan Yerli Mutfak Markaları