Evde daha çok vakit geçirdiğimiz bu günlerde yaşam alanlarımıza farklılık katmaya yardımcı olan etkinliklerden biri de Kendin Yap yani Do It Yourself projeleri. Duygu Turgut Gökpınar da Kendin Yap’ın en renkli temsilcilerinden. Ayrıca onunla aynı şehirde yaşadığım için de kendimi şanslı hissediyorum. Atölyesine 10 dakika uzaklıkta yaşıyor olmak bile bana keyif veriyor. Çalışmalarını büyük bir hayranlıkta takip ettiğimiz Sevgili Duygu’yla sizler için bir röportaj yapmak istedim. Hazırsanız başlayalım!

Duygu Turgut Gökpınar | Fotoğraf: Duygu Turgut Gökpınar

Selam Duygu, röportaj teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkür ediyorum. Önce seni tanıyalım mı, ne dersin?

Ben teşekkür ederim. 19 Nisan 1989’da Giresun’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Giresun’da tamamladıktan sonra üniversite için Ankara’da yaşamaya başladım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İngilizce öğretmenliği mezunuyum. Mezun olduktan sonra yaklaşık 2 sene Ankara’da özel bir okulda öğretmenlik yaptım ve sonrasında evlenip Adana’ya yerleştim. Özel sektörde 3 yıl çalıştıktan sonra kamuya geçtim ve toplamda 8 yıl öğretmenlik yaptım.

2015 yılında açtığım “Duygu’nun DIY Günlüğü” adlı Youtube kanalımdan sonra hayatım başka bir yöne evrilmeye başladı. 2019 yılına geldiğimizde ise hayallerimin peşinden gitmek için öğretmenliği bırakarak kendime “Good Things” adlı bir stüdyo açtım. Stüdyomu açmamla birlikte hobi severler için kitler hazırlayıp, markalara kendin yap içerikleri üretiyorum ve aynı zamanda Youtube kanalım için videolar çekmeye devam ediyorum.

Seni ilk olarak Duygu’nun DIY Günlüğü ile tanıdım. Fikirlerin, ürettiklerin ve bizlere sunduğun içerikle hem yeteneğini sergiliyor hem de insanlar tarafından büyük bir ilgiyle takip ediliyorsun. Peki Duygu’nun DIY Günlüğü nasıl ortaya çıktı? Kendin Yap projelerinin beğenilmesini neye bağlıyorsun?

Çok teşekkür ediyorum, aslında bu iş yetenek işi gibi görünse de çoğu şeyi pratikle halledebiliyorsunuz. Ben de sunduğum fikirlerin çoğunu ilk kez kamera karşısında deniyorum ve pratik yaparak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hiçbir işte uzman değilim aslında, bir “deneyim” insanıyım ben. Bir şeyleri deneyimlemeyi çok seviyorum, bu bazen yeni bir yemek bazen yeni bir hobi bazen de daha önce görmediğim bir yer oluyor. İşte “Duygu’nun DIY günlüğü” de bu şekilde ortaya çıktı diyebilirim, bu deneyimlerimi başkalarıyla paylaşma isteğimden. Çocukluğumdan beri kendim için bir şeyler yapmayı çok seviyorum, ilkokuldayken kitap ayraçları, kalem başlıkları yapardım. Büyüdükçe kıyafetlerimi süslemeye başladım, sonra kendime ait bir evim olunca dekorasyon için bir şeyler yapmaya başladım.

Yani kendimi bildim bileli Kendin Yap projeleri ile uğraşıyordum, sadece buna dünyada “Do It Yourself” denildiğinin farkında değilmişim:) böyle bir akım olduğunu fark ettiğimde yaptıklarımı paylaşabileceğim bir Youtube kanalı açmaya karar verdim. Daha öncesinde bir stil blogu yazdığım için sosyal medya konusunda ufacık da olsa bilgim vardı. Ve böylece benim için Duygu’nun DIY günlüğü macerası başlamış oldu. 

DIY projelerimin beğenilmesi ise en büyük motivasyon kaynağım tabii. Hem dekorasyon hem de moda alanındaki güncel trendleri takip ediyorum. İnsanların bütçesine uygun olmayan ürünleri, evde nasıl kendileri yapabilecekleri konusunda da fikir vermeye çalışıyorum. Sanırım bu durum içeriklerin beğenilmesinde de etkili oluyor. Bir de şunu belirtmeliyim ki sunum çok önemlidir. Yaptığım projeleri en güzel şekilde sunmaya çalışıyorum ve gerçekten hazır alınmış gibi görünmesine özen gösteriyorum. Zaten yaptığım çoğu projeyi kendim de kullanıyorum, yapıp bir kenara attığım proje sayısı yok denecek kadar azdır.

Sanıyorum ikimizin de ortak birçok yönü var. İkimiz de Adana’da yaşıyoruz ve İngilizce Öğretmenliği bölümü okumuşuz. “İngilizce öğretmenleri uzaktan bile anlaşılır.” diye bir tabir vardır. Şu an kendi mesleğini yapmıyorsun, bu kararı alman zor oldu mu senin için? Süreç nasıl ilerledi?

Ya evet genel olarak böyle bir algı var İngilizce öğretmenleri ile ilgili, bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum. Açıkcası bu kararı almam çok zor oldu diyemem çünkü benim yaptığım iş hala özünde öğretmenlik. Eskiden okulda öğrencilerime İngilizce öğretirdim şimdi ise atölyelerde ya da videolarda el işlerinin nasıl yapılabileceğini öğretmeye çalışıyorum.

Aldığım her karar bir basamaktı aslında bu geçiş için. Önce özel okulda öğretmenliğe başladım ve yoğun çalışma temposundan kendime vakit ayıramadığım için kamuya geçmek için uğraştım. Kamuya geçtiğimde ise daha fazla vaktim olduğu için kendimi keşfetme şansını buldum ve öyle bir noktaya geldim ki herkesin geçtiği yollardan geçerek, dersaneye giderek 1 sene boyunca hazırlandığım KPSS ile girdiğim kamudaki işimden istifa ettim. Yani aldığım hiçbir karar boşuna değildi, hepsi bu geçiş için birer basamaktı. Zaten bir yol ayrımına geldiğinizde hissediyorsunuz. Ben de öğretmenliği tam olarak bırakmaya karar verdiğimde kızım doğmuştu ve doğum iznindeydim, oturup düşünmek için bolca vaktim olmuştu yani 🙂

Ve gelelim stüdyon Good Things’e. Salgın olmasaydı şu an stüdyonda kahve içiyor olabilirdik☺ Good Things, senin için ne ifade ediyor, nasıl gelişti her şey?

Ah evet kahve eşliğinde yapmayı planlamıştık bu röportajı ama umarım yakında gelebilirsin. Stüdyonun hikayesine gelecek olursak; yıllar önce evimin balkonunu kendim için bir atölyeye dönüştürmüştüm, hem tüm hobi malzemelerimi o odada saklıyordum hem de videolarımı orada çekiyordum. Aynı zamanda workshop düzenlemek istediğimde başka atölyelerin ya da kafelerin ev sahipliğinde bu işi yapıyordum. Yıllarca birçok farklı şehirde, çok güzel atölyelerin ev sahipliğinde devam ettim workshoplara, çok da güzel insanlarla tanıştım.

Kızım doğduktan sonra ise evde çalışmak biraz zor bir hale geldi benim için. Çünkü içeride video çekmeye çalışırken kapının buzlu camına yapışan bir burun görünce tüm dikkatim dağılıyordu. O sıralarda karar verdim kendi atölyemi açmaya. Hem içeriklerimi daha rahat üretebileceğim bir alan olmasını istediğimden hem de insanların bana ulaşabilmesini kolaylaştırmak için aldım bu kararı. Aslında öyle de oldu, bazen bu işlerle hiç alakası olmayan kişiler geliyor atölyelere, “Sizinle tanışmaya, sohbet etmeye geldim.” diyor çoğu kişi, çok mutlu oluyorum! Bir de tabii Adana’da bu tarzda etkinliklerin artması da önemliydi benim için. Ayrıca Studio Good Things’de şehir dışından gelen birçok sanatçı ve eğitmene de ev sahipliği yapıyoruz.

theMagger’daki hobi konulu yazılarımın ilhamı sensin diyebilirim. Senden öğrendiğim Punch, Makrome ve Scrapbooking gibi teknikleri okuyucularla paylaşmak istedim. Benim için çok keyifli bir deneyimdi diyebilirim. Studio Good Things’deki her atölye çok keyifli. Ama içlerinde en merak ettiğim sepet örme atölyesi sanırım. Studio Good Things’de yer alan atölyeler hakkında bizlere bilgi vermek ister misin=

Aslında öncelikli amacımız atölye kültürünü tanıtmak oldu çünkü çoğu kişi daha önce bir atölyeye katılmamış oluyor ve “Gelirken yanımızda bir şey getirmeli miyiz?” şeklinde sorularla çok sık karşılaşıyoruz. Benim gözümde atölyeler katıldığınız 2 saatlik bir konser ya da sinemada izlediğiniz güzel bir film deneyimi gibi. Bazen atölyelere gelenler yeni bir şey öğrenmenin yanı sıra 2 saat boyunca keyifli zaman geçirip güzel bir ürünle eve gidebiliyor.

Örneğin yaptığımız kapı süsü atölyeleri bunlardan biri, katılanlar genelde stress attıklarını ve kendi elleriyle evleri için bir şey hazırlamanın harika bir his olduğunu söylüyorlar. Tabii bir de herkese aynı malzemeleri vermemize rağmen ortaya çıkan ürünlerin tamamen başka olması beni çok etkiliyor. O kapı süslerine bakarak herkesin kişiliği hakkında az çok fikir sahibi olabiliyorsunuz. Bazı atölyelere ise bilgi edinme amaçlı olarak katılım daha fazla olabiliyor. Örneğin Punch nakışı, sepet örme ya da Makrome gibi atölyeler bunlar arasında. Bu atölyelerde uygulama yapmanın yanında teknikler ve kullanılan malzemeler hakkında bilgi veriliyor. Bunların dışında bir de kişisel gelişim atölyelerimiz oluyor, sıcacık bir ortamda ve sohbet havasında geçiyor çoğunlukla. Ama başta da belirttiğim gibi tüm bu atölyelerin ortak noktası insanların günün stresinden uzaklaşabilecekleri, kendileri için bir şey yaparken keyif alabilecekleri etkinlikler olması.

Duygu’nun DIY Günlüğü ile başlayan YouTube yolculuğuna yapmış olduğun TV programı da dahil oldu. Başka programlara da konuk olarak katıldın. TV’de program yapmak nasıl bir deneyim oldu senin için?

TV, YouTube’dan çok farklı bir deneyimdi benim için çünkü kendi kanalım için evde pijamalarımla video çekerken bir anda 15 kişilik bir ekibin önünde Kendin Yap projeleri üretirken buldum kendimi. İçerik olarak YouTube’dan pek bir farkı olmasa da TV programında prodüksiyon açısından çok şey öğrendim diyebilirim. Örneğin ben YouTube için video çekerken videoyu istediğim kadar hızlandırabiliyorum ama TV’de hızlandırma gibi bir durum yok o yüzden her bir detayı göstermek gerekiyor. Sanırım beni en çok zorlayan noktalardan biri bu olmuştu. Bir de ben kendi videolarımda çok fazla konuşmuyorum aslında, daha çok yaptığım işi gösteriyorum. Ancak TV’de durum tam tersi, kendin yap projesini yaparken bir yandan da sunuculuk yapmanız gerekiyor aslında ve bu benim gibi çok hızlı konuşan biri için oldukça zorlayıcıydı. Çok keyifli ve çok şey öğrendiğim bir platform oldu TV, ileride devam etmek isterim.

Ve sohbetin en tatlı bölümüne geldik, İpek’e. Bilmeyenler için İpek, Sevgili Duygu’nun kızı. İpek ile bu süreç nasıl ilerliyor ? Atölyede çalışırken bir yandan da anne Duygu olmak nasıl bir his?

Öncelikle artık sizi İpek’i görmek için takip ediyorum diyen çok oluyor. Anne olmak beni çok değiştirdi orası kesin ama bu artık dünyam onun etrafında dönüyor anlamında değil kesinlikle, hep birlikte dönüyoruz. 🙂 Ben her zaman mutlu anne ve babanın mutlu bir çocuk yetiştireceğini düşünenlerden oldum. Bu yüzden onun mutluluğunu düşündüğüm kadar kendi mutluluğuma da önem vermeye devam ettim. Yaptığım işi çok seviyorum o yüzden ufak bir ara verdikten sonra çalışmaya devam ettim. Yeri geliyor İpek’i de yanımda atölyeye getiriyorum, istediği kadar dağıtmasına izin veriyorum. Böylece o rahatça dağıttığı için mutlu oluyor ben de sevdiğim işi yaptığım için mutlu oluyorum ve birlikte büyüyoruz:) Bunun yanında son zamanlardaki projelerimde en büyük ilham kaynağım o tabii. Onun için ufacık da olsa bir şeyler yapmayı ve ona verdiğimde o yüzündeki sevinci görmenin verdiği hazzı anlatamam.

Dünya olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Sen de bu sebeple atölyelere ara verdin. Peki 2021’den beklentilerin, yeni projelerin neler olacak diye sorsam?

Maalesef pandemi sebebiyle atölyelere ara verdik ama insanların bir şekilde evde güzel zaman geçirmelerine yardımcı olmak istiyoruz. Özellikle Punch nakışı konusunda hazırladığımız birçok kit var, bu sayede atölyeye gelemeseler de bu kitleri alanların evde rahatlıkla bu hobiyi yapabilmelerini sağlamaya çalışıyoruz.

Benim 2021 planlarım arasında biraz daha global projeler yer alıyor. Punch nakışı konusunda Türkçe pek fazla kaynak olmadığı için bu konuda bir şeyler yapmak istedim ve deneyimlerimi aktardığım bir kitap projesi hazırladım. Kitabı aynı zamanda İngilizce olarak da yazdım ve bu alanda dünyada biraz daha ismimi duyurmak istedim, umarım başarılı olabilirim. Yine aynı şekilde global bir platformda İngilizce online derslerim olacak. Umarım 2021 hepimiz için güzel ve hayallerimize biraz daha yaklaştığımız bir yıl olur.

Pandemin olmadığı, daha keyifli bir ortamda röportaj yapmayı dilerdik ama yine de bu şekilde bile oldukça eğlenceli bir röportaj süreci geçirdik. Umarım sizler de okurken bizim yaşadığımız heyecanı ve keyfi hissedersiniz. Keyifli okumalar dilemeden önce bence mutlaka bir hobi edinin. İster punch olsun, makrome ya da daha başka bir el sanatı… Tercih tabii ki sizin. Sadece kendinize şans verin, ruhunuza nasıl iyi geldiğini göreceksiniz.

Ayrıca aramızda Sevgili Duygu ile yeni tanışanlar varsa YouTube kanalından, ya da sosyal medya hesabı @duyguturgok ve @studiogoodthings hesaplarından da kendisini ve yaptıkları çalışmaları yakından takip edebilirsiniz. Hepinize Sevgiler!

Kapak Fotoğrafı: Duygu Turgut Gökpınar

İlginizi Çekebilir: Istanbul Flaneur’dan Yerli Dekorasyon Markaları