Bağımsız genç tasarımcı ve sanatçıları destekleyen Mercado, dönüşümün yarattığı döngüsellikten ilham alan deneyim merkezli “Original By Nature” sergisiyle cam, dijital sanat ve kentsel tarım gibi üç farklı disiplini bir araya getirerek hâlâ bazıları için çok soyut olarak algılanan bir kavramı, iklim krizini gündeme getiriyor. “Original By Nature”, 22 Mart’a dek Akaretler Sıraevler No:19’da deneyimlenebiliyor. Bu enstalasyona dijital sanat eserleriyle eşlik eden Ecem Dilan Köse ile sergi kapsamında sohbet etme fırsatı yakaladık.

“Original by Nature” | Fotoğraf: Mercado

Kurgusu Mercado’ya ait olan “Original by Nature” enstalasyonunda Egemen Kemal Vuruşan’ın kullanılmış şişeleri ileri dönüştürerek tasarladığı cam eserlere Ecem Dilan Köse’nin dijital sanat eserleri eşlik ediyor. Dijital sanat eserine yerleştirilen ve bitkileri besleyen mor ışık sayesinde enstalasyon yaşayan bir organizmaya dönüşüyor. Kentsel tarım uygulamalarıyla tanıdığımız Ek Biç Ye İç ekibi de projede iş birliğiyle yer alıyor ve sistemin çalışması konusundaki teknik desteği sağlıyor. Sanat eserleri içerisinde yetişen fesleğen, reyhan, marul, pazı gibi bitkiler sergi süresince hasat edilerek sofraya geri döndürülüyor ve yemeklerde, kokteyllerde kullanılıyor. Böylelikle bir yaşam döngüsünün tamamlanmasına şahit oluyoruz. 22 Mart’a dek Akaretler Sıraevler No:19’da ziyaret edilebilecek sergi kapsamında dijital sanatçı Ecem Dilan Köse ile sohbet etme fırsatı yakaladık, kendisine hem bu projeyi hem de üretim pratiklerine dair merak ettiklerimizi sorduk. Hazırsanız başlayalım.

“Original by Nature” sergisiyle yollarınız nasıl kesişti? Sergideki çalışmanızdan bahsedebilir misiniz?

Mercado uzun zamandır takip ettiğim yaratıcı endüstri içinde önemli konulara değinen yakın durdukları estetik bakımından da bana yakın bir yayın ekibiydi. Aramızda konuştuğumuz konular, izlediklerimiz, takip ettiklerimiz, okuduklarımız birbirine benzer ve belirli bir kalitenin üzerindeydi. Onlara birlikte bir projede buluşmak çok istediğim bir şeydi ve bu proje ile bana geldiklerinde çok mutlu oldum. Diğer taraftan dijital sanat alanında çalışmalar yapsam da sanatçı kariyerim boyunca doğal malzemelerle bir arada kompozisyonlar üretme isteğim hep vardı. Dijital ve organiğin ilişkisini aradığım bir çok eserim var. Malzeme ve kavram bütünlüğü açısından benim sanat beyanımın temelini organik malzemeler oluşturmaktaydı. Yaz başından beri de cam ilgimi çekmekteydi ve ‘hearing’ isimli heykelimi camdan yapma konusunda girişimlerim olmuştu. Mercado ekibi bana bir cam sanatçısı ile çalışacağımı söylediğinde bu proje için gezegenlerin harika bir dizilim yapmış olduğunu anladım.

“Original by Nature” | Fotoğraf: Mercado

Çok katmanlı bir serginin daha doğrusu deneyim alanının dijital sanat tarafında konumlanıyorsunuz. Dönüşümün merkezde yer aldığı sergide eserinizle bu konuya önemli bir katkıda bulunuyorsunuz. Bu etkileşimi sizden dinleyebilir miyiz?

Eseri bütünsel olarak incelediğinizde sistemin yarattığı titreşimleri müziğimde, suyun hareketini yarattığım akışkan kompozisyonda, bitkileri ve transparan cam malzemesini huzurla açan çiçeklerimde bulabilirsiniz. Her ne kadar kodlarla yazılmış görsellerim olsa da onları mümkün olan en organik biçime getirmek ve kompozisyonun diğer bütün elemanlarıyla hemhâl etmek iç güdüsel bir dönüşüm arayışı aslında. Ve tüm eserde de tam olarak bir dönüşüm hikayesi kurgulandı. Kullandığım teknikler ve biçim, kodlama olsun, yapay zekâ olsun, 3D modelleme araçları olsun hepsi bir bütüne hizmet eder ve birbirleri için birbirlerine dönüşürler.

Bugüne dek pek çok farklı disiplinde üretimlerinizle karşılaştık dans, ebru, mimari, müzik… Farklı disiplinlerde üretmiş olmanız şu anki çalışmalarınızı nasıl besliyor?

Eskiden aile bireylerim bunun maymun iştahlılık olduğunu ve tek bir yere odaklanmam gerektiğini söylerlerdi. Deniyordum da 🙂 2016 yılında Barcelona OFFF festivalinde Stefan Sagmeister‘ı dinleme fırsatı bulmuştum. Söylediği şey zamanın değiştiği ve çeşitlilikle beslenmenin kıymetli olduğuydu. Bu iştah aslında yaratımda çeşitliliğin iştahıydı. O günden sonra rahatladım ve farklı alanları tecrübe etmek konusunda zihnim özgürleşti. Şimdi yaptığım her işin içinde hepsinden biraz var. Böylece özgün bir dil sahibi oldum. Farklı disiplinlerdeki benzerlikleri ve farklılıkları daha iyi görebiliyorum. Zihnimin ve ruhumun çeşitliliği yaşamıma da renk katıyor. Yaratıcılık sınırsızlıktır. Bu sınırsızlıklar içerisinde yaşamım boyunca dokunabildiğim deneyimleyebildiğim her şey hem bana hem de sanatımı sunduğum sanatseverler için artı niteliğinde.

Ecem Dilan Köse, “Original by Nature” | Fotoğraf: Mercado

Dijital sanat, özellikle kripto sanatın iklim değişikliğine pek olumlu katkıları olduğu düşünülmüyor. Ancak bu durum tabii ki üretimin nasıl konumlandırıldığıyla da çok ilgili. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle buradaki eleştiri sanata değil genel olarak kripto üretiminde harcanan enerji ile ilgili. Esas sorun kripto veya dijital sanat değil, enerji üretim yöntemlerimiz. Siz kripto üretimini tamamen yeşil enerji ile yaptığınız durumda kripto sanat ve iklim krizi arasında hiçbir korelasyon kalmıyor. Demek ki buradaki sorun kripto sanatın doğaya zarar vermesi değil insanlığın enerji üretim yöntemlerinin doğaya zarar vermesi. Bu konudaki konuşmalarda gördüğüm bir diğer üzücü şey ise toplumun sanata verdiği değeri azaltması. Bindiğimiz arabalar, dizel yakıt kullanan araçlar, geri dönüşümlü olduğu iddiasıyla aynı fabrikada iki kez işleme giren tekstil ürünleri, denetimleri şaibeli fabrikalar konuşulmazken kripto sanatın doğa düşmanı olarak konumlandırılması bir sanatçı olarak beni çok rahatsız ediyor. Bindiğimiz arabaların karbon salınımı, giysi ve eşyaların üretimindeki su harcamaları çok daha zararlı iken, bunları iyileştirmeyi aklına getirmeyen insanların sanatın kripto altyapısı kullanarak el değiştirmesini veya üretilmesini eleştirmesi hoş bir tavır değil. Sanatın gelişimi, dijital sanatın olabilecek her şekilde hayatımıza daha çok girmesi yukarıda saydıklarımdan daha mı önemsiz?

“Original by Nature”daki üretimlerinizle geleneksel sanat olarak tanımlayabileceğimiz cam sanatıyla etkileşime geçiyorsunuz. Sizin için nasıl bir deneyimdi?

Cam harika bir malzeme. Büyü gibi. Katı gibi davransa da katı değil. Şeffaf, ışığı kırıyor, geçiriyor. Narin ve sabır istiyor. Renklerin kendi üzerindeki duruşu hiçbir malzemeye benzemiyor ve doğal. Malzemenin kendisini düşündüğümde bile ilham dolu. Aslında ürettiğim dijital görsellerle benzerlikleri de var camın. Ekranda bir ışık üretimi var. Görsellerim sabırla üretildi. Bu benzerlikleri görmek önemli. Diğer taraftan Egemen ile form algımız inanılmaz bir uyum içerisinde. Benim partiküllerimin hücresel ifadeleri ile onun çalışmalarındaki mikroskobik göndermeler birbirlerine çok benziyor. Bu kadar farklı iki alanda çalışan üreticinin kendi sanat çizgilerinden uzaklaşmadan birleşmiş olması harika bir deneyim. Keyifle çalıştık ve çok iyi anlaştık. Paslaşmalarımız çok şık oldu. Sanatçı olarak sanatımız ile yaptığımız bu sohbet kesinlikle çok keyifliydi.

Yakında hangi projelerle karşımıza çıkmayı planlıyorsunuz?

Üretimlerim devam ediyor. Durmadan çalışıyorum. Ürettikçe üretesim geliyor. Fiziksel dünyada dijital eserlerimle olmaya devam edeceğim. Özellikle mekansal çalışmalar yapmak bana da iyi geliyor. Kavramı kuvvetli dijital eserlerime yenileri de eklenecektir. Öte yandan değişen dünyada Metaverse, NFT gibi kavramların hayatımıza çok girdiği bu dönemde dijital dünya için de üretim yapıyorum, bunu da sürdüreceğim. Benimle beraber gelen ve birlikte büyüdüğümüz harika bir ekibim var. İçerisinde yazılımcılar, mimarlar, harika görsel üreticiler var. Benimle yürüyen ve bana güvenen bu arkadaşlarımla yenilikçi, teknoloji ve yeni dünya odaklı işler yapıyoruz bunları göstereceğimiz günleri de iple çekiyoruz.

Kapak Fotoğrafı: Mercado

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan İstanbul Sergi Takvimi