Emirgan’dan Boyacıköy’e yapılan bir yürüyüşte, kokulardan sarhoş olur insan. Baharın bütün cömertliği yansımıştır bu semtlerdeki evlerin bahçelerine. Yasemin ve mor salkım kokulu apartmanlar kırılgan ahşap köşklere, gösterişli yalılar mütevazı konaklara el uzatmıştır buralarda. Nefes nefese kalınca, bir yokuşun başında durup öteden görünen denizi kucaklarsınız birkaç dakikalığına… Bazen gözlerinizle, bazen de ruhunuzla.

01-40
Boğaz’da Sahil Keyfi | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Geçmişten ödünç alınmış bir dili konuşuyordur artık sokaklar. Kimine tanıdık gelen, kimine yabancı. Bazı özel günlerde uzun masalar kurulur kilise avlularında ve o masalardan iştah açan rayihalar yükselir. Kapıları kilitli olsa da ardına kadar açılır bazı bahçeler, biraz tatlı dil ve bir merhabayla. Kırk yıldır aynı büfeye gelip çayını içen de, ilk kez bu semtleri hevesle görmeye gelen de sever ilk seferde Boğaziçi’nin gözü gibi sakındığı Emirgan’ı, Boyacıköy’ü.

Köşklerin sıralandığı arka sokaklarda gezer gümüş ve bakırları parlatmaya gelen kalaycılar. Şöför Nebahat de bu sokaklardadır; başında fiyakalı şapkası, altında taksisiyle. Bir çeşme başında durup dinlenir hatta. Çeşmenin suyu az akar ama çınarların gölgesi halen sapasağlamdır. O ağacın gölgesine sığınır İstanbul’u bir nefeste içine çekmek isteyenler.

03-30
Hamid-i Evvel Camii | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Gözüme Çarpanlar

Hamid-i Evvel Camii: Semtin, sahil tarafından bakıldığında ilk göze çarpan incisi. 1781 tarihli, I. Abdülhamit tarafından yaptırılmış. Caminin sütunları, ahşap dokusu ve beyazlar giyinmiş o sadeliği, karşısındaki tarihi çeşmeyle beraber semte gelenleri karşılıyor.

Bir Not: Emirgan’ı fotoğraflamak isteyenler için bir bahar, akşamüstü saatlerinde bu camii ve karşısındaki çeşmeyi, üzerine düşen sarı-turuncu ışık oyunlarıyla yakalamak akıllarda olsun!

04-25
Emirgan Çeşmesi | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Emirgan Çeşmesi: Caminin tam karşısındaki çeşme, yine I. Abdülhamit dönemine uzanıyor. Çeşmenin suyu akmasa da tarihi görüntüsü ve sırtını yasladığı  çınardan üzerine düşen yaprak gölgeleriyle seyirlik.

Şerifler Yalısı: Osmanlı Dönemi’nde Şerif Abdullah Paşa’nın yazlığı olarak kullanılan yalı, 18. yüzyıl sivil mimarisinde, günümüze kadar gelebilmiş yapılardan biri. Sadece selamlık kısmı ayakta kalmış olan yalı, kayıtlarda Rumeli yakasının en eski yalısı olarak geçiyor.

Emirgan Korusu: Şüphesiz, bu semte gelenler için akıllara gelen ilk yerlerden biri, ama bu konu ayrı bir başlıkta aşağıda ele alınacak.

05-19
Sakıp Sabancı Müzesi Bahçesi | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Sakıp Sabancı Müzesi: Sabancı ailesine ait Atlı Köşkü, müzeye çevrilerek 2002 yılında ziyarete açıldı. Aileye ait geniş koleksiyonunun sergilendiği müzede; çağdaş sanat ve hat sanatı eserleri, 19 ve 20. yüzyıla ait tablolar yer alıyor. Belli zamanlarda ise dışarıdan getirtilen süreli sergilere ev sahipliği yapıyor. Bahçesi, 19. yüzyıldan kalma bronz at heykeli ve eşine az rastlanır bitkilere sahip.

Bir Not: Sakıp Sabancı Müzesi, Pazartesi günleri kapalı, Salı günleri ise 10:00 – 18:00 arası ücretsiz. Diğer günler giriş ücreti 90 TL.

Bir Not Daha: Müzedeki sergileri gezdikten sonra, bahçesinde vakit geçirmeyi, terasından İstanbul’u fotoğraflamayı ve MSA’nın Restoranı’nda bir kokteyl keyfi yapmayı unutmayın.

08-21
Emirgan Mektebi Sokak | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Emirgan Mektebi Sokak – Çınar ağaçlarının hışırtılarını dinleyerek ve sokaktaki tarihî yapılara bakarak bu yoldan geçin. 1871’de açılmış Emirgan Okulu’nun kapısındaki eski yazılarına bakın. Bu sokakta yan yana dizilmiş hırdavatçı, terzi, döşemeci esnaflarla sohbet edin.

Şehit Ömer Sadık Sokak’ın sayfiye ruhu taşıyan bahçeli evlerinin önünden geçin. Buradan, Boğaz’dan geçen yük gemilerini seyredin.

18-20
Emirgan Köşkleri | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Avni Gündüz Sokak’ta bir dönemin meşhur Türk dizisi Baba Evi’nin çekildiği o ihtişamlı konağı bulun.

09-21
Emirgan Korusu | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Emirgan Korusu’nun Tadını Çıkarma Tüyoları

Emirgan Korusu’nun geçmişi 17. yüzyıla dayanıyor. Zamanında burada yer alan bahçeler IV. Murat tarafından, İranlı Emir Güne Han’a verilmek üzere hediye olarak yaptırılmış. 19. yüzyılda koruda; köşkler ve saray eşrafı için seyir terasları yapılmaya başlanmış. Park olarak kamulaştırılıp halka açılması ise 1940’ları buluyor.

  • Korunun tadı en iyi sabahın erken saatlerinde çıkıyor. Ahşap masalarında bu saatte yapılan kahvaltıların verdiği zevk bir başka. Sahildeki Emirgan Sütiş’ten börek alıp, bu masalara kurulabilirsiniz. Bir de gün batımına doğru Lale Müzesi’nin bir üstündeki yoldan vapur manzaralarına bakın. Dolunayda yine bu yolda ağaçların arasından Boğaz’ı seyredin.
10-66
Emirgan Korusu | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Korunun tarihî çeşmelerinden akan soğuk suyla ferahlayın.
  • Lale Festivali’ne bir hafta sonu gelmek gibi bir hataya düşmeyin! Sürekli kendinizi, etrafta lalelerle fotoğraf çekilmek pahasına o güzellikleri ezen insanlarla karşılaşıp üzülürken bulacaksınız. Koruya giden yol trafiği de cabası. O yüzden hafta içleri gelmeye çalışın veya hafta sonu korunun kapanmaya yakın saatlerinde uğrayın. 
11-57
Emirgan Korusu Beyaz Köşk | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Sarı, Pembe ve Beyaz Köşkleri görün. Lale zamanı, Sarı Köşk önünde fotoğraflar çekin.
  • Parkta yer alan şelalenin yanındaki banklara oturup, su sesleri eşliğinde kitap okuyun.
12-53
Boyacıköy | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Emirgan’dan Boyacıköy’e…

  • Emirgan Mektebi Sokak’tan Boyacıköy’e yürümesi yaklaşık 10 dakika arada Ata Olgaç Sokak’a uğrayıp, mor salkım ve yaseminlerin fışkırdığı bahçeleri koklamayı da sayarsak yol biraz uzar.
14-35
Boyacıköy | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Kapısı açıksa şanslısınız; Panayia Evangelistra Kilisesi mavi-turuncu renkleriyle sessiz bir resim gibi çıkar karşınıza Fırın Sokak’ta. Eğer bir ayine, bir kutlama yemeğine denk gelirseniz de ne mutlu!
  • Devamında, Tebdil Eskisi Sokak’ta yeşil köşkü bulun ve sokağın çınar ağaçlarıyla sohbete koyulun.
  • Çam Fıstığı Sokak’taki tarihî çeşmeye gelin. Bu meydanda çekilen Şoför Nebahat (Metin Erksan) sahnelerini yeniden hatırlayın. Bu sokağın çevresini sarmalamış eski ahşap köşkleri ve onlara renk katan mor salkımları izleyin.
  • Zarif Sokak ve Marangozhane Sokak’ın deniz gören yokuşlarında durup seyir zevki yaşatın kendinize. 
13-40
Boyacıköy Evleri – Tebdil Eskisi Sokak | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Boyacıköy’ün seslerine kulak verin: Yürüyüş enasında ahşap köşklerin arasında gezen seyyar kalaycılara denk gelebilirsiniz. -“Kalaycı geldi kalaycıııııııı!”
  • Kokuları duyun: Mor salkım (wisteria), yasemin, hanımeli, ıtır, saksılara ekilmiş sakız sardunya…
16-29
Boyacıköy Evleri |  Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Mola vermek için iki nokta aklınızda olsun: Beam Bakes ve Cafe Boyacıköy.
  • Fırın Sokak’tan geriye yürüyüp, Hekim Ata Caddesi’nden sahil yoluna geri inerken uğranılması gereken son durak, Boyacıköylüler’in çok sevdiği, semtin en eskilerinden Çınar Büfe. Burada çay eşliğinde menemen yemek mi, yoksa yoldan geçenleri ve masmavi Boğaz sularını izlemek mi daha zevkli bir mahalle ritüeli, siz karar verin.
15-38
Boyacıköy | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Boyacıköy’ün Hikâyesi

Geçmişte bir sayfiye yeri olarak tercih edilen Boyacıköy, ismini III. Selim döneminde, Trakya’dan; özellikle Kırklareli civarından getirtilen boyacı ailelerden alıyor. Bu aileler çeşitli kumaşları, fesleri boyamak için gelip bu semte yerleşmiş. Bir kısmı günümüze kadar gelmiş olan ahşap evlerde yaşamlarını sürdürmüş. 

Boyacıköy’ün sakinleri 1900’lerin ortalarına kadar en fazla Rumlar, sonra Ermeniler ve Türklerden oluşuyormuş. Bu yüzden burada gezerken, gayrimüslimler için yaptırılmış mezarlıklara, Rum Ortodoks ve Ermeni Kiliseleri’ne denk gelebilirsiniz.

Aklımın Bir Köşesinde

  • Canım mantı çektiğinde Doğru Muvakkithane Caddesi’ndeki Kardeşim Mantı,
  • Salaş bir meyhanede günlük balıklar eşliğinde demlenmek için Sıçanlı Meyhane,
  • Filia Köftecisi’nde karnımı doyurduktan sonra Emirgan Spor Kulübü lokalinde bir çay keyfi,
  • Jazz dinletileri, şarapları ve  yavaş yavaş edilen kahvaltılar için Zeyta.

Ayaküstü Sohbetler

17-18
Emirgan Yorgancısı | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Çınaraltı Meydanı’ndan ilerleyip, Emirgan Eczanesi’nin yanındaki avluya girin (No: 11D). Buradaki yorgancı Ali Bey’le tanışın, sohbet edin. Kendisi semtin tek yorgancısı ve aile mesleğini senelerdir bu dükkânda devam ettiriyor.

Emirgan’ın dünü ile bugünü Ali Bey’in sohbetinde, atlas yorganlar arasında, avludaki çaycıdan aldığınız demli bir taze çay eşliğinde akıp gidiyor.

Kapak Fotoğrafı: Deniz Yılmaz Akman

İlginizi çekebilir: Deniz Yılmaz Akman’dan İstanbul’un Esnafları