Aşinasınızdır, büyükannelerimiz bizleri karşılarına alıp eski bayram günlerinden söz etmeyi çok severler, biz de onları dinlemeyi çok severiz! Kaçınılmazdır, geçmiş zamanlardan bugüne değişen sayısız gelenek ve alışkanlık sayabiliriz. Ama her seferinde biliriz ki; bayram geldi mi hepimizi bir mutluluk sarar, tarifsiz bir heyecan kaplar. Bu yüzdendir kolayca ‘her bayramın tadı başka’ diyebilmemiz. Gerçekten de başkadır çünkü. İşte biz de tam olarak böyle düşündük ve geçmişimiz de tıpkı şu anımız gibi çok değerli diyerek büyüklerimizle sohbet ettik. Konumuz bayram; yerimiz Balat’tan Erenköy’e, Moda’dan Nişantaşı’na her yerdi. İnanır mısınız, eski ile yeni’nin her ikisinden de öyle büyük bir mutlulukla bahsettiler ki, bir yandan geçmişteki güzellikleri anarken, bir yandan da zamanın değiştiğini anladıklarını ve içtenlikle kabul ettiklerini hissettik. İsterseniz gelin, hep birlikte geçmişe doğru keyifli bir yolculuğa çıkalım.

Büyüklerimizden Dinleyelim: Eski Bayramlara Dair

Büyüklerimizin eski bayramlara dair en fazla üzerinde durdukları nokta bayram gününün gelmesine yakın etrafı saran tatlı hazırlık telaşıydı. Bizlere, komşuların biraraya gelerek birbirleriyle yardımlaştığını, evin temizliğinden sofraya gelecek yemeklere her şeyi birlikte yaptıklarını anlattılar. O gün özellikle mahallenin kolonyacısına gidilip misafirlere sunmak üzere kolonya doldurulurmuş. Sohbet ettiğimiz hanımefendilerden biri, bayram deyince aklına çocukluğunda yaşadığı yere kurulan büyük bayram yerinin geldiğini söyledi. O zamanlarda insanların iftar ile sahur arasında eğlenmesi amacıyla kurulan bayram yeri, üç gün boyunca sürer ve tiyatro sahnelerinden hokkabaz çadırlarına, eğlenceli alanlar ile dolup taşarmış.

Bir de bayramlıklar varmış tabii. Günler öncesinden çıkılan bayramlık alışverişleri, dükkanların kapısından çıkarken yüzlerde beliren koca gülümsemelerle son bulurmuş. Yepyen kıyafetler alınırmış çünkü, büyük küçük demeden, herkes hevesle hazırlarmış kendisini bayrama. O kadar ki, bazı hanımefendiler annelerinin onları terziye götürdüğünü ve özel olarak bayramlık diktirdiklerini anlattılar. Ne büyük heves! Sonrasında ise o güzel kıyafetlerle tanıdıkların, komşuların kapılarına gidilir, harçlık istenirmiş. Kimi zaman ceplere sıkıştırılan harçlıklar, kimi zaman mendillerin arasına sıkıştırılarak verilirmiş. Bir düşünün, küçücük bir çocukken size verilen mendilleri aralayıp harçlık bulmanın mutluluğunu! Doğru bakkalın yolu tutulurmuş tabii. “Harçlık geldi ya, illa abur cubur alınacak”, böyle diyordu konuştuğumuz bir hanımefendi. En büyük eğlenceymiş bakkala gidip istediğini almak.

Bayram günü postaneler dolup taşar, tebrik kartlarının ardı arkası kesilmezmiş. Kart gönderecek kadar uzak mesafede olmayıp biraraya gelebilenlerin arasındaki sohbet ise, “Dersler nasıl?” ile başlar, “Evlilik ne zaman?” ile bitermiş, tıpkı şimdilerde de olduğu gibi aslında. Bir de seyyar fotoğrafçılar dolanırmış etrafta, güzel kıyafetleriyle tanıdıklarına ziyarete giden ailelerin özenli ve heyecanlı görünüşlerini tek bir kareye sığdırır, değerli anılar bırakırmış ardında.

Büyüklerimizden Dinleyelim: Eski Bayramlara Dair

Sohbetimiz bayram ziyaretlerinin vazgeçilmezi Türk kahvesi ve en lezzetli eşlikçisi çikolata geleneği ile devam etti. Şimdiki bayramların da olmazsa olmazıdır, bol köpüklü ve mis gibi kokan Türk kahvemizin yanında çikolatanın tadına varırken, bir yandan sevdiklerimizle güzel sohbetler eder, hikayeler anlatırız. Ev sahiplerinin misafirlerini en mükemmel şekilde ağırlamak için kapıldığı o tatlı telaş, özenle hazırlanan ikramlar şeklinde sunulur bizlere. Birbirinden lezzetli tariflerden şık sunumlara her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştür. Ziyaretin en özel anlarından biri de bu şölenin en iyi, en lezzetli çikolataların ikramı ile taçlandırıldığı anlardır, şüphesiz. Eski zamanlarda da bayramın en güzel ikilisiymiş Türk kahvesi ve çikolata, hala öyle.

İşte böyleymiş eski bayramlar. O günler de güzelmiş ama, bugünler de bizce bir başka. Her günün, her anın başka bir güzelliği olduğu gibi. İsterseniz Barış Manço’yla bitirelim bu nostaljik yazıyı ve içimizi bayram coşkusuyla dolduralım şimdiden: “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar / Giyelim en güzel giysileri / Elimizde taze kır çiçekleri / Üzmeyelim bugün annemizi…”

banner-imp