Tarihi birikim, doğal güzellikler, zengin bir mutfak ve sıcacık bir kültürün harmanlandığı, neresine gidersek gidelim çok keyif aldığımız ve kaç kez gitsek de doyamadığımız ülke İtalya. Kuzeyinden güneyine, adalarından deniz kıyılarına dört bir yanı cennet. Milano, Roma, Toskana, Napoli, Puglia hakkında çok yazdık, çok konuştuk. Peki ya İtalya’nın az bilinen birkaç cennet noktasından bahsetmeye ne dersiniz? Bir gün yeniden özgürce seyahat edebilirsek, İtalya’da rotamızı doğanın tarihle buluştuğu ve nispeten az kalabalık, pandemi günlerinden alışkanlık, bu güzel yerlere çeviririz belki.

İtalya’nın Az Bilinen Dört Güzel Yeri

Gaeta

Gaeta, Roma’nın da içinde bulunduğu Lazio bölgesinde bir sahil kenti. İtalyanların yazlık evlerinin yer aldığı bu kent özellikle yaz aylarında yerli turistlerin akınıyla hareketleniyor. Tüm günü Gaeta’nın tertemiz denizini kucaklayan upuzun kumsallarında geçirdikten sonra, akşam saatlerinde küçük merkezi, restoranlardan taşan kahkahalar ve dondurmacıların önündeki sıralarla hareketli bir biçimde geçirebilirsiniz. Çılgın kalabalıktan uzak bir deniz tatili için ideal. Yolunuz Gaeta’ya düşerse “Gerçek Napoli pizzası” sertifikasına (AVPN) sahip tarihi pizzacı Ciro’da pizza yemeyi ve gün batımını Montagna Spaccata’dan izlemeyi unutmayın.

İlginizi Çekebilir: Yaprak Civan’dan Pigneto

Orvieto

orvieto-italya
Orvieto Katedrali| Eliçe Kılıç

Bir gün tesadüfen Instagram’da gotik mimari örneği görkemli katedralini görmemle İtalya seyahatlerimden birinin güzergahını tamamen değiştirmeme sebep olan şehir Orvieto, dünyanın dört bir yanından turistleri çekmesine rağmen hala Cittaslow (Sakin şehir) unvanını ve ruhunu koruyor. Umbria bölgesinde, bir masa dağ üzerinde konumlanmış ve etrafı uçurumlarla dolu bu şehirde, Orta Çağ’a ışınlanmış gibi hissedeceksiniz.

Pozzuoli

Napoli dünyada en sevdiğim şehir ve onu bu kadar sevmemin sebeplerinden biri de Napoli’den bir tren uzaklıkta, günübirlik görebileceğimiz bir sürü yer olması. Napoli’ye yakın 5 cennet yazımda bahsetmediğim, şehrin en huzurlu komünü olan Pozzuoli de bunlardan biri.

Pozzuoli’nin, merkezindeki ilk günkü gibi korunan Roma dönemi kalıntıları ile sırtlarındaki hala aktif volkanik krater en önemli iki atraksiyonu. Ama ben Pozzuoli’nin limanı irili ufaklı yelkenlilerle dolu küçük sahil şeridinde yürüyüp, denize sıfır kafelerinde kahvemi yudumlamayı, küçük meydanlarındaki rengarenk panjurlu evleri izleyip iç geçirmeyi daha çok seviyorum. Yerel bir tavsiye olarak da; Napoli’nin adalarından Ischia ve Procida’ya Pozzuoli’den kalkan feribotlarla çok daha hızlı ve ucuza ulaşabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir: Eliçe Kılıç’tan Napoli Lezzet Durakları

Locorotondo

locorotondo
Locorotondo’nun en ikonik köşesi | Eliçe Kılıç

Güneye indikçe daha çok bağlanıyorum İtalya’ya. Puglia seyahatlerinin olmazsa olmaz duraklarından değil Locorotondo, biliyorum. Ama Alberobello’ya kadar gitmişken, Locorotondo’ya uğramadan geçmeyin. Koskoca bir vadinin ortasında yükselen bembeyaz bir kasaba, taş evler, minik dükkanlar, ayçiçekleri, kaktüsler… Hava sıcak ve kadehler buz gibiyken çıkar tadı en çok. Bu benbeyaz kasabaya yolunuz düştüğünde bağları Locorotondo’da bulunan şarap markası I Pastini’nin küçük dükkanından bir şişe beyaz şarap almayı unutmayın.

Kapak Fotoğrafı: Eliçe Kılıç

İlginizi Çekebilir: Lisya Kalma’dan Puglia’nın Vazgeçilmezleri