Nasıl anlatsam, nereden başlasam… Minnet doluyum. Önce hocam Evren Özus ile, hemen ardından beni alıp ta çocukluk yıllarıma, bedenimi şekilden şekle sokarak özgürce maymunluk yaptığım, eğlendiğim o zamanlara götüren hamağım ile tanıştığım için. Evren’le Stüdyo Chillax‘ta (@chillaxhomestudio) birlikte çalışmaya başladığımız o ilk dersten beri deneyimlediklerim fiziksel boyutun çok ötesinde. Hamak yogasının beni içine sürüklediği tarifsiz duygular, özgürce uçmamın önünde duran zihinsel bariyerlerimle yüzleştiğim anlar, bedenimin daha önce varlığından habersiz olduğum ve yeni yeni keşfetmeye başladığım noktaları… Nasıl kelimelere dökülür bilemedim, hocam Evren’in yanında aldım soluğu. Gerçi yaşamadan hiçbir zaman tam anlaşılmaz ama, o her halükarda benden daha iyi anlatırdı. Şimdi söz onda.

Evren merhaba! Önce seni biraz tanıyalım istiyorum. Nasıl başladı hamak yogasına olan tutkun?

Merhaba! Hamak yogasıyla ilişkim, iyi bir hamak yogası öğrencisi olarak başladı diyebiliriz. Profesyonel olarak yaptığım bir işim ve yaşamımda yoğun yer tutan bir akademik hayatım vardı ki, bu halen de kısmen devam ediyor. Hep bir spor tutkunu oldum ve hayatın yoğun temposu içinde dahi hiçbir zaman düzenimi, disiplinimi kaybetmedim. Antrenman disiplini konusunda şanslı doğanlardanım. 🙂 Günümüzde pek çok kişide olduğu gibi, benim de omurgam ve boynumla ilgili sıkıntılarım vardı ve hayatımı negatif yönde etkilemeye çoktan başlamıştı. İlk hamak dersimden çıktığımda ise büyülenmiş gibiydim; o günki hislerimi ve düşüncelerimi ilk dersini alan öğrencilerimin gözlerinde hala arıyorum diyebilirim.

Başlangıçta, bu konuda uzmanlaşıp, dersler vereceğimi ve yeni eğitmenler yetiştiren bir stüdyoya sahip olacağımı hiç düşünmemiştim. Tekniği daha iyi kavramak ve ilerlemek için eğitmen olmayı tercih etmiştim, ama hedefim daha çok kendi pratiğimi geliştirmekti. Derken, ilk eğitimimden sonra, Stüdyo Chillax çıktı ortaya. Daha ilk günden, diğer işlerin stresinden ve yorgunluğundan arınmak için koşarak gittiğim bir oyun bahçesi oldu benim için. Çok planlı kurulan bir işletme olmamakla birlikte, lisanslı stüdyo olarak uzun süre eğitmen yetiştiren ve hepimizin kendini iyi hissettiği, çok eğlendiğimiz bir oyun alanı olmaya devam etti, hala da ediyor. Ben de bireysel olarak, süreç boyunca hem hamak yogasının farklı uzmanlık dallarında hem de farklı spor dallarındaki eğitimlerime devam ettim ve ediyorum.

Hamak Yogası
Hamak Yogası | Fotoğraf: Evren Özus

Hamak yogasının felsefesinden başlayalım isterim. Hamak yogası, hem bedensel hem zihinsel olarak ‘açılmayı’ ve hafiflemeyi deneyimletiyor insana gibi geliyor bana. Doğru mu?

Kesinlikle doğru. Hafifleme ve açılma hissine sebep olan pek çok neden olsa da, temeli aslında yerçekimi ile oynuyor olmamız. Bunu fizik yasalarına kısa süreli de olsa başkaldırı olarak da tanımlayabiliriz. Aslında bahsettiğin hisleri ortaya çıkaran şey, yerçekiminin alışageldiğimiz etkisinden uzaklaşmamız ve omurga üzerinde meydana gelen, günlük hayatta fark etmediğimiz – ve zaman içerisinde ne yazık ki kendisini ağrılar, rahatsızlıklar olarak fark ettiren – baskılardan ve basınçtan özgürleşiyor olmamız. Ağırlıksız olma hali çok keyifli…

Hamak yogasını sadece bir beden sporu olarak tanımlamak haksızlık olur. Hamak yogası sırasında zihnimiz ile kimi zaman zorlu mücadeleler veriyoruz, hatta zihnimiz ile karşı karşıya kaldığımızı gözlemlediğimiz anları tecrübe ediyoruz. Çünkü zihin, bedeni alıştığının dışına çıkarmaya her zaman izin vermeyebiliyor; ya da geçmiş deneyimler ile ilgili hisler, farkında bile olunmayan korkular birden yüzeye çıkabiliyor. Çocukken düşünmeden yapılan en basit hareketler, bugün çok zorlayıcı gelebiliyor; hamak yogası yaparken bir nevi, her şeyi kontrol etme yetkiniz elinizden alınıyor. Bu noktada araya şu bilgiyi eklemek isterim – Çocuklar ve gençler, tam da bu sebepten, yani henüz yetişkinler kadar korkularını beslemedikleri için, hamağın en eğlenen yüzleri oluyorlar. Hamakta; tüm bun anlattıklarımla karşılaşmak, karşılaşılanları tanımlamak ve öte yandan onlar ile barışıp yol almak, kişinin kendisine saygısını ve güvenini çok artıran bir deneyim oluyor.

Hamak Yogası
Hamak Yogası | Fotoğraf: Evren Özus

Diyelim ki ben hamak yogasına başlamak istediğime karar verdim ve ilk ders için buluştuk. Beni ilk olarak ne(ler) bekliyor?

Öğrencilerimle ilk dersimizde aslında hem kişisel olarak hem de bedensel olarak tanışmaya başlıyoruz diyebilirim. Eş zamanlı olarak onlar hamaklarıyla da tanışmaya başlıyorlar. Tıpkı bireysel ilişkilerimizde olduğu gibi, hamakla kurduğu kendine özgü bir ilişkisi oluyor ve bu ilişkinin güven temeline oturması için, sağlam bir tanış olma hali için zamana ihtiyacımız var.

Hamak yogası; fitness, yoga, barre, pilates, kinenis, jimnastik, akrobasi, gyrotonic ve dans disiplinleri temeline oturan kapsayıcı bir yöntem. Dolayısı ile ilk derse baskısız ters dönüş ile başlamanın öğrencilerim için önemli bir deneyim olduğunu düşünüyorum. İlk deneyim, genellikle insanların devam etmek isteyip istemediklerine ilişkin önemli ipuçlarını içinde barındırıyor, böylece kimse zaman kaybetmiyor. (Devam etmek istememe hali ile de pek karşılaşmadığımızı söylemeliyim. :))

İlk ders, aynı zamanda, daha önce bedenimizde unuttuklarımızı anımsadığımız ve o güne kadar fark etmediğimiz bedensel ihtiyaçların sesini duymaya başladığımız zamanı kapsıyor. Bedenimiz ve zihnimiz ile hamağın baskısını tanıştırma dersi de diyebiliriz ilk ders için. Bu baskı, sonrasında tutkunu olduğumuz bir derin masaja dönüşüyor…

Hamak Yogası
Hamak Yogası | Fotoğraf: Evren Özus

Hamak yogasını deneyimleyen pek çok kişiden; “gözlerimden yaşlar geldi”, “korkularımın üzerine gittiğimi hissettim”, “özgürce uçuyordum” gibi güçlü yorumlar alıyorum. Hamak yogasının bu etkisini biraz anlatabilir misin? Sen yoga esnasında veya sonrasında neler gözlemliyorsun?

Uçmak hali genellikle özgürleşme hissimizden kaynaklanıyor, ki yerçekimin etkilerinden kurtulmak yeterince özgürlük hissi uyandırıyor. Ancak biz hamaklarımızla yaptığımız hareketler sırasında gerçekten de uçuyoruz zaten! 🙂

Denge, odak, koordinasyon gelişimini ilk dersten itibaren hissetmeye başlıyorsunuz. Yerdeki zeminin kaybolması, beyninizin yeniden tüm sistemi kurması ihtiyacını doğuruyor, dolayısıyla beyninizde kullanmadığınız yeni yollar bir bir açılmaya başlıyor. Birden sağınızı ve solunuzu kaybedebiliyorsunuz ama zaman içinde muhteşem bir yeni kurgu ile bu pozisyonda da yönleri ayırt edebilir hale geliyorsunuz. Bunu hayatta karşılaştığımız kimi durumlar için de kullanmak, zaman içerisinde bir hayat pratiği olarak görünebilir. Durumlara, olaylara, konulara farklı bakış açıları geliştirmenin fiziksel olarak deneyimlenmesi de diyebiliriz. Bedenimiz ters döndüğümüzde mutluluk hormonu seviyesini hayli artırıyor; belki bu sebeple insanlar genellikle gözyaşları, kahkahalar ya da çığlıklar ile tepkiler veriyorlar.

Hamak Yogası
Hamak Yogası | Fotoğraf: Evren Özus

Son olarak, hamak yogasına başlamak veya geri dönmek isteyenler, seni nasıl bulabilir? Nerelerdesin?

Stüdyom Ortaköy’de. Ortaköy’ün canlı ve enerjik atmosferini, pencerelerimizin baktığı ormanın, ağaçların ve güzel hayvanların dingin ve doğa ile kucak kucağa olduğu samimi ortamına taşıyoruz. Pandemi nedeni ile sadece tek ve iki kişilik dersler veriyorum. Bana sosyal medyadan ulaşmak isteyenler için, @chillaxhomestudio adresindeyim.

Çok teşekkürler!

Yazımı sonlandırırken, hamak yogasını ilk kez deneyimledikten sonra duygularını harikulade bir anlatımla dile getirdiğini düşündüğüm Stella Namet Abulafya‘nın sözlerine kulak verelim istiyorum: “Mekan kavramım kayboldu, evrendeki lokasyonumu kaybettim. Hissiyat o kadar sevgi doluydu ki… Gökyüzünde uçuyormuşum gibi bir histi! Çok güzeldi… Bedenimin ağırlığını da hissetmedim. Kaç kiloyum, ne boyuttayım, küçük müyüm, büyük müyüm, geniş miyim, dar mıyım… Hiçbir hissiyat yoktu, çok keyifliydi.”

Bir yorum da, Stella’nın tersine, yıllardır hamak yogası ile haşır neşir olan Dalia Maya‘dan: “Anti-gravity bir kere öncelikle hayatın karmaşıklığı, yoğunluğu, zorlamaları arasında içimdeki çocukla buluşma zamanı. Her hafta tartışmasız randevumuz var içimdeki Dalia ile. (…) Evren’in o insanı hisseden, kapıdan girdiğinizde bir bakışınızdan, duruşunuzdan, merhaba deyişinizden neye ihtiyacınız olduğunu anlayan ve size uyumlanan enerjisi ile restoratif çalıştığımızda daha esnek, daha da sağlıklı bir hale taşıyoruz kaslarımızı. Bedenimin duruşu değişti, dikleştim, sokakta daha dik yürürken bir şey daha fark ettim: meğer önceden havanın, dünyanın yükünü sırtımda taşıyormuşum. Kendini zorlamadan kaslarının olması gerektiği haliyle daha dik yürüdüğünde insan meğer ne kadar daha hafif de olabiliyormuş. Meseleler ne kadar daha kolay hallolabiliyormuş.

Hadi, siz de deneyin!