Hepimizin kokteyl denince aklına gelen şeyler bellidir ama kokteyl kelimesinin kökeni hakkında ya da kokteyllerin neden bu kadar meşhur olduğu hakkında çoğumuzun bir fikri yoktur. Gelin bunu değiştirelim ve kokteyl neymiş tam olarak öğrenelim.

Kokteyl
Kokteyl | Fotoğraf: Maxim Fesenko

Kokteyl, İngilizcesi ile cocktail, en basit anlamıyla “yüksek alkollü içeceklerin meyve suyuyla karışımından oluşan içecek” demektir. Aslında Güney Amerika, Mezopotamya gibi bir çok antik uygarlıkta karışık içeceklerin olduğunun kanıtı mevcut fakat bildiğimiz anlamda kitaplarda da yer alan hali 17. yy’a doğru özellikle İngiliz Donanması’nın sömürgeci döneminde denizde geçirilen sürede gemicilerin su içmesini kolaylaştırmak için rom – su karıştırmaları vb. gibi uygulamalarla meşrulaşıyor. Amerika’da alkol yasakları (prohibition) döneminde ise popülaritesi alıp başını gidiyor.

Kokteyl Kelimesinin Kökeni

Kokteyl
Kokteyl | Fotoğraf: Unsplash/@helenayankovska

Ama neden kokteyl deniyor? Bundan sonrası biraz şehir efsanesi, yukarıda yaptığım tanımı Oxford sözlüğünden aldım, sözlüğe göre cocktail kelimesinin kökeni Amerika ama bu konuda da tartışmalar mevcut. Aslında ilk kokteyllerin İngiltere’de çıktığı ilk kitapların ise İngiliz barmenler tarafından yazıldığı savunuluyor. Eskiden barlarda varillerin dibinde kalan alkoller karıştırılır ve musluklardan servis edilirmiş. Bu kalan alkollere “tail” yani kuyruk, bu musluklara da (bira muslukları vb.) “cock” yani horoz deniyormuş, böylelikle akan içeceğin “cock-tail” olarak adlandırıldığı söyleniyor. 

Bir diğer efsane ise, brandy, şeker ve bitterlerin ilaç olarak yumurta kabında servis edilmesi ve bu kabın “cocquetier” olarak adlandırılması ve bu adın zamanla İngilizcede “cocktay” – “cocktail” olarak dönüşmesi. Bunun dışında ale bira ile pişen bir horoz yemeğinin adından geldiği de düşünülüyor “Cock Ale”. Son olarak ise, İngiliz melez atların kuyruklarının safkan atlarınki ile karışmaması için kesliyor “cocked” yani “cock-tail”. Gördüğünüz gibi kokteyl için o kadar fazla şehir efsanesi var ki içinden hangisini beğendiyseniz onu alabilirsiniz. 

Kokteylin Yükselişi

İlk yazılı kayıtlı kullanım ise 1798 yılında The Morning Post’taki bir yazıda oldu, Amerika’da ise ilk olarak 1803 yılında The Farmer’s Cabinet’te gerçekleşiyor. 1806 yılında ise resmi olarak tanımlanıyor. Kokteyllerin biraz sarkastik de olsa altın yıllarını yaşaması ise 1920 – 1933 yıllarında Amerika’da “prohibition” yani alkol yasakları döneminde oluyor. Alkol tüketimi yasaklanıyor fakat insanlar şöyle ya da böyle alkol tüketmeye devam ediyorlar.

Kokteyl
Kokteyl | Fotoğraf: Unsplash/@louishansel

Bu dönemde zaten aslında şimdilerde de moda olmaya başlayan gizli barlar “speakeasies”ler açılmaya insanlar buralarda sosyalleşmeye başlıyor. Bir yandan da yeni bir hobi çıkıyor tabiri caizse “bathtub” yani banyo üretimi alkoller. Ama bu alkollerin tatları alışılan tatlar gibi değil çok kötü ve içimi de kolay değil bu nedenle bu gizli barlarda “bathtub” alkollerin içine tatlandırıcılar eklenmeye başlanıyor ki kolay içilebilsin. Bu kolay içimin iki önemli noktası var birincisi biraz önce de dediğim gibi alkolün tadı çok kötü onu bastırmak, diğeri de tatlı bir şey daha kolay ve hızlı içildiği için yakalanmanın önüne geçmek. Çünkü kimsenin işine ne alkol satarken ne de içerken yakalanmak geliyor bu dönemde.

Ünlü Bir Bir Kokteyl ve Hikayesi: Southside

Southside | Fotoğraf: thedrinkblog.com

Şimdi size benim hikayesini en sevdiğim “prohibition” kokteyllerinden birinin hikayesi ve tarifinden söz edeyim: Southside. Olay yine prohibition zamanında Chicago’da geçiyor. Çoğu Amerikan kentinde olduğu gibi Chicago’da da Southside ve Northside gibi tabirler mevcut. Northside o zamanlar mafyanın cirit attığı Al Capone’un insanları korkudan terlettiği yer ama bir yandan da Kanada’ya yakın olmasından ötürü alkollerin Kanada’dan getirildiği yani “bathtub” alkol tüketiminin olmadığı, eski kaliteli alkollerin tüketilmeye devam edildiği bir yer. Ama Güney öyle mi… Onlar Kanada’dan gelen alkolleri değil kendi yaptıkları çirkin alkolleri tüketiyorlar bu yapılan cinlerin de tadı gerçekten çirkin olduğu için içine sürekli bu tadı bastıracak bir şeyler ekliyorlar. İşte Southside da böyle doğuyor. İlk kez yazılı olarak 1935 yılında Old Mr. Boston DeLuxe Official Bartender’s Guide’da yer alan kokteylin ilk tarifi ise şu şekilde:

  • 1/2 limon suyu
  • 1/2 çay kaşığı pudra şekeri
  • 2 yaprak taze nane
  • 1 “jigger” Gin

Kokteyl shakerda kırık buzlar ile iyice karıştırıyoruz ve sonrasında klasik 3 oz.luk kokteyl bardaklarına döküyoruz. 2021 yılında karşımıza çıkan daha modern bir tarifin malzemeleri ve yapımı ise şu şekilde:

  • 8 – 10 taze nane yaprağı
  • 45 ml Gin
  • 22,5 ml taze limon suyu
  • 22,5 ml Simple Şurupu ( Şeker şurubu)

Öncelikle nane yapraklarının yağının çıkması için tokat/kıvırma vb. işlemi yaptıktan sonra shakera koyup eziyoruz. Sonrasında diğer malzemeleri ekleyip buz ile güzelce çalkaladıktan sonra, soğutulmuş kokteyl bardağında nane yaprağı ile süsleyerek servis ediyoruz. Bu tarifte ve başka kokteyl tariflerinde de sıklıkla görebileceğiniz “simple syrup” nedir söz etmeden geçmek olmaz tabii. Simple Syrup; şeker şurubu, aksi belirtilmedikçe 1 ölçü su ve 1 ölçü şeker ile yapılan basit şuruptur ve genellikle kokteyllerdeki tatlı – ekşi dengesinde tatlı tarafı dengelemek için kullanılır. Bunlar yerine bazı tariflerde bal şurubu, zencefil şurubu gibi farklı şuruplar da görebilirsiniz.

Bir başka yazıda da meşhur kokteyllerin tariflerini ve hikayelerini incelemek üzere… Okuduğunuz için teşekkürler.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@cocktailbart

İlginizi çekebilir: Berkay Çolak’tan Kolay Kokteyl Tarifleri